Türkiye Ulusal Risk Kalkanı projesinin birinci toplantısı Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde gerçekleşiyor.
6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli iki sarsıntının ve devamındaki12 bin artçı sarsıntısının tesirlerinin yaşandığı zahmetli bir devirden geçildiğini söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sarsıntılar, ülkemizin 11 kentinde büyük can kayıplarına ve ağır yıkımlara yol açtı. Hayatını kaybeden 45 binin üzerindeki her bir vatandaşımızın, yaralanan 115 bin insanımızın her birinin acısı yüreklerimizdedir” dedi.
Yaklaşık 14 milyon insanın hayatını direkt etkileyen, 3,5 milyon kişinin Türkiye’nin öteki kentlerini göç etmesine yol açan bu felaketin yaralarını sarmak için gece gündüz çalıştıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Arama-kurtarma süreçlerini enkaz kaldırma faaliyetleri, onu da yine inşa ve ihya çalışmaları takip ediyor. Hasar tespit çalışmaları bitince, kentlerimizde yapacağımız yeni konutların ve köy meskenlerinin sayıları netleşecek. Şu an için yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı 214 bin binada 608 bin bağımsız kısım belirledik.”
“YATAY MİMARİDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ”
Depremzede vatandaşların şimdilik çadır kentlerde, konteyner kentlerde, yurtlarda, kamu misafirhanelerinde ve otellerde konuk edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca, köylerine ve başka kentlerde kiraladıkları yahut kendileri için tahsis edilen meskenlere giden çok sayıda vatandaşımız da var. Bu kadar büyük bir yıkım karşısında, hayatı hızla olağanlaştırmak için evvel insanlarımızın temel muhtaçlıklarını karşılamamız koşuldur. Birinci anda bu muhtaçlıklar arama-kurtarma, yardım takımıydı, bunu ekmek, su, çorba üzere besin tedariki gereksinimi takip etti, çabucak akabinde battaniye, giyecek, çadır, konteyner üzere barınma gereksinimi geldi” formunda konuştu.
Depremin birinci iki haftası geride kaldığında, artık kalıcı barınma muhtaçlığını hızla giderecek adımları attıklarını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ortada NATO’dan gelen nitekim çok kaliteli, bunun yanında benzeri İsviçre’den gelen çadırlar, onlar da bir kompleks hâlinde burada yerlerini aldı. Bunun için taban ve etüt çalışmaları bitmiş olan projelerimizden başlayarak, süratle yeni konutların, yeni hayat alanlarının inşasına başladık. Yeni yerleşimleri planlarken, kentlerimizin tarafını, mümkün olduğu kadar ovalardan dağlara, yeri sağlam yerlere döndürüyoruz. Kadim kent yerleşimlerimizi ise, tarihi ve kültürel varlıklarımızı da yaşatacak, birebir vakitte afetlere karşı güçlendirecek bir anlayışla ihya etmeyi hedefliyoruz. Yatay mimariden taviz vermeyeceğiz” dedi.
