İmamoğlu: Siyasi didişmenin limitini aştılar

İBB’nin “300 günde 300 proje” maratonu, yerli üretim raylı sistem aracı “Tram34”ün tanıtımı ve AR-GE Merkezi açılışı ile tamamladı.

İBB iştirak şirketi Metro İstanbul’un Esenler’deki Genel Müdürlük Yerleşkesi’nde düzenlenen merasimde İBB Lideri ve Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu konuştu.

İBB olarak en yüksek bütçeyi raylı sistemlere harcadıklarını belirten İmamoğlu 2030 vizyonlarının 740 kilometre metro olduğunu söyledi.

İmamoğlu “Bu alanda ortaya koyduğumuz vizyonun geldiği noktada, 85 milyonu gururlandıracak bir ana tanıklık ettiğimizi tabir etmek isterim. Tramvay aracımız Tram34’ün tüm tasarım ve tescil süreçlerini tamamladık. Bugün atılan imza ile de Metro A.Ş., inşallah kıymetli bir adımı atıyor ve üretime resmen başlıyor.”

“KAMUYA PATENTLİ ESER KAZANDIRIYORUZ”

İmamoğlu söyle konuştu:

*Dört yılda yaptıklarımızı 25 yılla kıyaslıyorlarsa, çok hoş işler başardık demektir. Metro İstanbul, dünyaca tanınan bir İBB markası haline gelmiştir. Daha da üstlere tırmanacağına da yürekten inanıyorum.

*Bu bizim için büyük bir gurur. Doğal daha da gururlanmak için buradayız. Zira hem hafif metro hem de tramvay fonksiyonuna sahip kendi raylı sistem aracımızın üretimine başlıyoruz. Gerçek bir ulusal teknoloji eseri olması değerli.

*Tram34’ü biz üreteceğiz. Zira Tram34 sahibi İBB. Tesciliyle, her şeyiyle, AR-GE Merkezi’yle, çıkan tüm patentleriyle ve sevgili yol arkadaşlarımızın emeğiyle bu mümkün oldu.

*Bizim burada bir farkımız, kamuya bir patentli eser kazandırıyoruz. Yani 16 milyon İstanbul’un hak sahibi olduğu bir eseri sizlerle paylaşmış oluyoruz.

“O MEVZUDA DA BİRAZ BEKLETİLDİK”

*Her bahiste uğraştırıldığımız üzere, o mevzuda da biraz bekletildik. Bu mevzuda cesaretli olmaları gerektiğini kendileriyle paylaştım.

*Bugün hem Metro İstanbul’un hem de Raylı Sistemler Daire Başkanlığımızın o gün daha fikir evresinde olan bir projeyi sahiplenmeleri, tüm etapları tamamlayarak hayata geçirmeleri çok değerli.

*Yani hem tasarım oluştu hem patent alındı hem sistem olgunlaştı hem müşterisi işe hazırlandı hem de eser hazırlandı. Artık üretimine başlanacak” dedi.

“MİLLET ZİYAN GÖRÜYOR”

İBB’ye metrolar konusunda çıkarılan manilere de dikkat çeken İmamoğlu Beylikdüzü Metrosu’nu örnek verdi.

İmamoğlu şöyle konuştu

*Beylikdüzü’nde metronun öyküsü, bende  2002’ye gidiyor. 2004 lokal seçimlerinin seçim vaadi Beylikdüzü Metrosu.

*2003’te de o projenin, istasyonlarının yapılması planlanan yerlerin öbür bir devlet kurumundan İBB’ye kullanımının periyoduna, imzasına şahit oldum. Bir kulübün spor yöneticisiydim.

*Yine üst seviye bir yetkiliyle bir yere giderken, yanımda Beylikdüzü belgesi görünce, sordum. 2003’te, gözümün önünde imzaladığı iş.

*Sene geldi 2023. 20 sene. İşte bu kısıtlar, bunları konuşmak lazım. 20 sene. O gün Beylikdüzü ve civarı 1-1,5 milyon vardı, yoktu; artık 3 milyona yakın bir nüfusu ilgilendiren bir sıkıntıdan bahsediyoruz.

*Ve yazık, 2 yıldır ego, kibir, siyasi kavramlar üzerinden engellenme meseleleri… Ayıptır. Bunun partisi olmaz. Millet ziyan görüyor.

SABİHA GÖKÇEN ÇİZGİSİNE DİKKAT ÇEKTİ

Bakanlığın yapıp İBB’ye devrettiği Sabiha Gökçen Metro Sınırı’nın parasının kendilerinden 10 ayda kesildiğine dikkat çeken İmamoğlu, mevzuat değişikliğinden evvel bu müddetin 36 yıl olduğuna vurgu yaptı.

İmamoğlu “36 sene çok, bunu 20 seneye bağlayalım’ değil. Neymiş efendim? Ekrem İmamoğlu ya da CHP’li bir Belediye Lideri vazifede. Bana 10 ayda parasını keseceğiniz garantiyi verin, o 740 kilometreyi 4 senede hepsini bitirmezsem namerdim. Ayıptır. Yani devlet, devletin kurumuna bu türlü bir zulüm yapar mı? İstanbul’un parası. Parayı Hazine yolluyor. Oradan çabucak alıp bu tarafa aktarıyor. Bakanlık da çıkıyor işte bir şeyler söylüyor. Bunlar boş işler. Bunların bitmesi lazım. Memleket yoruldu be kardeşim” dedi.

“SİYASİ DİDİŞMENİN BİR LİMİTİ VARDIR”

İmamoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İBB Lideri olduğu devirde bakanlık yapan isimlerin kendisini aradığını anlatarak “Benden randevu istedi. Ben ne randevusu diye özel kaleme sorun. Ya bir imzası varmış. Onun için görüşecek dediğinde verdiği karşılık, imza için niçin gelecek Ankara’ya,  yorulmasın, işine devam etsin. Ben çabucak evrakı imzalayıp yolladım’ diyor. O vaktin bakanı diğer bir partiden. Siyasi didişme bazen olur. Bunu anlarım. Lakin bunun bir limiti vardır. Bu kadar olmaz. Zati limiti aştılar. Artık onlarla birebir düşünmeyen oluyor terörist. Oluyor vatan haini. Garip bir durum, akıl tutulması, hiçbir vatan evladına bunu anlatamazsın. Bu boş işlerle uğraşmayı bırakalım. Herkesin kaygısı bu memleketin gelişimi olmalı” diye konuştu.

“KENDİNİ MUCİZE ÜZERE ANLATANLARA PRESTİJ ETMEYİN”

Gelişmenin bir mucize olmadığını lisana getiren İmamoğlu “İnsanların emeğidir. Öteki biri diğer bir şey yapıyordur, uçak yapıyordur, yapsın. Daha fazlasını yapsın. Bu memlekete emanet artık. Bak biz ne diyoruz? Milletin bu. A partisinin, B partisinin değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin projesi. Geçmişten bugüne çalışan insanların emeği kardeşim. Kendisini bir mucizeymiş üzere anlatan bir akla asla prestij etmeyin.  Mucize insanın kendisidir. Zira o insan Yaradan’ın mucizesidir. ‘Ben gidersem, memleket veladdalin amin.’ Haydi oradan. Bu türlü bir şey olur mu ya?” diye konuştu.

“BİZLE MATRAK GEÇİYORLAR”

İmamoğlu şöyle devam etti:

*Bu memleketin 86 milyon insanına güvenen bir akla gereksinimi var. Önümüzdeki en vahim pürüz budur. ‘Ben gidersem ortalık duman olacak.’ Faniyiz. Şuradan  çıktığımızda hayatın bitip bitmeyeceğiyle ilgili bir garantisi olan var mı?

*Allah koruma, bu şirk koşmak demektir. O bakımdan hakikaten akıl almaz işler bunlar. Bunları aşmamız lazım.

*Anlatamayız gelecek jenerasyona siyasetin gündemini, gülerler bize. Çocuklarımız bize gülüyor esasen. Onun için editler, meditler görüyoruz, uyduruyorlar, dalga, dümen, bizle baya matrak geçiyorlar yani. Bayılıyorum onlara. Bir fırsatı versek onlar uçuracaklar bizi.

“BENİ ALKIŞLARSANIZ KİBİR OLUR”

*İşi alkışlayalım işi. Kişiyi değil. Ben yalnızca sürecin bir aktörüyüm. Lakin iş, kurum, kurallar kalıcıdır. Onları güçlendirelim. Onları alkışlayalım. Beni alkışlarsanız kibir olur.  ‘Her şeyi bilirim.’ Haydi oradan ya.

*Benim bildiğiniz hududu belirli. Fakat şunu yeterli biliyorum;  bugün 16 milyona yarın 86 milyona güvenmeyi âlâ biliyorum

*Bu periyodu bitirmek lazım. Bir avuç insan. Birilerinin varlıklı olması falan… Duyduğumuz öyküler tam tabiatın kutusu üzere. Siyaseten bundan memnunluk duymam mümkün değil. O işleri ben yıllardır duyuyorum bu ortada bir de yaşıyorum yani. 10 yıldır da yaşıyorum.

*Benim başıma gelenlere anlatabilsem, utanıyorum anlatmaya. Zira anlatsam içinde vali var, bakan var, kaymakam var, belediye lideri var, cumhurbaşkanı var. Herkes var. Utanıyorum nasıl anlatayım? Benim cumhurbaşkanım tıpkı fikirde olmasa da millet seçti.

*Benim valim, benim bakanım. Utanıyorum onlarla yaşadığım diyalogları anlatmaya.  Nasıl anlatayım yani? Erzurum’a gideceğim diye belediye lideri 50 tane otobüsü meydana çekiyor.

*Bin yıl düşünsem aklıma gelmez. Bu türlü bir akıl.  O bakımdan bu periyodun bitmesi kaide. Cumhuriyetin tüm kurumlarının kol kola gitmesi lazım. 15 Mayıs’tan sonra bunu başarmamız lazım.

“2002’DEN EVVEL DÜŞÜNMEYEN ZOMBİLERDİK”

*Savunma sanayi raylı sistemler, otomotiv, robotik, havacılık, uzay teknolojileri hiç fark etmez. Ayağa kaldırmak için kol kola girmemiz lazım.

*Bunların hiçbirisi partiyle bağlı bir şey değildir. Güya biz 2002’den evvel düşünmeyen zombilerdik. Dalan, Sözen, Erdoğan, Gürtuna, Topbaş vardı.  Hepsini çöpe mi atalım yani?

. Biraz avuç insan için ya da bir partiyi ya da bir kişiyi övmek için değil bu teknoloji atılımlarını bu memleketin gençleri için yapacağız. Ayrıcalıklı beşerler yaratmak için değil gençler için yapmak zorundayız. Gençlerimizin bu ülkeyi terk etmek ve bu ülkenin dışında hayaller kurmaları değil, ülkeleriyle gurur duysunlar ve burada hayal kurmaya devam etsinler. Burada kıymet görmediklerini düşünüyorlar.

*15 Mayıs herkesin meskeninde, yuvasında öteki bir pencere aralasın. Bu, bir kişi problemi değil. Bu bir anlayış sorunu. Bir anlayış bizi çökertti birçok hususta. Şu an görünmeyen çökertmeler var. Onlar ortaya çıkacak. Çok daha bedeller  önümüze gelecek.

YÜZDE 30 DAHA UCUZA MAL EDİLECEK

TRAM34,  yüzde 60’ın üstünde yerlilik oranıyla hem en yüksek yerlilik oranına sahip olan, hem de fikri ve sınai hakları yerli olan tek raylı sistem aracı.

*Fikri ve sınai mülkiyet hakları büsbütün Metro İstanbul’a ilişkin. Tasarımı Türkiye’de, yüzde 100 Türk mühendisler ve teknisyenler tarafından yapılmış ve seri üretime uygun olarak tasarlandı.

*24 metre uzunluğunda ve 2.65 metre genişliğinde olan araç, 216 yolcu kapasitesi ile hizmet verecek.

*İlk etapta üretilecek 34 araç Topkapı-Mescidi Selam Tramvay Çizgisi’nde kullanılacak. Üretim ve test çizgisi;  Marmara Bölgesi’nde, yan endüstriye yakın bir lokasyonda oluşturuldu. TRAM34, emsal araçlara kıyasla yüzde 30 daha ucuza mal edilecek. 34 araçlık birinci siparişte 80 milyon avroluk üretim ile Türkiye’ye  48 milyon avroluk katma bedel sağlanacak.