Her 5 bayandan birinde tesirli: Tüp bebek tedavisi yeni hamileliği kolaylaştırıyor
Bir yıldan fazla bir müddettir gebe kalmayı deneyen ve kendilerine “doğurganlıkları düşük” olduğu söylenen birçok kişi, doğal yolla gebe kalmanın imkansız olduğuna inanıyor.
Ancak, Daily Mail’in haberine nazaran, yaklaşık 5.200 bayanı içeren ve 40 yılı aşkın bir müddettir devam eden 11 çalışmanın bilimsel bir incelemesi, doğurganlık tedavisi yoluyla çocuk sahibi olan en az beş bayandan birinin daha sonra doğal olarak hamile kalacağı sonucuna vardı.
Bazı uzmanlara nazaran, doğurganlık tedavisi tekrar gebe kalmalarına yardımcı oldu.
Diğer uzmanlar da, bir çocuk sahibi olmanın kısırlığa neden olan sıhhat durumlarında yardımcı olabileceğini yahut ikinci sefer gebe kalmayı kolaylaştırabilecek formda gebe kalmaya çalışmanın gerilimini ortadan kaldırabileceğini öne sürüyor.
41 YILLIK ÇALIŞMALAR İNCELENDİ
İngiltere’deki University College London’da yapılan bilimsel incelemenin baş muharriri Dr. Annette Thwaites, “Bulgularımız, tüp bebek yoluyla bebek sahibi olduktan sonra doğal gebeliğin ender olmaktan çok uzak olduğunu gösteriyor.”
“Bu, bayanlar ve sıhhat uzmanları tarafından yaygın olarak kabul edilen ve medyada yaygın olarak söz edilen, bunun pek muhtemel olmayan bir olay olduğuna dair görüşlerle çelişiyor.” dedi.
Human Reproduction mecmuasında yayınlanan araştırma, 1980 ile 2021 yılları ortasında yayınlanan tüp bebek sonrası doğal gebelik üzerine global çalışmaları inceledi.
Genel bilgiler, beş bayandan en az birinin, doğurganlık tedavisi kullanarak bebek sahibi olduktan sonra yardım almadan gebe kaldığını gösterdi.
ÜÇ YIL İÇERİSİNDE…
Yaklaşık yüzde 18’i, doğurganlık tedavisiyle bir çocuğu doğurduktan sonraki üç yıl içinde doğal yolla gebe kaldı.
Çalışmanın muharrirleri, bayanların tüp bebek üzere bir süreçle çocuk sahibi olduktan sonra gebe kalmanın ender olmadığını ve aslında nispeten yaygın olduğunu bilmeleri gerektiğini söylüyor.
Kısırlık, 12 ay yahut daha fazla sistemli korunmasız cinsel bağlantıdan sonra gebelik elde edilememesi olarak tanımlanır ve yedi heteroseksüel çiftten birini etkilediği iddia ediliyor.
