Enfeksiyon salgını: Acil servislere müracaatlar yüzde 50 arttı

İzmir’de gribal enfeksiyon bulgularıyla Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’ne müracaatlarda yüzde 50’den fazla artış olduğunu söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Güneş Şenol, bu müracaatların daha da artmasını beklediklerini açıkladı.

Solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan hastalıklardaki artışın olağan olduğunu tabir eden Prof. Dr. Şenol, “Hastaların kapalı alanda vakit geçirmesi bulaş riskini arttırıyor. Hasta bireylerin ve çocukların mümkün olduğu kadar kapalı alanlarda bulunmaması, işe ya da okula gitmemesi, sağlıklı insanlardan uzak durmaya çalışması toplumsal sorumluluğun bir gereğidir” dedi.

Prof. Dr. Güneş Şenol

EN FAZLA İNFLUENZA VE KOVİD

Prof. Dr. Güneş Şenol, her yıl kış aylarında soğuk algınlığı şikayetlerinin arttığını kaydetti. Bilhassa acil servise hem erişkin hem çocuk hasta geldiğini anlatan Prof. Dr. Şenol, sürecin sürpriz olmadığını belirterek, şunları söyledi:

– İki, üç hafta öncesine nazaran polikliniğe müracaatlarda en az yüzde 50 artış var. Acilde ise daha da fazla oranda gribal enfeksiyon bulgularıyla başvuran erişkin ve çocuk hasta görüyoruz. Bakanlık yıllardır bunu takip ediyor. Kestirim ettiğimiz üzere en fazla influenza, koronavirüs, parainfluenza enfeksiyonları geliyor. Lakin her müracaatta hangi virüsün olduğunu ayırt etmek çok gerekli değil.

– Hastalığın ne kadar ağır olduğu ve nereye kadar evrilebileceğini öngörmemiz gerektiğinden bilhassa yaşlı ve eşlik eden öbür hastalıklara sahip bireylerin eklenebilecek sorunları öngörmek açısından virüsün tipi değerli olabiliyor. Esasen ağır seyredecek enfeksiyonlar, laboratuvar bulgularıyla kendini muhakkak ediyor. Onlarda ek tedbirler almak gerekiyor. Bağışıklığı olağan, erişkin ve rastgele bir ek hastalığı olmayan bireylerde beklentimiz, bulguların birkaç gün içinde gerilemesidir.

“HASTA ŞAHISLAR İŞE VE OKULA GİTMESİN”

En sık nezle olgusuna rastladıklarını Prof. Dr. Şenol, bunların ateşsiz, burun akıntısı, hapşırık ve göz kızarıklığıyla seyreden hastalık kümesi olduğunu kaydetti. Bunun yanı sıra üst teneffüs yolu enfeksiyonu, grip, influenza ya da Covid-19 dışı öteki koronavirüs enfeksiyonlarının da görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Şenol, şöyle devam etti:

– Grip gibisi hastalık yapan, kimi alt teneffüs yolu enfeksiyonlarına yol açan hastalıklar son haftalarda arttı. Giderek artmasını bekliyoruz. Hastaların kapalı alanda vakit geçirmesi bulaş riskini arttırıyor. Kişinin hastalığı hafif geçirmesi için genel bağışıklığı arttırıcı, uyku nizamı ve açık alan aktivitelerine yük verilmesi gerekir. Şikayetler başladığında evvel aile doktorlarına başvurulmalı. Onların yönlendirmesi doğrultusunda ilgili üniteler müdahaleyi gerçekleştiriyor. Hasta olan şahısların ve çocukların mümkün olduğu kadar kapalı alanlarda bulunmaması, işe ya da okula gitmemesi sağlıklı insanlardan uzak durmaya çalışması toplumsal sorumluluğun bir gereğidir.

“AŞININ YAN TESİRİ GÖZ ARKASI EDİLECEK KADAR AZ”

Hasta şahısların mecburilik hallerinde topluluk içinde bulunması gerektiğinde maske takarak virüsün etrafa saçılmasını engelleyebileceğini belirten Prof. Dr. Şenol, alışveriş merkezlerinde ve toplu taşıma araçlarında maske takılması gerektiğini tabir etti.

Risk kümesinde olan şahısların, influenza geçirmediyse hala grip aşısı yaptırabileceğini kaydeden Prof. Dr. Şenol, “Grip aşısını belirli risk faktörleri olan bireylere, 65 yaş üzeri, kronik bronşiti olanlar ve bağışıklık sistemini etkileyen ilaç kullananlara tavsiye ediyoruz. Bilgilerimize nazaran dünyada da Türkiye’de de grip olguları kümelenmeye başladı. Risk kümesinde olan şahıslar şayet influenza geçirmediyse hala aşı yaptırabilir. Covid-19 ya da influenza aşılarının argümanı, ‘Bu aşıyı olduk, hiçbir biçimde enfeksiyon bulaşmaz’ değildir. Bilhassa bu küme aşılarda emel, enfeksiyonun klinik olarak ortaya çıkmamasıdır. Temelde bizim beklentimiz hastaneye, ağır bakıma yatışların, entübasyon ve ölümlerin azaltılmasıdır. Aşılar bu hususta başarılıdır. Yan tesirleri de göz gerisi edilebilecek kadar azdır” dedi.

“ANTİBİYOTİKLER ÇOK FAZLA KULLANILIYOR”

“Antibiyotiklerin gereksiz ve çok fazla kullanıldığını görüyoruz” diyen Prof. Dr. Şenol, kelamlarını şöyle noktaladı:

– Soğuk algınlığı kliniği olan hastalarda öncelikle düşünülmesi gereken ilaç kümeleri değildir. Bazen grip üslubu enfeksiyonlardan sonra bu virüsün yaptığı yapısal hasarlardan kaynaklanan nedenlerden ötürü antibiyotik kullanılması gereken durumlar oluşabiliyor. Lakin bu çok azdır. Bir günlük burun akıntısında asla antibiyotiğin hiçbir yeri ve güzelleştirici tesiri yoktur.

– Yalnızca kişi kendini inançlı modda hissedebilir. Aile doktorunun teklifiyle ağrı kesici, öksürük için rahatlatıcı ilaçlar kullanılabilir. İstirahat ile bu süreç atlatılabilir. İnfluenza ve koronavirüs enfeksiyonlarında ise Covid-19’un dışında soğuk algınlığı gibisi enfeksiyonlara yol açan koronavirüsler var. Bunlar mevsimsel olarak karşımıza çıkar. Bu virüslerde hastalık süreci biraz uzayabilir. Ateş ve beden ağrısının yanında bazen birkaç hafta süren öksürük şikayetleri olabilir.