12 yıl evvel gözaltına alınan, çıplak aramaya maruz kalan, şiddet gören ve yaşadıklarından ötürü intihar eden Onur Yaser Can’ın ailesinden tek kişi kaldı. Annesi intihar eden, babası iç kanama sonucu hayatını kaybeden Can’ın hukuk uğraşını ailenin son kalan ferdi kardeşi Ezgi Sevgi Can veriyor.
ODTÜ mezunu mimar Onur Yaser Can, 12 yıl evvel uyuşturucu aldığı teziyle İstanbul’da gözaltına alındı. Emniyette çıplak aramaya maruz kalıp, şiddet gördüğü belirtilen Yaser Can, yaşadıklarından ötürü intihar etti.
İdare mahkemesi verilen engelleme kararını bozdu ve 12 yıl sonra yeni iddianame hazırlandı. Onur Yaser Can ile ilgili 4 polis ve bir uzmana dava açıldı. Davada birinci kere sanıklar yargı önüne çıkacaklar.
İddianamede polislere evrakta sahtecilik, resmi belgeyi bozma, yok etme yahut gizlemeden, uzmana de gerçeğe alışılmamış uzmanlık yapmaktan cürüm isnat ediliyor.
HUKUK GAYRETİ YOLUNDA YİTİRİLEN HAYATLAR
Can’ın intiharı nedeniyle daha evvel yargılanan iki polis hakkında valilik soruşturma müsaadesi vermemiş ve belge çabucak kapatılmıştı. Azap ve darp tezi da yeniden takipsizlikle sonuçlanmıştı. Can’ın intiharına neden olduğu ileri sürülen polislerin cezalandırılmasını isteyen ailesi ise yıllarca sürecek dava ve soruşturmalar karşısında büyük bir uğraş örneği sergiledi.
Baba Mevlüt Can, 9 Ekim 2019’da ana atar damarın yırtılmasına bağlı iç kanama sonucu 62 yaşında hayatını kaybetti.
Ancak, anne Hatice Can, oğlunun intiharından dört yıl sonra birebir formülle hayatına son verdi. Her davayı büyük bir titizlikle takip eden ve adeta iğneyle kuyu kazarak elde ettiği kanıtları mahkemeyle paylaşan baba Mevlüt Can ise 2019 yılında yakalandığı hastalığa yenik düştü. Ailenin hukuk çabasını Onur Yaser Can’ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can sürdürüyor.
Onur Yaser Can’ın intiharından dört yıl sonra annesi Hatice Can da intihar etti.
“YİNE SAHTECİLİK CÜRMÜNÜ İÇERİYOR VE AZAPTAN BAHSETMİYOR”
Ezgi Sevgi Can ile duruşma öncesi konuştuk. Can, daha evvel iki polisin evrakta sahtecilikten ceza aldıklarını hatırlatarak, şunları söyledi:
“Ancak azabın asıl failleri ve hem azap hem de evrakta sahtecilik buyruğunu veren azmettirici birinci kere yargı önüne çıkacak. O manada çok kıymetli bir duruşma bu. Biraz olsun bir adalet duygusu hissediyorum. Fakat hem çok geç bir gelişme, annem babam bunu göremediler hem de iddianame eksik. Yeniden yalnızca evrakta sahtecilik kabahatini içeriyor ve azaptan bahsetmiyor. Ancak aslında bu 28 yaşında bir insanı hayattan koparan örgütlü bir azap davasıdır” dedi.
Aileden bir tek Ezgi Sevgi Can kaldı.
“KARARLI DURMASAYDIK, İKİ POLİS CEZA ALMAZDI”
“Aslında bizim, annemin, babamın, benim ve avukatlarımızın gayretleriyle bu noktaya gelindi” diyen Can, şöyle devam etti:
“Özellikle biz kararlı durmasaydık, inanın o iki polis bile evrakta sahtecilikten dahi olsa ceza almazdı. Zira bu polisler profesyonel ve sistematik bi halde korunuyorlar bu ülkede. Zati bütün uğraşlarımıza karşın şu ana kadar hiçbir polis azap ve berbat muamele hatalarından yargılanmadılar.
Şu anda bu polislerin 12 yıl sonra eksik bir biçimde bile olsa yargılanacak olmaları yeniden kararlı ve inatlı duruşumuz sayesinde. Ben de annem ve babamdan gördüğüm üzere bu adalet uğraşını sürdürüyorum.”
“DAVAYI GENİŞLETMEK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ”
Yargılanan polisler bilhassa sözlerinde vakit aşımına vurgu yapıyorlar. Ezgi Sevgi Can, bunun da cezasızlığa ne kadar alışık olduklarını gösterdiğini söyledi:
“Sanıkların zamanaşımı vurgusu tekrar cezasızlığa ve işlemeyen adalet sistemine ne kadar alışık olduklarını gösteriyor. Fakat işledikleri kamu görevlisinin evrakta sahtekarlık hatasının zamanaşımına şimdi gelinmiş değil. Ayrıyeten, asıl hataları sonucu sebebiyle ağırlaşmış azap, misyonu berbata kullanma ve cinsel atak kabahatlerinin zamanaşımı yoktur. Davayı bu istikamette genişletmek için elimizden geleni yapacağız.”
