KÖYLÜ MİLLETİN KÖLESİDİR

Çoğu kez araçların gidemediği uzak diyarlarda yaşar o.
Nasırlanmış elleri, çizgi çizgi yüzüyle hep tebbessüm eder. Alın teri çalınsa ve ekmeği ipotek olsa da hırsızlık nedir bilmez.
Evet. Köylü milletin kölesi, hizmetin vesilesidir.
Metropol halkinin kendi terinin kokusunu bastirmak icin şişe şişe parfüm kullandığı yerde, alnının teriyle meşhurdur o. En dayanılmaz kokularin kaynaği olan hayvan gübresini; bilmem kaç kez kürekten gecirip tarlasina dökerek, geri dönüşümcünün kralıdır o.
Çoğu kez doğum yapacak hayvanı için ahırda sabahlayan fedakardır o.
Uzak diyarlardaki evladını okutmak için gece gündüz çalışan emekçidir o.
Kanaatkardir. Öyleki on yıldır bin bir emekle elde ettigi bugdayini 65kurustan satar. Sonra gidip hayvanlarina yem olsun diye bugdayin kepeğini(kabuk) 85kurustan geri alır.
Suyun litresi 1lira olmuşken, Marketten 2.5 liraya aldığınız sütü 95 kuruşa yalvar yakar zorla satabilendir o.
Son on yılda en büyük girdisi olan Mazota 2 liraya yakin zam gelmişken, mahsulünü hep aynı fiyata satandır o.
Bin bir zahmetle yetiştirdiği danasını kilogramı 23 Liradan kestirip, gelen misafirine en kötü eti marketten 35 Liraya alandır o.
Hayvanlarinin saglik karnesi yoktur. En ucuz ilacı 50 Liraya alır. Düğün bayram bilmez. Cenazesini bile apar topar defnedip davarinin pesine düser.
Sosyal hayati yok denecek kadar azdir. Metropollerde her gun dolup taşan AVM leri varsa televizyonundan görür.
Sofralarin unutulan, bilinmeyen vesilesidir. Vesilesidir çünkü; ne o nede bi baskasi dogduramaz güneşi. Midesinde dönen dolaptan haberi olmayan insanoglunun gücü yetmez Dünya yi saatte 118bin km hizla döndürmeye.
Dönmezse Dünya, mevsimler oluşmaz. Mevsimler olusmayinca mahsul olmaz. Günes dogmayinca fotosentez olmaz. Fotosentez olmayınca da sofrandaki Salatalık olmaz.. İşte bu yüzden Milletin kölesi nimetin vesilesidir o.
Domuz ve Atın da kasaplık hayvanlar listesine alınmasıyla birlikte, sofralardaki etin ne olduğundan bihaber yasayan şehir halkı et fiyatlarından şikayet etse de gerçekler çok farklı.
İthal edilen etin ne sartlarda kesildigini görseniz yemeye varmaz diliniz. Çünkü Allah adıyla kesilmiyorsa eğer; Domuzdan farksızdır Anguslar, Limuzinler…
Büyük sermayeler ve İşgüzar yöneticilerin kıskacında can çekişen köylüler bir bir terk ediyor evini, ocağını. Her yer betonlaşırken merası azaldıkça nüfusu da azalıyor üretenlerin.
Özçekim(selfi) yaptiğiniz mangal partilerinin hammadesi olan köylüler yok oluyor yavas yavas.
Birgün anlayacak herkes. Kim bilir belki yarin belki yarindan da yakin.
Son ırmak kuruduğunda, Son ağaç kesildiğinde, Son balık tutulduğunda Beyaz adam Paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak…