-Öncelikle Sözcü Ailesi’ne güzel geldiniz. Medyadaki uzun mesleğiniz boyunca, bölümün değişiminin en değerli şahitlerinden birini oldunuz. Medyada bugün gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
*Hoş bulduk. Aldığım eğitim gereği gazeteciliğin yanı sıra birebir vakitte bir tarihçi olarak değişimden kaçamayacağımızı not düşmem gerekiyor. Fakat değişimin de kendi içinde birden çok çeşidi var. İleri ve açık ufka bakan aydınlık bir değişim ya da yerinde sayıp, geldiği noktada kendi miladını yiyerek beslenen bir değişim.
*Açıkçası bugün tam da ikisinin ortasında bir yerde taraf olmak durumunda bırakılan bir noktada duruyor medya denilen dördüncü kuvvet. Öncelikle bir tashih, düzeltme, tekrar gözden geçirme ihtiyacı var.
*Çünkü artık yapan bir kuvvetten çok yok edici bir mutant üzere. Kendi adıma 38 yılda gördüklerim yalnızca insanın ya da toplumların değil, bağı olan her şeyin negatif dönüşümünün bir fotoğrafı üzere.
*Kendi adıma her daim heybesinde umut taşıyan biriyim. “Böyle gelmiş bu türlü gider” zihniyetine değil “tarih tekrardan ibaretse gereken ders alınmamıştır, çalışmaya ve üretmeye devam” fikri gönlümün ve aklımın bir cebinde durur…
“HER GÜN BAYRAMDI BİZE”
-Seyirci sizi hem haber hem tanınan kültür yüklü yayınlarınızla tanıdı ve sevdi. Bu ikisini birebir anda başarabilen çok ender isimlerden birisiniz. Bunu nasıl başardınız?
*Doğduğum mahalle birden fazla kültür ve azınlıkların bir ortada barış içinde yaşadığı bir semtti. Hal bu türlü olunca çabucak her gün bayramdı bize. Üstüne bir de Anadolu medeniyetleri tarihinde uzmanlaşmayı koyunca, renksiz bir insan olma bahtını kaybetmiş oldum.
*Kulağı kelamda, gözü işte, gönlü halkta, fikri vakit zaman firarda biri tüm yeteneklerini bir sepette toplayabiliyormuş. Bir de mahrumluk sanırım. Küçükken yitirilen aile, trajediler, hayata erken başlamalar, insan ve söz biriktirmeler ve işte sonuç karşınızda bir şekilde…
-Sözcü Ailesi’ne katılma kararınızın temel münasebetleri neydi?
*Bindiğim hiçbir vakit kapsülünde utancın ayak izini bırakmadım. Dualarımda birinci temennim prestij ve onurdur. Birlikte büyüdüğüm hiçbir medya kuruluşu beni yutmaya çalışmadı. Kendini ısıranlardan uzak durdum.
*Her başlangıcın bir nedeni ve her nedenin bir bedeli olduğunu bildiğim için tekrar utanmayacak ve utandırmayacak büyük bir aile tecrübesi bir oldukça heyecan verdi bana. Üstelik her yaptığım işimde hala duvara koyacak bir tuğlam varsa, âlâ bir yuvayı kolektif bir biçimde inşa etmeye kim karşı koyabilir?
*İyilik peşi sıra çok hoş bir koku bırakır. Burnuma o koku geliyor. Mesela ekmek, misal özgürlük kokusu üzere. Bugüne kadar omuz omuza olduğum tüm meslektaşlarıma selam ediyorum buradan. Dönüştüğü yerden utandıklarım hariç. Hepsi bir halde hoş ve büyük bir ailenin içine yolcu ettiler beni. Var olsunlar…
“KİMİ VAKİT TATLI KİMİ VAKİT ACI DA OLSA TEBESSÜME DEVAM”
-Sözcü Televizyonu’ndaki seyirci sizi tekrar iki farklı alanda da izleme imkanı bulacak mı? Hem haber hem talk gösteri. Sözcü Televizyonu seyircisini neler bekliyor?
*Elbette o denli olacak. Bakın ben aslen tarih anlatıcısıyım. Yaşadığım günü ilerideki nesillere sözlerimle ya da haber ettiklerimle anlatmaya çalışıyorum. Bir de yaşadığım çağa imzasını atanlar var.
*Taş üstüne taş koyup, ortak tarihimizi yazanlar. Hepsiyle bir haberde olmasa bile ortak bir tebessümde buluşabiliriz. Bunun birincisini haber programı oburunu talk gösteri gerçekleştirir. Türkiye’nin birinci ihtisas talk şovcusu olarak yıllarca rekorlar kırarak yaptığım ve çok prestijli bir iş olarak yerini bulan Burada Laf Çok üzere enfes bir işi bu hoş ekranda izleyecek beşerler.
*Düşünmek yaşamanın fitresidir. Gülmek de zekatı. Eh o vakit kimi vakit tatlı kimi vakit acı da olsa tebessüme devam. Ben buradayım, sefalar getirirsiniz sayın izleyen!
