Erkan Baş’tan altılı masaya İmamoğlu daveti

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahpus ve siyasi yasak cezasına reaksiyon gösteren Baş, ¨Hiç kimse buna bir mahkeme kararı falan demesin. Güya ortada bir mahkeme varmış, kararı verenler de bağımsız hakimlermiş üzere düşünmeye hiç gerek yok. Bu karar direkt saraydan alınmıştır¨ tabirlerini kullandı.

Millet İttifakı’na da davette bulunan Baş, ¨Türkiye 1’den büyüktür ancak Türkiye 6’dan da büyüktür¨ diyerek  “Odaklanmamız gereken şey bu ülkeyi bu karanlıktan kurtarmaktır. Zira rastgele birisi yanılgı yaptığında o yanılgıyı yalnızca o ödemiyor, bütün bir halk, bütün bir memleket olarak biz ödüyoruz¨ tabirlerini kullandı.

Konuşmasında, AKP’nin Meclis’e getirdiği Anayasa değişikliği teklifine TİP’in ¨hayır¨ diyeceğini ilan eden Erkan Baş, kamuoyuna seslenerek ¨İktidarın toplumu inançlar ve cinsel kimlikler ekseninde kutuplaştırmaya çalışan, halkın ve bayanların gerçek problemlerinin konuşulmamasına hizmet eden bu teklifi reddetmeye çağırıyoruz¨ halinde konuştu.

“BU, ONLARIN VEDA BÜTÇESİDİR”

Erkan Baş’ın bütçe görüşmelerini de değerlendirdiği konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

* Biz maksadımızı hiç gizlemedik. Burada özel hastane işvereni bakanın hazırladığı sıhhat bütçesini değil, giderlerse gitsinler dedikleri doktorların, her geçen gün daha da fakirleşen, güvencesizleşen hasta bakıcıların, ilaç bulamıyoruz diyen eczacıların, ‘hastaların hakları vardır’ diyenlerin, SMA’lı çocukları için yardım toplayan ailelerin hazırladığı bir bütçeye gereksinim olduğunu söylemeye devam edeceğiz.

* Bizim söylediğimiz şey, otel zinciri sahibi olan, otellerinde ülkenin çocuklarını staj kisvesiyle aylarca sömüren para babalarının hazırladığı kültür ve turizm bütçesi değil, pandemiden beri nefes aldırılmayan kültür ve sanat işçilerinin, açlıkla biat ettirilmeye çalışılan sanatkarların, düşük fiyatlarla uzun saatler teminatsız çalıştırılan turizm işçilerinin, sinemasında LGBTİ+ karaktere yer verdi diye takviyeleri geri istenen direktörlerin hazırladığı bir bütçedir.

* Emeğin bütçesi budur. Biz bu emeğin bütçesini kazanmak isteyen herkese buradan davet yapıyoruz. Bu ülkenin tüm onurlu insanlarını, emeğiyle alın teriyle yaşayan tüm yurttaşları, işçileri TİP’e davet ediyoruz. TİP’i daha güçlü biçimde meclise taşımaya davet ediyoruz. ‘Bütçe ve iktidar halka’ demekten vazgeçmeyelim diyoruz. Bu bütçe sarayın, şatafatın, yandaşların, bu memleketi parsel parsel satmaya devam edenlerin bütçesiydi. Bu onların son bütçesi, bu onların veda bütçesidir.

* Halkın boğazındaki lokmaya çöküp, ellerindeki devlet imkanlarını kullanıp halkı susturmaya çalışıyorlar. Bütçe görüşmelerinde mecliste yaşananın özeti aslında nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya olduğumuzu da bize gösteriyor.

* Ne oldu bütçe sürecinde? AKP buradaki kalabalığına, gücüne güvenerek bağırdı çağırdı, muhalefeti susturmaya çalıştı. Yetmeyince kaba kuvveti devreye soktu. Burada bir milletvekili vefattan döndü ve daima olarak bir gerginlik, tansiyon çıkararak sıkıntıyı yaygaraya getirmeye çalıştılar, sorunun üstünü örtmeye çalıştılar.

“İMAMOĞLU’NA CEZA KARARI DİREKT SARAYDAN ALINMIŞTIR”

* Bu vesileyle İmamoğlu davasına ait birkaç şey söyleyeceğim. Herhalde dünyada örneği yok. 2 defa seçilmiş bir belediye lideri hakkında siyasi yasak kararı alınması aslında tabloyu tamamlıyor. Biz karar açıklandığı anda söylemiştik, bir kere daha söz edelim. Hiç kimse buna bir mahkeme kararı falan demesin. Güya ortada bir mahkeme varmış, kararı verenler de bağımsız hakimlermiş üzere düşünmeye hiç gerek yok. Bu karar direkt saraydan alınmıştır. Aksini argüman etmek mümkün değildir.

“TAYYİP ERDOĞAN’I KOLTUĞUYLA BİRLİKTE TARİHİN ÇÖP SEPETİNE GÖNDERECEĞİZ”

* Bizim tek bir misyonumuz var. Saray Rejimi’ni, Tayyip Erdoğan’ı o koltuğuyla birlikte tarihin çöp sepetine göndereceğiz. Bunun yolu da seyirci olmaktan çıkıp halkın örgütlenmesidir. Bu berbatlığın organize olmuş halini memleketten defetmemizin, hakkımıza hukukumuza sahip çıkmamızın, bu memlekette adaleti yine tesis etmemizin tek yolu örgütlenmektir, birleşmektir.

* Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. Bu yalnızca bir slogan değil, tarihimizin bize öğrettiği bir gerçektir ve tez ediyorum yeniden halkın iradesi kazanacak. Tayyip Erdoğan ve onunla birlikte olan hırsızlar, yolsuzlar, istismarcılar, tarikatçılar hepsi birden kaybedecek.

ERKAN BAŞ’TAN ALTILI MASA’YA DAVET: “TÜRKİYE 1’DEN BÜYÜKTÜR ANCAK 6’DAN DA BÜYÜKTÜR”

* Altılı Masa’ya da bir davet yapmak istiyorum. Lütfen herkes aklını başına alsın. İktidar, hiçbir ayrım yapmadan tüm muhalefete saldırırken yalnızca masayı, masanın iç istikrarlarını falan düşünen bir karşı duruş yalnızca Altılı Masa’ya değil, tüm memlekete ziyan verir. En kolayından söyleyeceğim; Ekrem İmamoğlu’nun seçilmesi yalnızca Altılı Masa’da bulunan partilerin üyelerinin, seçmenlerinin Ekrem Bey’e oy vermesiyle ilgili değildir.

* Hatta bir adım daha ileriye giderek hatırlatayım. Altılı Masa’nın partilerinden bir tanesi, Saadet Partisi diğer bir adayla İBB seçimlerine girdi lakin bugün Altılı Masa’da olmayan çok geniş toplumsal kısımlar, Ekrem Bey’e oy vererek onun seçilmesini sağladı. Münasebetiyle bu atak Ekrem Beyefendi özelinde Altılı Masa özelinde birtakım yanlar taşımakla birlikte tüm yurttaşlarımızın seçme hakkına dönük de bir akın manasına geliyor. O yüzden bunu daima birlikte püskürtmek durumundayız.

* Türkiye 1’den büyüktür bu gerçek ancak Türkiye 6’dan da büyüktür. Bunu hatırlatmam gerekiyor zira içinden geçtiğimiz günlerde hiç kimsenin, kendi şahsî hesaplarını, kendi partisinin çıkarlarını yalnızca kendi ittifakının çıkarlarını düşünme hakkı yoktur. Hepimizin yapması gereken şey sıkıntıyı, bir memleket sorunu olarak görme, sıkıntıyı bu ülkede yaşayan tüm yurttaşlarımızın kurtuluşu olarak görme ve bunun dışındaki bütün hesapları bir kenara bırakmaktır.

* Davetimiz açık ve net. Odaklanmamız gereken şey bu ülkeyi bu karanlıktan kurtarmaktır. Zira rastgele birisi kusur yaptığında o yanılgıyı yalnızca o ödemiyor, bütün bir halk, bütün bir memleket olarak biz ödüyoruz. O nedenle buraya bir ikaz yapma misyonumu de kendimize bir sorumluluk olarak görüyoruz.

“BİZİM PARALARIMIZLA DİN TÜCCARLARINI AYAKTA TUTMAYA ÇALIŞAN BİR İKTİDAR VAR”

* AKP iktidarı ve siyasal İslam Türkiye’yi o denli bir noktaya getirdi ki ülkenin her yerinden tarikatların ve cemaatlerin pislikleri akıyor. Her gün farklı bir yerde bu din tüccarlarının, bu halkın dini hislerini istismar eden Ortaçağ hokkabazlarının haberleri patlıyor. Gençlerimiz sözün tam manasıyla bu karanlık odaklar tarafından zehirlenmiş ve dünyaları hapsedilmek isteniyor. Bunların en büyük destekçisi de iktidardaki AKP.

* Son 4 yılda Diyanet çeşitli dernek ve vakıflara 316 milyon TL para yollamış. Bu para kimin parası? Bu ülkenin bütün yurttaşlarının, sokaktaki insanın, senin benim, gencin, hastanedeki hekimin, okuldaki öğretmenin, kasadaki çalışanın, emeklinin, yoksulun, fakirin. Bizim paralarımızla bu din tüccarlarını ayakta tutmaya çalışan bir iktidar var.

* Ve bunlar memleketin TV kanallarına çıkıyorlar, anlatıyorlar, kendi propagandalarını yapıyorlar, devletten aldıkları dayanakları anlatıyorlar. Valiler, kaymakamlar bunları ziyaret ediyor, zati AKP ilçe binaları ikinci adresleri. Oralarda gezip duruyorlar. Biz tekrar tekrar söylüyoruz: Bu tarikatları, cemaatleri, bunları Türkiye’nin her yerine yayan ve ülkeyi bir ağ üzere sarmasına neden olan AKP’yi, Saray Rejimi’ni kesinlikle yeneceğiz. Geleceğe bakan, laik ve toplumsal bir devlet isteyen her yurttaş da bu uğraşa ortak olmalı, bu gidişe daima birlikte dur demek zorundayız.

“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİNE HAYIR DİYECEĞİZ”

* TİP sonuna kadar bu çabanın bir modülü olacak, asla yılmayacağız, Türkiye’yi bu karanlığa mecbur bırakmayacağız. Ve tam bu nedenle artık AKP tarafından gündeme getirilen anayasa değişikliği teklifine de açık ve net bir biçimde hayır diyeceğimizi ilan etmek istiyorum.

* Biraz evvel Parti Meclisimizin son toplantısında yaptığı kıymetlendirme kamuoyuyla paylaşıldı. Anayasa’yı bir bütün olarak ayaklar altına alan, yasa tanımayan, kendinden diğer kimseye ömür hakkı tanımayan bir iktidarla Anayasa değişikliği yapmayı reddediyoruz. Bilhassa koltuk ve seçim hesapları uğruna Anayasa’nın laiklik prensibinin aşındırılmasını kabul etmediğimizi söylemek istiyoruz.

* Bütün inançlara ve hiçbir dine inanmama hürriyetine eşit aralıkta olması gereken bir Anayasa’nın bir dinin, bir inancın bir yorumunu öne çıkartarak buna atıflar yapacak bir formda değiştirilmesini telafisi mümkün olmayacak derecede tehlikeli buluyoruz. Aile hususunda yapılmak istenen değişiklikte ise açıkça LGBTİ+’ları yok sayma teşebbüsünün devamı olarak kıymetlendiriyoruz ve her iki değişiklik talebi de din ve cinsel kimlikler üzerinden halkın kutuplaştırılmasına neden olacak, son derece tehlikeli bir ortama taşıyacaktır Türkiye’yiz. Biz TİP olarak bunu kamuoyuyla da paylaşmak istiyoruz. Bayan ofisimiz, hukuk ofisimiz, LGBTİ+ komitemizin hususa ait raporlarını ele aldık.

* Bayanların eşitlik ve özgürlük çabasında kelam sahibi olan demokratik kitle örgütlerinin kamuya mal olmuş açıklamalarını, görüşlerini, değerlendirmelerini aldık ve tüm bunlar değerlendirildiğinde Cumhur İttifakı partilerinin gündeme getirmiş olduğu bu Anayasa değişikliği teklifine açık ve net biçimde hayır dediğimizi şimdiden ilan ediyoruz. Tüm kamuoyunu iktidarın toplumu inançlar ve cinsel kimlikler ekseninde kutuplaştırmaya çalışan, halkın ve bayanlar gerçek problemlerinin konuşulmamasına hizmet eden bu teklifi reddetmeye çağırıyoruz.