Sıhhat çalışanlarından şiddete reaksiyon hareketi

Sağlık emek meslek örgütleri, 5 sene evvel sıhhatte şiddet sebebiyle hayattan koparılan Dr. Fikret Hacıosman’ı bugün Ankara’da Türk Tabipleri Birliği’nde (TTB) andı. Sıhhat emek meslek örgütleri ismine ortak açıklamayı Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Mine Coşkun okudu. Coşkun, şunları söz etti:

“ŞİDDETİN DAHA ÇOK ARTACAĞINI SÖYLEDİK”

*Beş sene evvel, 2 Ekim 2018’de Dr. Fikret Hacıosman’ı, misyon yaptığı hastanede silahlı taarruz sonucunda yitirmiştik. Kendisini ve sıhhatte şiddet nedeniyle kaybettiğimiz tüm hekimleri/sağlık işçilerini hürmetle anıyoruz.

*Sağlıkta şiddet son bulana kadar çaba edeceğimize tekrar kelam veriyoruz. Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak; 2003’ten beri ülkemizde Sıhhatte Dönüşüm Programı ile had safhaya ulaşan piyasacı; halk sıhhatini ve hekimleri/sağlık işçilerini yok sayan, değersizleştiren sıhhat siyasetlerinin şiddeti daha çok artıracağını söyledik ve sıhhatte şiddet nedeniyle 1988’de kaybettiğimiz Dr. Edip Uğurcan Kürklü dışındaki tüm meslektaşlarımızı ne yazık ki yaratılan tüketici sıhhat siyasetlerinin süratle bizleri de tükettiği son 20 sene içerisinde kaybettik.

“NE SAHİDEN CAYDIRICI TEDBİRLER ALINDI NE DE…”

*Dr. Fikret Hacıosman’ın vefatının akabinde da sıhhatte şiddete karşı tesirli tedbirler için yüzlerce kez davet yaptık. Fakat davetlerimize kulak verilmemesi sonucunda her gün fakat her gün Türkiye’nin farklı kentlerinden akıl almaz şiddet olayları duymaya devam ettik.

*Yürüttüğümüz çaba sonucunda adım atmak zorunda kalan Sıhhat Bakanlığı’na; tekliflerimizin sadece bir kısmını alarak çıkarılan yasanın yetersiz olduğunu, sorunun yalnız maddeyle da çözülemeyeceğini, toplumsal varoluşumuzu aşındıran, şiddeti körükleyen düşmanlaştırıcı siyasetlerle sıhhat sistemi başta olmak üzere her boyutu kapsayan bütünlüklü bir değişim gerektiğini ilettik.

*Geldiğimiz noktada, ne hakikaten caydırıcı tedbirler alındı ne de çalışma alanlarımızda ve şartlarımızda sıhhatte şiddete karşı düzenlemeler yapıldı. Geçtiğimiz sene, Dr. Ekrem Karakaya’nın vefatından birkaç ay evvel önerdiğimiz, sıhhat kurumlarına silahla girilmemesini de içeren yasal düzenlemeler de görmezden gelindi. Sonuçlarını maalesef acıyla yaşadık, yaşıyoruz.

“SAĞLIKTA ŞİDDETİ KÖRÜKLEDİ”

*Bir kere daha vurgulamak isteriz ki; 3-5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan muayenelerle verilemeyen sıhhat hizmeti, yok sayılan sıhhat hakkı, iyileşemeyen hastalıklar, bulunamayan ilaçlar, yapılamayan ameliyatlar, mesleksel özerkliğe yönelik müdahaleler, hekimlerin/sağlık işçilerinin tükenmişliği ve son vakitlerde güzelce derinleşen ekonomik zorluklar, toplumun sıhhatini bozdu.

*Toplumda artarak süregelen şiddet iklimi, sıhhatimizi bozan, bizi yok sayan, tüketen, değersizleştiren sıhhat siyasetleri, hem bizi hem de halkı geçinememeye sürükleyen ekonomik buhranla birleşince; sıhhatin fizikî, zihinsel, toplumsal bütün bileşenleri de ziyan görerek sıhhat alanlarında şiddete de taban oluşturdu.

*Aynı vakitte ülkeyi yönetenlere kadar uzanan nefret ve şiddet lisanı de sıhhatte şiddeti körükledi.

“HALA SUSACAK MISINIZ?”

*Sağlık Bakanı’na yine sormak istiyoruz: Artık canımıza da kasteden bu problemlerimize karşı hala yalnızca tweet atmakla mı yetineceksiniz? Doktorların, sıhhat işçilerinin yaşadıkları problemler için tek yapabileceğiniz bu mu? Her ay sayısı katlanarak artan yüzlerce doktor bu makus şartlar ve gelecek korkusuyla ülkesini terk ediyor.

*Neredeyse hepimiz, çalışma yükümüzün yanında bu sıhhat sisteminde ruhsal manada zorluklarla da karşılaşıyoruz. Daha geçen hafta üç meslektaşımız intihar etti. Yüzlerce sıhhat işçisi her gün şiddet görüyor.

*Tüm hekimler/sağlık işçileri geçim sıkıntısı ile boğuşuyor. Günde en az 100 sözel ve fizikî şiddetle karşılaştığımız, tabiplerin yüzde 84’ünün en az bir defa şiddete maruz kaldığı çalışma koşullarındayız.

*Önceki gün Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisine silahla giren bir kişinin ateş etmesi sonucu, bir sıhhat çalışanı kıl hissesi vefattan dönmüştür. Silahla hastaneye bu kadar rahat girip ateş edilmesi, Sıhhat Bakanı ve öteki yetkililerin tedbir alma konusunda harekete geçmeleri için kâfi değil midir?

*Sayın bakan, siz hala susacak mısınız? Toplumsal medyadan ileti göndermekten daha fazlasını yapacak mısınız?

“ÖLMEK İSTEMİYORUZ”

*TTB ve tabip odaları olarak sıhhatte artan şiddetin de, toplumda körüklenen şiddet lisanının de karşısındayız ve sıhhatte şiddetle faal gayret davetimizi yineliyoruz.

*Birileri bizim sesimizi duymadığı üzere, duyulmasını engellemek için elinden geleni yapıyor ancak dün olduğu üzere yarın da daha da güçlü bir halde ‘Emek Bizim, Kelam Bizim’ demeye devam edeceğiz. Asla ömrümüze kasteden bu çalışma şartlarına boyun eğmeyeceğiz, emeğimizin sömürülmesine, geleceğimizin karartılmasına müsaade vermeyeceğiz. Artık, bir kişi daha eksilmeye sabrımız yok.

*Bir gün daha tasayla çalışmak istemiyoruz. Bir kez daha yaşatmak isterken ölmek istemiyoruz. Bu nedenle başlattığımız aksiyon sürecinde topluma davetimizdir: Sıhhatte yaşadığınız problemlerin sorumlusu ne doktorlar ne de sıhhat çalışanlarıdır. Randevu bulamamanızın, 5 dakikada muayeneye mecbur bırakılmanızın, eczanelerde kalem kalem ödeme yapmanızın, hastanelere ulaşamamanızın ve öteki bütün sıkıntılarınızın sorumlusu bu sıhhat sistemidir. Gelin bu sistemi daima birlikte değiştirelim.

*Meslektaşlarımıza davetimizdir: Ne hayatlarımızdan ne de mesleğimizden vazgeçiyoruz. Bu hareket sürecinde tesirli sıhhatte şiddet yasası, inançlı çalışma alanları taleplerimizi yükseltelim. Ömrü ve yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir mesleğin mensupları olarak sıhhatte şiddete karşı her tarafıyla uğraşımız devam edecek. Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.

“BİZİ ÇOK ÜZÜYOR”

Ortak açıklamanın akabinde Genel Sıhhat İş Sendikası Lideri Dr. Derya Uğur da şunları lisana getirdi:

*Her geçen gün duyduğumuz, kurumlarımızda yaşanan şiddet olayları bizleri çok üzüyor ve yıpratıyor. Bizler sabah konutumuzdan çıkarken ‘akşam konuta geri dönebilecek miyiz’ bu niyetle konutumuzdan çıktığımızı bilin istiyoruz.

*Hastaneye bıçakla, silahla girenler, bu imajları görüp durmak bizleri çok yıpratıyor bu endişeyle artık çalışmak istiyoruz. Artık Twitter’den kınanmasıyla ya da oradan atılan bildirilerle hiçbir şey yapılmamasını kabul etmiyoruz artık.

*Hala sıhhatte şiddet maddeleri uygulanmaz durumda. Yıllardır Türkiye’de siyasi iktidarın uyguladığı sıhhati piyasalaştırmanın, ticarileştirmenin sonucudur (sağlıkta şiddet). Vatandaş içinde yaşadığı ekonomik problemlerin bedelini sıhhat çalışanları üzerinden gidermeye çalışmasın.

*Geçmişte tabibin cebinizdeki elini çektireceğim, giderlerse gitsinler telaffuzlarına bu iktidarın son vermesi gerekiyor.

*Ayrıca Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, evvelki gün hayatını kaybeden Adana Erzin Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Ersin Mahmutluoğlu’nun vefatını akciğer enfeksiyonuna bağlı kalp yetmezliği olarak duyurmuş TTB ise Mahmutluoğlu’nun, COVID-19 ile uyumlu klinik bulgularla hayatını kaybettiğini savunmuştu.

*Konuya ait Bakan Koca, bugün tekrar açıklama yaparak Mahmutoğlu’nun vefatıyla ilgili “kara propaganda” yapıldığını ileri sürdü.

TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut da ANKA Haber Ajansı’nın sorusu üzerine Koca’nın açıklamasına ait şunları söyledi:

BAKAN KOCA’YA SESLENDİLER

*Covid-19 sürecini başlangıcından bu yana PCR testlerinin negatif çıkmasına karşın klinik manzaralarının buzlu cam manzarası vermesi, bunların yalnızca öteki viral pinomaniler üzere kodlanarak Covid-19’un dışına atılmasının bilimsel sakıncaları var. Altın standart burada bir tabibin müşahedesi ve bu bahisle ilgili teşhisidir.

*Kaldı ki Eris varyantının dünyada nasıl süratli ilerlediği bilinmektedir. Bakanın açıklamasında bir çok kusur var, TTB yahut sıhhat emek meslek örgütleri kapanma önermedi, bu bir çarpıtmadan ibaret. PCR testlerinin negatif çıkmasına karşın Covid-19 klinik tablosuyla kaybedilen yüz binlerce yurttaşımız var.

*Türkiye niye bir tek PCR kitine mahkum edilmiştir? Türkiye’de Sıhhat Bakanlığı bu işi inhisarına aldı, tek bir PCR testi üzerinden gitti ve kliniklerin de diğer bir PCR kiti temin etmesine müsaade vermedi. Niye, zira örtmek istiyorlardı. Başarısızlığı örtmek için de istatistiklerle oynuyorlar. Bakan başarısızlığını bu çeşit açıklamalarla örtmeye çalışmasın ve Türkiye’yi tek bir PCR kitine mahkum etmek tek bir aşıya mahkum etmek üzere geçmişte pek çok sabıkası vardır Sıhhat Bakanı’nın, Covid-19 idaresinde yanlış siyasetler uygulamıştır ve hala yanlış siyaset uygulamaya çalışıyor.

*Toplumda çok kaygı verici bir açıklamamız da yok, DSÖ Eris varyantını kaygı verici bulmuyor lakin 65 yaşındaki üstün risk guruplarımız var, astımı, koahı olan hastalarımız var, sıhhat çalışanları risk kümesi altındadır. Sıhhat Bakanı, bilim şurasını yanlışsız çalıştırmıyor, ben kuş gribi, domuz gribi devrinde de bilim konseylerinin nasıl çalıştığını biliyorum. Bugün aşının maliyeti muhakkak, en ucuz tahlil aşıdır.

*Aşı yapılmazsa tedavi, ağır bakım masrafları, insanların iş görememesi buna bağlı ekonomik kayıplar çok daha yüksektir. Bunun ekonomik tarafını da uzmanlarına danışarak öğrenebilir.

BAKAN KOCA’NIN PAYLAŞIMI

Bakan Koca’nın bu sabah paylaştığı ileti şöyle:

*Bilindiği üzere, Erzin Devlet Hastanesi Başhekimimiz Dr. Ersin Mahmutluoğlu’nu yakın bir tarihte kaybettik. Kendisine tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Ne acıdır ki arkadaşımız Dr. Ersin’in vefatı, özellikle tabipleri üzecek biçimde anılmaya, adeta bir kara propaganda aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

*Bu propaganda, Eris varyantı sebebiyle, tıpkı salgının başlarındakine benzeri, şu an için asla gerçekçi ve gerekli olmayan, bilimsellikten büsbütün uzak önlemlerin uygulanmasına ve aşı kampanyaları başlatılmasına yöneliktir.

*Her eserin üreticisi üzere, aşı üreticileri de ürettikleri eserin daha fazla alıcı bulmasını isteyebilirler. Fakat bilim buna bakmıyor! Gereksiz bir ilacı kim kullanmak ister, onu hangi tabip önerebilir? Öneriyorsa, o tıp ahlakına bağlı bir tabip midir? Hastayla bağı dışında, mümkün öbür bağları de akla gelmez mi?

*Bilim ismine bilime muhalif teşebbüslerde bulunanları ve ülkemizin gereksiz yere ‘sosyal bir depresyona’ sürüklenmesinde sakınca görmeyenleri bilimin tarafsızlığını, sorumluluğunu üstlenmeye davet ediyorum.

*Kim ne derse desin, spekülasyonlardan hareketle, gerçekçi datalar olmadığı halde yapılmayacak olanı yapmayacağız. Toplumsal depresyon da büyük bir sıhhat problemidir. Covid-19’la çabada, radikal önlemler almaktan aşı uygulamasına, insanımızın sıhhati için ne gerekiyorsa hepsini, milletçe ahenk içinde yaptık.

*Şimdi gündemde olan global ve mahallî propaganda, eski deneyimin haklı telaşından hareketle bir boyun eğdirme gayretidir. Boyun eğmeyiz, eğmeyeceğiz. Bu kelam konusu bile olamaz. Toplu bir aşı kampanyası ya da kapanma gibisi önlemler asla uygulanmayacak. Covid-19, artık griple nasıl uğraş ediliyorsa tıpkı o denli uğraş edilecek bir hastalıktır. 85 milyon müsterih olsun.

*Genç yaşta kaybettiğimiz tabip arkadaşımız bu taraftan de bahtsız. İsmi, etik dışı emel sahiplerinin lisanında. Kendisinin vefat nedeni çok açıktır. Dr. Ersin Mahmutluoğlu’nun 35 yaşından itibaren kalp yetmezliği rahatsızlığı vardı. Dr. Ersin, bu rahatsızlığına bağlı olarak gelişen hastalıklarıyla birleşen teneffüs yolu enfeksiyonu sebebiyle hayatını kaybetti. Yapılan 3 başka PCR testi sonucunda kendisinin Covid-19 olmadığı anlaşılmıştı.

*Buna karşın, bilimsel mantıkla sağlaması yapılmış bir içerik sunuyormuş üzere görünerek, bilimsel karşılığı olmayan bir grup yorumlarda bulunanlar şanssız bir davranış örneği sergilediler. Bugün konuşulanların ömrü kısa olacak, bilimin kelamının ömrü uzundur. Hekimliğin rengi beyazdır. Bir tabibe, kara propaganda yakışmaz. Arkadaşımız Dr. Ersin Mahmutluoğlu isminin karıştırıldığı tezvirattan incinmesin, ışık içinde yatsın.

İZMİR’DE DE SAĞLIKÇILAR BAKAN KOCA’YA REAKSİYON GÖSTERDİ

İzmir Sıhhat Platformu, İstanbul’da 2018 yılında hastasının silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybeden Dr. Fikret Hacıosman’ı Vilayet Sıhhat Müdürlüğü önünde yaptığı açıklamayla andı. İzmir Tabip Odası Lideri Süleyman Kaynak, “Sağlık Bakanı’na tekrar sormak istiyoruz. Artık canımıza da kasteden bu problemlerimize karşı hala yalnızca tweet atmakla mı yetineceksiniz? Doktorların, sıhhat işçilerinin yaşadıkları sıkıntılar için tek yapabileceğiniz bu mu” dedi (ANKA)