Erkan Baş: Halkın gözünün içine baka baka palavra söylüyorlar!

Maraş’ta Pazarcık merkezli 7.7’lik ve Elbistan merkezli 7.6’lık zelzelelerin akabinde Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Şanlıurfa, Adıyaman, Gaziantep, Malatya ve Hatay’da binaların çökmesi sonucu binlerce yurttaş ömrünü yitirdi ya da yaralandı, on binlerce yurttaşın ise enkaz altında olduğu kestirim ediliyor.

TİP Genel Lideri Erkan Baş, partisinin İstanbul Vilayet Örgütü’nde kurulan Afet Uyum Merkezi’nde, yaşanan yıkıma ait değerlendirmelerde bulundu. Zelzelenin yaralarını sarmanın yolu olarak dayanışmanın altını çizen Baş, iktidarı da ihmalkar ve umarsız olmakla suçladı.

“FELAKETİN BOYUTLARINI KENDİSİNE DEVLET DİYENLER DE BİLMİYOR”

Erkan Baş, basın toplantısında şunları lisana getirdi:

“Çok güç günlerden geçiyoruz. 10 vilayetimizi derinden etkileyen sarsıntı felaketinden bu yana yaklaşık 40 saati geride bıraktık. Şimdiye kadar resmi bilgilere nazaran 3 bin 549 yurttaşımız hayatını yitirdi. Hayatını yitirenlerin yakınları başta olmak üzere tüm halkımıza başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Resmi datalar dedim, zira yaşadığımız felaketin boyutlarını maalesef tam olarak bilmiyoruz. İşin daha berbatı, kendisine devlet diyenler de bilmiyor!

Tüm yurttaşlarımız şunu bilsin, Türkiye Personel Partisi’nin bütün vilayet ve ilçe örgütleri zelzele ile dayanışma merkezlerine dönüşmüş durumda, şu ana kadar bu dayanışmanın modülü olan onbinlerce yurttaşımıza bir kere daha teşekkür etmek istiyorum. Tümüyle halkın dayanışması ve o dayanışmayı örgütlü, sistemli hale getiren yoldaşlarımızın katkılarıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Her vakit söylediğimiz ‘dayanışma yaşatır’ bugün bir slogan olmaktan çıkmış en temel gerçeklerden birisi haline gelmiştir.

Çok güç günler yaşıyoruz, bu yanlışsız lakin halkımızın dayanışması her şeyden daha güçlü, bu gücü örgütlü biçimde harekete geçirdiğimizde yaralarımızı sarmamız mümkün. Birbirimize güveneceğiz, birbirimize güç vereceğiz, birbirimizin elinden tutup bu güç günleri kesinlikle aşacağız. Buradan tüm halkımıza kelam veriyoruz, elimizdeki bütün imkanları halkın bu dayanışmasını güçlendirmek, büyütmek ve tesirli hale getirmek için çalışmaya devam edeceğiz.

“ÇEKTİĞİMİZ ACILARI, YAŞADIĞIMIZ FELAKETİ HALKTAN SAKLAMAYACAĞIZ”

Felaketin üzerinden bir buçuk gün geçti, kar, kış, kıyamet sarsıntı afet bölgesinde devam ediyor. daima kar ve yağmur yağışı bütün işleri daha sıkıntı hale getiriyor. Bu şartlar altında afet bölgesinde çalışan yöneticilerimizden, gönüllülerimizden, gazetecilerden o denli haberler alıyoruz ki yüreğimiz yanıyor. Kendisine devlet diyenler, devlet ismine konuşanlar halka palavra söylüyor! Biz çektiğimiz acıları, yaşadığımız felaketi halktan saklamayacağız. Saklamayacağız zira herkesin her şeyi bilmesi gerekiyor. Bir sefer daha bizi masallarla uyutmaları ‘depremle ilgili tedbirler alacağız’ diye halktan vergi toplayıp onları bir sefer daha çarçur etmelerine müsaade vermememiz gerekiyor.

Hatay ve Maraş başta olmak üzere pek çok vilayetimizde, tahminen de sarsıntı anında hayatını kaybedenlerden daha fazla insanımızı enkaz altında yardım eli beklerken kaybetmiş olabiliriz. Dün sabah yola çıkıp fakat gece Hatay’a ulaşabilen birinci heyetimizde Milletvekillerimiz, MYK üyelerimiz ile beraberlerindeki zelzele ve arama kurtarma uzmanları vardı. Şunu paylaşmam gerekiyor, dayanışma için giden arkadaşlarımızla bile nizamlı irtibat kurmakta zorlanıyoruz. Öğrendiğimiz odur ki sırf Hatay’da değil, tüm bölgede insanımız kara kışın, açlığın, yoksulluğun ve yıkımın insafına terk edilmiş durumda.

“HALKIN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA PALAVRA SÖYLÜYORLAR”

Her gün, hatta bazen günde bir kaç defa açıklama yapan, televizyonlardan hiç inmeyen Tayyip Erdoğan, binlerce insanımızın hayatını yitirdiği, çok daha fazla insanın göçük altında ömür savaşı verdiği 24 saatte ortadan kayboldu. Nihayet 1-2 saat evvel ortaya çıktı ve en yeterli bildiğini yapıp bir sürü palavra yanlış sözle, halkın öfkesini yatıştırmak için ne kadar güzel çalıştıklarından kelam etti. Bakanı Murat Kurum çıktı, ‘AFAD dışında bir tertibe bölgede müsaade vermeyeceğiz, biz duruma hakimiz’ dedi. AFAD Lideri çıktı, ‘bizim ulaşamadığımız yer yok’ dedi. Çok açıkça tabir ediyorum: palavra söylüyorlar! Halkın gözünün içine baka baka palavra söylüyorlar.

Bunlar kendi milletvekillerini 36 saat enkaz altında bırakmış bir iktidar! AKP’yi azıcık tanıyan herkese soruyorum, bunlar kendi milletvekiline sahip çıkmayanlar, enkazın altında can vermeye terk edenler, bu ülkenin yurttaşlarını kurtarmazlar!

Büyük bir ihmalkarlıkla, umursamazlıkla karşı karşıyayız. Enkaz altındaki yaralılarımıza, dondurucu soğuk ve açlığa terk edilmiş halkımıza mevti reva gören bu ihmalkarlık, bu ihanet, er ya da geç kesinlikle hesap verecek!

“ON BİNİ AŞKIN İNSAN CANIYLA CEBELLEŞİYOR, DEVLET YOK”

Çok güzel biliyoruz, şayet o bölgede dün bir sarsıntı değil de çalışanlar greve çıkmış olsaydı, bayanlar ‘öldürülmek istemiyoruz’ diye sokaklara dökülseydi, öğrenciler ‘barınamıyoruz’ diye bağırsaydı, anında gidip müdahale ederdiniz, tüm imkanlarınızı seferber ederdiniz, kendilerince devletin gücünü göstermeye çalışırlardı. Copla, gazla, gözaltıyla, insanlarımıza, hakkını arayan işçilere, bayanlara devletin gücünü gösterirdiniz! Enkaz altındaki canlarımızı kurtarmak için değil de rant için ormanlarımızı, tabiatımızı yakıp yıkmak gerekseydi kepçeleri, dozerleri seferber ederdiniz! Artık tahminen de on bini aşkın insanımız bir sarsıntıda canıyla cebelleşiyor, zelzelede değilse enkazda can veriyor, devlet yok! Nerede bunların gücü, bu halkın ekmeğinden, minimum fiyatından, bebeğinin bezinden aldıkları vergiler nerede! Neredesiniz?

Halka açık açık palavra söylüyorlar. Sarsıntının üzerinden 40 saat geçti, arkadaşlarımız, yurttaşlarımız bütün imkansızlıklara karşın enkazlar altında binlerce beşere ulaşmaya çalışıyor. Üstelik bunu Hatay başta olmak üzere pek çok yerde AFAD’dan kimse yokken, halkımızın dayanışmasıyla yapmaya çalışıyoruz. Murat Kurum AFAD’dan öteki bir tertibe müsaade etmeyecekmiş. Soruyoruz öyleyse, AFAD nerede? Hangi tertibin başında? AFAD’ın bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı’nın kelamda bakanı Süleyman Soylu, konu bahis uyuşturucu satıcıları, mafyalar oldu mu ekranlardan düşmüyor lakin memleket yerle bir olmuş 30 saattir kayıp! Sonra çıkıp halka masal anlatıyorlar.

“SOĞUKTAN HAYATINI YİTİREN KAÇ YURTTAŞ OLDUĞUNU BİLMİYORUZ”

Eğer siz devletin tüm imkanlarını seferber etmiş, kâfi ekipman ve uzmanla anında zelzele bölgesine ulaşmış olsaydınız bugün bu türlü bir gereksinim ortaya çıkmazdı. Artık canhıraş, halkımızın dayanışması ve uğraşlarıyla, istekli katkılarıyla sizin yapmadığınız yapmaya, sarmadığınız yaraları sarmaya çalışıyoruz.Çok açık bir soru soruyoruz: 724 bin işçiye sahip olan TSK’dan neden onlarca saat yardım istemediniz? Neden askeri çalışanı onlarca saat devreye sokmadınız da artık sarsıntının üzerinden bir buçuk gün geçmişken karın, kışın ortasında zelzele bölgesinde OHAL ilan ediyorsunuz? Askeri işçi dün derhal kâfi sayı ve ekipmanla misyona başlasaydı bugün tahminen de binlerce insanımız yaralı da olsa kurtarılmış olacaktı. Biz dün gece o soğuğa dayanamayarak, dondurucu soğuktan hayatını yitiren kaç yurttaşımız olduğunu bilmiyoruz!

“NEYE EHİL YETMEDİ DE OHAL’E GEREKSİNİM DUYDUN”

Neymiş OHAL ilan etmiş! Erdoğan, ne yapmak istedin de ehil yetmedi! Tekrar soruyorum, Ne yapmaya çalıştın da yapamadın gidip OHAL’e gereksinim duydun! Sıkıntı yetki değil arkadaşlar, esasen kurdukları sistem her şeyi bir kişinin iki dudağı ortasına sıkıştıran bir sistem. Her mevzuda cumhurbaşkanının müsaadesiyle, cumhurbaşkanının talimatıyla, cumhurbaşkanının yetkisiyle harekete geçirilen bir devlet düzeneğinden bahsediyoruz. Hangi ehil yok?

“SİZİ DE BU FELAKETİ DE HALKIMIZIN BU BİRLİĞİ, BU HAYSİYETİ YENECEK”

Değerli yurttaşlar, halk canının, bunlar iktidarının derdinde! Diyorlar ki, artık siyaset yapmanın vakti değil, birlik olma vakti, birlikte olma zamanı! AKP, daha dün, zelzele sonrası muhalefet mensubu belediye liderlerini halktan reaksiyonlar gelene kadar aramamış bir iktidardır! Hangi birlikten ne birliğinden bahsediyorsunuz! Ülkeyi tümüyle bölen, felaket anında bile ayrıştıran bu zihniyetle birlik olmak, bir arada olmak mümkün değil. Birlik arayan halka baksın! Devletin, AFAD’ın, hiçbir şeyin yapmadığı yerde, halk o birliği kurdu, tırnaklarıyla kaza kaza yurttaşlarını kurtarmaya çalışıyor! Sizi de bu felaketi de halkımızın bu birliği, bu haysiyeti yenecek.

85 milyon insanımız kayıplarına ağlıyor, yitip giden canlarına ağlıyor, yok olan meskenlerine kentlerine ağlıyor lakin öbürleri birileri seçim hesaplarının, iktidarını müdafaanın peşinde. Bu halkın haysiyeti var Erdoğan! Bu haysiyete, karda kışta yurttaşını kurtarmak isteyen, yardım için yollara düşen, tırlar dolusu gereksinim gereci toplayan bu haysiyete yenileceksiniz! Eşyalarını poşetlere doldurup sarsıntı bölgesine yardıma koşan Somalı madencilerin haysiyetine yenileceksiniz! Parti binamıza gelip üzerindeki montunu çıkarıp giden amcamızın; konutundaki erzakı, kenarındaki üç kuruşu parayı dayanışma için gönderen bu ülkenin hoş insanlarının haysiyetine yenileceksiniz!

Buradan Türkiye Emekçi Partisi Vilayet ve İlçe binalarını tırlar dolusu gereksinim gereciyle dolduran, eşi gibisi olmayan bir dayanışma gösteren halkımıza binlerce sefer teşekkür ediyoruz. Sevgili kardeşlerim, bilhassa genç kardeşlerim son kelamım size: Ülkemizin, kardeşlerimizin üzerinden bu enkazı kaldırmak bize düşüyor. Canlarımızı enkazdan çıkarmalı, yaralarımızı sarmalı, barınma, besin ve hijyen takviyesi sunmalıyız.

“VARSIN ONLAR İKTİDARDAN DİĞER ŞEY DÜŞÜNMESİN, BİZ BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ”

İşimiz çok sıkıntı. Lakin inancımız tam, kararlılığımız tam. Şayet el ele verirsek, ülkemiz ve halkımız üzerindeki kara bulutları daima birlikte dağıtırız. Dünden bu yana ülkenin dört bir yanından zelzele bölgesine dayanak ve dayanışma sunmak için bize ulaşan yurttaşlarımız bu inancımızı kuvvetlendiriyor. Birbirimize inanırsak, birbirimizi ellerini bulursak bu cehennemden daima birlikte çıkarız. Müzikte dediği üzere ‘gençliği haybeye yenmiş yorgun ve yalnız jenerasyon, birbirini buldukça düşmedi düşmeyecek’. Birbirimizi bulalım, dayanışmayı yaşatalım.

Bizi bir ortaya getirecek, bizi kardeş kılacak, bizi kurtaracak haysiyetimiz var. Ona inanalım, ona tutunalım. O vakit bu yıkımı da atlatırız, ülkemizi yine de kurarız, bu Saray iktidarından da kurtuluruz. Varsın onlar iktardan, paradan diğer bir şey düşünmesin. Biz bugün birbirimize sahip çıkacağız, yaralarımızı saracağız ve yarın bize bunları reva gören akıl dışı, bilim düşmanı, rant için, para için insanların vefatına sebep olan iktidara son vereceğiz.

Bir kere daha tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun diyor, yakınlarını, sevdiklerini yitirenlere tüm Türkiye Emekçi Partililer ismine başsağlığı diliyorum.