İnsan Ömrü En Fazla Ne Kadar Uzatılabilir, Sınırı Var mı? Cevap Sizi Şaşırtabilir

Son zamanlarda, Larry Page, Mark Zuckerberg ve Jeff Bezos gibi milyarderler, hücre gençleştirme ve hastalıkları önleme yoluyla uzun ömür arayışını sürdüren Altos Labs , Juvenescence ve Unity Biotechnology gibi biyoteknoloji şirketlerine yüklü meblağlar yatırdı .

Binlerce yıldır, insanlar yaşam süremizi uzatmaya çalışıyorlar. Şimdiye kadar, birinin hayata tutunduğu en uzun süre 122 yıldır . Ancak bu, potansiyel sınırımızın alt ucunda olabilir.

İnsanların yaşam süresi sınırı 150 yıl olabilir

Hiçbir hastalık veya tehlikenin olmadığı bir balonun içinde yaşasanız bile, vücudunuz kanı pompalarken, yiyecekleri sindirirken ve hayatta kalmak için gerekli tüm işlevleri yerine getirirken yine de aşınma ve yıpranma yaşayacaktır.

Yaşlandıkça, vücudunuzun bu aşınma ve yıpranmadan “geri dönmesi” çok uzun sürer, çünkü yaşlanma hücrelerimizde ve DNA’mızda işlenir. Bütün bunlar, dokularınızın yavaş yavaş kendi kendini iyileştirme yeteneğini kaybetmesi anlamına gelir, bu da hastalığa ve işlev bozukluğuna yol açabilir. Bir çalışma, insan vücudunun iyileşme süresinin her 15 yılda bir ikiye katlandığını öne sürdü – bu nedenle, 40 yaşında iyileşmesi bir hafta süren bir morluk, 55 yaşında iki hafta sürebilir. Sonunda, insan vücudu tüm direncini kaybeder, bu nedenle kırılan kemikler veya dokular ne olursa olsun çok fazla vücut parçası arızalandığında ölürsünüz.

Araştırmacılar, bunun gerçekleştiği zaman için maksimum sınır konusunda hemfikir değiller. Bazıları 115 yıl , diğerleri 130 yıl önerdi . ABD ve Birleşik Krallık’ta yarım milyondan fazla insanı analiz eden en son çalışmalardan biri, insanların 120-150 yaşları arasında tüm direncini kaybettiğini öne sürdü.

Asıl soru şu: Ya bu aşınma ve yıpranmayı yavaşlatabilirsek, ya da daha iyisi, tamamen önleyebilirsek? Bazı uzmanlar, tıbbi gelişmelerle birlikte ortalama insan ömrünün doğal bir sınırı olmadığını savunuyor .

Hücresel düzeyde yaşlanmaya, bizi daha uzun yaşamaktan alıkoyan şeylere ve yaşlanma sürecini anlamak ve potansiyel olarak tersine çevirmek isteyen araştırmacı gruplarına bir göz atalım.

Hücre yaşlanması, yaşlanmanın en çok araştırılan konularından biridir.

Hücresel yaşlanma , bir hücrenin üremeyi durdurması ancak ölmemesidir.

Bu olduğunda, bazı yaşlanmış hücreler, etrafta yüzen ve vücudunuzun hasarlı veya kırık dokuyu değiştirmeye yardımcı olan kök hücreler de dahil olmak üzere sağlıklı hücrelere zarar veren enflamatuar kimyasallar salan yıkıcı zombilere dönüşür .Ancak tüm yaşlanan hücreler kötü değildir.

Minnesota Üniversitesi Yaşlanma ve Metabolizma Biyolojisi Enstitüsü ve Yaşlanma Biyolojisi Tıbbi Keşif Ekibi’nin müdür yardımcısı Paul Robbins, bazı yaşlanan hücrelerin yaraları onarmaya yardımcı olan kimyasallar salgıladığını söyledi .

Life Biosciences ve Unity Biotechnology gibi şirketler şu anda vücudunuzdaki yalnızca “kötü” yaşlanan hücreleri kontrol altına almak ve yok etmek için senolitik adı verilen ilaçlar geliştiriyorlar. Hatta bazı deneysel ilaçlar, hücrelerin yaşlanmasını daha baştan önleyebilir.Ancak şimdiye kadar hiç kimse zararlı yaşlanan hücrelerin nasıl tamamen önleneceğini veya ortadan kaldırılacağını çözemedi.

Robbins, 60 yaşına gelindiğinde , insan vücudunun, özellikle de bağışıklık sisteminin, doku hasarını ve başarısızlığını tetikleyen bir birikime yol açabilen zararlı yaşlanan hücreleri temizlemekte daha zorlandığını söyledi.

Hücresel yaşlanmanın ana nedenlerinden biri , 2009’da Nobel Ödülü’ne yol açan başka bir araştırma alanını ateşlemeye yardımcı olan DNA’nızdaki hasar : telomerler.

Telomerler, DNA’nızı yaşlanmanın etkilerine yol açabilecek hasarlardan korur. Ancak zamanla koruyucu yeteneklerini kaybederler. (FancyTapis/Getty Images)

Telomerler biyolojik yaşınızı tahmin etmenize yardımcı olur

Bazıları, biyolojik yaşın – hücrelerinizin ve dokularınızın kaç yaşında olduğu – yaşam süreniz için kronolojik yaşınızdan veya kaç yıldır hayatta olduğunuzdan daha iyi bir tahmin olduğunu iddia ediyor.

Bilim adamlarının biyolojik yaşı tahmin etmelerinin yaygın bir yolu, belirli bağışıklık hücrelerindeki telomerleri ölçmektir.

Telomerler, DNA’nızın sonundaki koruyucu başlıklardır. Baz çiftleri adı verilen molekül dizilerinden oluşurlar. Yaşlandıkça, bu baz çiftleri kaybolur ve telomerleriniz kısalır. Ve daha kısa telomerler, DNA’yı hasara ve yaşlanmanın etkilerine karşı daha savunmasız bırakır.

Doğduğunuzda, lökosit adı verilen belirli bağışıklık hücrelerindeki telomerler 7.000 ila 11.600 baz çiftine sahip olabilir . Yakın tarihli bir araştırmaya göre , bu boyut 5.000 baz çiftine düştüğünde, yakın ölüm riskiniz yüksek .

Ancak diğer araştırmalar , 100 yaşın üzerinde yaşayan bazı insanların aslında her yıl kısalan değil, uzayan telomerler deneyimlediğini bulmuştur. Bu, bazı bilim adamlarını genç bireylerde bu telomer iyileşme sürecini taklit etmenin yollarını araştırmaya yöneltti.

Örneğin, Aviv Clinics , 35 yaşlı yetişkinin , yüksek hava basıncına ve oksijen seviyelerine sahip bir odada dinlendiğiniz hiperbarik oksijen tedavisine nasıl tepki verdiğini inceleyen bir çalışma yürüttü . Günlük 30 HBOT seansından sonra katılımcıların lökosit hücrelerindeki telomer uzunluğunu artırmayı başardılar .

Ancak çoğu telomer 30. seanstan sonra büyümeyi durdurdu ve bilim adamları tedavi etkilerinin ne kadar süreceğini henüz bilmiyorlar.

DNA metilasyonu yaşa bağlı çeşitli hastalıklarla bağlantılıdır

DNA hasarına ve hücresel yaşlanmaya katkıda bulunan diğer bir faktör de DNA metilasyonudur – metil grupları olarak adlandırılan moleküller, davranışlarını yönetmek için genlerinizin belirli bölümlerine bağlandığında.

Lokasyona bağlı olarak metil grupları, genlerin aktive olmasını engelleyebilir veya gerektiğinde gen aktivitesini artırabilir.

Genel olarak, yaşlandıkça DNA metilasyonu azalır, bu da yanlış genlerin aktive olmasına izin verebilir.

Araştırmalar, metilasyon düşüşünü Alzheimer hastalığı , kardiyovasküler hastalık ve kanser dahil olmak üzere yaşla ilgili çeşitli durumlara bağladı – ancak tüm metilasyon değişikliklerinin kötü olmadığını belirtmekte fayda var .

Telomerlere benzer şekilde, DNA metilasyonu, bilim adamlarının ortalama yaşam sürenizi tahmin etmeye yardımcı olmak için biyolojik yaşınızı ölçebilecekleri başka bir yoldur. Örneğin, 55. doğum gününüzü kutlamış olabilirsiniz, ancak yıllarca sigara içtikten sonra, hücreleriniz genellikle 60 yaşındakilerde görülen bir metilasyon seviyesine sahip olabilir ve bu nedenle yaşam sürenizi potansiyel olarak kısaltabilir.

Geleneksel olarak, DNA metilasyon testleri kan kullanmıştır, ancak Elysium Health gibi şirketler ve GrimAge gibi araştırma projeleri yakın zamanda tükürük testleri de geliştirmiştir.

Araştırmalar , metilasyon yaşı kronolojik yaşlarından en az 5 yıl daha büyük olan kişilerin ölüm riskinin yüzde 16 daha yüksek olduğunu buldu, bu da aynı yaştaki akranlarına göre herhangi bir nedenden ölme olasılıklarının daha yüksek olduğu anlamına geliyor.

Serbest radikaller, yaşa bağlı bazı hastalıklarla bağlantılı olan oksidatif strese yol açar. (FancyTapis/Getty Images)

Mitokondri ve serbest radikaller, uzun ömürlülüğün önündeki en büyük engellerden bazılarıdır.

Son olarak, insan ömrünün en büyük sınırlayıcılarından bazıları, hücrelerinizdeki küçük, fasulye şeklindeki mitokondrilerdir . Bu mikroskobik yapılar, bir hücrenin hayatta kalmak için hayati önem taşıyan enerjisinin çoğunu üretir, ancak aynı zamanda serbest radikaller adı verilen yan ürünler de oluşturur .

Serbest radikaller temel olarak kararsız atomlardır ve hücrenizin bazı kısımlarını incitir ve oksidatif stres adı verilen hasara yol açar. Zamanla oksidatif stres birikir ve Parkinson , Alzheimer ve kanser gibi yaşa bağlı hastalıklara neden olur .

Altos Labs gibi biyoteknoloji şirketleri , hücreleri gençleştirerek ve oksidatif stresin neden olabileceği hasarı geri alarak bu hastalıkları önlemenin bir yolu üzerinde çalışıyor . Şirket, hücreleri daha sağlıklı, daha genç bir duruma getirerek uzun ömürlülüğü artırabileceğini umuyor.

Uzun ömür arayışının tek bir çözümü yok

Yaşlanmaya neden olan her mekanizma için, bu süreçleri anlamak ve muhtemelen tersine çevirmek için çalışmalar bir hayli fazla.Ancak yaşlanma bilmecesinin tek bir çözümü olmadığına dikkat çekmek lazım.

Robbins, “Yaşlanmayla birlikte ters giden tüm bu şeyler birbiriyle bağlantılıdır” dedi.

Örneğin, telomer kısalması, mitokondrinizi bozan DNA hasarına yol açabilir. Mitokondrinizden gelen serbest radikaller, karşılığında telomerlerinize ve DNA’nıza daha fazla zarar verebilir. Tüm bu süreçler birbirini karşılıklı olarak etkiler.

Kaynak:-sciencealert-com