GüncelGündem

İstanbul Havalimanı: Uykusuz, Yorgun, Kızgın! Havalimanında 18 Saat Ne Yaptım?

Paylaş:

Topu topu 1 saat 20 dakika sürecek bir yolculuktu yapacağım. Ama tam 18 saatimi İstanbul Havalimanı’nda geçirerek, bir tür Mehran Karimi Nasseri’ye dönüştüm. Elbette abartıyorum ama halim gerçekten ABD’ye yaptığı başvuru reddedilince, ülkesine de dönemediğinden 18 yıl boyunca havaalanında yaşamak zorunda kalan Nasseri’den farksız sayılmazdı. Tom Hanks, Terminal filminde ne kadar başarıyla canlandırmıştır onu, hatırlarsınız.

Ben de her karışını gezdim onun gibi, girip çıkmadığım deliği kalmadı neredeyse. Meraklılarına tur yapsalar onlara rehberlik yapacak kadar biliyorum artık İstanbul havalimanını. Kolay değil tam 18 saat geçirdim içinde. Sıkıntıdan 10 dakikadan fazla otobüs bekleyemeyen biri olarak çektiğim işkence anlaşılabilir sanırım.

THY’nin “bilgi teknoloji ssitemlerinde meydana gelen arıza”dan, meslektaşım Volkan Koç’tan gelen mesajla haberdar olabildim. Hiç bir açıklama yapmadan üç saat bizi kuyrukta bekletenler lütfedip neden beklettiklerini açıklamamışlardı çünkü. Bilseydik sorun çözülmüş olmayacaktı tabii ama merakımız giderilecekti en azından. Sonra karıştı ortalık, bir kaç yer hizmetleri görevlisi THY’nin tüm kontrol noktalarında bekleyenlere uçuşların yapılmayacağını, herkesin otele götürüleceğini duyurdu.

Tarif ettikleri yere gittik, yüzlerce kişinin doluştuğu, birbirinin üstüne bindiği kuyruktan, ne zaman uçacağım belli olmamasına rağmen, “bir yere uzanıverir, beklerim ne olacak ki?” deyip çıktım. Bir iki bardak çay içip beklemek en iyisiydi. İçtim; karton bardakta sallama çay, 60 tl. Biri akıl verdi, yeniden otele götürüleceğimiz noktaya gittim. Girilebilecek bir sıraydı bu kez, eklendim kuyruğa.

Kimin hangi otobüse bineceğini bilmeden, yeni uçuş saatimin ne olduğunu yine öğrenemeden bindiğim otobüste yaklaşık bir saat ayakta yolculuk ettim, birçok insan gibi. Çok ünlü bir otele indirildik, kapıdan girer girmez otel sorumlusu hanımefendi, “THY bize kaç kişinin gönderileceğini söylemedi, o nedenle çok azınızı ağırlayabileceğiz” dedi. “Ağırlanamayacak”lardan biri olduğum netleşince yaklaşık 300 kişi üç otobüse yeniden bindirildik. Başka bir otele gideceğimiz söylenmesine rağmen “havaalanına geri dönüyoruz” dendi. Yabancı yolcular homurdanmaya, küfürler etmeye başladılar. Otobüste İngilizce bilen tek bir THY çalışanı olmadığı için küfürler THY’ye ulaşmadı elbette.

Havaalanında “beni otele götürmeyecek misiniz” dediğim “yetkili” “hayır” dedi. Ne zaman uçacağımı söyleyin, ben başımın çaresine bakarım” dedim. “Şu numaradan öğrenin” dediler. Numarayı aradım, bir şey öğrenemedim çünkü yoğunluktan yetkili zata bağlanamadım. Gerçekten iyi bir yer hizmetleri görevlisi gencin (sayıları çok az bunların) yönlendirmesiyle gittiğim chekpointte uçuşumuzun iptal edildiğini öğrendim. Bana yeni bir bilet verildi, saat 24.00’de. Uçuşum ertesi gün 11.45.

Şimdi bakın; bu bir arıza. Her kurumun başına gelebilir. Mesele arızadan doğan sorunları yönetebilme becerisi. Kaosta eli ayağına dolanan, kendisini kaybetmiş bir THY yönetimi vardı ortada. Bu kadar büyük bir kurumun, yolculara ne yapması gerektiğini söyleyecek tek bir yetkilisi olmaz mı? Tam üç grup yolcu, en az dört yüz kişinin saatlerce otobüse binmek için yanlış yerde bekletildiğini söylesem ne dersiniz?

Tamam ilk kez bu denli büyük bir sorunla karşılaşılmış olabilir, ama elemanlara en azından soru sorulduğunda soru sahibinin gözüne bakarak yanıt verilmesi gerektiği öğretilebilirdi. Bu tür durumlarda kişinin en çok karşılaşmak istediği şey nezakettir malum.

Birine “son durum nedir” diye sordum, başını yana çevirmiş durumda, hayli bekledikten sonra yanıt verdi:

Bilgim yok. Kavgaya ramak kalmıştı, inanın.
Yine ender rastladığım nazik çalışanlardan biri “dilerseniz yolcularımızın ücretsiz yemek yedikleri bölümde karnınızı dovurabilirsiniz” deyince, bir karton çaya 60 tl verilen yerde “bari bunu kaçırmayayım” deyip “ne diyeyim ordakilere” diye sordum. “Yetkili arakadaşımız orada, o halleder” yanıtını aldım. Yemek bölümüne çıktım “yetkili arkadaş” yoktu. Aşağı indim bir başka yetkiliye “lokantadaki yetkili arkadaş yok” dedim, o beni başka bir “yetkiliye” yolladı. O yetkili “oraya gidin yetkili arkadaşımız orada” dedi.

Tekrar “oraya” gittim, “yetkili arkadaş“yine yerinde değildi,tekrar gidip bir başka “yetkili” buldum, o lokantadaki aynı “yetkili arkadaşa” yolladı beni. İş inada bindi artık. O merdivenleri, yürüyen de olsa merdiven nihayetinde, defalarca indim çıktım. En sonunda zor bulunan elmas değerindeki “yetkili arkadaşı” buldum. “Açım” dedim. Acır sandım bana. Kılı kıpırdamadı, yüzü gülmeyen, ağzından zorla laf alınan bir genç adam. “Kardeşim konuşsana” demek zorunda kaldım, ”biletinizi verin” dedi.

Verdim, elindeki deftere, lütfen inanın (saat tuttum çünkü) tam 5 buçuk dakika bilet numarasını yazdı. Sonra “Şunları şunları yiyemezsiniz” dedi. “Neden?” dedim, “politikamız böyle” dedi. “Çorba” istiyorum dedim, “çorba” menümüzde yok dedi, “sizin menünden istemiyorum, şu lokantalardan birinden alayım işte” diye çıkıştım. “Anlaşmalarımız bazı lokantalarla, onlarla da çorba anlaşmamız yok” dedi. 170 tl verip çorbamı kendim aldım. Bedava olan bir dilim pizza, patatesti.

Bireysel bir sıkıntı olmaktan çıktığı için anlatıyorum bunları. Bu bir rezalet çünkü. İstanbul Havalimanı çalışanlarına incelik, nezaket dersi mutlaka verilmeli. Bunları gören tek tek her yolcuyla kanlı bıçaklı sanabilir onları. Tabii ki ezilip büzülmesinler kimsenin karşısında, “müşteri de daima haklı” değildir elbette, sadece herkese gösterilen nezaketi göstersinler, yeter. Evlenip yuva kuracak halimiz yok, gülsünler ara sıra, hepsi bu. Bana çay koyan çocuğun bir yere vali olma ihtimali ürküttü beni örneğin. Elbette küçük de olsa emeğe dayalı bir iş yapıyorlar, ama abartmamalılar.

Sabahı ettim. Sevgili Ercüment İşleyen bunları yazmalı dediği için sabah sabah yazıverdim.
Uçağımın kalkmasına üç küsur saat var. Kahvaltı vermediler, ben de (inanın parası umurumda değil sadece prensip olarak o saçma paraları vermek istemediğimden) almadım.

Elimde, yine 60 Tl vererek aldığım, bitmesin diye de yavaş yavaş yudumlayarak içtiğim (beşi saat var daha uçuşa çünkü) bir karton kutu bardak çayla oturuyorum öylece. Uykusuzluktan bir ara gözlerim kapandığı için yarısını da üstüme döktüm üstelik.

Şimdi beş dakikada bir yudumlayacağım ki hem bitmesin hem zaman geçsin.
Şu Almanlara anlatacak çok şeyim var, haberiniz olsun.

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu