İmamoğlu: Milletin iktidarını kuracağız

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Çorum’un akabinde Sivas’ta da vatandaşlarla buluştu. Mevlana Meydanı’nı dolduran coşkulu kalabalık, İmamoğlu’na sevgi şovlarında bulundu. İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

“MİLLET İRADESİNİN İKTİDARA GELMESİNE 7 GÜN KALDI”

“Sivas, beni daima heyecanlandırır. Sivas, mis üzere Cumhuriyet kokar zira. Sivas, mis üzere özgürlük kokar. Egemenliğin tescilinin başladığı yerdir Sivas. Onun için Sivas, beni heyecanlandırır. Sivas’ta tam 108 gün Ata’mızın ayak izleri vardır. Sivas’ta sokaklarında, caddelerinde yürürken, güya Atatürk’ün ayak izlerini arar üzere yürürüm. Merhaba Sivas. Yiğitler diyarı, merhaba. Aşıklar, ozanlar kenti, Sivas’a selam olsun. Yiğidolar, size 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamlarını getirdim. Doğudan batıya, Karadeniz’den Akdeniz’e, hayatlarımızı değiştirecek o güne çok az vakit kaldı. 7 gün kaldı. Heyecanlı mıyız? Bize, milletimizin heyecanı lazım. Heyecanı yüksek bir gün olacak. Demokrasi coşkusu olacak o gün. O gün apayrı bir gün yaşayacağız. İkinci yüzyıl ismine çok hoş bir gün yaşayacağız. Millet iradesinin iktidara gelmesine 7 gün kaldı.”

“ÜLKENİN İKTİSADI FRENİ PATLAMIŞ KAMYON GİBİ”

“Vatandaşımız yokluk içerisinde. Ne yazık ki orta sınıf diye bir şey kalmadı. Ne yazık ki dar gelirliler, ellerinde ne var ne yok kaybettiler. Bütün birikimlerini erittiler. Varlıklı daha varlıklı oldu. Vatandaşın ne yazık ki gelir düzeyi, yoksulluk hududunun altına indi. Artık vatandaş patatesi, soğanı bile taneyle mi alsam mı almasam mı diye düşünüyor. Vatandaşın konutuna, meskenine her gün giren peyniri, sütü ne yazık ki artık lüks oldu. Ülkenin iktisadı nasıl biliyor musunuz? Freni patlamış kamyon üzere. Duvara tosladı, toslayacak. Bu iktidar, bizi hayat pahalılığı altında ezdi. Yüksek enflasyonla birlikte anne-babaların kara kara düşünmesine sebep oldu. Şu anda üniversite gençleri, öğlen yemeğinden tasarruf ediyor, öğlen yemeğinden. Gereğince beslenemiyorlar. Onun için İstanbul’da her yere kent lokantası şubesi açtık, 29 liraya karınları doysun, üç çeşit yemek yesinler diye. Onun için toplumsal yardımları tam beş katına çıkartmak zorunda kaldık. Keşke olmasaydı. Hatırlayın; bunlar diyorlardı ya, ‘Efendim bunlar iktidara gelirse sizin yardımlarını kesecek.’ Beş katına çıkarttık İstanbul’da.”

“BUNLARIN AKLINDA TEK BİR ŞEY VAR: BİR AVUÇ İNSANIN CEBİNİ NASIL DOLDURURUZ?”

“Gençler bu ülkeyi terk etme hayali kuruyor. ‘Mesleğimi yapmasam da daha uygun şartlarda bir öteki ülkede yaşarım’ diyor. Bunu gençlerimize biz nasıl söyletiriz? İçimiz yanıyor. Aileler evlatlarına yalvarıyor, ‘Gitme’ diye. Zira bu ülkede gelecek göremediği için, gençler bu türlü hayaller kuruyor. Yoksa bu cennet vatanı kim terk etmek ister? Hiç kimse istemez. Çocuklar hayal kuramıyor. Memleketimizin bir tahıl ambarı, bir ülke olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu memlekette insanları patatese, soğana muhtaç ettiniz. Etin kilosunun 300 lira, 400 lira olduğu, artık ayda bir defa bile et tüketemez hale getirdiğiniz bu millete hala ne söylemeye çalışıyorsunuz? Allah aşkına size kim inanır? Vatandaş, temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumda. Bunların aklında tek bir şey var: Bir avuç insanın cebini nasıl doldururuz? Devletin sistemlerine düzgün beşerler, ahlaklı, faziletli, vicdanlı beşerler yerleştireceksiniz ki devletin çarkları tıkır tıkır işlesin. Bunlar bu düzenekleri kirlettiler. Ne yapacağız? Devletin bu düzeneğini kirletenleri meskenlerine tıpış tıpış yollayacağız. Daima birlikte yollayacağız. Demokrasi bunun için var. Demokrasi, bu yanlışları yapan insanları sırası geldiğinde göndermek için var.”

“MİLLETİN İKTİDARINI DAİMA BİRLİKTE KURACAĞIZ”

“Bunlar, memlekete -fazla değil 15 yıl önce- Cumhuriyetin yüzüncü yılında 25 bin dolar kişi başı gelir vaat ettiler. Şu anda Sivas’ın kişi başı geliri, 5 bin doların biraz üzerinde. Tam beşte biri. Sizi 5 kat yanılttılar. Bakın bu verdiğim sayıları ben vermiyorum. Sayıları düzgün vermeyen TÜİK’in sayılarından veriyorum. Biz, milletin ittifakıyız. Biz tertemiz geliyoruz. Tek bir yolsuzluk gölgesi, tek bir şaibe üstümüzde yok. Birilerine değil, bir avuç beşere değil, eş, dost asla değil; millete hizmete geliyoruz. Siyasette dürüstlüğün, simgesi, ömrünü hak, hukuk, adalete adamış Sayın Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde geliyoruz. İttifakımız çok güçlü. YETERLİ Parti Genel Lideri Sayın Meral Akşener’le geliyoruz. İttifakımızın tüm başkanlarıyla geliyoruz. Ve benim sevgili dostum Mansur Yavaş Liderimle geliyoruz. Bir şahsın, bir kümenin ya da bir partinin değil, milletin iktidarını daima birlikte kuracağız. Milletin iktidarını kuracağız.”

“BUGÜNÜN İKTİDARI, SEÇİMİ KAZANMAK İÇİN HER YOLU DENİYOR, DENEYECEK”

“Bugünün iktidarı, seçimi kazanmak için her yolu deniyor, deneyecek. Bugünün iktidarı, makûs lisan kullanacak. Ailelerimizi bile sürece katarak, propaganda yapmaya çalışıyorlar. Kınıyorum hepsini. Kınıyorum o teşebbüslerini. Burada yaşı büyük olanlar hatırlar. Tam 21 yıl evvel, merhum Bülent Ecevit -Allah rahmet eylesin- başbakanken, şimdiki Cumhurbaşkanı onun rahatsızlığı, hastalığıyla dalga geçti. Dün üzere hatırlıyorum. Neler söyledi neler. Hepimiz bir gün yaşlanacağız. Allah hepimize sıhhat, sıhhat versin. Allah, o gün o makûs lisanı kullanana da sıhhat sıhhat versin. Bakın faziletli bir anlayışı ve davranışı size tarifliyorum. Oy için siyasete bir kişinin sıhhati meze yapılmaz. Ayıptır, günahtır. Hatırlayın; geçen hafta geçen televizyonda bir canlı yayında kendisi önemli bir sıhhat sorunu yaşadı. Ekranda herkes gördü. Hatta programda olanların tasaları yüzünden anlaşılıyordu. Millet İttifakı’ndan bir kişi bile bu süreci ağzına bile almadı. Sıhhat durumunu asla istismar etmedi. Cumhurbaşkanımız Kılıçdaroğlu, kendisine geçmiş olsun iletisi yayınladı. Olması gereken ahlak bu. Allah korusun, Sayın Kılıçdaroğlu’nun başına bir şey gelse, bunlar neler söyler neler. İşte o yüzden diyoruz ki; bu ülkeyi normalleştirelim. Doğuşçu olanı, bağırıp, çağıranı, yüzü asık milletine fırça atanı, bayanına, çocuğuna herkesi azarlayan bu lisanı, bu kafayı hengame etmeden, düşmanlaştırmadan, siyaset yapmak ismine insanları birleştirmek, severek ülke yönetmek ismine, ‘Yeter ki kalbinde sevgi olsun’ diyerek, her seçim bu arbedeyle geçmesin diye ne yapalım? Bu doğuşçu insanları bir an evvel meskenine yollayalım.”

“NE VAKİT SEÇİM OLSA, BİR BEKA SORUNU BAŞLAR BUNLARDA”

“Bu iktidarın çeşit çeşit cümlelerini duyuyorsunuz. Yedi düvel 14 Mayıs’ı bekliyormuş. Laflara bak. Neymiş efendim? Dünya bunlara karşıymış. Bak sen. Dünyanın işi yok, size karşı. Beka problemiymiş. Ne vakit seçim olsa, bir beka sorunu başlar değil mi bunlarda? Bunlara gülüp geçeceğiz. Ekonomiyi batırmış, işsizliği, enflasyonu tavan yaptırmış, 48 saat boyunca -beyefendi talimat vermedi diye- depremzedelere yardım edilmemiş, fakat bunlar giderse devlet bitermiş. Haydi oradan, haydi oradan. Bu ulusun, bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini mülakat ismi altında siz ezdirdiniz. Sevgili gençler, size kelamımız söz: Mülakat çöpe, liyakat makamlara. Millet İttifakı, milletimizin, şurada bulunan annelerimizin, ağabeylerimizin evlatlarıyla çalışmaya geliyor. Bir avuç insanın evlatlarıyla değil, milletin evlatlarıyla, herkesin, her kesitin evlatlarıyla çalışmaya geliyor. Torpilli akrabalarınızı makamlara getirdiniz. Kurduğunuz derneklerle, vakıflarla birlikte ne yazık ki milletin vergileriyle geçim kaynağı yaptınız. Yetmedi, denetimsiz bir memleket haline getirip, bu memleketi milyonlarca sığınmacıyla doldurdunuz. Kim, ne yapıyor belirli değil. Kimsenin birbirinden haberi yok.”

“DEVLETİN BÜROKRASİSİ SİZDEN BIKTI, USANDI”

“Milletin bakanı mı, yoksa bir kişinin buyruk kulu mu; aşikâr değil. Devletin bürokrasisi sizden bıktı, usandı. Devletin memuru, artık usandı bunlardan. Bakın yeni bir periyoda hemen gereksinimimiz var. Millet geçim sıkıntısında. Lakin sorsan; bunlar giderse ülkede büyük meseleler başlayacak! Yahu siz gidince, bu millet kurban kesecek, kurban. Kurban adadı bu millet. Bu memleket hoşlaşacak. Huzur gelecek huzur. Ülkeyi boğduğunuz o kasvetli hava, silinip gidecek. Bu türlü pırıl pırıl güneş açacak memleketin üstüne. Gülmeyi unutturdular bize. Yolda gelirken, kimi beşerler öfkeyle bana kendi siyasi partilerinin işaretlerini yapıyorlar. Onlar benim vatandaşım. Onların hatası yok. Benim onlarla hiçbir derdim yok. Bu kardeşiniz var ya, onların hepsinin kalbini kazanacak. Size kelam veriyorum, hepsinin kalbini kazanacak. Bir partinin, bazen iki eliyle iki partinin yapıyorlar. O denli yeni modalar çıktı. Neyse çok kıymetli değil. Ben de ısrarla onlara öpücük yolluyorum. Niçin biliyor musunuz? Kızdırmak için değil, ben onlara sevgimi yolluyorum. Zira ben kimim biliyor musunuz? Ben bu toprakların evladıyım. Ben Mevlana’nın torunuyum. Ben, Hacı Bektaş-ı Veli’nin torunuyum. Ben, Yunus Emre’nin torunuyum. Ben, o ahlakı temsil ediyorum.”

“MİLLİYETÇİLİK NEDİR BİLİYOR MUSUNUZ?”

“Milliyetçilik nedir biliyor musunuz? Milletini sevmek demek. Milletini seveceksin. İşte o iki el üzere kalplerinizi birleştireceksiniz. Bu seçim de esasen kalpler kazanacak, kalpler. O hoş kalpler kazanacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütün sistemi, ailelerimiz için var. Biz, toplumun temel taşı aile kurumuna sahip çıkıyoruz. Hepimiz için aile kavramı değerli. Bizi toplum olarak bir ortada tutan hisler, aile birliğidir. Aileden yayılır toplumsal dayanışma. Ne yazık ki başta iktisat olmak üzere, öfkeli ve doğuşçu bir ülke idaresi, aile birliğimizi de vurdu. Onun için evlilik sayısı düştü. Bugün de 21 yıl üzerine, 2002’den bu yana evlilik sayısı azalan bir ülkeye dönüştük. Bunlar, yuva sistemimizi de bozdular. Aile sistemimizi de bozdular. Tekrar bunların hükümetleri devrinde, boşanma oranı iki kat arttı. Ben söylemiyorum. Onların yönettikleri istatistik kurumunun sayıları bunlar. Bunları konuşmak zorundayız. Biz onun için diyoruz ki; ülkenin huzuru için geliyoruz. Ailede huzur olursa, mahallede huzur olur. Mahallede huzur olursa, kentte huzur olur. Kentte huzur olursa, ülkede huzur olur.”

SİNAN ATEŞ CİNAYETİ VE MUHSİN YAZICIOĞLU OLAYINI HATIRLATTI

“İki sıkıntı daha var. Birincisi; milletin ulusal hislerini tartışıyorlar. Bir de inancını tartışıyorlar. Bursalı ülkücü kardeşimiz Sinan Ateş annesini, babasını ziyaret ettim. Bu ülkenin göbeğinde ana merkezinde öldürüldü. Bakın neredeyse 5 ay oldu, olayı aydınlatamadılar. Ya da aydınlatmadılar. Başsağlığı bile dilemediler. Sen evvel o halis davacıların katillerini bul, ardındakileri bul, ondan sonra konuş. Lakin ne yaptılar biliyor musunuz? Bu ülkenin yetiştirdiği en pahalı polis müdürlerinden birisidir merhum Gaffar Okkan. Gaffar Okkan’ı bütün memleket bilir. Memleketin her kentini birbiriyle barıştırmaya uğraş etti. Merhum Gaffar Okkan’ı ve beş polis memurumuzu şehit eden anlayışı ittifakına kattın. Bunlar ne diyor? ‘Efendim Millet İttifakı hain, Cumhur İttifakı vatansever.’ Bak ya! Bu partiyi içine katan ittifak, bunları düşünecek. Bunlar mı milliyetçi oluyor da biz vatan haini oluyoruz? 25 Mart 2019. Sivas’ın yiğit adamı Muhsin Yazıcıoğlu, üzerinde kuşku bulutları dolu bir olayda hayatını kaybetti. Ya da planlı bir suikasta kurban gitti. Sen, bu olayı aydınlatamadın. Yazıcıoğlu ailesinin, onu seven on binlerce insanın başındaki kuşkuları giderebildin mi? Hayır. Allah yerini cennet eylesin. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun dahi vefatını aydınlatamadın.”

MADIMAK KATLİAMINDA HAYATINI YİTİRENLERİ ANDI

“Bugün Sivas’ta çok acı olayları andık. Burada içimizi dağlayan en çok da Sivaslıların içini dağlayan, Madımak’ta yiten canlarımıza rahmet diliyorum. Bu katliama en çok Sivaslıların içi yandı. Memleketin içi yandı. Onlara kurban olurum. O canlara kurban olurum ben. Yüreklerimize ateş düşmüştü. Allah bu devlete bir daha bu türlü acılar yaşatmazsın. Onun için bu yorulmuş, yıpranmış iktidarı gönderme vakti gelmiştir. 14 Mayıs’ta sizlerin iradesiyle bunu yapacağız. Hepinize çok güveniyoruz. ‘Ben’ değil, ‘biz’ periyodu başlayacak. Bu seçim bir parti seçimi değil sevgili canlar, sevgili dostlar. Bu seçim bir devrin bittiği, bir aklın, ‘her şeyin doğrusunu ben bilirim, diğer kimse bilmez, en doğruyu ben bilirim’ diyen aklın meskenine gittiği, bir devrin değiştiği bir seçim. Bu türlü bir periyodu başlatacağız. Türkiye’nin tekrar inançlı, keyifli, huzurlu bir ülke olmasını sağlayacağız. Biz, yalnızca Millet İttifakı’nın iktidarını kurmak için değil, 86 milyon insanın iktidarını kurmaya geliyoruz. Güçlü, güçlü daha varlıklı olsun diye değil; herkes eşit olsun diye iktidar kuruyoruz. Fakirin, muhtacın, çocuğun, gencin, bayanın yanında durmaya geliyoruz. Ailelerin yanında durmaya geliyoruz.”

“MİLLETİN İKTİDARINDA TÜRKİYE ÇOK HOŞ OLACAK”

“Sevgili Sivaslılar; Sivas hakkını kazanacak, hakkını alacak. Bunlar üzere partizanlık yapmayacağız. Bu memleketin valileri devletin valisi olacak, hükümetin değil. Bu memleketin karar vericileri, devletin karar vericileri olacak. Devlet güçlü olacak. Lakin devlet, devlet zelzeleye, afetlere karşı güçlü olacak. Lakin devlet; bu hoş kızlara, bu pırıl pırıl çocuklara, hanımefendilere, beyefendilere karşı vicdanını gösterecek, gücünü değil. Ahlakını gösterecek, adaletini gösterecek, faziletini gösterecek. Devlet, ayırt etmeden vatandaşını sevecek. Devlet, herkese güçlü, karakterli bir süreç vadedecek. Devlet; en doğusundan en batısına, en güneyinden en kuzeyine, memleketin her sathını güzelleştirecek, zenginleştirecek. Ata’mız ne demiş? ‘Hatt-ı müdafaa yoktur. Sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’ demiş. Bütün vatanı zenginleştireceğiz. Ceddimiz ne demiş Sivas’ta, ‘Millet, kendi iradesini belirler’ demiş. ‘Egemenlik kayıtsız koşulsuz milletindir’ demiş. Bunu ispat edeceğiz. Milletin iktidarında Türkiye çok hoş olacak. Bir avuç insan değil, 86 milyon insan kazanacak.”