Paklık ‘Meler’den
Her gün yeni bir telaffuz, yeni bir aksiyonla kulüpler, ligi manipüle etmeye çalışıyor. Kimse saha ile ilgili değil. Herkesin sıkıntısı hakemler (ki haklı oldukları yer çok) ve federasyonun, rakibin arafında olduğu iddiaları…
Bunların hepsi bilindik numaralar aslında! Sürdürülebilir kuşkunun meziyet sayıldığı kulüp idareleri için muvaffakiyet için her şey mubah! Ligin son maçının Galatasaray-Fenerbahçe derbisi olduğunu düşünürsek, bu davranışlar her geçen gün tehlikeyi büyütüyor. O gün, 1.70 uzunluğunda, 68 kilo tartısındaki Halil Umut Meler’den, dönem boyunca tüm kulüplerin kirlettiği ligi temizlemesini isteyecekler! Bu, haksızlık değil mi?
Uğrunda her şeyin mubah olduğu muvaffakiyet yerine, sportif uğraş ile ‘değerli başarıyı’ hedefleyebilsek, tahminen de her şey daha hoş olacak.
EUROLEAGUE’İN ADALETİ
Real Madrid-Partizan serisinin birinci 2 maçında hiçbir varlık gösteremeyen İspanyol ekibi oyuncuları, yenilgiyi hazmedemeyince kaba kuvvetle vicdanlarını rahatlatma hareketine başvurdu. Benzeri davranışları NBA’de de görüyoruz. ma orada kural dışı davranışları kararlı, herkese eşit ve adil olarak, caydırıcı ölçülerle denetim altında tutabiliyorlar.
Bunu yaparken rahat oldukları bir husus var: Seyirci tepkisi. Orada seyirci bizdeki üzere bahse direkt müdahil olup mevzuyu kan davasına dönüştürüp uzatmıyor. Karakola gidip “Bizim seyirciyi bırakın” diyen yönetici de yok! BU pencereden bakınca Euroleague idaresi, ceza kararlarıyla sınıfta kaldı. Makus örnek de oluşturdu. Panathinaikos Lideri Giannakopoulos “Bana söylemlerimden ötürü 1 milyon 700 bin Euro para cezası verildi. Madem arbedeye bu kadar az ceza veriliyor, bir dahaki sefere konuşmayıp birilerini döveyim” diyerek, haksızken haklı pozisyona geçti.
Adamına nazaran, kulübüne nazaran, ülkesine nazaran kararlar farklılık gösterirse, bunun ismi adalet değil, idare-i maslahat olur.
Fatih Söylemezoğlu
