Ev sahibi kiracı kavgaları durmak bilmiyor

Fatih’te Gülhayat Ç. ve oğlu Mert, meskenini boşaltmalarını isteyen konut sahiplerinin saldırısına uğradığını sav etti. Kiracı Gülhayat Ç. (44), “Ev bulduğumuzda çıkacağımızı söyledik, kabul etmedi. Konut sahibi 1.5 ay evvel dairenin elektrik ve suyunu kesti. Geçtiğimiz gün konutumuza gelip oğluma saldırdı” dedi. Konut sahibi ise, “Asıl mağdur olan biziz. Kira kontratı yok, elektrik ve suyu kaçak kullanıyor. Binaya ziyan verip, güya bunların hatalısı bizmişiz, hanesine tecavüz etmişiz üzere ithamlarda bulunuyor” diye konuştu.

Gülhayat Ç., 2021 yılı Nisan ayında taşındığı Fatih Zeyrek Mahallesi’ndeki meskenini, haziran ayında satın alan Ramazan Ergenlioğlu’nun meskeni tahliye etmesi için zorladığını, kendisine ve 17 yaşındaki oğluna saldırdığını ileri sürdü.  Gülhayat Ç., Ergenlioğlu’nun yaklaşık 2 ay evvel dairenin elektrik ve suyunu kestirdiğini, evvelki gün de konuta gelerek kendisine ve oğlu Mert Y.’ye saldırdığı argüman etti.

Gülhayat Ç., konut sahibinin oğlu Mert Y.’nin boğazını sıkıp, başını duvara vurduğunu, bağırarak yardım istemesi üzerine kaçtığını öne sürdü. Gülhayat Ç. oğlunu hastaneye götürerek darp raporu aldığını ve savcılığa kabahat duyurusunda bulunduğunu da söyledi.

“ARTIK YAŞAMAK İSTEMİYORUM”

Gülhayat Ç., dairenin satıldığını öğrendikten sonra mesken aradığını belirterek “Ev ararken işten bile çıkarıldım. Saatlerine yetişemiyorduk. Çok güç durumdayım. Her gün meskene gelip tehdit ve hakaret ediyordu. Yaklaşık 2 aydır elektrik ve suyumuz yok.

Komşularda telefonumu şarj edip, çamaşırlarımızı yıkıyoruz. Mescitten su taşımaktan artık utanıyorum. İstanbul’un göbeğinde bize mağara hayatı yaşatıyorlar. Terasa girip eşyaları kırıyorlar. Elektriği bağlatıyoruz meskeni toplayalım diye, sabah gelip tekrar kesiyorlar.

Ev arıyoruz bulamıyoruz. Nefes aldırmıyorlar” dedi.  Yüzde 45 engelli olduğunu ve oğluna bakabilmek için çaba ettiğini söyleyen Gülhayat Ç., “Oğlumu darbettikten sonra asla uzlaşmayı düşünmüyorum. Hayatı zindan ettiler. Yaşamaktan bile yoruldum artık yaşamak istemiyorum” diye konuştu.

“HER ŞEYİ YAPABİLECEKLERİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

Yaşadıklarından sonra mesken sahibinin her şeyi yapabileceğini düşündüğünü lisana getiren Gülhayat Ç., “İnsanlar çok gaddar olmuşlar. Yardım etmek yerine daha da güç duruma sokuyorlar. Bu adamın cezasını çekmesini istiyorum.

Geri dönüşüm kağıdından yapılan kapılar vardı, durmadan kırılıyordu zati. Çocuk da şaşırıp ‘Ben kırdım’ dedi. Sen nasıl kırarsın diyerek oğlumun boğazını sıktı. Duvara başını vurdu. Yanındaki 2 kişi sıkıntı tuttu. Ben bağırınca mahalle ayağa kalktı, onlar da kaçtı” formunda konuştu.

“ASIL MAĞDUR BİZİZ”

Ev sahibi Ramazan Ergenlioğlu, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirtti. Memleketler arası turizm yatırım danışmanlık şirketi sahibi olduğunu, İstanbul’da yaklaşık 60-70 konutları olduğunu tabir eden Ergenlioğlu “Binayı alalı 3.5 buçuk ay oldu. Tadilat sürecimize başladık lakin, hanımefendinin suçlamalarından ötürü yapamadık.

Elektrik ve su kaçak kullanılıyor, ihbarlarda bulunuldu. Şu an esasen yasal olarak bir süreç devam ediyor. En son camı kırmışlar, orada yaşanacak bir durum yok. Bize ağır ithamlarda, suçlamalarda bulunuluyor. Ben İzmir’deyken büyük suçlamalarla karşılaştım. Kendisi iftira edip, meskenden ayrılmak için 500 bin lira üzere yüksek bir meblağda talepte bulundu” dedi.

Ergenlioğlu asıl mağduriyeti kendilerinin yaşadığını belirterek, şunları söyledi “Personelim 3 aydır orada çalışamıyor. Bayan onlara bağırıp, haneye tecavüzden daima şikayet edeceğini söylüyor. İş yaptıramıyoruz. Rastgele bir kira kontratı yok. Aldığımızda da yoktu. Hiçbir elektrik ve su faturası yok.

Her şeyi kaçak kullanıyor. Tahliye kararını bekliyorum. Kendisine konut bulması konusuna da yardımcı olmaya çalıştık. Talepleri çok fazla. Daima iftiraya dayalı suçlamalarda bulunuyor. Biz de şu an savcılıktan çıkacak kararı bekliyoruz. En sonunda kendisi bana saldırdı, çocuğu camları kırıp üzerime yürüdü. Hanımefendi bağırdıktan sonra aşağı indim. İşçimiz bıçak çektiğini söyledikten sonra, o binada hiçbir şey yapamıyoruz, gidemiyoruz da. Polise palavra söz verdi, ‘haneye tecavüz ettiler’ dedi.

Kendisi binaya ziyan verdi. Güya bunların hatalısı bizmişiz, hanesine tecavüz etmişiz üzere ithamlarda bulunuyor. Ancak ben İzmir’deydim o vakit. Polis aradı beni. Burada camlar kırılmış, haneye tecavüz edilmiş dedi. İzmir’de olduğumu, bu türlü bir şeyin mümkün olmayacağını söyledim. 2-3 gün sonra İstanbul’a geldiğim binaya gittim. Oğluna, ‘Cam kırılmış, kim kırdı’ dedim.

Oğlu, ‘Ben kırdım’ dedi. Camı neden kırdığını sordum, ‘Kırmam gerekiyordu’ dedi. Karakola neden benim kırdığımı söylediğini sordum, ‘Öyle olması gerekiyordu’ dedi. Yalnızca ortamızda bir itişme oldu. Ondan sonra da süreci bilmiyorum. Karakola gitti ya da gitmedi. Zira karakoldakiler de çok bezmiş durumda. Sonra gerimden gelip bıçaklı atakta bulunmaya çalıştı. Genç, bilgisiz bir çocuk. Haklıyken, hatalı duruma düşmemek için şu an hiçbir şey yapamıyoruz.” (DHA)