GüncelGündem

Hizmet Harekâtı: Hocam, emrindeyiz!

Paylaş:

Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanmadan önce ifade ettiği üzere TSK, Cemaat’in ‘asimetrik psikolojik savaşı’ karşısında yenik düşmüştü. Ve kaybedilen savaşın sonunda Atatürkçü bilinen teğmeninden orgeneraline yüzlerce subay tutuklandı, sanık haline getirildi ve nihayet TSK’dan atıldı. Davalarla gönderilemeyenler; fişlenerek, notları kırılıp baskı altına alınarak yıldırıldı. Bu, ‘gizlenme’ ve ‘tedbir’ konusunda uzman bir grubun TSK’da nasıl yavaş yavaş yerleştiğinin hikâyesi.

İzmir’de 1133 Sokak’taki evin kapısı, 13 Mart 1999 günü yumruklarla dövülüyordu. Kapıyı, üniversite öğrencisi Alpay Akyol açtı. Eve doluşan polisler, Maltepe Askeri Lisesi’nde okuyan Mustafa Soysal ve Murat Yanık’ı içeride otururken buldu. Evde, askeri liselilerin torbalara konulmuş üniformalarından başka, Fethullah Gülen’in kitap ve teyp kasetleri ile Said-i Nursi’nin risaleleri çıktı. Tahmin edileceği üzere ev, Cemaat’in Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) örgütlendiği adreslerden biriydi.

Soysal ve Yanık’ın tanışıklığı, birlikte büyüdükleri İstanbul Sultanbeyli’ye dayanıyordu. Soysal babasız büyümüştü; annesi file örüp satarak evi geçindirebiliyordu. Yanık ise bir fırıncının oğluydu. İki arkadaş ortaokuldayken, Cemaat’in ‘ışıkevi’ denilen evlerine götürülmüştü. “Ağabey” dedikleri sorumluları, onları askeri liseye yönlendirmişti. Bu amaçla ders çalıştırmış, toprak sahada koşturmuş, sağlık kontrolüne bile götürmüştü. Bir gün Ömer, iki gence “Askeri liseyi kazanırsanız sahabe mertebesine ulaşacaksınız” demişti.

Nihayet askeri liseyi kazandıklarında, ‘Ağabey’ olarak, Akyol ile ilişkilendirildiler. Artık Soysal’ın kod adı, İsmail; Yanık’ınki ise Numan’dı. Onlara, Atatürk’ün tecavüzcü vevatan haini olduğu, askerlerin ipsiz sapsız ve Allah’a küfreden kişiler olduğu anlatıldı. Soysal ve Yanık ise sahabelik makamına ulaşmışlardı. Yani, Hazreti Muhammet’in yol arkadaşları arasına katılmışlardı.

ALTIN NESİL

Gülen’in ‘Altın Nesil’ine dahil edilen Soysal ve Yanık, iki haftada bir okullarından çıkıyor, Cemaat’e ait yakındaki bir lokantada üzerlerini değiştiriyor, sonra da Cemaat’in tuttuğu eve gidiyorlardı. Polis evi bastığında, Gülen’in deyimiyle, ele geçirdikleri‘devletin kılcal damarlarından’ yalnızca birine ulaşılmıştı.

İzmir’deki baskın, kayıtlara göre 1971’den beri TSK’da örgütlenen Cemaat’e yönelik devletin son operasyonuydu. Erzurumlu vaiz Fethullah Gülen’in lideri olduğu yapılanma, diğer tarikat ve cemaatlerden farklı olarak, önüne devlette yuvalanma hedefini koymuştu. Bu amaçla okullar ve dershaneler açmış, temas kurduğu gençleri TSK’ya, emniyete ve yargıya yönlendirmişti. ‘Altın Nesil’ denilen gençler, 12 Eylül’ün ve sağ iktidarların yardımıyla adım adım devleti kuşattı. 1994 yılında Harp Okulu’nun sınav sorularının çalınmasıyla Cemaat, TSK’ya kitle halinde girme olanağı buldu. Ne var ki Atatürkçü öğretinin taşıyıcısı olan TSK, İslami hareketlerin sızmasına karşı teyakkuz halindeydi. Bu sayede 1984-2003 yıllarında Cemaat’le ilişkili olan 400 subay ve astsubay ihraç edildi.

Fakat 3 Kasım 2002’de tek başına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 28 Şubat’tan ağzı yandığı için her yıl bir kez yapılan Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantılarında ihraç kararlarına şerh koydu. Seyreden yıllardaki YAŞ’larda hiçbir Cemaatçi subay ihraç edilmedi.

Bu esnada Cemaat, TSK ve emniyette 2006 yılına kadar ‘tedbir’ dediği ‘gizlenme’ yöntemine başvurdu. Gerekirse ibadeti terk edecek, alkol alacak, Cumhuriyet okuyacak, Zülfü Livaneli dinleyeceklerdi.

ERGENEKON KUŞATMASI

Cumhuriyet gazetesine el bombalarının atıldığı, Danıştay’a suikastın gerçekleştirildiği, Cumhuriyet Mitingleri’nin düzenlendiği, AKP’ye kapatma davasının açıldığı, ‘Kızılelma Koalisyonu’nun sokaklara döktürüldüğü ve nihayet Hrant Dink’in öldürüldüğü 2006 ve 2007 yılları, Cemaat için ‘uyanış’ vakti oldu. AKP, güvenlik aygıtında kadrolaşamadığı için ‘ulusalcı tehdidi’ bertaraf edemeyeceğini düşünüyordu. Öteden beri kamuda var olan Cemaat, iktidarın önüne ‘suikast ve darbe planları’ ile geldi. İlk örneği, 2006 yılında ‘Atabeyler’ adlı bir çete kurarak, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast planladıkları suçlamasıyla iki subay ve iki astsubayın tutuklanması oldu. İkinci adım, 2007 yılında Nokta dergisinde yayımlanan, Orgeneral Özden Örnek’e ait olduğuiddia edilen günlüklerdi. Günlüklerde yazıldığına göre TSK’da 2003-2005 yılları arasında darbeler planlanmıştı. Örnek, günlüklerinin tahrif edildiğini iddia etse de, “Bu günlükler nasıl sızdı” sorusunun yanıtı hiçbir zaman bulunamadı. Kaldı ki soranların, ‘darbeci’ olmakla suçlandığı bir devir açılmıştı. Aynı anda AKP ve liberal çevreler, Cemaat’in bu ‘planlarını’ dolaşıma soktu.

Hrant Dink’in ölümünden sonra emniyetteki istihbarat, Terörle Mücadele, Organize Suçlarla Mücadele şubeleri, yargıda özel yetkili mahkemelerin hâkim ve savcılıklarına ‘Cemaat’çi hâkim ve savcılar oturdu. Artık düzenek kurulmuştu. ‘Polis’ ve ‘Savcı’ üniformasına bürünen Cemaat, TSK bünyesinde var olan ‘Ergenekon’ adlı bir illegal yapılanmanın iktidarı yıkacağını ileri sürmekteydi. AKP, siyasal kökeni itibariyle mesafeli yaklaştığı Cemaat’e ‘beraber yürünen’ bu yol arkadaşlığının karşılığında ‘ne istediyse’ verdi.

KOZMİK ODA’YA GİRDİLER

Hizmet Harekâtı: Hocam, emrindeyiz!

İstanbul Ümraniye’de Mayıs 2007’de bir gecekondu çatısında bulunan el bombaları ile başlayan Ergenekon Davası, sürecin ‘işaret fişeği’ oldu. Ergenekon, halen görevinin başında olan bir generalin tutuklandığı ilk yargılamaydı. Artık TSK’dan içeriye adım atılmıştı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanmasıyla sonuçlanan altı yıllık süreçte; Ergenekon’u ‘Karargâh Evleri’, ‘Amirallere Suikast’, ‘Poyrazköy’, ‘Kafes’, ‘Erzincan’, ‘Balyoz’, ‘İstanbul ve İzmir Askeri Casusluk’ davaları izledi. ‘Balyoz Davası’ ile görüldü ki, TSK’nın mahremi niteliğindeki ‘kozmik odasına’ çok önceden girilebilmiş ve ‘senaryo planları’ dışarıya çıkarılabilmişti. Orgeneral Başbuğ’un tutuklanmadan önce ifade ettiği üzere TSK, Cemaat’in ‘asimetrik psikolojik savaşı’ karşısında yenik düşmüştü. Ve kaybedilen savaşın sonunda Atatürkçü bilinen teğmeninden orgeneraline yüzlerce subay tutuklandı, sanık haline getirildi ve nihayet TSK’dan atıldı. Davalarla gönderilemeyenler; fişlenerek, notları kırılıp baskı altına alınarak yıldırıldı. Örneğin, Hava Kuvvetleri’ndeki deneyimli pilotlar sivil havacılığa geçmek zorunda kaldı.

Bütün bu kıyım yaşanırken, TSK’da, Cemaatçi örgütlenmeye dönük 2006’da başlatılan soruşturma kapsamında tek bir şüpheli bile tespit edilip ifadesi alınmadı. Çünkü bu soruşturma yürürken dahi, askeri mahkemeler ve savcılıklar, çoktan Cemaat’in kontrolüne geçmişti.

YAŞ’TA TERFİ EDENLERİN YARISI DARBEYE KATILDI

Bu esnada ‘Altın Nesil’ askeri liseleri ve harp okullarını doldurup bütün karargâhları tuttu. 2008’de harp okullarına sivil liselerden öğrenci alımına başlaması, Cemaat’in elini kolaylaştırdı. Çoğunlukla Cemaat dershanelerinde yetiştirilmiş liseliler, harp okullarına yönlendirdildi. 2013’te sivil liselerden gelenlerin miktarı, askeri liselerden gelenlerin iki katına çıktı. Cemaat’le bir bağı olmayan öğrenciler, şiddete uğratılarak, askeri liselerden ve harp okullarından atılarak, alan temizlendi.

Diğer taraftan, ‘Ergenekon’, ‘Balyoz’ ve türevi davalarla kademeleri özenle boşaltılmış TSK’da 2011’den sonraki YAŞ’larda Cemaatçi diye bilinen subaylar terfi etti. İstatistiksel verilere göre 2012’den 2016’ya kadarki YAŞ’larda albaylıktan generalliğe terfi eden 87 kişiden 48’i 15 Temmuz’daki darbe girişiminde tutuklandı.

Hürriyet

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu