İmamoğlu: 28 Mayıs’ta ‘dur’ demezsek, daha büyük dertler bizi bulacak

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, mesaisinin büyük kısmını Anadolu Yakasına ayırdı. Sabah saatlerinde Ümraniye Madenler Mahallesi’ndeki ‘Yuvamız İstanbul’ kreşinde tahsil gören çocuklarla sohbetler gerçekleştiren İmamoğlu, Saray Mahallesi’nde bulunan Fatih Sultan Mehmet Sanayi Sitesi esnafını ziyaret etti.

Esnafla, ekonomik kriz ve seçim gündemli sohbetler yapan İmamoğlu, İBB’nin, Ümraniye’nin en kıymetli noktalarından Alemdağ Caddesi’nin çehresini değiştirecek çalışmaları da yerinde inceledi. İnceleme alanı yakınındaki esnafa ziyaretlerde bulunan İmamoğlu, vatandaşların ağır ilgisi altında Ataşehir’e geçti. Ataşehir Belediye Lideri Battal İlgezdi ve kalabalık bir vatandaş topluluğu tarafından karşılanan İmamoğlu, İBB bürokratlarından, İçerenköy Yüzme Havuzu inşaatıyla ilgili bilgiler aldı.

ÇEKMEKÖY PAZARINDA VATANDAŞLARLA BULUŞTU

İmamoğlu’nun Anadolu Yakasındaki son adresi Çekmeköy oldu. Mehmet Akif Mahallesi’ndeki Çekmeköy İtfaiye Binası inşaatında incelemelerde bulunan İmamoğlu, Mimar Sinan Mahallesi’nde kurulan semt pazarında vatandaşlarla buluştu. İmamoğlu, Çekmeköy cinsini, Barış Yolu Caddesi üzerindeki Çamlık Tabiat Park alanında gerçekleştirilen halk buluşması ile noktaladı. Meydanı ve etrafını hınca hınç dolduran vatandaşlar, ellerindeki Türk bayraklarıyla İmamoğlu’na sevgi şovlarında bulundu.

“BİR MÜSLÜMANIN UZAK DURMASI GEREKEN BÜYÜK GÜNAHLAR VARDIR”

Göreve geldiklerinden bu yana Çekmeköy’e yaptıkları hizmetleri örneklendiren İmamoğlu, coşkulu kalabalığa özetle şu konuşmayı yaptı:

* “Siyaset, iş yapmaktır, tahlil üretmektir. Biz, onu yerine getiriyoruz. Ama bu iktidar, bize tahlil üretmeyi değil, ne yazık ki diğer hisleri yaşatıyor. Ve bunları sizlerle paylaşmak, beni üzüyor ancak paylaşmak zorundayım. Bu iktidar devri, bize birtakım düşmanlıkları, birtakım kötülükleri anlatıyor. Akıllarını o kadar yitirdiler ki, Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’na -25 milyon insan oy verdi neredeyse- oy verdi diye, teröre dayanak sunduğunu tabir edecek kadar içleri kötülük dolu. Lakin bu iftiralarının, bu palavralarının göreceksiniz artık vakti bitmek üzere. Bunları gelip bizim yüzümüze de söylemeye yürekleri yok.

* Sayın Kemal Kılıçdaroğlu biliyorsunuz kaç sefer davet etti? ‘Gel kardeşim, karşı karşıya oturalım, tartışalım’ dedi. Gelebildiler mi? Ne diyor Genel Liderimiz, Cumhurbaşkanı adayımız, ‘Gel kardeşim, bütün palavralarını tek tek çürüteceğim’ diyor. Lakin Sayın Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmıyor. Yüzleşmekten çekiniyor. Yüzleşmekten kaçıyor. Zira söylediklerine kendileri bile inanmıyor. Bakın inançlı bir insanın, bir Müslüman’ın uzak durması gereken büyük günahlar vardır. Palavra konuşmak büyük günahtır. İftira atmak büyük günahtır. Gıybet yapmak büyük günahtır. Lakin bunlar, bu günahları işliyorlar.

“MİLLET İTTİFAKI’NDA İŞLER ŞEFFAF YÜRÜYOR, CUMHUR İTTİFAKI’NDA GİZLİ…”

* 14 Mayıs seçimlerinin iki net sonucu var sevgili hemşehrilerim; unutmayın. Bir tanesi; hükümet, milletten inanç oyu a-la-ma-mıştır. Nokta. İki; karşımızda yüzde 7’nin üzerinde oy kaybetmiş bir iktidar partisi vardır. Hasebiyle, bugün her 100 bireyden 2 kişi, bugünün iktidarına karşıdır. Gerçek mu? Karşı. İstemiyor. Yüzde 49’lardan, 50’lerden, 30’lara düştüler. Onun için her gün erimektedir. İşte bu sebeple Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak yapmak zorunda kaldığı siyasi partilerin kıskacının altına girmiştir. Dikkat edin; Millet İttifakı’nı oluşturan partiler ortasında her uzlaşmanın bir metnini sayfalarında bulabilirsiniz. Mutabakat metnimiz var. Girin Cumhuriyet Halk Partisi’nin sayfasına, orada görürsünüz. Her şeyimiz kayıt altında.

* Milletimizle açıkça paylaştığımız mutabakat metnimiz var. Milletten saklımız, gizlimiz yok. Her şeyi oradan görebilirsiniz. Lakin Cumhur İttifakı’nın oluşturduğu ittifak içerisinde, ortalarındaki mutabakatlardan rastgele bir bilginiz var mı? Zira Erdoğan’la onu destekleyen parti önderleri ortasında her şey bilinmeyen yapılıyor. Biz açık yapıyoruz, onlar saklı. Altı partiyle paydaşlığımız var. Mutabakat metnimiz var. Her şeyimiz şeffaf. Ancak onlar gizliyorlar. Hasebiyle hangi tahlil teklifleri, hangi bahisler, ne anlaştılar; hiçbir açıklamaları yok. Milletine açıklayamıyorlar yaptıklarını. Zira dışarıya öteki manzara veriyorlar, kendi içlerinde öbür pazarlıkları yürütüyorlar. Bu bilinmeyen kapaklı siyaseti Türkiye’nin başına getirmeyeceğiz. Onlara, daima birlikte güle güle diyeceğiz.

“ÇOK KİRLİ, PALAVRA VE İFTİRA ÜZERİNE ŞURASI BİR SEÇİM DEVRİNİ YAŞATTILAR”

* 28 Mayıs’ta buna ‘dur’ demezsek, daha büyük badireler bizi bulacak. Çok kirli, palavra ve iftira üzerine heyeti bir seçim periyodunu bize yaşattılar. Benim içimi yakıyor. Niçin biliyor musunuz? Millet İttifakı’na ve bizlere yapılan ‘terörle iş işbirliği’ suçlaması… Her gün konuştular. Uydurma sinemalar hazırladılar. Bu ne biliyor musunuz? Bunun ismi; çaresizlik. Bunun ismi; kıskançlık. Bu iftira kampanyası çok acı. Niçin biliyor musunuz? Bu tıp hususlara girerek, insanlara atılan iftiralar; insanları bölen, milletimizin ortasına atılmış dinamit üzeredir. Yazık, günah. Allah hiçbir insanı iftirayla yüzleşmeye mecbur bırakmasın.

* Biz, onların yaptığı üzere iftirayla, palavrayla konuşmayacağız. Biz bunlara net olacağız. Seçim periyodu ne vakit başladı, terör kümeleri çabucak açıklama yapmaya başladılar. Bütün terör odakları, yaptıkları her açıklamaya bir görüntü çekiyorlar, yayınlıyorlar. Bir bakıyorsun ki kime yarıyor? Ne tesadüf, Erdoğan’a yarıyor. Bak sen. Allah aşkına, her seçim tıpkı şeyi yaptılar. Birinci seçim bitti. Bunun ziyanı ortada. Lakin tekrar durmuyorlar, hala devam ediyorlar. Bunların son kelamı sanki niçin Erdoğan’ın işine yarıyor? Hiç düşündünüz mü? Bunlar hala konuşmaya devam ediyorlar. Lakin Erdoğan’ın işine yaramasına karşın, Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor diyor ki, ‘Bak bunlar Kılıçdaroğlu’nu istiyor.’ Yahu bu kadar kirli, bu kadar makûs bir süreci bu milletin başına siz bela ediyorsunuz.

“5 LİRAYA 5 TANE ERİK ALMIŞ, ‘YAVRUM CANIM ÇEKTİ’ DİYOR”

* Pazarda, Çekmeköy’de, bugün bir teyzem, bana 5 liraya aldığı bir avuç bir avuç erik gösterdi. Beş tane erik yok. Ne dedi biliyor musunuz 80 küsur yaşında emekli teyzem? Bana sarıldı, bu omzumda ağladı. İçimi yaktı. Ne dedi biliyor musunuz? ‘Yavrum canım çekti, ne yapayım’ dedi. Tanesi 1 lira. 5 liraya 5 tane erik almış! Bunları anlat. Bunları konuş. Bunlara tahlil bul. Bulamıyorsun. Fakat sana yararı olan terör kümelerinin konuşmasını, kalkıyorsun bize isnat ederek, suçlamaya kalkıyorsun. Sana ne derim biliyor musun? Haydi oradan. Haydi oradan. Haydi oradan. Bunların her kelamını sen kullanıyorsun.

* Terör açıklamalarını alıp, milyonlarca beşere, milyonlarca reklamlarla dağıtan sensin. Sana bu malzemeyi veren de onlar. Ya bu nasıl bir danışıklı dövüş? Biri konuşuyor, oburu faydalanıyor. Bir değil, iki değil, üç değil… Olayla bizim alakamız yok. Hiç yok. Ancak sonra faturayı, benim günahsız, aldatılan insanlarımız bize kesmeye çalışıyor. Hala da buna devam ediyorlar. Yararını sana veriyorlar sana, bize değil. Onun için sen git, bağlantılarını gözden geçir kardeşim. Bu terör bağlantılarından ekmek yemeye çalışan bir kişi var; o da sensin.

“TEK SÖZ TÜRKÇE BİLMİYOR, OY KULLANIYOR”

* “Ben nasıl bakıyorum biliyor musunuz bu memleketin 85-86 milyon insanına? Allah şahit, Allah benim kalbimi biliyor. Bir bireyine farklı bakıyorsam, namerdim. Hangi inançtan, hangi etnik kökenden, hangi inanıştan olursa olsun, benim canım vatandaşım, benim evladım, benim genç kızım, benim genç oğullarım, hanımefendiler, beyefendiler, büyüklerim. Kimse kimseden fazla vatansever değil. Hepimiz bu toprakların evladıyız. Her Türkiye Cumhuriyeti vatanseveri, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, yürekten vatanseverdir. Nokta. Bunu unutmayın. Aksini düşünmek bu milleti bölmektir.

* ‘Bu toprakların evladı’ kısmını bilerek vurguladım sevgili hemşehrilerim. Görüyorsunuz. Yurt dışında oy kullananların sinemalarını gördünüz değil mi? Türkiye’de sudan ucuz emlakları alıp, Türkiye Cumhuriyet vatandaşı olan… Tek cümle Türkçe bilmeyen yabancılar bir mesken alıyor… Kimsenin bu ülkeden mesken almasına karşı değilim. Alsınlar. Memleket cennet. Onlar da gelsin, mesken alsın. Lakin benim canım vatanımın vatandaşlığını satamazsınız.

* Artık oy kullanıyorlar. Hangi şuurla oy kullanıyorlar? Ne biliyorlar benim vatanımla ilgili? Benim memleketimin insanıyla ilgili ne biliyorlar? Yabancılar bir bakıyorsun oy kullanıyorlar. Baba oy kullanıyor. Eşi oy kullanıyor. Çocuğu oy kullanıyor. Bu garabet, garabet. Seksen altı milyon vatansever, size söylüyorum. Ne yapacaksınız? Buna son vereceksiniz.

“ŞİMDİ TEDBİR ALIRSAK, DAİMA BİRLİKTE BU CANIM ÜLKEYİ DÜZE ÇIKARTIRIZ”

* “Buraya gelmişken, ekonomik krizden bahsetmek zorundayız. Bu krizin daha başındayız. Sevgili hemşehrilerim, benim hoş komşularım; uçurumun kıyısında geziyoruz. Lakin hala kurtulma talihimiz var. Artık tedbir alırsak, daima birlikte bu canım ülkeyi düze çıkartırız. Ekonomiyi bu hale getirenlerden bir an evvel kurtulmalıyız. Bir güne bile tahammülümüz yok.  Krizden de kurtuluruz, bütün problemlerden da kurtuluruz. Ekonomiyi batıranları da bu vazifeden uzaklaştırmanın tek yolu var. 28 Mayıs’ta vazifemizi yerine getireceğiz. Bu ülkeyi sorgusuz, sualsiz sığınmacılarla doldurdular. O denli değil mi?

* Yahu sığınmacıların bir ülkeye girişi, bir sistemle olur. Milletlerarası hukuk vardır. Bu hukuka uygun bir süreç yönetirsiniz. Bunlar ne yaptılar? Hatırlayın 7-8-10 sene önceyi. ‘Biz büyük devletiz. Bunlar bizim kardeşimiz. Gelin, gelin, gelin…’ Ne oldu? Sorgusuz, sualsiz 10 milyona yakın sığınmacı oldu. Bizim dini bayramlarımızda, ulusal bayramlarımızda biliyorsunuz ulaşım fiyatsız. Tramvayın kapısında binlerce sığınmacı. Tramvaya binemiyor insanlarımız.

* Ne tesadüf ki, bu binlerce sığınmacının da tamamı erkek. Nasıl bir sığınmacı bu? Milletine, memleketine gitsin, orada çalışsın, uğraş versin. Bu ülkeye çalışmaya gelen her öbür ülke vatandaşına kapımız açık. Onun kuralı var, kuralı var, müsaadesi var; gelirsin çalışırsın. Burası büyük ülke, başımızın üstünde yerleri var. Lakin sorgusuz, sualsiz olmaz, olamaz. Onun için bütün bunlardan, ekonomik problemlerden, sığınmacı meselesinden, birebir vakitte milletimizi bölen bu akıldan kurtarmanın günü, 28 Mayıs’tır. Hakikat mu? Hazır mıyız 28 Mayıs’a. Herkes hazır mı? Size kelam. Her şey çok hoş olacak.”