Adana ziyaretinde Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın akabinde, zelzelede eşini, çocuklarını ve torununu kaybeden bir vatandaşa taziyelerini sunan YETERLİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, enkazdan kurtarılan depremzedeleri hastanede ziyaret etti.
“GEREKİRSE O KAPIYI KIRARIM”
Basın açıklaması yapan DÜZGÜN Parti Genel Lideri Meral Akşener, şunları söyledi:
* “Bugün zelzelenin 12’nci günü. Lakin hâlâ canlı beşerler çıkıyor enkaz altından. Münasebetiyle arama kurtarma çalışmalarına devam edilmesi gerekmekte olduğunu buradan talep ediyoruz. Zira hâlâ orada canlı insanlarımız olabilir. Bir kişinin canının kurtarılması her şeye kıymet. Biz elbette ki beceriksizliklerin, elbette ki yanlışlıkların, elbette ki bu tek adam sisteminin getirdiği tertip bozukluklarının hesabını soracağız. Ve bunların düzeltilmesinin peşinde olacağız. Ancak bugün ben bir canın kurtarılması için her kapıyı çalarım. Gerekirse o kapıyı kırmak kaydıyla çalarım. Hasebiyle bütün canlı olanlar çıktıktan sonra o enkazlar kaldırılmalı.
“O ANKARA’YA SORUYOR, ANKARA SARAY’A SORUYOR”
*Şimdi bir şey daha gördük. Sayın Erdoğan, tek adamlığı kendine bağladı. Yani bürokrasiden bıkmıştı, meclisten bıkmıştı. Yani her şeyden bıkmıştı. Fakat biz bu zelzelede gördük ki, hiç bir devlet memuru ister üst seviye, ister orta seviye kendisi ismine inisiyatif kullanamıyor.
* Artık bir müdür, AFAD’ın bünyesinde çalışan her bir arkadaştan Allah razı olsun orada bir sorun yok. Lakin karar alma etabında ne yaşadık? Müdür arkadaşımız kendi başına hangi misyonda olursa olsun karar alamıyor. O Ankara’ya soruyor. Ankara, Saray’a soruyor.
* O ortada ne kadar vakit geçiyor biliyor musunuz, üç gün geçiyor. Demek ki bürokrasinin, sayın Erdoğan’ın ayağına vurduğu prangayı çözelim derken, bürokrasiyi üçle çarpar hale gelmişiz.
“BÜTÜN EKSİĞİN VE GEDİĞİN SORUMLUSU SAYIN ERDOĞAN”
*Bunu herkesin dikkatine sunuyorum. Bu ucube sistemin, bu tek adam sistemin getirdiği sonuç en ağır formda bürokratik karar alma düzeneklerin ortadan kalkışı, tam aksine son derece hantal bir yapının ortaya çıkışı. Dehşetin getirdiği inanılmaz bir kaçma hali var. Kimse sorumluluk almıyor, kimse inisiyatif almıyor. Artık münasebetiyle tek bir kişinin kararına bağlı olduğu için, bütün eksiğin ve gediğin doğal olarak, sorumlusu sayın Erdoğan haline dönüşüyor.
“YA BİR KİŞİ İSTİFA ETMEZ Mİ KARDEŞİM”
*Bu ortada bütün bu tertip bozuklukları, keşmekeşin, bir Allah’ın kulunu istifaya sevk etmemesi de farklı bir dikkat cazibeli durum. Ya bir kişi istifa etmez mi kardeşim? Bugün bile milletimiz bir ve beraberken, hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için derken, hâlâ şuculuk, buculuk üzerinden yürünmesini esefle karşılıyorum. Yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye lideri var, lakin ondan bir şey istenmez. Onun yapacağı her türlü işin önüne geçmek lazımdır. Lakin buna karşılık AK Parti belediyesi var. Merkezi hükümetin kaynaklarıyla AK Parti belediyesinin kaynakları yan yana gelebilir.
*Halbuki her iki tarafında, bütün belediyelerin kaynakları da, merkezi yönetimin kaynaklarıyla bizim. Yani hepimizin vergileriyle oluşan bir para o, bütçe o. Halbuki iki tarafında, bütçesi, insan ögesi bir ortaya getirilebilse hâlâ şu kutuplaştırıcı lisanın varlığı biran önce ortadan kalkabilse, ne olurdu biliyor musunuz; israf olmazdı, kaynak israfı olmazdı, süratli hareket etme imkanı olurdu.
“MİLLETİMİZ TEK ADAM SİSTEMİNİ ENKAZDAN ÇIKARDI”
*Bir şey daha var, sayın Erdoğan’ın yerinde olsaydım şayet, bilhassa Cumhuriyet Halk Partisi büyükşehir belediyelerinde sarsıntı dışı olanları, AK Partili belediyenin var olduğu yerin yardımına görevlendirirdik. Yani biz birbirimizin düşmanı değiliz. Lakin hâlâ senin ki, benim ki biçiminde iş sürüyor, orada da olan vatandaşa oluyor. Olan depremzedeye oluyor. Lakin her vakit olduğu üzere 2016’da, 15 Temmuz’da nasıl milletimiz devleti, köprüden ve sokaktan nasıl topladıysa, bugünde aziz milletimiz enkazın altından, devleti yönetenleri, tek adam sistemini çıkardı. Münasebetiyle milletimize teşekkür ediyorum.”
