GüncelGündem

Su altı arkeolojisinde dünyanın odak noktası Türkiye

Paylaş:

İSTANBUL (AA) – Tüm dünyada, arkeolojinin bir alt disiplini olarak 1960’larda doğan su altı arkeolojisinin ortaya çıktığı yer olarak kabul edilen Türkiye’de, bugüne kadar Türk ve yabancı birçok bilim insanı, su altı arkeolojisi alanında çalışmalar yaptı.

Bu çalışmalara katılan bilim insanları, elde ettikleri tecrübelerle öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de yapılan kazılarda elde edilen bulgular da dünya tarihine ışık tuttu.

Su altı arkeolojisinin doğuşunu, Türkiye’nin su altı arkeolojisi açısından önemini ve elde edilen malzemelerin nasıl değerlendirildiğini, İsveç’in başkenti Stokholm’deki Vasa Müzesi Araştırma Direktörü Frederick Hocker, Texas A&M Üniversitesi Denizcilik Arkeolojisi Programı’ndan Prof. Dr. Cemal Pulak, İstanbul Üniversitesi Su Altı Kültür Kalıntılarını Koruma Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ufuk Kocabaş ve Almanya Marburg Philipps Üniversitesi Tarih ve Kültürel Çalışmalar Bölümü’nden Prof. Dr. Winfried Held, AA muhabirine anlattı.

“Dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir zenginlik yok”

Türkiye’de 1986-1998 yıllarında çalışmalar yapan Frederick Hocker​​​​​​​, “Türkiye’de denizciliğin uzun bir geçmişi var. Coğrafi konumu sebebiyle son 5 bin yıl içinde Türkiye’den geçen ya da kıyılarında yelken açan farklı kültürler oldu. Antik dünyada, Orta Çağ dünyasında kim varsa buradan geçti. Dolayısıyla Anadolu kıyılarında, bulunabilecek potansiyel malzeme zenginliği, dünyanın başka hiçbir yerinde yok.” dedi.

Hocker, Türkiye’nin “su altı arkeolojisinin doğduğu yer” olduğunun altını çizerek, “Bugün su altı arkeolojisi veya deniz arkeolojisi dediğimiz alanın fikir planında ortaya çıkmasını sağlayan bir avuç proje var. Bunların başında George Bass’ın, Gelidonya kazısı geliyor. Sonra İsveç’te Vasa, Danimarka’da Skuldelev gemileri, Almanya’da Bremen dişlisi ortaya çıkarıldı. Dolayısıyla Türkiye ve batıkları, bizim alanımızın doğuşunun ayrılmaz bir parçası.” ifadesini kullandı.

“Bodrum Müzesi, su altı arkeolojisi bakımından dünyanın en önemli müzesi”

Prof. Dr. Cemal Pulak ise su altı arkeolojisinin resmi ve bilimsel bir uğraş olarak başlamasının 1960’da Türkiye’de olduğunu belirterek, kara kazılarında uygulanan standart metodolojinin su altında uygulandığı ilk kazı olan Gelidonya Batığı kazısını yapan Prof. Dr. George Bass’ın, su altı arkeolojisinin babası olarak kabul edildiğini söyledi.

Pulak, “Su altı arkeolojisi kazılarındaki ilk buluntular, Bodrum Müzesi’nde sergileniyor. Uluburun Batığı en önemlilerinden biri ve olduğu gibi sergileniyor. Dolayısıyla Bodrum Müzesi, su altı arkeolojisi bakımından dünyanın en önemli müzesi. Ancak Bodrum Müzesi bildiğiniz gibi bir Orta Çağ kalesi, müze olarak yapılmamış olduğundan gerek sergi alanı gerek depolama gerekse de arkeologların çalışacak yer bulması bakımından sınırlı.” diye konuştu.

Su altı çalışmalarında kara kazılarından farklı olarak her bir buluntunun değerlendirilip ve incelenip birleştirildiğini aktaran Pulak, kara kazlarında bulunan seramik gibi malzemelerin ise incelenip tekrar gömülebildiğini dile getirdi.

Pulak, su altı arkeolojisinde elde edilen eserlerin konservasyonunun, kara arkeolojisindeki eserlerin konservasyonundan çok daha farklı, zahmetli, uzun vadeli ve masraflı olduğunu vurgulayarak, “Bizim hesabımıza göre bir su altı kazısı yaptığınızda, arazide 1 aylık mevsim yaparsanız ki biz genelde 2-3 ay çalışıyoruz, onun konservasyonu, restorasyonu ve eserlerin incelenmesinde her 1 ay için 2-3 sene gerekiyor. Örneğin; bilinen en eski batıklardan Uluburun Batığı’nı 1984-1994 yıllarında 10 sene kazdım. Aradan 29 sene geçmesine rağmen hala konservasyonuyla uğraşıyoruz. Tabii ki konservasyon ve restorasyon tamamlanmadan yayına geçilmiyor. Bu işler için kollarını sıvayanların uzun vadeli çalışmayı göze alması gerekiyor.” bilgisini paylaştı.

Türkiye’nin 1960’lardan beri su altı arkeolojisi bakımından merkez olduğunu hatırlatan Pulak, 1960’larda arkeologların sayısının az olduğunu, üniversitelerde su altı arkeolojisi alanındaki çalışmaların artmasıyla ilginin de arttığını ve böylece bir hızlanma yaşanarak keşiflerin korunmasının daha kolay ve randımanlı hale geldiğini söyledi.

“Dünyadaki en büyük toplu gemi buluntusu Yenikapı’da”

Yenikapı kazılarında aktif yer alan Prof. Dr. Ufuk Kocabaş da su altı kalıntılarıyla alakalı zincirin son halkasının, Yenikapı kazıları olduğuna dikkati çekerek, “Marmaray metro istasyonu için gerçekleştirilen kurtarma kazılarında 37 adet Orta Çağ batığı bulundu. Dünyadaki en büyük toplu gemi buluntusu Yenikapı’da.” sözlerini sarf etti.

Yenikapı’daki buluntuların, 5. ile 10. yüzyıl arasında kesintisiz batıkların ortaya çıkması açısından önemli olduğunu söyleyen Kocabaş, “Buluntular gemi inşaat tekniklerinin gelişimini anlamamızı sağlıyor. Aslında karada yapılan bir çalışma olmasına rağmen bu bir liman kazısı. Dolayısıyla malzemeler suya doymuş durumda. Su altı kazılarında bir yılın, bir ayın, bir günün, bir saatin, bir dakikanın bir saniyesinde battıktan sonra bütün her şeyi korunan buluntular elde edilir. Bu bakımdan çok önemlidir. Biz buna zaman kapsülü diyoruz.” dedi.

Kocabaş, son yıllarda araştırmacı ve araştırma gemisi sayısının arttığını ve bunun olumlu bir gelişme olduğunu belirterek, “Devletimiz bu alandaki çalışmaları destekliyor ve ciddi sermaye harcıyor. Su altından çıkarılan buluntuların korunması oldukça zahmetli. Konservasyon kimyasalları çok yüksek maliyetli. Bunun için gerekli çalışmalar yapılıyor.” diye konuştu.

Ufuk Kocabaş, bu nedenle çok hızlı şekilde bozulma sürecine giren batıkları depolayacak bir müzenin kurulması gerektiğini vurguladı.

“Türkiye’deki çalışmalar sayesinde insanlık tarihini öğreniyoruz”

Su altı arkeolojisi ile klasik arkeoloji arasında bir fark olmadığını dile getiren Prof. Dr. Winfried Held ise su altında birçok organik maddenin daha iyi korunduğunu, sudan çıkarıldığı anda ise problemlerin başladığını kaydederek, “En iyi korunma yöntemi, bulduktan sonra yerinde bırakmaktır, ama bu her zaman mümkün olmuyor. Mesela Yenikapı’da mümkün değildi.” değerlendirmesinde bulundu.

Held, “Türkiye’deki çalışmalar sayesinde insanlık tarihini öğreniyoruz; insanlık ne demektir, insanlık tarihi nasıl gelişmiştir, insanoğlunun ataları neler yapmıştır, öğreniyoruz. Bir tarihimiz var, bunu anlamak için bunlara bakmak gerekiyor.” ifadesini kullandı.

Muhabir: Faruk Hanedar

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu