FETÖ’nün MİT imamına 21 yıl 3 ay mahpus

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) içindeki FETÖ’cülerden sorumlu mahrem yapı imamı ve örgüt ağabeyi ‘Feyyaz’ kod isimli Alaattin Tabak, örgütün kriptolu haberleşme ağı ByLock kullanıcısı olduğu gerekçesiyle yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince terör örgütü üyesi olmaktan 9 yıl 9 ay mahpus cezasına çarptırılmıştı.

SORUŞTURMA GENİŞLETİLDİ

Soruşturmanın genişletilmesi üzerine Tabak hakkında ayrıyeten “Devletin kapalı kalması gereken bilgilerini siyasi ve askeri casusluk emeliyle temin etmek” cürmünden Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dava açıldı.

Davaya Ulusal İstihbarat Teşkilatı da müşteki olarak katıldı. Sanık savunmasında, eczacı olduğunu, kendini savunmak için cezaevinde hukuk fakültesi okuduğunu, hakkında esasen verilmiş bir mahkûmiyet kararı olduğunu, askeri casusluk cürmünden cezalandırılması istemiyle ayrıyeten yargılanmasına mana veremediğini belirterek şöyle dedi:

“ALLAH’IN KILICI DAHA KESKİN VE TERAZİSİ DAHA HASSAS”

“Vicdanınıza sorun. ‘Hakim, vicdanı kanaatiyle karar verir’ diyor ceza hukuku. İnsan hayatı bu kadar bedelsiz olmamalı, hakimlik teminatı niçin var? Hakimin bağımsızlığı, tarafsızlığı ne demek. Ben bütün bunları yanlış mı öğrendim sanki. Allah’ın kılıcı daha keskin değil mi? Allah’ın terazisi daha hassas değil mi? Hakkımda mahkûmiyet kararı varken bu davanın düşürülmesi gerekiyor” dedi.

“GİZLİ BİLGİLERİ FETÖ’YE AKTARDI”

Savcı mütalaasında MİT’in mahrem yapılanmasında kelamda öğretmenlik yapan sanığın MİT çalışanıyla azami kapalılıkla özel konutlardaki örgütsel toplantıları organize ettiği belirtildi.

Öğrenci dediği MİT çalışanlarından devlet sırrı niteliğindeki kapalı kalması gereken bilgileri temin ederek FETÖ’ye aktardığı için cezalandırılmasını istedi.

MİT “HASTANE”, MİT LİDERİ “BAŞHEKİM” DİYE KODLANMIŞ

Mahkeme, 1990’lı yılların başından itibaren terörist elebaşı Fetullah Gülen’in istihbarat ünitelerine özel ilgisi olduğunu, MİT’e yönelik planlamaları şahsen organize ettiğini ve MİT mahrem imamlarına, “Elimizdeki bir MİT mensubu 10 asker kıymetindedir” diyerek MİT mensuplarının kimliklerini kutsama biçiminde okuyup üflediğini belirtti.

MİT’e birinci sızmanın 1994 yılında olduğunu, ‘Doktor Sinan’ ve ‘Tahir’ kod isimlerini kullanan Murat Karabulut’un GATA mahrem yapı imamıyken MİT imamlığına atandığını belirten mahkeme, örgütün yeni MİT imamının hala ABD’de yaşayan Bülent Bişer olduğunu kaydetti.

Örgüt içinde MİT başkanlığının “Hastane”, MİT liderinin ise “Başhekim” ismiyle kodlandırıldığına dikkat çeken mahkeme, MİT mahrem yapılanmasına seçilen şahısların Türk ve Sünni kökenli olmasına itina gösterildiğine dikkat çekti.

FETÖ’nün hükümetle yaşadığı gerginliğin akabinde örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in kedisini ziyaretine gidenlere, “Bu işi burası çözer” diyerek darbenin işaretini verdiğini belirten mahkeme, yanında bulunan Cevdet Türkyolu’nun ise kulağına kısık sesle, “Hocam artık bunu söylemenin ne gereği vardı” diye sitem ettiğinin altını çizdi.

DEVLET SIRRI NİTELİĞİNDEKİ BİLGİLERİ ÖRGÜTE AKTARDI

Mahkeme sanık Alaattin Tabak’ın MİT’e sızan FETÖ üyelerine mahrem imamlık yaptığını, MİT çalışanlarından temin ettiği devlet sırrı niteliğindeki bilgileri örgütün menfaatleri doğrultusunda kullandığı için siyasal yahut askeri casusluk hatasını işlediğine kanaat getirdi.

FETÖ’nün kendi ideoloji ile yetiştirdiği en güvendiği elemanlarını MİT’e yerleştirdiği, akabinde örgütün menfaatleri ve global ortaklarının çıkarlarını muhafaza ismine, devletin güvenliği ve bekasına, ulusal menfaatler ile ulusal güvenliğine ait elde edilen ve özü itibariyle devlet sırrı olan bilgileri ele geçirdiğini vurguladı.

Sanık Tabak’ın, açıklanması yahut öğrenilmesi, devletin dış ilgilerine, ulusal savunmasına, ulusal güvenliğe ziyan verebilecek; Anayasal nizamı ve dış alakalarda tehlike yaratabilecek niteliği prestiji ile bilinmeyen kalması gereken bilgi ve dokümanlara ulaştığı kaydedildi.

SIR NİTELİĞİNDEKİ BİLGİLERİ TEMİN ETMEK CASUSLUKTUR

Sanığın devletin güvenliği, iç yahut dış siyasal faydaları bakımından, niteliği prestijiyle kapalı kalması gerekenbilgileri, siyasal yahut askerî casusluk amacıyla temin ettiğini tabir eden mahkeme, istihbarat ünitelerinde (MİT, Emniyet ve Jandarma istihbaratı) görevlendirilmiş bireylerin müsaadesiz bilgi paylaşımı halinde casusluk amacının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Vakit ve yer açısından, ülkeler ortası ikili bağlantıların gergin olduğu devirlerde yahut terör olaylarının ağır yaşandığı periyotta sır niteliğindeki bilgilerin temin edilmesi halinde casusluk kastının varlığının kabul edilmesi gerektiğine işaret edildi.

TEHLİKENİN TARTISINA NAZARAN ALT SONDAN UZAKLAŞILDI

Mahkeme, sanığın, hatasını inkâra yönelik savunmasının büsbütün cezadan kurtulmayı amaçladığını, MİT çalışanlarından haftalık, 15 günlük nizamlı bilgi ve raporlar alarak yarattığı tehlikenin tartısı nazara alındığında ön görülen cezada alt huduttan uzaklaşılması gerektiğini vurguladı. Mahkeme sanığı 21 yıl 3 ay mahpusla cezalandırdı, akabinde güzel hal indirimini düzenleyen 62. Maddeyi uygulayarak cezayı 17 yıl 8 ay 15 güne indirdi. Örgüt üyeliğinden aldığı 9 yıl 9 ay mahpus cezası nedeniyle tutuklu olduğu için bu kabahatten ötürü da hükmen tutuklanmasına karar verildi.

Karara karşı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf müracaatında bulunan sanığın itirazı asıldan reddedildi. İstinaf Mahkemesi de, vicdani kanının tam olduğunu ve sanığın savunmalarının inandırıcı münasebetlerle reddedildiğini, kararda bir isabetsizlik görülmeyip hukuka uygun olması nedeniyle müracaatın reddine karar verdi.