
Teknoloji kullanımının bilinçli şekilde artmaması, birçok sıkıntı ve problemi de yanında getirmiştir.
Araç kullanırken, telefonuyla konuşmasından dolayı kazan yapan insanların sayısında artış görülmesini kanıksadığımız şu günlerde, yolda yürürken mobil telefonunun klavyesini kullanarak bir şeyler yazmaya çalışırken, duvara ya da yürüyen insanlara çarpan kişilerin sayısında da her geçen gün artış görülmekte.
Yapılan anket çalışmaları da, teknoloji bağımlılığının her geçen gün arttığını göstermektedir. İletişimsizlik kadar fazla iletişimin de birçok sıkıntıyı yanında getirdiği gerçeğini göz ardı etmememiz gerektiği gerçeği ise henüz tam olarak anlaşılmış değil.
İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından İstanbul’un 15 semtinden 1500 kişinin katıldığı bir anket çalışması sonuçlarına göre, okul çağındaki çocukların %42,3’ünün hafta içi günlük 3 saatten fazla vaktini teknoloji başında geçiriyor.
Bilgisayar kullanan bu çocukların % 64,2’sinin amacı bilgisayar oyunları. % 53’ü sosyal medya sitelerinde vakit geçirirken, % 27,7’si dizileri takip etme amacıyla bilgisayar kullanıyor. % 46,9 gibi bir grup araştırma yapmak, % 32,9’u da ev ödevi hazırlamak için bilgisayar başına oturduğunu dile getiriyor. Erkek çocukların bilgisayar başında vakit geçirme oranları, kızlara göre daha fazla. Ergenlik dönemine baktığımızda, oyun ve sosyal paylaşım sitelerinde geçirilen sürenin daha da arttığı görülüyor. 7 saatten fazla teknoloji başında vakit geçiren çocukların % 71,7’si sosyal ağları, % 42,4’ü dizileri takip ediyor. 8 yaş ve altındaki çocuklarda bile günde ortalama 3-4 saatini bilgisayar başında geçirme oranı %11,5’i buluyor.
Bu rakamlar, hem teknolojinin bilinçsiz şekilde kullanıldığının hem de bağımlılık sınırına yaklaşıldığının göstergesi.
Teknolojik cihazlar kavramı; bilgisayar, IPAD, Tablet, mobil telefonlar, Play Station, XBOX gibi tüm cihazları kapsamakta.
Bu Durumun Sorumlularını Göreve Davet Ediyoruz..
Bir yandan, teknoloji bağımlılığı konusunda, vereceğimiz seminerlerle bilinçlendirme çalışmaları yapmayı hedeflemekteyiz. Ancak, şu da bir gerçek ki, gençliği ne kadar bilinçlendirirsek bilinçlendirelim, bu oranların bir anda düşmesi mümkün olmayacaktır.
Kentleşmenin artması, toplu konutların artması, yeşil alanların azalmış olması, sokak kavramının unutulmaya yüz tutması ve son zamanlarda meydana gelen olaylar sebebiyle güvensiz görülmesi “Teknoloji Bağımlılığını” da körüklemektedir.
Yeni Neslin Teknoloji Bağımlısı Olması Tesadüf Olamaz
Sanki, bir oyun kurgulanırmış gibi, önce bilgisayarlar yaygınlaştı, sonra ise amacı sadece konuşmak ve yazılı mesaj göndermek olan telefonların, akıllandığı iddiasıyla fonksiyonlarının artması yeni nesli teknolojiye mecbur hale getirmiştir.
Artık okulların bile çoğunun bahçesi olmadığı gerçeğini de göz önünde bulundurunca, akşama kadar kapalı ortamda geçiren gençler, yukarıda belirttiğimiz sebeplerin sonucu olarak, evde de kapalı alanlara alışmak zorunda kalmış, kendisine yeni bir yaşam tarzı geliştirmek zorunda kalmıştır.
Gençler Ne Yapsın?
Sokaklar güvensiz, eskisi gibi arkadaşlık kavramı yok, okullarda da kapalı alanlardalar. Böyle olunca, gençler haklı duruma gelmektedirler.
Eğitim Şart
İnternet okur yazarlığı verilmediği için, internette ne yapacağı konusunda bilgisi olmayan öğrencilerimiz, işin kolay yolunu tercih edip oyun ve video izlemekten kendini alıkoyamamaktadırlar.
İletişim Şart
Ev içindeki iletişimsizliğin azalması, anne – kız evlat , baba – erkek evlat arasındaki bilgi ve birikim alışverişini de olabildiğince azaltmış durumdadır. Bu tür bir bilgi alışverişi ve iletişim olmayınca da yine, çocuklarımız arkadaşlarını, dostlarını, çevrelerini internette arama eğilimine girmektedir.
Ne Yapmak Gerekir?
- Okullar, sadece kitaptaki bilgilerin aktarıldığı ortamlar olmaktan çıkarılmalı,
- Evler, sadece yemek yemek, yatmak vb. ihtiyaçların sağlandığı otel veya pansiyon ortamı olmaktan çıkarılıp, yeniden yuva haline getirilmeli, aile kavramının önemi 1 yaşından 20 yaşına kadar her fırsatta anlatılmalı ve öğretilmeli,
- Aileler, çocuklarını sosyal hale getirebilecekleri parklar veya benzeri ortamlara götürmeli,
- Arkadaşlık kavramı, eski içeriğine kavuşturulmalı,
- Çocukların, dışarıda özgürce oyun oynamaya ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.
- Yetenek ve eğitim analizleri doğru zamanda, çok fazla ertelemeden gerçekleştirilmeli ve bu analizlerin sonucuna göre eğitim sağlanmalı, geleceğe yönelik planlamalar yapılmalıdır.
- Spor ve sanat etkinlikleri ihmal edilmemelidir.
Unutmamak gerekir ki, enerjiyi doğru şekilde kullanmazsanız, ya enerji patlamasına neden olursunuz, ya da o enerjinin yanlış şekilde kullanılmasının sebebi haline gelirsiniz.
Teknolojiyle iç içe yaşıyor olmamız nedeniyle, çocuklarımıza, sen bilgisayardan uzak dur, telefon kullanma diyemeyiz. Şu aşamada yapabileceğimiz tek şey, doğru hareket etmek. Adımlarımızı dikkatli atmak zorundayız. Tamamen yasaklamak mümkün olmamakla birlikte, çalışma saatlerinin düzenlenmesi de şart denilecek mertebede vazgeçilmez bir gerçektir.
Okullara Büyük Görev Düşüyor
Evde aile olmanın bilincinde olan bir genç, okula gittiğinde de aynı ortamı bulması durumunda, hayatında büyük değişiklikler olacak, psikolojik sorunların girdabından kurtulacak, oyalanmak için bilgisayar oyunları ya da bilgisayarda boş boş gezme eğiliminden de kurtulacaktır.
Çocuğunuzun Psikoloğu Siz Olun
Bu konularda gerekli titizliği gösterdiğinizde, çocuğunuzun psikoloğu siz olacaksınız. Çocuğunu dinleyen, doğru yönlendiren, her adımda onu sıkmadan, gözlemleyerek doğru şekilde yönlendiren anne – baba ve öğretmenin varlığı, psikologlara olan ihtiyacı tamamen olmasa bile büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır.
Kısacası, “Teknoloji Bağımlılığı”nın ana sebebi, ilgisiz aileler, plansız eğitim, kitaptaki bilgileri öğrencilerin zihnine kopyala yapıştır yapmak sevdasındaki işinin sadece öğretmek olduğunu sanan öğretmenler ve yanlış çevredir.
Ne zaman ki, bu konularda gerekli adımlar atılır ve düzenlemeler gerçekleştirilirse, Teknoloji Bağımlılğı diye kavramın da ortadan kalkacağını söylemek mümkün olacaktır.
Kimsenin “Teknonloji Bağımlısı” olmadığı, bir Dünya’da yaşamak ümidiyle…