Joshua King: Ailesi çılgın derecesine Fenerbahçeli

Fenerbahçeli futbolcu Joshua King, “Norveç’teki Türk arkadaşımın ailesi çılgın derecesine Fenerbahçeli. Benim burada oynuyor olmam onun için gerçekdışı bir durum, zira yıllardır bana ‘kariyerini bitirmeden evvel Fenerbahçe’ye git’ diyordu” dedi.

Fenerbahçe’nin yeni transferlerinden Norveçli golcü oyuncu Joshua King, Fenerbahçe Televizyonu’na açıklamalarda bulundu.

Fenerbahçe formasıyla geride kalan haftaları pahalandıran Joshua King, “Her şey uygun gidiyor. Tahminen ligde birkaç puan daha fazla alabilirdik fakat yolumuza devam ediyoruz. Bence yeterlinin üzerinde bir performans sergiledik fakat en iyimizde değiliz. Biliyoruz ki, bu ekip daha fazlasını verebilecek. Bu dönem ekibe çok fazla yeni futbolcu katıldı. Teknik yöneticimiz istediği grubu oluşturdu. Hem kulüp hem de ekibimiz için güzel bir dönem olacak. Her gün her hafta daha düzgüne gittiğimizi hissediyorum. Ortamıza Michy Batshuayi de katıldı. Grupla çok fazla çalışma fırsatı bulamasa da bizim için değerli bir destek. Avrupa Ligi’nde oynadığımız maçta (Dinamo Kiev) ekibe çok büyük katkıda bulundu. İşler düzgün gidiyor fakat biliyoruz ki daha fazla potansiyele sahibiz” diye konuştu.

“NORVEÇ’TEKİ TÜRK ARKADAŞIM ÇILGIN DERECESİNE FENERBAHÇELİ”

Norveç’teki Türk arkadaşıyla görüşüp görüşmediğine dairse, “O benim en yakın arkadaşım. Görüşüyoruz” diyen King, şu sözleri kullandı:

“Kötü oynadığımda da düzgün oynadığımda da yorumları duyuyorum. Kendisi benim 9 yaşımdan beri en yakın arkadaşım. Makûs oynadığım vakit bunu söylüyor ancak âlâ oynadığım vakit da tebrik ediyor. Ailesi çılgın derecesine Fenerbahçeli. Benim burada oynuyor olmam onun için gerçekdışı bir durum… Zira yıllardır bana ‘Kariyerini bitirmeden evvel Fenerbahçe’ye git’ diyordu. Hasebiyle benim burada oynuyor olmam onun için çok ekstra bir durum, çok beğenilen bir durum. Ben hayatım boyunca hiçbir ekip taraftarı olmadım fakat buraya geldiğim andan itibaren bu taraftara ve bu kulübe karşı bir bağ hissediyorum. Zira burası çok büyük bir kulüp ve buradaki taraftarların bu grubu neden çılgınca sevdiklerini anlayabiliyorum.”

“HEPİMİZ TIPKI GAYE İÇİN SAVAŞIYORUZ”

Joshua King, oyuncular ortasındaki forma rekabetinin sağlıklı bir şey olduğunu tabir ederek, “Fenerbahçe üzere büyük bir kadroda oynuyorsanız ve Avrupa Ligi’nde de uğraş ediyorsanız, bu usul takım derinliğinizin olması gerekiyor. Oyuncular ortası rekabetin olması değerli. Zira konumunuzda iki oyuncu olursa bu oyuncuyu biraz rahatlatabilir. Oyuncu çok çalışmayabilir, zira maçlarda oynayacaktır fakat elinizde çok derin bir takım olduğu vakit her oyuncu elinden gelenin her vakit en düzgününü yapmak zorunda. Yoksa teknik yönetici, öteki opsiyonları kullanır. Aslında ben hiçbir vakit şöyle bir şeye şahit olmadım: ‘Bir oyuncu gol attığında başka oyuncu üzülsün.’ Mesela Arda gol attığında bütün kadro bütün kulüp çok keyifli oluyor. Ben, Michy Batshuayi, Pedro gol attığında da tıpkı durum geçerli. Hepimiz ekibin yeterliliğini istiyoruz. Oyuncular ortasında bencillik diye bir şey olamaz. Zira hepimiz birebir amaç için savaşıyoruz bu da şampiyonluk. Kadronuzda çok güzel isimler olabilir lakin birlikte çalışmadığınız vakit muvaffakiyete ulaşamıyorsunuz. Birlikte çalışmanız gerekiyor, hocanızın sizden neler istediğini güzel anlamanız gerekiyor ki maçları kazanabilesiniz, şampiyon olabilesiniz. Elinizde bunlara sahip olmadığınız vakit ne kadar düzgün futbolculara sahip olduğunuzun kıymeti yok. Bu iki mevzuda da şanslı olduğumuzu düşünüyorum” biçiminde konuştu.

“HERKES BİREBİR MAKSADA ODAKLANMIŞ”

Takım içindeki birlikteliğe dikkat çeken King, “Bence bu birazcık teknik yöneticimizle de alakalı. Ben kadroya başkalarına kıyasla birazcık geç katıldım lakin ben buraya şampiyon olma amacıyla gelmiştim. Geldiğim birinci haftalardan itibaren gördüm ki kadrodaki güç de bu tarafta. Bencillik yok, herkes birebir maksada odaklanmış ki bunun da kupalar kazanmak için gerekli olduğunu düşünüyorum. Ekibinizde çok yeterli isimler olabilir fakat birlikte çalışmadığınız vakit muvaffakiyete ulaşamıyorsunuz. Birlikte çalışmanız gerekiyor, hocanızın sizden neler istediğini düzgün anlamanız gerekiyor ki maçları kazanabilesiniz, şampiyon olabilesiniz. Elinizde bunlara sahip olmadığınız vakit ne kadar âlâ futbolculara sahip olduğunuzun kıymeti yok. Bu iki hususta da şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Hem bu mantaliteye sahibiz, hem de elimizde kaliteli oyuncular var. Bütün ekibin amacı birebir. Sene sonunda taraftarlarımızın hak ettiği madalyayı takabilmek” dedi.

“HER VAKİT YÜZDE YÜZÜMÜ VERMEK İSTERİM”

Gösterdiği uğraş ile ilgili “Bu benim DNA’mda var” diyen King, teknik yönetici Jesus ilgili şu sözleri kullandı: “Hangi grupta oynarsam, oynayayım benim DNA’m bu zira ben bu biçimde yetiştirildim. Her vakit yüzde yüzümü vermek isterim. Olağan ki güzel oynayamadığınız maçlar olabilir. Mesela Dinamo Kiev maçından çıkarken çok da düzgün oynamadığımı hissettim fakat hiçbir şey sizi koşmaktan alıkoyamaz. Kimse sizin koşmanızı engelleyemez. Tekniksel ve fizikî olarak gruptaki herkesin kâfi derecede fit olduğunu düşünüyorum lakin doğal ki her vakit gününüzde olamazsınız. Topa istediğiniz üzere vuramayabilirsiniz, gol kaçırabilirsiniz. Ronaldo, Messi de bu stil şeyler yaşayabiliyor ancak en azından koşmak sizin denetiminizde. Buraya birinci geldiğim andan itibaren hocamız ve kadromuzla birinci yaptığımız toplantıda şunu gördüm…Çok ayrıntıcı bir hocamız var. Her şeye dikkat ediyor. Bazen siz onun görmediğini düşünseniz bile o her şeyi fark ediyor. Kendisi bir futbol fanatiği. Her ayrıntıda gözü var. Ne istediği konusunda çok net. Kadromuzda çok fazla yeni oyuncu var ve münasebetiyle her şeyin oturması için biraz vakit gerekecek. Her hafta daha düzgüne gidiyoruz. Transfer periyodu de kapandı. En azından ocak ayına kadar bu takım daima birlikte olacak. Çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Çabuk etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Maç maç bakmamız gerekiyor. Âlâ bir halde devam etmek istiyoruz. Avrupa Ligi’nde hoş bir sonuç aldık. 3 gün sonra Fransa’da diğer bir maça çıkacağız. O maçı da kazanmaya çalışacağız.”

“SEZON ÖNCESİ HAZIRLIK DEVRİ GEÇİRMEDİM”

Fiziksel durumu ve oynamayı en çok sevdiği durumla ilgili soruya da cevap veren muvaffakiyet oyuncu, “Sezon öncesi hazırlık devri geçirmedim. Münasebetiyle biraz vakte gereksinimim vardı. Düzgün giderken, fizikî durumumu üst çekerken iki hafta süren bir sakatlık yaşadım. Bu da benim gelişimimi durdurdu. Şu anda kendimi uygun hissediyorum. Çalışmalarımı da düzgün biçimde sürdürüyorum. Yüzde yüzüme ulaşacağımı biliyorum. Santrafor, 9 numara durumunda kendimi en yeterli hissediyorum fakat çalıştığım hocalar vakit zaman beni suratım ve topla koşma tarzım sebebiyle sol tarafta yahut 10 numara durumunda oynatabiliyorlar lakin benim en sevdiğim durum santrafor. Hocalarımın da beni niçin farklı konumlarda değerlendirdiği anlayabiliyorum. 4-3-3 formasyonunda sol tarafta oynamaktan keyif alıyorum. Forvet gerisi, 10 numara konumu benim için yeni bir konum lakin bunun da sebebini anlayabiliyorum. Benim işim her vakit oynadığımda harikası sunabilmek” dedi.

“BEN BU KULÜBÜN, BU TARAFTARIN BİR ASKERİYİM”

Taraftarın kendisini sahiplenmesiyle ilgiliyse şu değerlendirmede bulundu: “İfade etmiş olduğum üzere toplumsal medyadaki yorumları çok fazla okumamaya çalışıyorum. Zira hiçbir vakit ne üslup yorumlar gelebileceğini bilemiyorsunuz. Bazen diğer ekip taraftarları da sizin moralinizi bozmak, kendinizi berbat hissettirmek için bir şeyler yazabiliyor. Aslında yorumların hepsi Türkçe ve şimdi Türkçe bilmiyorum. Lakin taraftarlarımızın bana göstermiş olduğu sevgi benim için çok kıymetli. Birinci attığım golden sonra da gol sevincimi bu yüzden o biçimde yaptım. Aslında planlı bir şey değildi, geleli şimdi birkaç hafta olmuştu ve bir deplasman maçında birinci golümü attım ve asker selamı verdim. Bunu da taraftarlar için yaptım. O olay o an gelişti, ben esasen spontane yaşayan bir beşerim ve hiçbir vakit gösteri için bir şey yapmam. Attığım birinci golden sonra da hem taraftarlarımız hem de kulübümüz için asker selamı verdim, zira şunu göstermek istedim;  ben bu kulübün, bu taraftarın bir askeriyim. Taraftarlarımızı keyifli edebilmek için, onların yüzüne gülücük kondurabilmek için her şeyimi vermek istiyorum.”