Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suriye’nin kuzeybatısındaki Afrin bölgesinde yürütülen Zeytin Dalı Harekatı’na ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kalın, CNN Türk canlı yayınında Şirin Payzın’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Rusya’nın Zeytin Dalı Harekatı’na nasıl destek verdiği sorusu üzerine, gizli bir pazarlığın bulunmadığını, “Afrin’i alın, İdlib’i verin” şeklinde bir şeyin söz konusu olmadığını belirten Kalın, “Bizim İdlib’te 12 tane gözlem noktası kurma kararımız, yaklaşık bir buçuk ay önce Astana Toplantıları’nda alınmış bir karardır, Afrin operasyonundan bağımsız olarak. Şu anda bizim silahlı kuvvetlerimiz orada 3 tane gözlem noktasını kurdu zaten” ifadesini kullandı.
“Türkiye bu tür konularda doğru görüşler ortaya koyup doğru tezleri gündeme getirip, ağırlığını koyup, istediğini alamaz. Herhalde mutlaka bir şeyin tavizini vermiştir” gibi bir düşünce alışkanlığının var olduğunu belirten İbrahim Kalın, şunları kaydetti:
‘Obama yönetimiyle kavga ettik, yapmayın dedik’
“Suriye sahasının bütün terör unsurlarından temizlenmesi argümanına kim karşı çıkabilir? Karşı çıkan varsa o zaman başka bir hesap vardır. O zaman biz de otururuz, o hesap üzerinden tekrar yeni değerlendirmeler yaparız. Mesela ABD’nin PYD ve YPG’ye verdiği askeri desteği düşünün. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu Obama döneminde defalarca söyledi. Obama yönetimiyle bunu bir buçuk yıl tartıştık, kavga ettik. Dedik ki ‘Bunu yapmayın. Sizin illa PKK gibi bir örgütle çalışma mecburiyetiniz yok. Orada Hür Suriye Ordusu, Arap aşiretler, PKK’lı olmayan Kürtler, Türkmenler var. Gelin bunlarla birlikte yapalım.’ Onlar ısrarla bunu kulak arkası ettiler, çeşitli bahanelerle ‘Biz PYD ve YPG’yle çalışacağız.’ dediler. Bunu da meşrulaştırmak için olmadık argümanlar geliştirdiler. Bir devlet açısından küçük düşürücü bir hale kendilerini düşürdüler.”
‘Bu ilişkiyi hala niye bitirmiyorsunuz?’
ABD’nin kendi resmi raporlarında PYD ve YPG’nin PKK’nın Suriye kolu olduğuna dair raporları kaldırdıklarını anımsatan Kalın, “PYD, YPG’nin PKK ile bir ilgisi yok” argümanını geliştirmeye çalıştıklarını ancak bununla kimseyi ikna edemediklerini, kendilerinin de ikna olmadıklarını aktardı.
ABD Kongresi’nde “PKK, YPG, PKK mı değil mi, terör olaylarına karıştı mı, karışmadı mı?” şeklindeki konuların konuşulduğuna işaret eden Kalın, “Birileri hala DEAŞ ile mücadele bahanesiyle, ‘Bu terör yapılanmasına destek veriyoruz’ diyorsa, bizim şu soruyu sormamız gayet meşru hale geliyor; ‘DEAŞ tehdidi ortadan kalktı. Bir altı ay öncesine göre DEAŞ yok sahada. Siz bize dediniz ki ‘DEAŞ bittiği zaman bizim PYD YPG ile ilişkimiz bitecek’. Şimdi biz gayet meşru bir şekilde diyoruz ki ‘DEAŞ tehdidi ortadan kalktı, bu ilişkiyi hala niye bitirmiyorsunuz'” ifadelerini kullandı.
Mattis’e yanıt
ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’in, Zeytin Dalı Operasyonu’nun IŞİD ile mücadeleyi kötü etkilediğine ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kalın, bunun sahadaki gerçekleri yansıtmadığını belirterek, “Bu Amerikan kamuoyunu, batı kamuoyunu ikna etmek üzere inşa edilmiş bir argümandır. Sahadaki gerçeklelerle uzaktan yakından ilgisi yoktur” dedi.
‘YPG’ye bu kadar yatırım yaptılar, işin içinden çıkamıyorlar’
“Madem siz Suriye sahasında DEAŞ ile mücadelenin arzu edilen noktaya geldiğini söylüyorsunuz. Hala DEAŞ ile mücadeleyi nasıl zora sokuyor bu operasyon?” diye soran Kalın, şöyle devam etti:
“Demek ki başka bir şey var. Bu kadar yatırım yaptılar PYD ve YPG’ye. Çok kolay kendilerini bu işin içinden çıkartamayacaklar. Suriye Demokratik Güçleri adı altında bir isim icat ederek, bunu kamufle etmeye çalıştılar, sonra kendileri itiraf ettiler. Biz sahada olup biteni biliyoruz. Bunun böyle olmadığını biliyoruz. Orta, uzun vadede orada PKK/PYD/YPG yapılanmasını daha da derinleştirip, bunu lejyoner güç gibi mi kullanmak istiyorlar, bu soruyu sormak lazım.”
Kalın, batılı ülkelerin terörle mücadele konseptinde hata olduğunu, “Bana saldırmayan terör örgütü, terör örgütü değildir” dediğini söyledi.
‘Suriye Kürtleri’nin haklarını ilk kez Erdoğan gündeme getirdi’
Türklerin ve Kürtlerin kaderinin ortak, geçmişleri gibi geleceklerinin de ortak olduğunu vurgulayan Kalın, Suriye Kürtlerinin hakları meselesini ilk defa gündeme getiren kişinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi.
Irak Kürtlerinin değişmeyen dostunun Türkiye olduğunu savunan İbrahim Kalın, “referandum hatasına kadar Türkiye’nin her zaman Irak Kürtlerinin geleceği için elinden geleni yaptığını” bildirdi.
Türkiye’nin İran Kürtleri’ne karşı hiçbir zaman olumsuz bir tavrının bulunmadığını anlatan Kalın, “Türkiye’ye gelelim. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürtler, kendilerini 20 yıl önce daha müreffeh, özgür, güvende hissediyorlar, yoksa bugün mü?” dedi.
‘Batılılara göre PKK’lı olmaya Kürt, Kürt değil’
“PKK’nın ‘Suriye Kürtleri’nin tek temsilcisi biziz’i dünyaya pazarlamaya çalıştıklarını” söyleyen Kalın, “Benim anlamakta zorlandığım, aslında anladığım ama üzüntü duyduğum hadise şu. Belki söyleyeceğim biraz ağır olacak ama PKK yanlısı batılılar için PKK’lı olmayan bir Kürt Kürt değil. Suriye’de de PKK, PYD, YPG politikası dışında bir dünya tasavvur edemeyenler için de YPG’li, PYD’li olmayan bir Kürt Kürt değil” değerlendirmesinde bulundu.
‘Kobani, Company’den gelir, asıl isimi Tel Abyad’
Barzani’nin peşmergelerini Kobani’ye geçirdiklerini, Özgür Suriye Ordusu’nu da güneyden oraya geçirmek suretiyle IŞİD’e karşı bir hat oluşturmak istediklerini anımsatan Kalın, “Bunu PYD reddetti. ‘Biz sizden destek istemiyoruz. Bize sadece silah verin’ dediler. Kobani sembolizmi üzerinden bir siyaset dizayn edildi” diye konuştu.
Kobani kelimesinin “company” kelimesinden bozularak gelmiş bir kelime olduğuna işaret eden Kalın, asıl isminin Tel Abyad olduğunu vurguladı.
‘Trump döneminde resmileşti’
ABD Başkanı Donald Trump’ın “Anti Obama” seçim kampanyasıyla işbaşına geldiğine değinen Kalın, “Tevarüs edip uyguladığı bir Obama politikası da PYD ve YPG’ye verilen destek. Bu Trump döneminde resmileşti” ifadelerini kullandı.
Kalın, “Amerikalıların, PYD ve YPG’ye verdiği askeri destek, eğitim ve propoganda desteği olmasaydı, PYD/YPG DEAŞ’a karşı en etkili mücadele veren örgüt olmazdı. Bu destek, bir başka gruba verilseydi, onlar DEAŞ’a karşı en etkili mücadele eden grup olurdu” dedi.
‘Terör yapılanması yüzünden iki NATO müttefiki karşı karşıya getirildi’
Trump’ın, Erdoğan ile yapacağı telefon görüşmesinde, “Sizi çok seviyorum ama maalesef bu desteği kaldıramayız. Bizim için tek geçerli güç onlardır. Çünkü ÖSO’ya güvenmiyoruz” demesi durumunda Türkiye’nin cevabının ne olacağına yönelik soruya Kalın, şu yanıtı verdi:
“Bunun cevabını Sayın Cumhurbaşkanımız aslında defalarca verdi. ‘Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz, kesmeye devam ederiz’. Zeytin Dalı Operasyonu’nda olduğu gibi Afrin bölgesi, diğer sınır bölgelerinde güvenliği kendimiz kendi imkanlarımızla sağlamaya devam ederiz. Yani bir PYD-YPG gibi terör yapılanması yüzünden siz, iki NATO müttefikini nasıl karşı karşıya getirirsiniz?”
‘Kimseden icazet almayız’
Kalın, teröre bulaşmamış diğer gruplarla Suriye sahasının bütün terör unsurlarından temizlenmesi gerektiğinin altını çizerek, “Ama siz kalkıp bir Amerikan bayrağını çekip, altında YPG-PYD’lileri koruyacağınızı zannediyorsanız, bu bir yere kadar tolere edilebilir. Bizim kendi ulusal güvenliğimiz söz konusu olduğunda, Türkiye kendi imkan ve kabiliyetleriyle üzerindeki sorumluluğu yerine getirir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ve sınırlarını korumak bizim sorumluluğumuzdur. Bunun için de biz kimseden icazet almayız” diye konuştu.
ABD ile Türkiye karşı karşıya gelir mi?
“Amerika geri adım atmazsa TSK Münbiç’te Amerikan askerleriyle karşı karşıya gelme riskini almaya hazır mı?” sorusuna Kalın, “İşin o noktaya gelmemesi için elimizden gelen gayreti şu ana kadar gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz. Bizim böyle bir niyetimiz yok. Ama Türkiye’nin ulusal güvenliği, Suriye’nin toprak bütünlüğü söz konusu olduğunda atılması gereken adımlar da atılır” cevabını verdi.
‘CHP’nin tavrı takdire şayan’
Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili CHP’nin sergilediği tavır takdire şayandır. Yürütülen diyalog da son derece memnuniyet vericidir” diyen Kalın, Başbakan Binali Yıldırım’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü, yaşamını yitiren askerin cenazesine de hep birlikte katıldıklarını anımsattı.
Kalın, “Buradan hemen bir erken seçim havası, işte bu rüzgarı alır arkasına götürür… Bu tür memleketin bekasını ilgilendiren konularda, bu tür siyasi hesaplarla karar verilmez” yorumunu yaptı.
Jurnalci.com
Başa dön tuşu