Fenerbahçe Beko tekrar Avrupa’nın zirvesini istiyor

Fenerbahçe Beko Genel Menajeri Derya Yannier, ana amaçlarının sarı-lacivertli erkek basketbol grubunu tekrar Avrupa’nın tepesine taşımak olduğunu söyledi.

Sezon başında başantrenör değişikliği ve kadroyu büyük oranda yenileyerek 3 yıllık bir planlama yaptıklarını anlatan Derya Yannier, “Bu süreç sabır gerektiriyor. Ana amaç olarak Fenerbahçe‘yi tekrar Avrupa’nın tepesine taşıyacağımızı söyledik. Bu 3 sene içinde üst üste inşa ederek oraya varacağımızı öngördük. Şu anda THY Avrupa Ligi’nde play-off’lara kalmış durumdayız. Geçen dönem play-off’lara kalamamıştık. Münasebetiyle üzerine ufak da olsa bir tuğla koyduğumuzu söyleyebiliriz lakin bir mevzunun içimizde ukde kaldığını da söylemem lazım. Dönemin büyük bir kısmını daima birinci 5’te götürdük. Son haftada 8’inci bitirmek, eşleştiğimiz kadrodan bağımsız, içimizde buruk bir tat bıraktı. Daha üst sıraları hak etmiş olduğumuza inanıyoruz.” diye konuştu.

Avrupa Ligi’nde çok savlı grupların play-off dışında kaldığı son yılların en rekabetçi dönemlerinden birinin yaşandığını aktaran Yannier, şunları söyledi:

“Herkes herkesi yenebildi. Kalite tartışılır ama sportif rekabet seviyesi olarak tahminen de en uygun Avrupa Ligi dönemlerinden biri oldu. Bu türlü bir dönemde kendimizi play-off’a atmış olmak ve bundan sonrası için de tıpkı mütevazılık ve açlıkla devam edecek olmak bizim için artı taraf. Artık play-off’lar başlıyor ve bu birinci adımı daha da ileriye taşımak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Türkiye Ligi’nde de tüm dönemi birinci 2’de götürdük. Burası da uzun bir maraton. Bizim üzere Avrupa Ligi’nde oynayan gruplar bazen burada birebir takım yapısı ve konsantrasyonla oynayamayabiliyor, vakit zaman önceliklendirme yapmak durumunda kalabiliyor. Fakat oradaki amacımız de her vakit şampiyonluk.”

“Dörtlü Final bahtımızı zorlamak için elimizden geleni yapacağız”

THY Avrupa Ligi play-off çeyrek finalinde karşılaşacakları Yunanistan grubu Olympiakos’un şampiyonluk favorisi gösterildiğini belirten Derya Yannier, eksikleri bulunmasına karşın Dörtlü Final’e yükselebilmek için ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.

Avrupa basketbolunun kulüpler seviyesindeki bir numaralı tertibinin 34. ve son haftasında Sırbistan grubu Kızılyıldız’a mağlup olmaları nedeniyle sıralamalarının ve play-off’taki rakiplerinin değiştiğini hatırlatan Yannier, “Her şey elimizdeydi. Kızılyıldız, play-off’a kalamamış bir ekip olarak karşımıza çıktı lakin dönem içinde birtakım oyuncularını kullanamamış olduklarını da unutmamak lazım. Play-off’a kalamamış bir kadronun son maçında tribünlerin neredeyse bir saat öncesinden büsbütün dolduğunu görmek de basketbol ismine olumluydu. Bu türlü bir ortamda oynamak doğal olarak bizi zorladı ancak bir yandan da Avrupa basketbolu ismine sevindiriciydi. O maçta talih biraz lehimize olsaydı ve daha akıllı kararlar verebilseydik şu an 5’inci olacaktık ve öbür bir rakibi konuşacaktık.” değerlendirmesinde bulundu.

Normal dönemi başkan bitiren Olympiakos’un çok güçlü bir ekip olduğuna vurgu yapan Yannier, şu sözleri kullandı:

“Rakip kim olursa olsun, düzgün durumda olduğumuzda biz bu ligdeki her kadroyla oynayabileceğimizi ve hatta birçok devirde de oyunumuzu dikte edebileceğimizi gösterdik. Birinci dönemimiz olmasına ve birtakım taşlar büsbütün yerine oturmamasına karşın, bilhassa aşikâr kısımlarda bunu ortaya koyduk. Olympiakos çok pahalı bir rakip. 2-3 yıldır inşa etmiş oldukları bir yapı var, bizim başında olduğumuz sürecin neredeyse son basamağına gelmiş durumdalar. Nizam olarak çok oturmuş bir grup. Basketbol ve birliktelik manasında Avrupa Ligi’nde dönemin en istikrarlı grubu diyebiliriz. İşimiz kolay olmayacak. Saha avantajı da onlarda ancak kıymetli olan bizim orada hangi fizikî ve kadro bütünlüğü haliyle alanda olacağımız. Uzun müddettir sakatlıklarımız da var ve dönemin son kısmını maalesef bir ortada oynayamadık. Bu bir mazeret değil fakat bizim üzere yeni kurulmaya başlayan bir kadro için değerli bir faktör. Bilhassa deplasmanda kuvvetli bir atmosfer olacak. Şimdiden biletlerin tamamının tükendiğini duyuyorum. Yeterli bir kadroya karşı oynayacağız. Olympiakos, bu ligin favorisi olarak gösteriliyor lakin biz de Fenerbahçe Beko‘yuz. Umarım en sağlıklı halimizle gideriz fakat bu biçimde gidemesek bile en güzelini yaparak son ana kadar Dörtlü Final bahtımızı zorlamak için elimizden geleni yapacağız.”

“Sakatlıklardan canımız hayli yandı”

Bu dönem sakat oyuncuların sayısının fazlalığı nedeniyle çok kasvet yaşadıklarının altını çizen sarı-lacivertli grubun genel menajeri, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Sakatlık üzerine çok baş yorduğumuz ama bir yandan da çok net sonuçlara varamadığımız bir mevzu. NBA’de de bilhassa ana oyuncular özelinde yaşanan sakatlıklar geçmişe nazaran çok daha fazla. Bunun sebebi olarak bir sürü farklı teori var. Basketbolun suratının ve fizikselliğinin artması, rekabetçi maç sayısındaki artış, yaz devrinde yeteri kadar dinlenememe. Ama sonuç olarak bizim de bu sene sakatlıklardan maalesef canımız hayli yandı. Jekiri’nin sakatlığı devrinde takımımıza Kostas Antetokounmpo’yu eklemiştik. Sonra da gelecek sezonki yapılanmamızı düşünerek Tyler Dorsey’i ortamıza kattık. Takımımız kağıt üzerinde 18 kişi lakin bu 18 kişinin daima bir arada ve sağlıklı olarak birlikte antrenman yapabildiği gün sayısı yalnızca 3. Bu durum trajikomik bir şey. O üç gün sonunda da burada Bologna maçı oynamıştık hatırlarsanız ve havamız çok farklıydı.

Biz birlikte egzersiz yapma lüksünü maalesef çok fazla yaşayamadık ve bu yeni bir grup için çok değerli bir eksiklik. Şu anda tüm dönem boyunca hiç egzersiz kaçırmayan oyuncu sayımız 2 ya da 3. Birçok oyuncumuz sakatlık geçirdi. Bjelica’dan birinci 6-7 ay yararlanamadık. Şu anda da hala fizikî olarak yüzde 100 hazır değil. Jekiri ameliyat oldu ve 2-3 ay uzak kaldı. Pierre de 2 sefer farklı başka sakatlandı ve ikisinde de bir aya yakın kaçırdı. Wilbekin iki sefer sakatlandı ve ikisinde de bir aydan fazla kaçırdı. Motley bir periyot kaçırdı. Metecan hala ortamızda değil. Tarık’ın bir sakatlık devri oldu, Booker şu anda sakatlığı nedeniyle yok. Bunları üst üste koyduğunuzda sakatlık adedimiz çok fazla. Bunu tahlil etmeye çalışıyoruz. Buna teknolojik olarak da yatırım yapıyoruz. Kasa yönelik sakatlıkların uyarılması için bir sistem geliştirildi, buna yatırım yaptık. Yeniden Avrupa’nın ve Türkiye’nin en saygıdeğer kondisyonerlerinden ikisi ekibimizde. Buraya önemli emek harcayan çok kıymetli bir hekimimiz var ve sıhhat grubumuz de hem sayı hem de deneyim olarak çok değerli isimlerden oluşuyor. Kulüp olarak bu mevzuya bilimsel yaklaşmaya çalışıp önemli baş yoruyoruz ancak sonuçta play-off öncesi 4-5 sakat oyuncumuz var. Ne kadar dönme talihleri var ya da dönseler bile fizikî olarak bu düzeyde katkı verebilmeye ne kadar hazır olurlar çok net bir şey söyleyemiyorum. Önümüzdeki süreçte durumlarını gözlemleyip durumlarına bakacağız.”

“Geleceğini şimdiden planlama lüksüne sahip gruplardan biriyiz”

Avrupa basketbolunda çok fazla başantrenör değişikliği olacağını düşündüğünü belirten Derya Yannier, bu manada gelecek dönem öncesi avantajlı birkaç ekipten biri olduklarını söz etti.

Başantrenör ve takım olarak istikrarın kıymetine dikkati çeken Yannier, bahisle ilgili görüşleri şu halde aktardı:

“Sporla olağan bir iş ortasında ilişki kurabiliriz, örneğin restoran işletmek. Fenerbahçe‘den bağımsız konuşursam; grubun bir lideri ya da sahibi oluyor. Bir genel müdür alıyor ve o da bir şef, yani aslında basketbol tertibindeki koçu alıyor. Basketbolda ofis çalışanları var, restoranda da o tertibin çalışanları oluyor. Pekala bu restoran nasıl kalıcı ve başarılı olabilir? Daima şefinizi değiştiriyorsanız ya da size bir defa gelen müşteri mutlu kalıp tekrar geri gelmiyorsa, daima yeni müşteri aramak zorunda kalıyorsanız o restoran başarılı olamıyor demektir. Elbette daima yeni müşteriler de gelecek fakat tıpkı müşteri tekraren geliyorsa, belli bir kitleyi oluşturabiliyorsanız o restoranı başarılı sayabilirsiniz. Natürel ki teğe bir birebir olmasa da basketbolda da tıpkı şey geçerli. Gerçek insanları gerçek durumlara getirdiğinizde, bir başantrenör ve çekirdek oyuncu kitlesiyle istikrar grubun başarılı olması açısından çok kıymetli. Doğal ki burada tek bir yanlışsız yok lakin benim inancım bu biçimde. En değerli şey, bir ortaya getirdiğiniz insanların tıpkı lisanı konuşması. Saha içinde ve dışında yeterli arkadaş olmaları, mümkünse ailece görüşmeleri, kulübün gereksinimlerini içlerinde hissetmeleri ve kendilerini o kulübe ilişkin hissetmeleri… Bu manadaki istikrar bence çok değerli. Biz bu sürece koç Itoudis ile başladık. Bundan sonraki periyotta de tıpkı koçla devam edecek olmak bizim için bir avantaj. Bu yaz Avrupa basketbolunda başantrenör manasında olağandan fazla değişiklik olacak üzere gözüküyor. Kimi gruplar bu açıdan önünü göremiyor. Biz ise birkaç grupla birlikte geleceğini şimdiden planlama lüksüne sahip gruplardan biriyiz. Umuyorum istikrarlı yapıyı koruyabiliriz ve attığımız adımlar hakikat karşılık verir. Zira bir yerden sonra talih faktörü de devreye giriyor. Umarım taşlar yerine oturur, yeni eklemeler yapacaksak da bunlar bizim kimyamıza uygun olur. Bu noktada da çok ince eleyip sık dokuyoruz.”

“Altyapıda daha alt yaş kümelerine yatırım yapma yolunu seçtik”

Fenerbahçe Beko

“Benim için altyapı ve altyapıdan Türk oyuncuların yetişmesi çok kıymetli. Fenerbahçe Beko için altyapı her vakit toplumsal açıdan da değer arz etmesi gereken bir bahis. Lakin bir yandan da Fenerbahçe‘nin Avrupa’da geldiği düzey bakımından kimi gerçekler var. Avrupa’nın tepesine oynayan bütün ekiplerin direkt Avrupa Ligi düzeyinde oynayabilecek oyuncuları yetiştirmeleri mevcut kurallarda kolay değil. Birinci olarak; oyuncular artık altyapıdan koleje (NCAA) gidip para kazanabiliyorlar ve sizin bundan rastgele bir çıkarınız olmuyor. İkincisi ve en şimdiki örnek Alperen Şengün. Kendisi bir sene Avrupa Ligi oynamadan şu anda NBA’in yıldız adayları ortasında. Bunlar Avrupa basketbolu için üzücü ve çok önemli tehditler. Tahminen bir ölçü bonservis alıyorsunuz ancak bunlar, bu oyuncuların size katabileceklerinin yanında kıyaslanabilir düzeyde olmuyor. Avrupa’da temel sorun bu. Bu ülkenin en önde giden basketbol grubusunuz ama en uygun Türk oyuncularla oynayamıyorsunuz. Altyapıda orayı besleyecek sistemi kurmak kolay değil.

Biliyorsunuz bizim bir de Fenerbahçe Koleji DS Energy ismiyle Türkiye Basketbol Ligi’nde uğraş eden ikinci bir ekibimiz var. Bütün altyapı yaşlarımızda da önemli tahliller yaptık. Tüm Anadolu’yu taradık. Maalesef oluşan sistemden ötürü altyapıda bence balon bir piyasa oluşmuş. Benim oynadığım periyottan çok farklı. Ben birinci paramı 18 yaşında A gruba çıktığımda kazandım. Şu anda 13-14 yaşında yetenekleriyle biraz ön plana çıkan çocukları Anadolu’dan bulduğunuzda önemli bir bonservis bedeli vermeniz gerekiyor. Oyuncunun kalacağı yer ve bunun 8-10 sene garantisi, okul bursu, maaş beklentisi, her türlü desteği… Bunları üstü üste koyduğunuzda bu biçim bir yatırım maalesef çok mantıklı kaçmıyor. Ayrıyeten bu yaştaki çocukların basketbola para odaklı yaklaşmalarını da çocukların gelişimi açısından çok sağlıklı bulmuyorum. Günün sonunda bu oyuncular öbür gruplara dağılıyor ve A kadro yaşına geldiklerinde NBA düzeyinde değillerse tekrar bizim üzere kadrolara geliyorlar. Şu anda oluşan sistem bu. Biz buna tahlil olarak altyapıda antrenör düzeyini yükseltip daha alt yaş kümelerine yatırım yapma yolunu seçtik. 13-14-15 yaşında ve bizim kendi seçmelerimizden ortamıza katılan çocuklarımızda kâfi yetenek düzeyini görüyoruz. Sabırlı olup bu oyuncuları 4-5 yılın sonunda evvel kolej kadromuz vasıtasıyla hazırlama, sonra da mümkünse A gruba hazırlama yolunu seçtik. Lakin bu çok kuvvetli bir yol. Oyuncuları NCAA cazibesinden korumak da kolay değil. Burada kimseyi suçlamıyorum, onun da mantıklı bir yanı var lakin maalesef Avrupa’daki kulüpler bu manada çok fazla korunmuyorlar.”

“Bilet satış gelirimizi 2,5 milyon avrodan 4 milyona yükselttik”

Derya Yannier, bu dönem bilet satışından elde edilen geliri 2,5 milyon avrodan şu ana kadar 4 milyona yükselttiklerini söyledi.

Ülker Spor ve Aktiflik Salonu’ndaki yeniliklerden ve gelirleri arttırmaya yönelik çalışmalardan bahseden Yannier, şu sözleri kullandı:

“Ülker Aktiflik ve Spor Salonu, bizim Fenerbahçe Beko ofis ailesi olarak çok değer verdiğimiz bir mevzu zira bizim iş geliştirmemiz ve yeni gelir kalemleri yaratmamız gerekiyor. Basketbolun tüm cazibesine karşın maalesef Avrupa’daki kulüplerin büyük bir çoğunluğu hala para kaybediyor. Gelirleri arttırmamız ve masrafları denetim etmemiz gerekiyor. Fenerbahçe Beko olarak bilet satışından çok değerli bir gelir elde ediyoruz. Hem kulüpte hem de basketbol ofisimizde biletleme takımlarımız var. Bazen taraftarlarımızın güzeline gitmeyen stratejiler de olabiliyor. Ama günün sonunda bilet geliri bu grubun ayakta durması için yaratılan gelirlerin yüzde 25-30’unu oluşturuyor. Fenerbahçe Beko olarak geçen dönem 2,5 milyon avro olan bilet satış gelirimizi bu dönem şu ana kadar 4 milyon avroya yükselttik. Buna karşın kur dezavantajı nedeniyle kaybımız fazla oluyor. İnanın Avrupa’da bizden çok daha az bilet satan birtakım gruplar bize kur farkından ötürü yaklaşıyorlar. Taraftarlarımıza bilet fiyatları fazla gelebiliyor fakat kur çevriminden ötürü önemli paralar kaybediyoruz ve bütçemiz de avro-dolar üzerinden. Burada taraftarlarımızı da mağdur etmeden, mümkün olduğu kadar dengeyi tutturmaya çalışıyoruz.

Bunun yanında bilhassa dijitalde önemli bir gelişim alanı görüyoruz ve içeride bir iş geliştirme kısmımız var. Yaklaşık 10-12 kişilik, genç ve tıpkı vakitte deneyimli bir takımımız var. Her gün yeni gelir kaynakları yaratmaya çalışıyoruz. Salonumuzda taraftarlarımızı memnun etmeyi amaçladığımız yerler var. Müzemizi herkesin gezmesini tavsiye ederim. Salondaki davet alanlarımızı geliştirmeye çalıştık. ‘Courtside Lounge’ ve yemekli loca alanlarımızı güzelleştirdik. Basına yeni bir alan yaptık ve bu kısmın ardında onlara bir yemek alanı yarattık. Mümkün olduğu kadar hem gelir kaynaklarımızı artıracak hem de insanları memnun edecek tahliller bulmaya çalışıyoruz. Şunu da biliyorum, daha ateşli bir ortam da bekliyor beşerler. Fenerbahçe taraftarı Avrupa’nın en yeterli, en ateşli ve en sadık taraftarlarından biri. Ancak bir yandan bizim bunu gelire de dönüştürmemiz lazım. Örneğin toplumsal medyada 1 milyonun üzerinde takipçimiz var. Bu inanılmaz bir sayı. Fakat bunu ne kadar paraya çevirebiliyoruz? Bunlara her gün daha fazla baş yormalıyız. Taraftarlarımızın da bu bahiste bize anlayış göstermesini isterim. Bu salondaki atmosferi, bilet gelirimizi de koruyarak daha üst nasıl çekeriz, buna da baş yormaya çalışıyoruz. Bu mevzuda her türlü teklife de açığız.”

“Gherardini’nin yardımsever bakış açısı bana çok ilham verdi”

Fenerbahçe Beko Basketbol Operasyonları Genel Yöneticisi Maurizio Gherardini ile tanışma kıssasını ve yıllar sonra birlikte çalışma sürecini anlatan Derya Yannier, şunları kaydetti:

“Maurizio Gherardini 9 sene evvel Türkiye’ye geldi. Ben de 12-13 sene evvel basketbolu bıraktım. O devirde kendi geleceğime ve neler yapmak istediğime dair kararlar vermem gereken bir süreç geçiriyordum. O periyotta de koç Obradovic ve Gherardini, Türkiye’ye geldi ve Fenerbahçe’de Türk basketbolunun gelişimini etkileyecek bir sürecin temellerini attılar. Obradovic ve Gherardini, Fenerbahçe’de çok önemli bir kültür oluşturdular. Fenerbahçe, Avrupa’nın sayılı kulüpleri ortasına girdi ve en hürmet duyulan basketbol markalarından biri oldu. Ben de bu süreçte gidip kendisiyle tanışmak istedim. Tanışmamızdan sonra da bugüne kadar süren bir dostluğumuz ve ağabey-kardeş bağımız oluştu. Kendisi her şeyden evvel çok yardımsever bir insan. Bu bakış açısı bana her vakit çok ilham verdi. Alakamızı her vakit sürdürdük. O süreçte de benim Eskişehir ve Türkiye Basketbol Federasyonunda (TBF) çok değerli deneyimlerim oldu. Hatta federasyondan buraya geçtiğim periyotta Lider Hidayet Türkoğlu ve o dönemki CEO Ömer Onan ile çok güzel ilgilerimiz vardı. Orada farklı rollerle devam etmemi istediler. TBF’den ayrılmak kolay bir karar değildi zira orada da çok memnundum. Lakin Gherardini bu türlü bir yol haritası çizince o günkü koşullar o denli gelişti ve buraya geldim. Buradaki ikinci yılımı yaşıyorum. Şu anda yapmaya çalıştığımız, tekrar Fenerbahçe Beko’yu en başarılı olduğu periyotlara döndürebilmek. Ama süreçleri yaşarken bazen normalleştirsek de 5 sene üst üste Dörtlü Final ve sayılı finaller hiçbir kadronun Avrupa’da 20 sene boyunca istikrarlı biçimde yapmayı başardığı işler değil ve bu başarılara ulaşmak asla kolay değil. Şu anda Fenerbahçe Beko’nun çıkış trendini tekrar yaratmaya çalışıyoruz.”

“Fenerbahçe çok büyük bir kulüp”

Erkek basketbol şubesi olarak Lider Ali Koç ve yöneticilerin kendilerine çok büyük takviye verdiklerini vurgulayan Yannier, şunları kaydetti:

“Fenerbahçe nitekim çok büyük bir kulüp. Avrupa’nın neresine giderseniz gidin, uçaktan indiğiniz anda bunu hissediyorsunuz. Bu noktada erkek basketbol şubesi ismine konuşacak olursam şunu söyleyebilirim. İdaremiz, başta Liderimiz Ali Koç ve basketboldan sorumlu idare şurası üyemiz Sertaç Komsuoğlu ve tüm idare heyeti üyelerimiz bize sürekli takviye oluyorlar. Dayanak dışında bugüne dek rastgele negatif bir şey yaşamadık. Başarısızlık kelam konusu olursa her vakit buradaki profesyonel grubun sorumluluğunda olacaktır ve bunun sorumluluğunu her vakit ben almaya hazırım. İşin bu tarafını paylaşmak istedim. Fenerbahçe nitekim çok büyük bir kulüp. Bu türlü bir grubun rastgele bir yerinden modülü olabilmek çok kıymetli bir değer. Elimizdeki bu bedele her manada sahip çıkmalıyız. Kendi adıma liderimize, idaremize ve Sertaç Bey’e tekrar teşekkür ediyorum. Yolu bize sonuna kadar açıyorlar ve yürümemizi istiyorlar. Bundan sonrası bizim sorumluluğumuzda.”

“Taraftardan tek ricam olumlu olmaları”

Sarı-lacivertli taraftarlara müspet kalmaları ve sabırlı olmaları davetinde bulunan Derya Yannier, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Fenerbahçe’de ikinci dönemim. Bu topluluğun lokomotifi her vakit futbol. Bunu yok saymak mümkün değil. Umuyorum orada da istenilen başarılara her vakit ulaşılacaktır lakin spor sabır, aidiyet ve vakit istiyor. Taraftardan tek ricam müspet olmaları olacaktır. Negatif ortam yaratmak koçları ve oyuncuları çok farklı etkileyebiliyor. Bu nedenle genel olarak biraz daha müspet olmak bence yarar sağlayacaktır. Hakikat insanlara ve yapılara inanıp sabretmek muvaffakiyet için bu işin anahtarı. Sporda hiçbir şeyin garantisi yok ancak buradaki beşerler âlâ niyetleriyle bu kulüp için çalışıyorlar. Şu anda hakikaten bu türlü bir spor kulübü yok. Basketbolda hem erkeklerde hem de bayanlarda Avrupa şampiyonluğu… Tüm branşlar her vakit kendi kolunda doruğa oynuyor ve bu öbür kulüplerden çok farklı. Bu pahaya sahip çıkalım. Bizim özelimizde de öncelikle play-off’ta olmanın keyfine varalım. Üç yıllık sürecin birinci yılında play-off yaptık. Bunu sindirelim lakin aç kalmaya ve daha fazlasını istemeye de devam edelim. İki maçı en uygun formda bitirmeye çalışacağız. Sonrasında da üçüncü maçta buraya gelip taraftarımızla bütünleşeceğiz ve bu seriyi lehimize sonuçlandırmak için her şeyimizle gayret edeceğiz. Günün sonunda sonuç ne olursa olsun olumlu kalmaya devam etmemiz lazım. Sonra Türkiye Ligi şampiyonluğu için çabamızı tamamlamamız gerekiyor. Daha sonrasında da Avrupa’nın tepesine ulaşmak için inşa etmeye devam etmemiz lazım. İnandığım yol bu. Taraftarlarımızdan beklentim de bu yola dayanak olmaları.”