Hayatla kavga ederek değil, onu kabullenerek mutlu olmayı öğrenmek ister misiniz? Wabi-sabi ile kusurları kucaklamayı öğrenin…

Wabi-Sabi felsefesinin ilk adımı, bizimle yaşayan kişileri olduğu gibi kabul etmekten geçiyor. İkinci olarak ise bizi değiştirmeye çalışanların da bu alışkanlıklarına son vermemiz gerekiyor. Bu kişiler bize müdahale ettiğinde yumuşak bir ifadeyle “Neden böyle yapmamı istiyorsun?” diye sorarak farkındalık yaratmanız mümkün.Her şeyi tüm kusurları ile kabul etmenin altını çizen bu felsefe, öfkemizi içe atmamızı gerektirmiyor. Bizi kızdıran her şeye tepkimizi gösterebilmemiz önem taşıyor.

Wabi-Sabi Nedir?

Wabi-Sabi terimi, güzelliği kusurlarda bulan bir fikir olarak öne çıkıyor. Hayat tarzımızdan dekorasyona kadar her yerde kullanabileceğimiz bu fikir, hayatı kolaylaştırıyor. 1500’lü yıllarda Çin’de Zen Budizmi ile ortaya çıkan Wabi-Sabi felsefesi, sonradan Japon kültürüne entegre olmuş.
Peki, Wabi-Sabi ne demek? Wabi, kelime anlamıyla tam olarak tercüme edilemese de, anlam olarak “sade şıklık” olarak düşünülebilir. Sabi ise “kusurlardan keyif almak” anlamında kullanılıyor. Kusurlu olan her şeyin daha estetik ve daha güzel olduğuna dair inanış, günümüzde tüm dünyada hızla yayılıyor.
1500’lü yıllarda Çin’de Zen Budizmi ile ortaya çıkan Wabi-Sabi felsefesi, sonradan Japon kültürüne entegre olmuş. Wabi, kelime anlamıyla tam olarak tercüme edilemese de, anlam olarak “sade şıklık” olarak düşünülebilir. Sabi ise “kusurlardan keyif almak” anlamında kullanılıyor. Kusurlu olan her şeyin daha estetik ve daha güzel olduğuna dair inanış, günümüzde tüm dünyada hızla yayılıyor.

Wabi-Sabi Felsefesinde Kabullenmek Neden Önemlidir?

Her şeyin en güzeline sahip olmak ya da en kusursuzunu üretmek, insanda büyük bir kaygı yaratabilir ve bu kaygı çoğunlukla size endişe olarak geri döner. Endişe de depresyona giden yolu açar. “Wabi-Sabi nedir?” diye düşündüğünüzde bile farkındalığın içine girmek için ilk adımı atmış olursunuz. Çünkü Wabi-Sabi felsefesinin temelinde kabullenmek yer alır. Bu kabullenme sayesinde artık hayatı akışına göre yaşamaya başlayabilirsiniz.
Hayatımızı yeni felsefeye göre tekrar şekillendirmeye çalışmak zor olabilir, her şeyi olduğu gibi kabul etmek için çalışmalara ufak adımlarla başlayabiliriz.

Wabi-Sabi Felsefesinde Kabullenmenin Önemi

Hayatlarımızın hızla akıp gittiği bu günlerde, birçoğumuzun kaygısı her şeyi en mükemmel şekilde yapmak. Bu mükemmeliyetçilik iş hayatımızdan özel hayatımıza kadar oldukça büyük bir alanı kapsıyor ve mükemmeliyetçi olmanın kendine has zorlukları bulunuyor: Her şeyin en güzeline sahip olmak ya da en kusursuzunu üretmek, insanda büyük bir kaygı yaratabilir ve bu kaygı çoğunlukla size endişe olarak geri döner. Endişe de depresyona giden yolu açar. “Wabi-Sabi nedir?” diye düşündüğünüzde bile farkındalığın içine girmek için ilk adımı atmış olursunuz. Çünkü Wabi-Sabi felsefesinin temelinde kabullenmek yer alır. Bu kabullenme sayesinde artık hayatı akışına göre yaşamaya başlayabilirsiniz.

Wabi-Sabi Felsefesini Hayatımıza Nasıl Katabiliriz?

Wabi-Sabi felsefesi ile kusurların kabul edilmesi ve kişinin kendisiyle barışması için paraya veya büyük başarılara ihtiyaç bulunmadığının anlaşılması iyi bir başlangıç olacaktır. Önemli olan sessiz güzelliğin takdir edilmesidir. Wabi-Sabi, her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi ve enerjiyi değiştirmek yerine takdir etmeye yöneltmeyi öneriyor. Zen felsefesi, Wabi-Sabi’ye ulaşmak için yedi aşama öngörmüş:

Kanso – basitlik
Fukinsei – asimetri veya düzensizlik
Shibumi – sade güzellik
Shizen – bahanesiz doğallık
Yugen – ince lütuf
Datsuzoku – bağımsızlık
Seijaku – huzur

İlişkilerimizde Wabi-Sabi Felsefesi

Wabi-Sabi felsefesi, insanları olduğu gibi kabullenmenin ve her ilişkinin ölümlü olduğunu bilmenin önemi üzerinde duruluyor. Kişilerin hatalarını düzeltmek yerine onları kabul etmek, kişileri bir proje gibi görmekten uzak bir ilişki kurmamızı sağlar ve böylelikle enerjimizi duygusal iletişime çevirecek daha çok zaman kazanmış oluruz. Tıpkı ilişkiler gibi insanın dış görünüşü de yıllara meydan okuyamıyor. Bu durumu da olduğu gibi kabul etmek Wabi-Sabi açısından çok önemlidir.

Yemek Hazırlarken Wabi-Sabi

Ana felsefesi “hataları kabullenmek” olan bir anlayışta yemek yapmanın keyfi, sizi bambaşka yolculuklara çıkartabilir. Örneğin, evde olmayan bir baharat yerine başka bir baharat kullanmak, deneme – yanılma yapmanız için sizi teşvik edecektir. Önemli olan, yemeğin tarife uygun olması değil; tadını, kokusunu, ağzın içindeki dokuları hissedebilmek.

Evimizde Wabi-Sabi Uyumu

Wabi-Sabi felsefesine göre, insanlara saçma gelen bir objenin size güzel gelmesi, onu evinize koymanız için yeterli bir nedendir. Objenin kullanılmış olması, bir ruhu olduğu anlamını da taşıyabilir. Doğada bulunan tüm renkleri barındıran bir dekorasyon, sizi huzurlu ve uyumlu bir ortama davet eder adeta. Tıpkı ev dekorasyonu gibi kıyafet seçiminde de yünlü, pamuklu, kenevir, bambu, deri, ipek gibi doğal ve sürdürülebilir kıyafetlere yönelmek Wabi-Sabi felsefesiyle son derece uyumlu olacaktır. Wabi-Sabi felsefesinin, minimalizm ve sürdürülebilirlik gibi yaklaşımlarla ve İskandinav yaşam tarzı Lykke da paralel olduğunu söyleyebiliriz. Daha sade ve dingin bir hayat için kusurları kucaklama ve kabul etme sanatı olan Wabi-Sabi felsefesini hayatınızı uyarlayarak huzur bulabilirsiniz.

Ev Dekorasyonunda Wabi-Sabi Nedir?

İnsanlara saçma gelen bir objenin size güzel gelmesi, onu evinize koymanız için yeterli bir nedendir. Objenin kullanılmış olması, bir ruhu olduğu anlamını da taşıyabilir. Doğada bulunan tüm renkleri barındıran bir dekorasyon, sizi huzurlu ve uyumlu bir ortama davet eder.

Wabi-Sabi: Japon Çay Seremonisi Zihinleri Aydınlatıyor

Wabi-Sabi, Japon çay seremonilere uzanan bir tarihe sahip. Wabi-Sabi felsefesi, ilk defa Japon çay seremonileri zamanında kendini gösterir ve bir sanatçının ellerinden çıkan, çeşitli çatlakları olan bir çay fincanının, o sanatçıyı yansıttığına inanılarak gelişmeye başlar. Bu felsefeye göre, sonraki dönemlerde oluşan çatlaklar ise yaşanmışlıkları ifade ettiği için fincanı daha değerli bir hale getirir. Çatlakların eseri daha da değerli kıldığını ifade etmek için zaman içerisinde boşlukları altın tozuyla doldurmaya başlayan Japon sanatçılar bunu bir sanat haline getirir ve “kintsugi” adını verirler. Önemli olan nokta şu ki, çatlağın, malzeme eksikliğinden ya da sanatçının özensizliğinden kaynaklanmaması gerekir. İnsanlığın mükemmellik arayışında kendi kusurlarını örtme ihtiyacı olduğu düşüncesi ve bu kusurları kabullenme, kucaklama ve sevme aydınlanması böylece bir felsefe halini almış olur.