İstanbullular dikkat! Marmara Denizi için ihtar

Havaların ısınması ile birlikte deniz dönemi açıldı. 2021 yılında Marmara Denizi’nde ortaya çıkan kirlilik, müsilaj problemini da beraberinde getirmişti.

İşte bu gelişmelerden sonra artık Marmara’da denize giren vatandaşlarda, denizin paklığı konusunda kuşkular oluştu.

Öte yandan, Burgazada’da iskele ve restoranların da yer aldığı kıyıda, deniz yüzeyinde ortaya çıkan kahverengi yosun birikintileri ile biriken çöpler ve su yüzeyindeki yağ gibisi yapı, kirli bir görünüm oluşturdu.

Çevre sakinleri ve esnaf da kıyıdaki kirlilikten rahatsız olduklarını belirtti.

İBB’ye bağlı grupların, yosun birikintilerinin bir kısmını ağ yardımıyla topladığı görüldü.

İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu,
şöyle konuştu:

*Marmara Denizi özelinde çok kirli bir denizdir. Yani bilhassa körfezler kısmı insan tesiri altında kaldığı için kirli bir deniz olarak kabul edebiliriz.

*Ama genel olarak baktığınızda bu yargıya varırız. Ancak özel olarak baktığınızda natürel ki insan rekreasyon imkanları sağlayan bölgeleri de var.

*Bunu kirli deniz deyip insan kullanımından uzaklaştırmanın bir manası yok ancak özelinde bütün ortalamaları yüksek bir deniz, kirlilik açısından. Lakin kimi bölgeleri de insanların faydalanmasına açık olmaya devam edecektir.

*Şimdi öncelikli olarak bu mavi bayrak kriterleri üzerinden konuşabiliriz. Biliyorsunuz Türkiye bu sene dünyada üçüncü en fazla mavi bayrağa sahip ülke oldu. Marmara’da da mavi bayrak sahibi olan işletmeler, bölgeler, belediyeler varsa burada beşerler rahatlıkla faydalanabilirler.

*Bunun dışında İstanbul’a yakın bölgelerde biliyoruz ki kimi kıyı kısımları önemli önlemler almak suretiyle insanların kullanımına imkanlar sağladılar.

*Onlardan faydalanabilirler. Lakin lokal olarak müsaade vermek, çok da hakikat olacağını düşünmüyorum. Zira bu kirlilik bölgeleri de vakit içerisinde değişebiliyor.

İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu

“ARITMA TESİSLERİNİN DAHA GÜZEL ÇALIŞTIRILMASI LAZIM”

*Marmara’nın etrafında büyük bir nüfus var. Bu nüfus çok üretken bir nüfus, yani Türkiye’nin üstünde üretkenlikte olan, etrafı bir sürü sanayi tesisi ile çevrili olan deniz ulaşımına açık bir denizden bahsediyoruz. Yıllardır ağır kirlilik baskısı altında.

*Bunun biliyorsunuz geçen sene müsilajdan sonra Marmara bir müdafaa bölgesi ilan edildi Etraf Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından. Önemli önlemler alındı.

*Bu önlemlerin artırılarak sürdürülmesi lazım, merkezi hükümet tarafından ve mahallî yönetimler tarafından bu önlemlerin harfiyen yerine getirilmesi lazım, yani artık merkezi hükümet bir karar alıyor, bu kararın yerele de intikal ettirmesi lazım.

*Yerelde de bunların takip edilmesi lazım. Arıtma tesislerinin daha âlâ çalıştırılması lazım. Oradaki temel düşünce şu. Arıtma tesisleri çok önemli güç çeken yapılar.

*Çevre Bakanlığı oraya önemli güç dayanağı de sağlıyor lakin birtakım alanlarda bu yetersiz kalabiliyor. Bunun biraz daha sıkılaştırılıp ağır bir formda talep edilmesi lazım.

“MARMARA KİRLİLİK AÇISINDAN SIKINTILI”

*Tabii artık şöyle de bir gerçeklik var. Müsilajın o geçen yıllardaki üzere masif kitlesi ortadan kalktığı için hani beşerler kimi şeylerin güzelleştiğini düşünebilirler.

*Oysa Marmara’da emin olun önemli bir kirlilik zahmeti var genel olarak. Marmara Denizi’mizin ortalaması kirlilik açısından problemli ve yer yer oksijen bakımından düşünceye sahip bir denizimiz.

*O yüzden bunu güzelleştirecek faaliyetleri daima bir formda devam ettirmemiz lazım. Yani 1 yıl yaptık bitti değil. Yani bunu 10 yıllara, 20 yıllara yayılan bir siyasetle yapmamız lazım. Geçen sene başladığımızı düşünüyoruz.

*Bu bahiste önemli ön alındı ve bunun geliştirileceğini de biliyoruz, geliştiriliyor zira. Eski üretim mantığıyla devam etmemiz kelam konusu değil. Dünya da değişiyor. Bizim de değişmemiz gerekiyor.

*Sanayicilerimizin de buna ayak uydurması gerekiyor. Ne yazık ki artık tek gerçek üretim değil. Etrafa hassas üretim kısmına geçmek gerekiyor.

*Tabii artık işletmeler hani kendilerine daha fazla bir talep olmasını istiyorlarsa gerekli önlemleri almaları gerekiyor. Bu hususta herkesin üstüne düşen misyonlar var. O misyonları bu manada yerine getirmeleri gerekiyor.

*Tabii bu yalnızca işletme bazında değil, ferdi manada yapılması gereken faaliyetler var. Yani her bireyin etrafa hassas bir halde bu hizmetlerden faydalanması gerekiyor. Yani bireyden başlayarak toplumun geneline bir akış kelam konusu olmalı.

“OTURAN MÜŞTERİ BİLE ŞİKAYETÇİ”

Burgazada’da yaşayan esnaf Ramazan Genç, “Birkaç günden beri var bu kirlilik adamızda. Genelde lodos başladığında oluyor. Bir de bu gelen çeşit tekneleri oluyor. Bu gördüğünüz balıkçı tekneleri olduğunda akıntı oluyor. Akıntı olduğu vakit kirli oluyor buraları teknelerin ortası. Balık tekneleri ve gemilerden akan kirli yağlar. Çok şikayet oluyor. Koku oluyor. Herkes şikayetçi bundan. Oturan müşteri bile şikayetçi bundan. Burada denize de giriliyor lakin belediye buna müdahalede bulunmuyor. Lodos olduğu vakit bütün pisliği kıyıya vuruyor.” dedi.

“KİMSE DENİZE GİREMİYOR”

Sahilde vakit geçiren Hakkı Alkan Iğdır, “Ben zati girmiyorum. Yalnızca oturup çayımı kahvemi içiyorum. Pis olduğu aslında belirli herşey var. Siz zati görüyorsunuz. Olmaz aslında bu türlü. Herkesin çoluğu çocuğu var. Giremiyor kimse giremiyor bakın aslında boş. Buranın dolu olması lazımdı. Evvelce bu türlü değildi. Temizdi. Paklık yapan tekneler çalışıyordu.” dedi. Kerem Talha Kılınçkaya ise, “2 gün evvel Florya’da denize girdik, orası temizdi. Burası pak ama buralar giriş yerleri biraz kirli fakat ilerisi çok pak.” dedi. (DHA)