AktüelEkonomiGüncelTürkiye

Kabahat iş arayanda değil iş yaratamayanlarda

Paylaş:

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’de işsizliğin artık ekonomik bir veri olmanın ötesinde Türkiye’nin geleceğini tehdit eden bir unsur haline geldiğini söyledi.

Kabahatin iş arayanda değil iş yaratamayanlarda olduğuna işaret eden Çerkezoğlu, “Türkiye’de bir taraftan işsizlik artıyor diğer taraftan daha vahim olan istihdam azalıyor. Bu ülkede yaşayan 83 milyon kişi enflasyonun, işsizliğin ne kadar olduğunu yaşayarak öğreniyor, bunun en uç örneği de Hatay’daki işsiz babanın yaşadışı olaydır” diye konuştu.

Dünyanın da bir yol ayrımında olduğunu, mevcut sistemin işçilere, kadınlara, gençlere vaat edeceği bir şeyin kalmadığını masalların bittiğini yaldızların döküldüğü bir dönemden geçildiğini kaydeden Çerkezoğlu, Türkiye’de bu sürecin krizle daha dramatik yaşandığını vurguladı.

“2002’den bu yana 200 bin işçinin grev hakkı fiilen ortadan kaldırıldı. Eğer bir ülkede grev yapılamıyorsa o ülkede emeğiyle çalışan herkesin geleceği tehdit altındadır” diyen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile Türkiye’de sendikalar önündeki engelleri, ekonomik krizin etkilerini konuştuk.

– Gelecek hafta sonu DİSK’in 16. Genel Kurulu yapılacak. Yeniden başkan adayısınız, yeni dönemde odak alanınız neler olacak?

DİSK’in genel kurulu oldukça geniş katılımlı olacak. 5 kıtadan uluslararası sendika temsilcilerinin katılımıyla konferans gerçekleştireceğiz. DİSK’in 50 yıllık kitabını tanıtacağız. Bu kongereyi “2020’lerin DİSK’i Emeğin Türkiyesi” hedefiyle gerçekleştireceğiz. Genel kurulumuz, sınıf hareketinin önemli bir dönemeçte olduğu bir dönemde gerçekleştirilecek. Gelecek 5-10 yılı konuştuğumuz ve bu kritik dönemeçte kendimize bir mücadele takvimi çıkaracağımız bir kongre olacak.

– Ekonomik krizin en ağır yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde Türkiye işçi hareketi ile dünya işçi hareketinin gündemi hangi alanlarda farklılaşıyor? 

Dünya bir yol ayrımında. Neo-liberal politikaların bittiği bir süreçten geçiyoruz. Mevcut sistemin işçilere, kadınlara, gençlere vaat edeceği bir şeyin kalmadığı, masalların bittiği, yaldızların döküldüğü bir dönemdeyiz. Tüm dünyada tüm kesimler bu yıkım karşısında dünyanın geleceğini konuşuyor. O nedenle de dünya sendikal hareketliyle bizim gündemimiz ortak. Tüm dünyada işçi sınıfının kazanılmış hakları sermaye iktidarları tarafından baskılanıyor. Sendikal hareketler güç kaybediyor. Dünyada işçi sınıfının ücretleri geriye gidiyor. Tüm dünyada daha baskıcı otoriter sistemlerin öne çıktığını görüyoruz. Bunlar ortak tartışmalar.

Ama biz Türkiye’de bu süreci en dramatik biçimde yaşıyoruz. 2018 Ağustos’ta başlayan ekonomik kriz 17 yıldır uygulanan politikaların sonucu. Sermayeyi üretime değil betona gömen anlayışın sonucu. Türkiye’de yeni bir rejim inşa ediliyor. Var olan tüm kazanımlar yok ediliyor. Biz demokrasinin tüm kurallarıyla işlediği bir Türkiye mücadelesi de veriyoruz. Biz hep şunu söyleriz: Demokrasi işçinin ekmeğidir.

Emeğin haklarının olmadığı yerde demokrasi olmaz. Bu dönemde çok daha fazla emek-demokrasi mücadelesiyle adalet, eşitlik, özgürlük, barış mücadelesinin iç içe geçtiği bir dönemi yaşıyoruz.

– Asgari ücret belirlenirken ve metal işkolundaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde DİSK, Türk-İş ve Hak-İş ortak tutum da aldığınızı gördük, kriz sizi bir araya getirdi diyebilir miyiz?

Krizin sonuçları, sendikaları yan yana gelmeye de zorluyor. İlk olarak 2019 Eylül’de insan onuruna yaraşır bir ücret ve vergide adalet ile başlattğımız bir mücadele süreci vardı. 3 konfederasyon olarak ortak bir tutum deklere ettik. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması, dolaylı vergilerin temel tüketim alanlarında, elektrik, su gibi alanlarda kaldırılmasını ve az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını istedik. Asgari ücrette sürecinde ‘insan orunura yaraşır bir ücrette’ de ortak tavar alındı. En son metal işkolunda ortak hareket edildi. Bu işçi sınıfı için oldukça önemli, biz bu ortak tutumu önemsiyoruz, ama bu ortak tutumun ortak mücadele sürecine ortak hedefler taşınması gerektiğinin de altını çiziyoruz.

– Sürekli sisteme, sermaye eleştirileri geliyor. Sizler işçi sendikaları olarak şurada yanlış yaptık diye hiç özeleştiri yapıyor musunuz? 

İşçi sınıfının yapısı değişiyor. Sermayenin saldırıları karşısında tüm mücadele araçlarının işlevsiz hale getirildiği bir süreçte sendikaların da bu yeni sürece kendini yenileyecek, kendine yeni mücadele yöntemleri geliştirmesi gerekiyor. Kendi içimizdeki bütün olumsuzlukları giderecek bir yenilenmeye ihtiyaç da var. Mücadele eden tüm işçilerin yanında olmaya çalışıyoruz, ama işçi direnişlerinden verilen mücadelenin etki alanına kadar eleştirel yaklaşımı göstermek gerekiyor.

– Sendikaya üye olmanın işten atılma sebebi sayıldığı, grev yasaklarının arttığı yıllar yaşıyoruz. Bu baskılar nereye varır? 

12 Eylül’deki yasakçı zihniyet, AKP ile Türkiye’de yerleşik hale geldi. Sendikal örgütlenme önündeki engeller AKP ile çok daha yakıcı biçimde hayata geçirildi. Şu anda hükümetin işverenin tutumundan yasalara kadar her şey sendikalaşmanın önünde engeldir. Sendikal hakların kullanımında da çok ciddi engeller var. Bunların başında grevler geliyor. Bugün Türkiye’deki her 100 işçiden 10’u sendikalı. Her 100 işçiden 7’si toplu sözleşme kapsamındadır. Bunun nedeni bu yasakçı zihniyet. Türkiye’de asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 43. Avrupa’da yüzde 7-8’dir. Asgari ücret komşuluğu diye tabir ettiğimiz yüzde 16’sını da kattığımızda toplam istihdamın yüzde 70’i asgari ücretli. 2002’den bu yana 200 bin işçinin grev hakkı fiilen ortadan kaldırıldı. Eğer bir ülkede grev yapılamıyorsa o ülkede emeğiyle çalışan herkesin geleceği tehdit altındadır. Bütün veriler sendikal haklar açısından daha kötüye gittiğini gösteriyor. Sendikal hakların en kötü olduğu 10 ülkeden biriyiz.

– Geçen hafta Hatay’da yaşanan işsiz bir babanın çığlığı ve intiharı vardı, geniş tanımlı işsiz sayısı 7 milyonu aştı. Bu işsizliğin sonu nereye varır?

Türkiye’de artık işsizlik ekonomik bir veri olmanın ötesinde Türkiye’nin geleceğini tehdit eden bir unsur haline geldi. Bu kadar yüksek genç ve kadın işsizliği her geçen gün iş bulma ümidini kaybedenlerin sayısının da artması, hayata dair ümidini kaybetmek insanları intihar etme noktasına kadar getiriyor. İntiharın altında yatan gerçek neden ümitsizlik, açlık, yoksulluk ve bunun düzelebileceğine dair umudunun kalmaması. Bir insan evine ekmek götüremiyorsa, çocukları da açsa “geçinemiyoruz çığılığı” herkesi derinden etkiler.

Her 4 gençten biri işsiz. Her 4 işsizden biri de üniversite mezunu. “Her üniversite mezununa iş bulacağız diye bir şey yok” diyen bir zihniyetin yönettiği bir süreçten geçiyoruz. Çalışma temel bir haktır. Devleti yönetenlerin de temel sorumluluğu ve ödevidir. Kabahat iş arayanda değil iş yaratamayandadır. Türkiye’de bir taraftan işsizlik artıyor diğer taraftan daha vahim olanı istihdam azalıyor. Bu ülkede yaşayan 83 milyon kişi enflasyonun, işsizliğin ne kadar olduğunu yaşayarak öğreniyor, bunun en uç örneği de Hatay’da yaşanan olaydır. İktidara çağırımız, gerçeklerle yüzleşmeleri ve çözüme dönük adımları atmalarıdır.

– Sizi ne kadar dinliyor ki yönetenler?

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle zaten çok az olan karar mekanizmalarına katılımımız iyice sınırlandırıldı. Ekonomik Sosyal Konsey 2009’dan bu yana hiç toplanmadı. Üçlü Danışma Kurulu olağanüstü bir şey olmadan toplanmıyor. Mesele bizimle bir araya gelip gelmemeleri değil, bu mekanizmaların sağlıklı işletilmesidir.

– Bu dönemde üyelerinizin şikâyetleri hangi alanlarda yoğunlaşıyor?

Krizle birlikte yoksullaşmanın ortaya çıkardığı sonuçlar ve buna ilişkin talepler var. Ücretlerde ciddi gerileme var. En iyi toplusözleşmeleri yaptığımız işyerlerinde bile geriye gitmeler var. Yoksullaşma, ücretlerde erime, güvencesiz çalıştırılma, esnek çalışma modellerinin yarattığı hak kayıpları, çalışma saatlerinin uzatılması, yıllık ücretli izinlerin kullandırılmaması konusunda çok fazla şikâyet geliyor. Yaptığımız araştırmalarda çalışan işçilerin en önemli üç sorunu nedir diye sorduğumuzda; birinci sorun işsizlik, ikincisi ücret, üçüncüsü sendikal haklardaki gerileme. İşsizlik bugün en önemli korku.

– Acil çözülmesi gereken sorunları nelerdir? 

İşsizliğin çözümü konusunda somut adım atılmalı. Bunun çözümü çok basit; aldığı borcu betona gömmekten vazgeçilip üretime dayalı ekonomi modeline geçilmeli. İşsizliğin azaltılması için çalışma saatleri azaltılmalı. Yıllık ücretli izinler kullandırılmalı. Kamu istihdamımın artırılmalı. Ürettiğimiz toplam değerden payımızı alabildiğimiz bir ülkede yaşamak istiyoruz. Tüm ücretler insan onuruna yaraşır düzeyde olmalı. İşsizlik fonu amacı dışında kullanılmamalı. İşsizlik maaşının hem süresi hem miktarı artırılmalı.

Adaletli bir vergi sistemi gerekiyor. Tüm güvencesiz çalıştırılma biçimlerine son verilmeli. EYT sorunu çözülmeli. Emeklilerin son nefesine kadar insanca yaşayabilecekleri bir ücret almaları gerekiyor.

Jurnalci.com

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu