İstanbul’da Can Atalay hareketi

AYM’nin hakkında ikinci sefer “hak ihlali” kararı verdiği Seyahat Parkı davası tutuklusu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın belgesini İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dün tekrar Yargıtay’a gönderdi. İstanbul’un Silivri ilçesindeki Marmara Cezaevi’nde bulunan Atalay’ın tahliye edilmemesine karşı yansılar de sürüyor.

Bugün akşam saatlerinde TİP İstanbul Vilayet Örgütü, Kadıköy İskelesi önünde aksiyon yaptı. Harekete TİP Genel Lideri Erkan Baş, TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat ve Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo ve Kadıköy Belediye Lideri Şerdil Dara Odabaşı da katıldı.

“ANAYASA MAHKEMESİ, ANAYASA’YA SAHİP ÇIKMALIDIR”

Eylemde konuşan TİP PM üyesi ve avukat Özgür Urfa, yargı darbesine karşı omuz omuza bugüne kadar gayret ettiklerini ve bundan sonra da çabayı güçlendirerek devam edeceklerini söyledi. Urfa, şöyle konuştu:

*Dün adliye çıkışında da söylediğimiz üzere 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kapısında her ne kadar ‘mahkeme’ yazsa da orası artık bir mahkeme değildir. Karara imza atanlar her ne kadar cübbe giymekteyse de o şahıslar hakim değildir. Dün açık açık bir sefer daha cürüm işlemişlerdir. Anayasal nizama, Anayasa Mahkemesi’ne başkaldırmışlardır.

*Bunu kabul etmiyoruz, bundan sonra da etmeyeceğiz. Buradan sorumluluk davetimizi tekrar ediyoruz.

*Hakimler Savcılar Heyeti, derhal bu yargıçları misyondan almalıdır. Yerlerine yeni yargıçlar atayarak bu kadar tekrar değerlendirilmelidir. Anayasa Mahkemesi’ne davette bulunuyoruz. Gerekçeli kararlarında yazdıkları üzere Anayasa’yı korumakla kendini vazifeli gördükleri için kendi kararlarının gerilerinde durmalıdırlar.

*Anayasa’ya sahip çıkmalıdırlar. Aksi hâlde Anayasa Mahkemesi’nin varlığı sona erecektir. Bir daha oraya müracaat yapılmasının, oradan rastgele bir karar çıkmasının hiçbir manası, manası kalmayacaktır.

“SUÇ İŞLEMEYİ BIRAKIN, MİSYONUNUZU YAPIN”

*Barolara, Barolar Birliği’ne davetimizdir. Artık hukuk örgütleri bu pespayeliğe son vermek için derhal bir ortaya gelmeli, aktif bir hareket planı ortaya koymalıdır. Aksi hâlde adliye binalarına gitmenin, dava açmanın, duruşmaya girmenin hiçbir manası kalmayacaktır, sonucu olmayacaktır. Bundan sonra hırsızlar, katiller mahkemelerde çıkıp ‘Biz de kanunları tanımıyoruz’ diyecektir. Ülkeyi bir kaosa sürükleyeceklerdir.

*Herkes sorumlu davranmalıdır. Herkes vazifesini yapmalıdır. Herkes oturduğu koltuğun yüküyle hareket etmelidir. Burada oyun oynamıyoruz. Bu ülkeye kaosa sürüklemeye hakkınız yok. 24 saat geçti, Adalet Bakanı hiçbir açıklama yapmış durumda değil. Her gün bu hususa dair açıklama yapanlar bugün sessizliğe gömülmüş durumda.

*Devlet Bahçeli’nin ‘Anayasa Mahkemesi’ni kapatacağız’ dediğinden sonra Yargıtay’la lokal mahkeme, fiili olarak Anayasa Mahkemesi’ni fonksiyonsuz kılmaya çalışmaktadır. Bir siyasi partinin telaffuzlarını, yasa dışı taleplerini yerine getirmek; mahkemelerin vazifesi değildir. Buradan bir kere daha uyarıyoruz.

*Suç işlemeyi bırakın. Vazifenizi yapın. Anayasal çizginize geri dönün. Kanunları uygulayın. Mahkeme kararlarını uygulayın. Yargı darbesinin modülü olmayın. Can Atalay’ı derhal özgür bırakın.

“YERERL MAHKEMENİN KARARI, SARAY’DAN GELEN TALİMATIN YAZILDIĞI METİN”

Siyasi parti temsilcilerinin de sırayla konuşmasının akabinde TİP ismine hazırlanan ortak açıklamayı PM üyesi Meltem Kolgazi okudu. Atalay’ın cezaevindeki 228’inci günü olduğuna dikkat çeken Kolgazi, şunları söyledi:

*Anayasa Mahkemesi, 21 Aralık’ta Can Atalay’ın başvurusu hakkında ‘seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı’ ve ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı’ ile ‘Anayasa Mahkemesi’ne kişisel müracaat hakkının’ ihlal edildiğine ve tahliyesine hükmetti ve bu kararın gerekçeli kararını dün kararı uygulamakla yükümlü olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iletti.

*İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dün basitçe Anayasa Mahkemesi kararını uygulayın kararı içeren bu kararı görüştü ve topu daha evvel yaptığı üzere Yargıtay’a atan bir karar verdi. Karar diyoruz ama 10 saat boyunca toplanıp yarısı boşluk olan 2,5 sayfadan oluşan bu metnin Anayasa’ya ve hukuka uygun bir karar olmadığını görüyoruz.

*Bunun Saray’dan gelen talimatın yazıldığı bir metin olduğunu biliyoruz. Üzerinde cüppe bulunan ve hakim koltuğunda oturan şahıslardan oluşan bu heyetin talimatla hareket ettiğini ve açık biçimde Anayasa Mahkemesi kararını tanımadığını söylediği bir metnin kabul edilmesi mümkün olmayan büyük bir sorumsuzluk olduğunu buradan bir defa daha söylüyoruz.

“MİLLETVEKİLİMİZİN ÖZGÜRLÜĞÜ DAHA FAZLA GASP EDİLMEMELİ”

*Anayasanın 153. hususu uyarınca Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yapması gereken, AYM’nin bu kararını uygulamak ve milletvekilimiz Can Atalay’ı tahliye etmek iken mahkeme bir defa daha AYM kararını, hukuku tanımadığını söylemiş durumdadır.

*AYM kararını uygulamayan, talimatla hareket eden mahkeme heyetinin bu tavrı karşısında onları ve yazdıkları talimatı tanımıyoruz. İşlerini kanunlara uygun ve ciddiyetle yapması gereken bu mahkemenin, uygulama zaruriliği bulunan AYM kararı karşısındaki bu tavrı aleni bir kabahattir ve bu heyetin üyeleri bir an evvel HSK tarafından vazifeden alınmalıdır.

*Hatay halkının iradesi olan milletvekilimizin özgürlüğü artık daha fazla gasp edilmemelidir. Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmalıdır. Can Atalay özgür bırakılmalıdır.