Anavarza Krallığı ve Mavi Kelebekler Ülkesi Hacin

Hacin (Saimbeyli), olarak bilinen ilçe Adana ilinde yer alır. Burada yapılan arkeoloji kazılar tarihi geçmişin Hititlere kadar dayandığını göstermektedir. Mavi Kelebekler Ülkesi Hacin (Saimbeyli)renkleri ile dikkat çeken mavi kelebekleri ile ünlüdür. Bu kelebekler 1992 yılında yapılan bir keşifle ortaya çıkarılmıştır.
Çok gözlü Saimbeyli Mavisi olarak bilinen ve polyommatus theresiae olarak adlandırılan kelebek türü endemik olması ile dikkat çekmektedir. Bu bölge Türkiye’de yer alan nadir alanlardan biri olurken çok fazla kelebek türüne de ev sahipliği yapmaktadır.
Bu bölgede yaklaşık olarak 160 kelebek türü görülebilmektedir. Adana ili Saimbeyli ilçesi Türkiye’nin önemli orman alanlarını içerisinde barındırmaktadır. Florası yönünden oldukça zengin bir bölge olan bu ilçe doğal güzellikleri ile de ekoturizme katkı sağlamaktadır.
Saimbeyli yapılan araştırmalara bağlı olarak endemik bitkiler açısından da oldukça zengin bir bölgedir. Türkiye genelinde yaklaşık olarak 400 kelebek türü yaşamaktadır bu türlerin 160’a yakını ise bölgede yer alır. Bundan dolayı da geniş bir ziyaretçi kitlesinin bölgeyi ziyaret ettiği bilinir.
Bu ilçe aynı zamanda tarihi İpek Yolu üzerinde bulunması ile de dikkat çekerken aynı zamanda bölgede yetişen mantarları ile de ünlüdür. Saimbeyli’de yetişen 2 türde mantar dünyada çeşitli ülkelere ihraç edilen ürünler arasında yer alır.
Saimbeyli (Hacin) Nerede Yer Alır?
Kelebek türleri ile ünlü olan Saimbeyli ilçesi ile ilgili olarak merak edilen pekçok soru olmaktadır. Bunlar arasında yer alanlardan biri de Saimbeyli(Hacin) Nerede Yer Alır? Sualidir. Bu ilçe Adana ili sınırları içerisinde yer alırken şehir merkezine yaklaşık olarak 156km mesafede olması ile dikkat çekmektedir.
Bölgenin eski adının Hacin olması Anavarza Beyliği döneminden gelmektedir. Anavarza Beyliği Kozan-Ceyhan arasında kurulmuş bir beyliktir. Kilikya Bölgesi’nde yaşayan Ermenilerin de bir dönem bu bölgede yerleştiği bilinmektedir.
Orta Toroslar üzerinde bir vadi içerisine kurulmuş olan ilçe denizden yaklaşık olarak 1050 m yüksekte bulunmaktadır. Göksu ırmağı bu bölgeye hayat verir. Akdeniz ve İç Anadolu iklimi tesirinde olan bu bölgede karasal iklim özellikleri hüküm sürer.
Yöre halkı geçimini tarım ve hayvancılık ile sağlamaktadır. Aynı zamanda da orman işçiliği de yaygın olarak yapılır. Bölgede buğday, kiraz, arpa, nohut, üzüm, erik ve elma yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Anavarza Beyliği
Anavarza antik kenti Adana ili içerisinde yer alır. Bu bölge M.Ö 1. Yüzyılda Romalıların Ceyhan havzasını kontrol etmesi ile onların idaresine geçmiştir. M.S 2. Yüzyılda bu bölgede Antik dünyanın önemli kentleri arasında Anavarza Beyliğide yer almıştır.
Bölgenin Metropolis olarak adlandırılması ise M.S 3. Yüzyıla denk gelir. 8. Yüzyılda bu antik kentin Arap-Bizans orduları arasındaki mücadelelere sahne olduğu görülmektedir. M.S 796 kentin Arapların eline geçtiği tarihtir.
Antakya Krallığına bağlanması ise M.S11. yüzyılda gerçekleşir. Kilikya Ermeni Krallığı’na ve Kilikya Ermeni Baronluğu’na bağlı olarak da bir süre burada yaşam devem etmiştir. M.S 12-14. Yüzyıllar arasında bölgenin genel siyasi durumu buna göre şekillenmiştir. Bölgede Memluk hakimiyetinin oluşması ile yerleşimin sonlandığı görülmektedir. 1375 yılı Memluklerin burayı ele geçirdiği tarihtir.
Anavarza antik kentinde birçok arkeolojik kalıntı bulunur. Bu kalıntılardan elde edilen bilgilere göre kentte sur duvarları, sütunlu yol, hamam, kilise, amfitiyatro, tiyatro ve kaya mezarlarına rastlanmaktadır.
Bu bölgede yetişen ve eseri 18. Yüzyıla kadar modern tıp fakültelerinde okutulan ünlü farmakalog Dioskurides Anavarzalı’dır. Farmakolog tarafından yazılan ve 5 cilt olan eser De Materis Medica adını taşımaktadır.
Anavarza antik kenti UNESCO tarafından Dünya Kültürel ve Doğal Mirası Türkiye Geçici Listesi’ne kaydedilmiştir. Üstün Evrensel Değer kabul kriterlerine uygun bulunan bu kentin yerel bir dağ tanrısı kültü olan Zeus Olybris kültünün merkezi olduğu epigrafik olarak ispatlanmıştır.
Kentin önemi ayrıca sahip olduğu amfi tiyatro, Roma sircusu gibi mimari yapılardan kaynaklanmaktadır. Yunan tanrıları arasında yer alan Tethys M. S 3.yüzyılın ikinci yarısında Oceanus olmadan tasvir edilerek Thalassa’ya dönüşür. Bu durumda Thalassa’ya ait en eski örneklerin Anavarza’’da görüldüğü bilinmektedir.
Bu ve buna benzer birçok kriter dikkate alınarak Anavarza krallığı UNESCO tarafından korunmaya değer görülmektedir. Bu kente ait tüm bilgilerin belgelendirilerek sit alanı üzerine yerleştirildiği yapılan çalışmalardan anlaşılmaktadır.
Özbey, Veysel, and Duygu Saban. “Unesco Dünya Miras Listesi’ne Doğru Anavarza Antik Kenti.” Art-Sanat 11 (2019): 299-324.