GüncelGündem

Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener: Marmara’da Kırılmamış 130 km’lik Fay var! 7’lik Bir Deprem Sürpriz Olmaz…

Paylaş:

BOĞAZİÇİ Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 17 Ağustos Depremi’nin 24. yıldönümü nedeniyle basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, “Ege’de 100 yılda enerji biriktiren fay kırılacakken, bu Doğru ve Güneydoğu Anadolu’da yaklaşık 800 ve bin yıllara varabiliyor. Kimi bölgelerde 2 bin, 2 bin 500 yıl bekleyen enerji biriktiren faylar var. Dolayısıyla Türkiye’nin herhangi bir yerinde 7’lik bir deprem yaşama ihtimalimiz var” diye konuştu.

Özener, “Marmara’ya baktığımız zaman Kuzey Anadolu fayı içinde kırılmamış 130 kilometrelik yaklaşık bir alan var Marmara Denizi içerisinde. Doğu Anadolu’da da farklı kırılmayan yerler var. Türkiye’de Kuzey Anadolu fayı üzerinde Yedisu segment dediğimiz Marmara sismik boşluğu, Doğu Anadolu üzerinde de sismik boşluklar var. Bunlar deprem tekrarlama aralıklarını doldurdukları zaman bu depremleri maalesef biz yaşayacağız” dedi.

“2023 YILINDA 46 BİNİN ÜZERİNDE DEPREM MEYDANA GELDİ”

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, “2020 ile 2023 yılları arasına baktığımız zaman 3 yıl içerisinde Marmara’da 3 bin tane deprem var. Bunların kimi her yıl ortalama ya da bazı yıllarda 4’ün üzerinde 4 tane dahi depremimiz olabiliyor. Dolayısıyla Marmara sismik olarak aktif bir alan. Türkiye bildiğiniz gibi bir deprem ülkesi. MTA’nın hazırlamış olduğu diri fay haritasına göre 5.5’in üzerinde deprem üretebilecek 500’e yakın diri fayımız var. Yalnız bu faylar bildiğiniz gibi kimi çok sık deprem üretiyor, kimi de biraz daha uzun süre geçmesi gerekiyor, deprem tekrarlama durumları farklı olduğu için. Bazen de hiç deprem olmayacağını düşündüğünüz, çok sağlam olduğu iddia edilen bölgelerde de örneğin Konya’da da deprem olabiliyor. Aslında burada da bir deprem olduğuna göre bir fay var fakat o fay yeryüzünde bir izi olmadığı için daha önce tespit edilememiş. Dolayısıyla bu, diri fay haritasına işlenmemiş oluyor” dedi.

“2 BİN 2 BİN 500 YIL BEKLEYEN ENERJİ BİRİKTİREN FAYLAR VAR”

Prof. Dr. Özener, “Ege’de 100 yılda enerji biriktiren fay kırılacakken, bu Doğru ve Güneydoğu Anadolu’da yaklaşık 800 ve bin yıllara varabiliyor. Kimi bölgelerde 2 bin, 2 bin 500 yıl bekleyen enerji biriktiren faylar var. Dolayısıyla Türkiye’nin herhangi bir yerinde 7’lik bir deprem yaşama ihtimalimiz var. Yani sismik boşluklar var. Marmara’ya baktığımız zaman Kuzey Anadolu fayı içinde kırılmamış 130 kilometrelik yaklaşık bir alan var Marmara Denizi içerisinde. Doğu Anadolu’da da farklı kırılmayan yerler var. Türkiye’de Kuzey Anadolu fayı üzerinde Yedisu segment dediğimiz Marmara sismik boşluğu, Doğu Anadolu üzerinde de sismik boşluklar var. Bunlar deprem tekrarlama aralıklarını doldurdukları zaman bu depremleri maalesef biz yaşayacağız” diye konuştu.”

Özener, “Biliyorsunuz İzmir depreminden sonra ya da Bodrum- Kos depreminden sonra tsunamiyle tanışmaya başladık. Beki 2017’de 30-40 santimlik tsunami dalgası pek birşey ifade etmiyordu ama Sığacık depreminden sonra olan bir tsunamiyi gördük. Yaklaşık 1-1.5 kilometre kadar kara içine tsunami dalgaları ilerlemişti.

“DEPREMİN NE ZAMAN OLACAĞINI SÖYLEMEMİZ SÖZKONUSU DEĞİL”

Toplantıda konuşan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Doğan Kalafat da bir konuşma yaptı. Kalafat, “Bölgenin deprem tehlikesi bellidir. Dolayısıyla bununla ilişkili çok fazla bir şey söylemektense oluşacak depremin risklerini en aza indirebilmek için çaba göstermemiz lazım. Bu çabayı da bütünleşik bir şekilde göstermemiz lazım. Yani yerel yönetimlerden başlayıp merkezi yönetim, STK’lar, mahalle örgütleri ve vatandaşlar olarak hep birlikte bu riski azaltmak için çalışmalar yapmamız gerekir. Biz depremin nerede ve ne büyüklükte olabileceğini belirli bir hata payı içinde verebiliyoruz fakat ne zaman olabileceğini söyleyebilmemiz söz konusu değil. Depremin tehlikesi vardır. Buradan çıkaracağımız mesaj, muhakkak ve muhakkak şehirlerimizi deprem dirençli hale getirmemiz lazım. İkinci mesaj da eğer bu coğrafyada yaşayacaksak, afetlere hazırlıklı dirençli bir toplum haline gelmemiz lazım” dedi.

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu