İşte Kerime Yıldız’ın kaleme aldığı yazının tamamı:
Bazı yazarlarda bir telaş bir telaş. Yazılarının yayınlandığı sitelere müdâhale ediyorlar. Kimisinin arşivi, belli târihten eskiye gitmiyor. Kimisinin Gülen’i öven yazı ve twitleri yok oluyor. Hâlbûki çok basit bir yol var. “Yanıldık. Özür dileriz” deseler eski yazıların hükmü kalmayacak. Ama şimdi saldırmayı abartanlar, geçmişte övgüyü de abarttıkları için o yazıların ortadan kalkması gerekiyor. Öyle kara lekeler var ki anlatamam. Saldırmayı abarttıklarını niye söylüyorum? Gülen cemaatinin FETÖ’ye dönüşmesinde emeği geçenler, sosyal medya hesaplarında kendilerini hâkim, savcı yerine koyup sürekli fitne yapıyorlar. Birilerinin bu akıl tutulmasını durdurması lâzım. Geçenlerde İnternethaber’den Hatice Kübra yazdı. Yeni Akit gazetesi, cemaatle hiçbir alâkası olmayan hocasını paralelci diye yazmış. Telefon edip kaynağını sormuş. Cevap çok ilginç: “Bize bir ihbar maili geldi.” Yeni Akit, ihbar maillerine bakacağına kendi geçmişine bakmalı. Yazarlarını sorgulayıp, milletten özür dilemeli. Böyle yapacağına arşivini siliyor. Örnek vereyim. Eski vekillerden Şevki Yılmaz, meydanlara indi. “Lânetullah Feto” yazıları yazıyor. Aynı kişi, 12 Nisan 2013 târihinde, “Fethullah Gülen Hocamız Neden Taşlanıyor” yazısı yazmıştı. Bu yazıya, Yeni Akit’in sitesinden ulaşamazsınız. Apar topar silindi. Ayıp değil mi? Var olan bir yazıyı silmek de ne demek. İnternet âleminde ve kâğıt basında kapı gibi duyuyor. Şimdi “Lanetullah Feto” diye bas bas bağıran Şevki Yılmaz, 12 Nisan 2013’te ne inciler döktürmüş bir bakalım: Gülen, sevgi ve merhamet fedâîleriyle Asr-ı Saadet’in dâvet ve tebliğ ruhunu dünya çapında yeniden canlandırmayı başaran örnek bir şahsiyetmiş. Böyle muhlis, mümtaz ve muhterem ilim ehli bir insan bazı çevrelerce neden taşlanıyormuş? Bazı çevreleri anlıyormuş. Çünkü meyveli ağaçları haramzâdeler hep taşlarlarmış. Ama helâl lokmayla büyüyen kardeşlerimizin hocamızı taşlamalarındaki sebebi anlamakta güçlük çekmekteymiş. Ömürlerini İslâm dâvâsına adamış Fethullah Gülen gibi şahsiyetlerin, Doğu Perinçek, Apo ve benzerleri gibi yeterince düşmanı varken Müslümana nasıl sıra gelebilirmiş ki? “Karanlık!” isimli gazeteye ve “Uluyan TV”ye dayanılarak söylenen iddiâları, atılan iftiraları ve kendisine hayâ, edep ve ahlâka sığmayan hakâretleri yazarak nezih sütununu kirletmek istemiyormuş. Allah’ımıza, Peygamberimize ve Yüce İslâm dinimize ve müntesipleri bizlere yıllarca hakâret eden, alay eden ve zulmeden bu gazetelerin, radyo, televizyon fitnevizyon kanallarının ve çetelerinin Fethullah Hocaefendi’yi ve kendilerini methetmelerini beklemiyormuş. Yılmaz, Gülen’i eleştiren Müslümanları kıskançlıkla da suçluyor. “Ne olur birbirimizle uğraşmasak? Ne olurdu kardeşlerimizin hizmetteki başarılarını kıskanmasak? Ne olurdu kendimizin uzanamadığı hizmet ve hedeflere murdar demesek? Yalan ve iftiralarla uğraşanların hayâllerinin bile yetişemediği hizmet kervanı arabasının tekerleklerine çomak sokmasak? Ne olur kulluğumuzun gereği işlediğimiz ve işledikleri, günah ve hatâ dikenlerine bakarak Güllerin solmasına sebep olmasak?” Evet, bu satırların sâhibi şimdi meydan meydan dolaşıp “Lanetullah Feto” diye bağıran adam. Ben, “Geçmişte niye böyle dedi?” diye kızmıyorum. Olabilir. O da bir kul. Geç de olsa uyanmıştır. Peki şimdi tıpkı Cumhurbaşkanımız gibi “Milletimiz bizi affetsin” demesi gerekmiyor mu? Bunu diyeceği yerde Yeni Akit sitesinden yazısını kaldırtması ne anlama geliyor? Mâzi, bir tıkla silinebilir mi? Anladığım kadarıyla Şevki Yılmaz yeniden Meclis’e girmek istiyor. İşte bizim gibi haramzâdeler, böyle fitneci ve kıskançtırlar. Herkesi taşlarlar. Ne olur, doğru yanlışı ayırmada süper kabiliyetli insanları kıskanmasak? Ne olur, onların önlenemez yükselişine murdar demesek, tekerleklerine çomak sokmasak? Ne olur mâziyi kolayca unutuversek?