İmamoğlu’ndan Bakan Soylu’ya reaksiyon: Bunlar şarlatan

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Bayrampaşa’da da bir dizi aktiflik gerçekleştirdi.

Altıntepsi kapalı pazarda vatandaşlar ve esnafla bir ortaya gelen İmamoğlu, yurttaşlarla ekonomik kriz ve seçim gündemli sohbetler yaptı.

Daha sonra İsmet Paşa Mahallesi’ne geçen İmamoğlu, Akpınar Parkı’nda, vatandaşların ağır ilgisi altında çay molası verdi. İmamoğlu, Güngören’in akabinde günün ikinci halk buluşmasını, Kartaltepe Mahallesi’ndeki eski lunapark alanında gerçekleştirdi.

Meydanı ve meskenlerinin balkonlarını, pencerelerini dolduran Bayrampaşalılar, İmamoğlu’na sevgi şovlarında bulundu. İmamoğlu, seçim otobüsünün dört bir yanını dolduran coşkulu kalabalığa yaptığı konuşmada, özetle şunları söyledi:

“BU MİLLETİ NİÇİN BİRBİRİNE DÜŞÜRÜYORSUNUZ?”

*Toplumun her katmanı burada. Giysisi, kuşamı, ömür biçimi, hiç fark etmiyor. Hepimiz, bizim için candır. Hepimiz kurban oluruz bu memleketin her evladına, her insanına, bayanına, erkeğine. Her yöresine, her etnik kimliğine hizmet etmenin yolunu arıyoruz. Ve bu yolu, 28 Mayıs’ta daima birlikte başlatacağız.

*Bayrampaşa, çok karma ilçelerimizden bir tanesi. Burada Türkiye’nin bütün fotoğrafını, bütün görüntüsünü çekebilirsiniz. Komşusunuz, omuz omuzasınız. Acı günlerimizi, yeterli günlerimizi daima birlikte yaşıyoruz.

*Yakın bir komşumuz, buradaki binalardan birinde yaşayan, çok sevilen, sayılan bir büyüğümüz Muzaffer Anlak Beyefendi merhum olmuştur. Rahmet diliyorum. Yeri cennet olsun. Allah rahmet eylesin. Bütün ailenize sabır diliyorum. Bugün burada bir miting yapıyoruz.

*Ama onun ruhuna Fatiha okuyoruz, onun ruhuna dua ediyoruz. Artık acıları paylaşıyoruz, güzellikleri paylaşıyoruz, hoşlukları paylaşıyoruz. Kurban olayım, bu milletin içine niçin nifak sokuyorsunuz? Bu milleti birbirine niçin düşürüyorsunuz? Oy için bedel mi? Siyaset için paha mi?

“NASIL YAPILIR, AKLIM ALMIYOR”

*Allah aşkına; bu oy dediğiniz, parti dediğiniz, makam dediğiniz şey, milletin takdiriyle olur, lakin milleti aldatarak olmaz. Bugünü kazansan bile, yarınları kaybedersin. Bir Allah’ın kulunun kalbini kırmak, bir beşere iftira atmak, bir palavrası gerçekmiş üzere insanlara anlatmak nasıl yapılır, benim aklım, terbiyem, ahlakım almıyor.

*Bakın; birini protesto edebilirsiniz. Birine kızabilirsiniz. Sevmeyebilirsiniz. Hizmetlerini kabul etmeyebilirsiniz. Lakin Allah aşkına, -ya sen kimsin- birine ‘terörist’ diyeceksin, birine ‘PKK’lı’ diyeceksin.

*Birine ‘vatan haini’ diyeceksin. Aldatmanın, aldanışın bugün Bayrampaşa’da bir olayını yaşadık pazar yeri ziyaretimizde. Ben ne diyorum? Kimseye, ‘Oyunuzu istiyorum’ demiyorum. İyi işler diliyorum. Bereketli pazarlar diliyorum. ‘Gününüz bereketli olsun’ diyorum. Kimseyi de orada, ‘Bana oyunu ver, biz oyunuzu istiyoruz’ vallahi de demiyorum, billahi de demiyorum.

*Gezintim daima böyledir pazar yerlerinde. Meydanlarda isterim. Televizyonlarda isterim. O farklı. Ya da birebir siyasi toplantılarda bunu isterim. Fakat pazar yerinde Belediye Lideri kimliğimle gezdiğim için, insanlara nezaketli davranırım. Artık o denli girmişim, güzel işler demişim. Daha birinci tezgah. Esnaf… Esnaf değil, o denli esnaf olmaz.

*Bana direkt, ‘Sen PKK’lısın. PKK’lıyı istemiyorum’ dedi. Sabırla uyardım. Israrla ‘PKK’lısın, PKK’yla yan yanasın…’ Bu türlü ısrarla… ‘O vakit sen PKK’lısın demek ki’ dedim.

“BUNU BENİM YÜZÜME SÖYLEYEN ALDANMIŞ ZAVALLIYI ALDATANLAR”

*Ben, bir terör örgütünün ismini burada bu türlü anmaktan utanıyorum. Bunu benim yüzüme söyleyen kişi, o aldanmış zavallı… Onu aldatanlar, temel günahkar. Ben toplumdan birisine ne dava bu türlü açarım, ne ederim; tahlil ararım.

*Ama onu dava edeceğim. Sonuna kadar da hakkımı arayacağım. Efendim yazıyorlar, ben ona, ‘Ahlaksız, terbiyesiz’ demişim. Daha ne diyeyim? Olağan ki ahlaksız, terbiyesiz. Niçin? Arkadaşlar, burada hiç kimsenin ulusal hislerine laf etmek, benim haddim olabilir mi? Olabilir mi? Buna bir Allah’ın kulu boyun eğebilir mi? Biz ne için yaşıyoruz?

*Biz ailemiz için, yuvamız için, vatanımız için, milletimiz için, bayrağımız için yaşamıyor muyuz? Sen kim oluyorsun da bana terör örgütü üyesi, terörist muamelesi yapacaksın? Lakin o zavallıyı dava edeceğim.

*Ama benim temel hesabım kiminle biliyor musunuz? Ona onu dedirtenlerle. Hesabım onlarla. Ben onlarca palavraya, iftiraya, kul hakkı yemeye dair onlarca ayeti, Kur’an-ı Kerim’den çıkartır, burada okurum size. Lakin bura yeri değil.

*Yahu Allah aşkına, Müslüman evladı, bir Müslüman, bizim dinimize mensup… Lakin söyleyeyim, dini pazarlayanlar değil, inançlı insanlardan bahsediyorum- inancıyla, kalbiyle, yüreğiyle Allah ortasında olanlardan bahsediyorum.

*O hoş inancımızın, Allah aşkına bu kadar büyük günah dediği şeyi bu millete yaşatanlara yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun. Ve onları Allah ıslah etsin. Onları Allah’a havale ediyorum. Allah onların gazabından bu milleti korusun. Evlatlarımızı korusun.

“ALLAH, BUNLARIN AHLAKSIZLIĞINDAN BU MİLLETİ KORUSUN”

*Aradaki farkı söyleyeyim. Milletvekilliği çalışmasını yapan bir bakan, şu anda bir ilçemizde… Bugün kendisini protesto eden, ‘Hak, hukuk, adalet’ diyen, ona karşı olan şahıslara, ‘Siz PKK’yla yan yanasınız, omuz omuzasınız’ diye bir bakan, mikrofondan kendisi anons ediyor. Ondan sonra da ‘ohhh ohhh’ yapıyor. Ya bunlar şarlatan. Bunlar vallahi şarlatan.

*Bunlar makus insan.  Allah, bunların ahlaksızlığından bu milleti korusun. Bunların davranış bozukluklarından bu milleti korusun. Nitekim korusun. Bunlara evlatlarınızı, çocuklarınızı sakın muhatap etmeyin.

*Bunları dinlemesinler. Bunlar insanları berbat yola sokarlar. Bunlar insanlarımızı birbirine düşürürler. Bunlar ne istiyor biliyor musunuz? Şu meskende oturan, o evdekiyle konuşmasın. O diğer partiyse, o öbür partiyse, birbirine selam vermesin. Bu apartman, o apartmana bakmasın.

*En çok neye üzülüyorum biliyor musunuz? Pazara giriyoruz. Selam veriyoruz herkese. Bir kısım insanların başı öne eğik. Güya bir düşman gelmiş. Niçin bu türlü biliyor musunuz? O işte onları dinleye dinleye, kalplerini buz kaplıyor.

“BU SEÇİM, GENÇLERİN GELECEĞİNİN SEÇİMİ”

*Sevgili gençler, birbirinizi sevin. Birbirinize hürmet duyun. Fikirlerinizi dinlemekten sakın kaçmayın. Birbirinizi anlamaya çalışın. Sizin ön yargınız yok. Pırlanta üzere kalbiniz var ve çok uyanıksınız. Sevgili gençler, hoş kızlar, hoş güzel delikanlılar, bu milletin geleceği sizlersiniz. Bunlara aldanmayın. Bu seçim sizin seçiminiz. Bu seçim, gençlerin geleceğinin seçimi.

*Bunlar, milleti birbirine düşürmek istiyorlar. Siz, inadına birbirinize sarılın. Birbirinizle kucaklaşın. Birbirinizi anlayın. Bakın bu memlekette her etnik kökenden insan var. Her inançtan insan var. Benim kalbim bana diyor ki, ‘Bak Ekrem, bir kişiyi bile ayırt edersen, bir kişiyi bile geride bırakırsan, sen başarısız olursun. Herkese ışık tut.’ Ben, bana oy vermeyene daha itinalı davranırım kalbini kazanmak için.

*Sevgili kardeşim, katiyetle vergilerin Saray’a değil, SMA hastalarına, evlatlarımıza harcanması konusuna katılıyorum. Bu yalnızca SMA hastaları değil, diğer hastalıklar da var ve çok değerli.

*Bu insanlarımızın çaresizliği beni üzüyor. Bu mevzu hem Cumhurbaşkanı adayımızın hem de bizim mevzumuz. Bunu kesinlikle tahlile kavuşturacağız. Seni hoş kalbinden ötürü tebrik ediyorum.

BAYRAMPAŞA OTOGARI ÜZERİNDEN “TEMİZLİK” ÖRNEĞİ

*Bayrampaşa’da birçok hizmetimizi anlatabilirim. Bakın bu meydanı ve cami inşaatını süratlice bitireceğiz. Birçok inşaatımızı anlatabiliriz. Mesela Bayrampaşa Otogarı’nı çok hoş dönüştürdük. Orası artık insanlarımızın kütüphanesine, sahnesine gittiği bir yer haline geldi. Temizledik o pisliği. Bu ne biliyor musunuz?

*Yılların birikmiş pisliğini temizlendiği vakit ne hale geldiğinin göstergesi. Onun için temizleyeceğiz. Sahip çıkacağımız çok şey var. Yalnızca İstanbul’da değil, memleketin her köşesinde temizleyeceğimiz, sahip çıkacağımız çok özel kıymetli işlerimiz var. Biz bu seçimde, yalnızca bir Cumhurbaşkanı seçmiyoruz.

*Bu seçim; başımıza bela olan, bizi birbirimize düşüren, iktisadımızı yerle bir eden, adaletimizi perişan eden, yargı sistemimizi yok eden, liyakati ortadan kaldıran, herkesi umutsuz hale düşüren, gençlerin geleceğe dair ümitlerini yerle bir eden bir sistemi, bir sistemi çöpe atma seçimi. Çöpe atacağız onu. Ve daima birlikte bu memleketi, bu canım devletimizi tekrar kurallar ve kurumlar devleti haline getireceğiz.

“TIPIŞ TIPIŞ KONUTLARINA YOLLAYACAĞIZ”

*Bu memleketin başına gelen belalar, her mevzuyu bir kişinin bildiği, o tek kişilik idarenin sonucudur. O bakımdan o tek kişilik idaresi de bu idaresi başımıza getirenleri de tıpış tıpış meskenlerine yollayacağız.

*Evet, o çiçekten günler çok yakın. Ne yapacağız? İnşallah 28 Mayıs’tan çabucak sonra seçim bitecek ve biz, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Atatürk’ün konutuna, Çankaya’ya yollayacağız. Onun için bu sistem çöpe gidecek. Yüzü millete dönük, milletin evlatlarını önemseyen, onun kelamlarını, onun hislerini, onun birikimlerini alan, güçlendirilmiş bir sistemle, Türkiye’yi demokratik bir düzlüğe taşıyacağız.

*Bu seçim, onun seçimi. Bu seçim, aslında bir düzgünleşme seçimi. Bir değişim seçimi. Bu seçim; dürüstlüğün kazandığı, güzelliğin kazandığı, mertliğin kazandığı bir seçim olsun. Bu seçim; palavranın, kumpasın, şantajın ve iftiranın kaybettiği bir seçim olsun. Bunu sağlayalım. Memleketimizin geleceği için bu çok değerli.

*Biz milletiz, millet. Biz, Cumhuriyet’in evlatlarıyız. Özgürlüğüne düşkün, her bireyin güçlü olduğu, 86 milyon beşerinin güçlü olduğu bir memleketiz biz. Bunu unutmuyoruz. Kararlıyız. Çalışıyoruz. Oylarımıza sahip çıkıyoruz.

*Sosyal demokrasinin, birbirine hürmetin kazandığı bir seçim olsun istiyoruz. Başkalaştıran, düşmanlaştıran bir seçimin kaybettiği bir seçim olsun. Daima birlikte bunu başarabiliriz. Size çok inanıyorum. Her şey çok hoş olacak.