Özgür Özel’den Erdoğan’a: Hamasetin varsa Kemal Bey’in karşısına çık

CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün akşam katıldığı yayında karşılıkları prompterden okuduğunu söz ederek “Cesaretin varsa Kemal Bey’in karşısına çıkacaksın. Kanalı, gazetecileri sen belirle. Sen sorularını tekrar hazırlat, biz gazetecilerin sorduğu sorulara karşılık vereceğiz” diye konuştu.

CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı yaparak gündeme ait değerlendirmelerde bulundu.

“UTANMADAN, SIKILMADAN ‘CHP’NİN GAZETECİSİ’ DİYE YAZIYORLAR”

Özel, Mersin’deki terör taarruzuyla ilgili olarak şu tabirleri kullandı:

* “Birincisi şu; dün değindik ancak artık bunun net olarak ortaya konması gerekiyor. CHP’nin bundan 11 yıl evvel çalışmalarını yaptığı ve bundan 10 yıl evvel kamuoyuyla paylaştığı raporda bir isim geçiyor. O isim üzerinden saldırıyı yapan terörist olarak ‘CHP’nin raporunda var’ diyorlar. Bunu çok net olarak söyleyelim; o isim rapor hazırlanırken içeride.

* Fakat daha sonra AKP’nin 4’üncü yargı paketi ile yani Abdullah Öcalan ile görüştükleri, müzakereleri sonucunda verilen kararla cezaevlerinin boşaldığı 4’üncü yargı paket ile salıverilmiş. Ve o salıverilmeden 4 ay sonra raporumuz yayınlanmış. Artık bize raporda ismi olan kişinin bu saldırıyı gerçekleştirdiğini söylüyorlar. Ve utanmadan, sıkılmadan CHP’nin gazetecisi diye yazıyorlar. Bunu kesin bir biçimde reddettik, lanetledik.

“CHP’YE SALDIRANLAR TEK ARGÜMAN OLARAK BUNU KOYANLAR NE DİYECEKLER BİR ONA BAKACAĞIZ”

* Artık bir diğer tartışma var basında. Bizim açımızdan fark etmez. O gün gazeteci olarak içeride olduğunu söyleyen ki kendi beyanlarını rapora taşımışız. Lakin gerisinde durmamışız, sahip çıkmamışız. Artık argüman o ki birinci günden beri var. Biz emniyetten açıklama bekliyoruz, beklemeye de devam edeceğiz. Biz İçişleri Bakanlığı’nın internet sitesi bazen Süleyman Soylu’nun kendi sayfası üzere kullanılsa da İçişleri Bakanlığı’nı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nü önemseriz.

* Birinci günden beri bize gelen bilgi, aslında saldırgan o değil, parmak izi tutmadı, bir diğeri saldırgan. Lakin biz buna hiç sığınmadık. Raporda ismi geçiyorsa sonradan Süleyman Soylu’nun tabiri şu; 2013 yılında PKK’ya katıldı diyor. Rapor yazılırken değil, sonrasında. Teröristse, terör örgütü mensubuysa fark etmez. Saldırıyı yapan oymuş, değilmiş… Bizim sıkıntımız CHP’nin terör ile ortasına koyduğu aralık ve terörü kınamaktır.

* Lakin bütün her şeyi CHP’li terörist, CHP’nin gazetecisine oturtanlar dün Mersin’den gelen bütün bilgiler, saldırganın o olmadığı noktasındaydı, artık bir açıklama yapmak durumundalar. Saldırgan o çıksa da çıkmasa da konumumuz değişmez. O günden bugüne bir isim ve bir fotoğraf ve burada yer alan bir tabir üzerinden CHP’ye saldıranlar tek argüman olarak bunu koyanlar ne diyecekler bir ona bakacağız.”

“CESARETİN VARSA KEMAL BEY’İN KARŞISINA ÇIKACAKSIN”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün akşam katıldığı yayını hatırlatan Özel, Erdoğan’ın karşılıkları prompterden okuduğunu söz ederek şöyle konuştu:

* “Cumhurbaşkanlığı yetkilisi yalanlasın, prompter yoktu diye. O denli bir periyoda gelmişiz. 20 yıllık iktidarın sonunda gazetecilerin karşısına soruları almadan çıkamayan birisi yönetiyor ülkeyi. Soruların yanıtlarını ekrandan okuyor. Düşünün ki kendisini hiç rahatsız etmeyecek sorular olduğu halde soruları önden alıp yanıtları ekrana yazdıran birisi yönetiyor ülkeyi. Yıl 2022. Basın özgürlüğü, gazetecilerin oradaki pozisyonu… Hiç girmiyorum…

* Cüretin varsa Kemal Bey’in karşısına çıkacaksın. Kanalı, gazetecileri sen belirle. Sen sorularını yeniden hazırlat, biz gazetecilerin sorduğu sorulara karşılık vereceğiz. Fakat sen sanki Kemal Bey’in soracağı sorulara karşılık verebilecek misin? Yok. Orada tutulurlar. Dut yemiş bülbüle dönerler. Hodri meydan, yaptığı icraata güvenen, yaptığı rezillikleri savunabileceğine ve milleti ikna edebileceğine inanan hodri meydan çıksın karşımıza.”

“NEDİM ŞENER, ‘FETULLAH GÜLEN İLE SIKINTIM YOK’ DEDİN Mİ, DEMEDİN Mİ?”

CHP’li Özgür Özel, Tutuklu Gazeteciler Raporu kapsamında kendisi ile görüşülmediğini sav eden Nedim Şener’e de karşılık vererek şunları belirtti:

* “Nedim Şener, sen o gün çıkıp da ‘Ya ben Hrant belgesi üzerine çalıştım, bir şey yazdım ancak benim cemaatle, Fetullah Gülen ile bir problemim yok. Bilhassa yurt dışındaki eğitim çalışmalarını önemsiyorum, hatta kendi çocuğumu bile okullarına verebilirim, yaz bunu’ dedin mi, demedin mi? Dedin. Ben bütün kutsalların, kıymetlerin üzerine bunu söylerim, hamasetin varsa sen de söyle.

* Cüretin varsa ben dilekçeyi imzalamaya hazırım, imzalayalım, görüş odasındaki 9 Ağustos 2011’deki kamera kayıtları açıklansın. Çık imzayı ver. Orada ‘Benim Fetullah Gülen cemaati ile bir derdim yok, çocuğumu bile okullarına verebilirim’ diye selektörü yap, ondan sonra çıkıp da ben yazmadım onu çıkınca utanmayasın diye, senin bu utanmazlık halini çoktan kabullenmiş olduğunu öngöremedim.

* Sen çıktın ve gittin celladına âşık oldun, yanaştın, artık celladının giyotini, her akşam evvelce birebir fikirde olduğun birilerini doğruyorsun kardeşim. Helal olsun sana. Sana bu yakışır. Bize de seni bu kadar bile ağzımıza almak yakışmaz da sen arandın.”

“ÜLKENİN EN KIYMETLİ ULUSAL GÜVENLİK SORUNU ERDOĞAN’IN VE AİLESİNİN ŞAHSÎ DÜNYADAKİ MAL VARLIĞI SORUNUDUR”

Özel, kelamlarını şöyle sonlandırdı:

* “Günün gündemi Ulusal Güvenlik Şurası, utanmadan, sıkılmadan ‘CHP ulusal güvenlik meselesiymiş.’ Bak. Söylersen işitirsin. Bu ülkenin en değerli ulusal güvenlik sorunu Recep Tayyip Erdoğan’ın ve ailesinin şahsî dünyadaki mal varlığı meselesidir. Münasebetimiz de şudur; Rusya ile takışırken Putin, IŞİD petrolleri konusunda Birleşmiş Milletler’de sunum yapacağım dedi Putin’e özür mektubu yolladın sen. Ne vakit Trump, senin mal varlığını araştıracağım dedi, sus pus oldun, Trump ile ahbap oldun.

* O gün mal varlığını araştırmayan namettir, namussuzdur, hodri meydan diyebilseydin bugün Türkiye bu durumlarda olmazdı. Onu demedin, zira diyemiyorsun. Bir ulusal güvenlik sorunu varsa o Recep Tayyip Erdoğan’ın global ölçekteki Türkiye’nin hak ve menfaatlerini savunma noktasında karşısına dayatılan ve karşılık veremediği sorular; IŞİD petrolünü taşıtan tankerlerin uydu imgeleri ve o gün ambargoyu delmenin Türkiye’ye ağır maliyetleridir.”