
1980’li yıllarda Nokta dergisi bir sayısının kapağında ’10 yıl içinde İstanbul’da büyük deprem olacak’ başlığını kullanmıştı. Daha çocuktum ama çok etkilendim, korktum demek daha doğru. Bu korku fobiye dönüştü. 17 Ağustos 1999 saat 03.02’de ‘demek şimdiymiş’ diye uyandım. Hiç bitmeyecek gibi geldi. Avizenin tavana vuruşu, duvarlardan gelen sesler arasında ‘oluyor işte’ diye düşündüm. Binadan çıktığımda herkes sokaktaydı. Arabalarda radyolardan haberleri dinliyordu insanlar. ‘Avcılarda binalar yıkıldı’ diyordu radyodaki sunucu. ‘Beklenen İstanbul depremi bu’ diye düşündüm. Sonra bunun bir başka depremin etkisi olduğunu öğrendik. Adapazarı- Gölcük’tü merkez.
O zaman Doğan radyolar grubunda çalışıyordum. İş yerinden aradılar, ‘Adapazarı’na gidiyorsun hemen’ dediler. ‘Tamam’ dedim. Yola çıktım ama ne göreceğimi bilmiyordum. Bir tahminim vardı elbette. Bölgeye girdiğim anda yıkılmış binalar, yol kenarlarına bırakılan cenazeler, ambulans sesleri, ağlayan insanlar vardı. İşimi yapmaya başladım. Korkumu, paniğimi bastırıp orada yaşananları aktarmaya çalıştım. İnsanların gözlerinde acıyı, öfkeyi, çaresizliği aynı anda gördüm. O durumdaki bir insana ne diyebilirsiniz ki? Başsağlığı dileyemiyorsunuz aileleri hala enkaz altında, geçmiş olsun diyemezsiniz çünkü hiçbir şey geçmemiş. Ne kelimeleriniz ne de duygularınız bir depremzede ile konuşmaya yetersiz kalıyor.
‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ dendi. Deprem vergileri toplanmaya başlandı. Kamuoyu bütün deprem uzmanlarını yakından tanıdı. Onlar sürekli uyarıyordu, siyasetçiler de halka ‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ diyordu. O depremden bir süre sonra AKP iktidara geldi. Alınan deprem vergisini kalıcı hale getirdi.’ Özel iletişim vergisi’ oldu adı. Milyarlarca lira toplandı. Peki sonra? Sonra Katliam oldu.
‘Çök, kapan, tutun’
100 milyara yakın deprem vergisi toplayan bir hükümetin halkına sunduğu tek çalışma ‘Çök, kapan, tutun’
Birkaç ay sonra, birkaç ay öncesine kadar Prof. Dr. Naci Görür’ün uyardığı bölgede bir gece gökyüzü aydınlandı. Sonra hiç bitmeyen bir sarsıntı….
‘Ayağımın altından zemin düştü…’
“Önce hafif sallandı. Çocuklara kolonların altına girin bekleyin dedim. Gittikçe hızlandı, bebeği kucağıma aldım. Sonra her şey evin içinde havalanmaya başladı. Her şeyi havaya fırlatıyordu. Salonun duvarı yok oldu, dışarıyı gördüm…”
“Binadan çıktığımda arkamdan yıkıldığını duydum. Büyük bir gürültüyle. Çığlıklar yükseliyordu her yerden. Ailelerimizin sesi geliyordu. Yardım istiyorlardı ama bir şey yapamıyorduk. Yangın çıktı binada, kimse gelmedi…”
“Yataktan fırladım. Kolona tutundum. Çok güçlü sallıyordu. Hiç bitmiyordu. Tavandan bir şeyler dökülmeye başladı. Sonra parçalar kopmaya devam etti. Tutunduğum kolon kırıldı ve beni fırlattı. Her şey üzerime yıkıldı. Elimle kazmaya çalıştım. Küçük bir delik açtım. Binanın enkazı yavaş yavaş çökmeye devam ediyordu. Belime kadar dışarı çıktım. İkiye bölüneceğimi düşündüm. Kanım betonlar arasında kayganlaştırıcı etki yaptı. Sürünerek çıktım. Her yer yıkılmıştı, her enkazdan çığlıklar geliyordu. Hiçbir şey yapamadım…”
“…Çatırdamalar başladı, ayağımın altından zemin düştü, üst kat da üzerime geldi. Bina burulmaya başladı. Burularak çöktü…”
Sonrası böyle. Anlatımlar bizzat depremi yaşayan vatandaşlardan. Daha fazlası da var. Elinden kayan çocuklarını kurtaramayanlar, ‘baba yardım et’ diyen çocuğuna yardım edemeyenler. Ailelerinin çığlıklar içinde ölümünü izleyen insanlar. Hiçbiri ne çökecek, ne kapanacak zaman bulamadı. Bu deprem onlar için kameralar karşısında yapılan bir şov değildi. Bu deprem onlar için bir katliamdı.
İlk işleri belgeleri yok etmekti
Yıkılan binalar içinde bir iki yıllık yeni binalar da vardı. Deprem bölgelerine yapılmasına izin verilen gökdelenler de. Hepsi de ‘depreme dayanıklı’ sloganı ile milyonlarca insana satıldı. İnsanlara yaşarken milyonlarca liralık mezarlar sattılar. Bile isteye… En tepeden en alta kadar bütün yöneticilerin izni ve isteğiyle. Bu yüzden bu deprem bir katliamdı.
Suçlular önce delilleri karartırlar. İnsanlar enkaz altında yardım isteyen yakınları için ‘VİNÇ’ diye bağırırken iki vinç içinde insan olmayan tek katlı bir binayı yıkmak için yola çıktı hem de depremin ilk günlerinde. O bina Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Hatay İl Müdürlüğü’ydü.
Binada Hatay ve çevresindeki bütün yapı denetim raporları, depreme dayanıklılık sonuçları ve daha birçok belge vardı. Yok edilmek istenmesinin nedeni ise o belgelerin altındaki imzalardı. Islak imzalar, isimlerle birlikte. İktidarın ilk işi o belgeleri korumak olmalıyken onlar yok etmeye çalıştı. Onları korumaya çalışan Avukat Ömer Meşe günlerce tek başına nöbet tuttu. Enkazdan tek tek belge topladı. Kimse gelip almadı. Savcı belgenin fotoğrafı çekilirken ‘parmağım gözüktü lütfen yeniden çek’ dedi. O kadar korkuyordu ki parmağından tanınacağını düşündü. Sonra da izne ayrıldı.
Bu yüzden bu bir katliamdı.
Ezilerek, yanarak, donarak öldü insanlar
Deprem sonrası iki gün hatta ilçe ve köylerde üç gün insanlar tek başına kaldı. Yakınları enkazdan çığlık atarken onlar yağmurda, karda enkaz başında çırpındı. Her şeyin tek elden yapılacağı inadı ve bir sürü liyakatsızın ne yapacağını bilememesi… ama her şeyden önce “Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle…”cümlesini kuracak emrin gelmemiş olması o insanların bağıra bağıra ezilerek, yanarak, donarak ölmesine neden oldu.
Evet, kimileri yardım edin diye bağırırken artçılarla çökmeye devam eden enkazlarda ezildi.
Kimileri soğuktan yardım beklerken donarak öldü.
Kimileri deprem sonrası doğalgaz ya da sobaların yol açtığı yangınlarda yanarak can verdi.
Kimileri de o dumanlarda boğuldu.
Yakınlarını teşhis etmeye çalışan depremzedeler her türlü ölümü gördü.
Bu yüzden bu bir ‘KATLİAM’ dı.
Anlamak için empati kurun
Ekranda izlediğiniz hiçbir görüntü orada yaşananları size yansıtmaya yetmedi inanın. Katliamı, acıyı, çaresizliği tanımlayacak kelime bulamadım. Yetmedi sözcükler, yeterince anlatamadım. Daha yazacak çok şey var inanın ama empati kurmanızı isteyerek bitireceğim. Çok acı gelecek biliyorum ama özellikle de beklenen Marmara depremi bölgesinde yaşayanlar kursun bu empatiyi.
Bir depremzedenin bana sorduğu ve aklımdan hiç çıkmayan soruyu size soruyorum;
“Düşünün ki aynı binada oturduğunuz dostlarınız var ya da aynı mahallede. Yıllarca akşam yemeklerini birlikte yediniz, tatile birlikte gittiniz, çocuklarınız okul arkadaşı. Bir gece büyük bir deprem oluyor. Kendinizi dışarı zor atıyorsunuz. Ailenizin arkanızda olduğunu düşünüyorsunuz çünkü el ele çıkıyordunuz. Ama binadan çıkınca arkanıza bir dönüyorsunuz ki kimse yok. Bina çöküyor içinden ailenizin çığlıkları geliyor. O eski dostlarınız da dışarda hepinizin çocukları içerde. Ortada sadece bir vinç var. Ne yapardınız?”
Birbirleri ile kavga ettiler hem de küreklerle. Hepsi ailesini kurtarmak için çabaladı. Çoğu başaramadı. Artık birbirlerine bakmıyorlar bile.
Bu yüzden tarihte bir doğal afetten ‘katliam’ diye bahseden ilk ülke Türkiye olacak.
Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.
- Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
- Kan dolaşımını hızlandırır,
- Kronik yorgunluğu azaltır,
- Bağışıklık sistemini güçlendirir,
- Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
- Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
- Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
- Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
- Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.
Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER
- SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
- 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
- SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
- Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
- Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
- DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
- 05523307100-05325466184
- www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
- www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
- www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,