
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Edirne’de, düzenlediği basın toplantısında, hükümet politikalarını eleştirerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Temel Karamollaoğlu, şunları söyledi:
“Son zamanların en önemli hadisesi, Amerika’nın, İngiltere ve Fransa ile Suriye’yi vurması oldu. Biz bunu hakikaten Müslümanlar için önemli bir gecenin sabahında, sanki sadece Suriye’de, Eset rejiminden değil bütün Müslümanlardan öç almak için yapılan bir saldırı olarak gördük ve lanetledik. Bizi üzen hükümetin yaklaşımı oldu. Yani onlar bunu olumlu karşıladıklarını ifade ettiler, bu kanaate nasıl gelir, idrak etmek, anlamak mümkün değil. Fransız devlet başkanının ‘Biz bu saldırıyla Ruslarla Türklerin arasını açtık’ diye bir ifade kullanması, bunların sinsi ve haince davrandıklarının bir işareti. Ortadoğu’da bu hadiseler aniden meydana gelmiyor, bir geçmişi var. Bu hadiselerin ulaşmak istediği bir hedef var. Münferit olarak değerlendirmeye kalkarsak çok hata yaparız. Konu ne Eset, ne IŞİD, PYD; bunların hepsi bahane. Esas hedef Irak’tan sonra Suriye’nin parçalanıp bölünmesiydi. Onun arkasından da sıra hiç kimsenin de tereddüdü olmasın, Allah muhafaza etsin, bize geliyor. Türkiye ve İran’a geliyor.
Toplantıda ‘Hükümet yeniden Milli Görüş gömleğini giyer mi?’ sorusu üzerine Karamollaoğlu, şu yanıtı verdi:
“Bu arkadaşlarımız herhalde biraz kilo aldılar, bizim gömlek bunlara sığmaz, giremezler, yırtılır. O kadar büyük, ciddi yanlış adımlar attılar ki telafisi bu arkadaşlar tarafından mümkün değil. Biz bir ittifak kurabilir miyiz? Garip geliyor ama arkadaşlar derse ki ‘Biz size devleti teslim ettik, gelin beraber yönetelim, kararları da siz alın’ o zaman varız. Ama sil baştan her şeyi değiştirmek şartıyla. Başka türlü ülkenin düze çıkması mümkün değil. Bir numaralı mesele adaletin tesisidir. Adalet olmadan bir ülkede huzur olmaz. İkincisi işin ehline verilmesidir. Bu arkadaşlar işin ehline vermeyi istemiyorlar artık. Çünkü ehil insan geldiğinde ‘Bunların yapma dediği işi yaparım, ancak böyle düzelir’ diyor. Üçüncüsü de kucaklaşma. Bu memlekette bizim farklı fikirlerde, inançlarda olan insanlar olarak kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Huzur başka türlü sağlanmaz ki.”