GüncelGündem

Kılıçdaroğlu: Cumhuriyetimizi, yeniden halk devleti yapma zorunluluğu bizim omuzlarımızdadır

Paylaş:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 100. Yıl dönümü kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Cumhuriyet Gazetesi’nde bugün yayınlanan bir makale kaleme aldı. Kılıçdaroğlu’nun yazısı şöyle:

Ordumuz, Halide Edip Hanım’ı doğrularcasına bir tufan gibi 1 Eylül’de Uşak’a girecektir. Milli Mücadelemizin Başkomutanı Mustafa Kemal’in, 1 Eylül 1922 tarihli isteği üzerine ilerlemesine devam eden ordumuz, 9 Eylül’de İzmir’e ulaşır.

‘Sivil ruhun göstergesi’

‘İstek’ diyorum, çünkü Mustafa Kemal, Garp (Batı) Cephesi Kumandanlığı’na ordumuzdan beklentisini, ‘Orduya hitaben yazdığım beyanname ekte takdim edilmiştir. Bunun bütün Garp Cephesi’ndeki kıtalara duyurulmasını ve zabitan vasıtasıyla efrada (erlere) dahi okunmasının sağlanmasını rica ederim’ ifadesini içeren bir üst yazıyla iletir. Mustafa Kemal, ekteki beyannamesine de ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları’ hitabıyla başlamakta ve şöyle devam etmektedir:

‘…Afyonkarahisar, Dumlupınar büyük meydan muharebesinde zalim ve mağrur bir ordunun anasır-ı asliyesini (temel unsurlarını) inanılmayacak kadar az bir zamanda imha ettiniz. Büyük ve necip milletimizin fedakârlıklarına layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz. Sahibimiz olan büyük Türk milleti istikbalinden emin olmağa haklıdır. Muharebe meydanındaki maharet ve fedakârlıklarınızı yakından müşahede ve takip ediyorum. Bütün arkadaşlarımın Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri verileceğini nazarı dikkate alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve cesaret kaynaklarını, yarışırcasına müsabaka ile sarfına devam eylemesini talep ederim. Ordular; İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!’

Özetle; bu beyannameye baktığımızda zaferle sonuçlanmış bir mücadelenin siyasi lideri ve askeri başkomutanı olduğu halde, ordudan ‘Ricada bulunan’ bir Mustafa Kemal görürüz. Üstelik bu ricasını ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları’ hitabıyla devam ettirmiş; ordumuzun yetki sınırlarını belirlemiştir.

‘Bazen en mahiri de yenilir’

Ve Mustafa Kemal, ordunun tek ferdine dahi emretmeyen, onlardan Akdeniz’e, yani İzmir’e ulaşmalarını talep eden başkomutan olarak görünmekten çekinmemiştir. Başkomutan Mustafa Kemal’in bu üslubu nezaket dolu sivil ruhunun göstergesidir.

Mustafa Kemal bu nezaketini 2 Eylül 1922’de esir alınan Yunan Ordusu Başkomutanı Nikolas Trikopis’e karşı da sürdürür. Mustafa Kemal ile Trikopis’in karşılaşmasını, Halide Edip Hanım aynı adlı eserinde şu cümlelerle aktarıyor:

– Oturun general, yorulmuş olacaksınız.

Bundan sonra, sigara tabakasını uzattı, kahve ısmarladı… Bundan sonra masanın etrafına oturdular. Mustafa Kemal Paşa, askerlik alanında oynadıkları oyunu münakaşa etmek için sabırsızlanıyordu… Mülakat bitince, Mustafa Kemal ayağa kalktı:

– Sizin için bir şey yapabilir miyim, diye sordu.

Trikopis:

– İstanbul’daki karımın vaziyetimden haberdar edilmesini isterim, diye cevap verdi.

O zaman Mustafa Kemal Paşa, Trikopis’in elini yine uzun müddetçe tutarak dedi ki:

– Harp bir talip oyunudur, General. Bazen en mahiri de yenilir, siz vazifenizi yaptınız. Mesuliyet talihten geliyor. Müteessir olmayınız.’

Mustafa Kemal’in esir Trikopis’e davranışı da askeri geleneklerin bir örneği olduğu kadar, sivil kişiliğinin de bir tezahürüdür.

Yazının bu bölümünde Halide Edip Hanım’ın Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı eserinde yer alan bir başka anısını da paylaşmak istiyorum. Halide Edip Hanım, -muhtemelen 31 Ağustos 1922’de- savaş bölgesinde bir yüzbaşıyla karşılaşır. Yüzbaşı, şehit düşmüş ikiz kardeşini defnetmektedir. Halide Edip, şehidi, ‘Yerde yatan Yüzbaşı Celal, kardeşinin portresi gibiydi… Siyah kaşlarının birinin orta yerinde büyük bir yara vardı. Fakat yüzü mutlak bir sükûn içindeydi,’ sözcükleriyle tasvir eder. Defnin ardından Halide Edip, şehidin mezarının başında dua eder ve içinden şu dilekte bulunur:

‘Kardeşliği öğrenmek’

‘Ey Allah’ım, bütün insanlara, onların senin çocukların ve birbirlerinin kardeşi olduklarını öğretmenin zamanı gelmedi mi?’

Halide Edip’in, annesinin iki yıldır görmediği Şehit Yüzbaşı Celal’in mezarının başındaki dileği, Mustafa Kemal’in zaferden yaklaşık bir ay sonra TBMM’de yapacağı konuşmasının son bölümünde kendisine yer bulmuş gibidir. Atatürk, 4 Ekim 1922 tarihli ve “Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin Son Harbin Tafsilatına (ayrıntılı açıklama) Dair Beyanatı” başlıklı konuşmasının finalinde şöyle der:

‘…Düşman elleriyle viran olmuş ve milletimiz tarafından her köşesini kurtarmak için seve seve can verilmiş ve çocuklarımızın kanı ile sulanmış olan yurdumuzun ufkunda artık sulhun tatlı güneşi gecikmeyecektir…’

‘Atatürk’ün bağlılığı’

Demem o ki Mustafa Kemal’e baktığımızda, kişiliği ve karakteri itibarıyla milli egemenliğe ve milli egemenliğin yaşama geçtiği yer olan TBMM’ye bağlı, başkomutan olarak emri altındakilere karşı dahi alçakgönüllü ve nazik, düşmanlarına karşı saygılı ve bağışlayıcı bir kişilik görürüz; bu kişiliğin yüzü milli egemenliğe dönüktür. Dünya tarihinin en önemli komutanlarından olan Mustafa Kemal’in askeri kişiliği, bu sivil haliyle çevrelenmiş, sivil haliyle şekillendirilmiş ve belirlenmiştir.

25 yaşında genç bir subayken dahi; 1906’da arkadaşlarına yeni bir devletin kurulması gerektiğini aktaran ve bu devletin de ‘Hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletindir’ temel ilkesi üzerinden yükselmesi gerektiğini savunan kendisi değil midir? Mustafa Kemal, 1906’dan TBMM’nin açıldığı 1920’ye kadar, “Millet hâkimiyetini sağlama’ gayesinden geri adım atmamış, 29 Ekim 1923’de Cumhuriyeti ilan ederek millet hâkimiyetini kalıcılaştırmıştır.

‘İlerlediğimiz yol’

Büyük Taarruz’un ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin 100. yılında, Mustafa Kemal’in ‘Hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu’ ilkesine, bu ilke üzerine inşa ettiği TBMM’nin varlığına, daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Mustafa Kemal’in yaşamı boyuncaki en önemli hedefinin demokrasi mücadelesini kalıcı bir aşamaya taşımak olduğunu biliyoruz. Bunun içindir ki Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmanın sorumluluğunu taşıyoruz.

Çünkü Mustafa Kemal’in, Büyük Taarruzun II. Yıldönümünde ve üstelik Dumlupınar’da yaptığı, ‘Efendiler, hâkimiyeti milliye öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, mahvolur’ tarifine uygun olarak, temel problemlerin millet hâkimiyetinin ve demokrasinin tesisiyle çözüleceğini görüyoruz. Şüphe duymuyorum ki sivil bir kişilik olarak Mustafa Kemal’den öğrendiklerimiz ve bu kişiliğinin aydınlığında ilerlediğimiz yol, bizi gerçek demokrasiye ulaştıracaktır.

‘Cumhuriyetimizi, yeniden halk devleti, halkımızın devleti yapmanın zorunluluğu bizim omuzlarımızdadır’

Çünkü Mustafa Kemal Atatürk, 13 Ağustos 1923 tarihli TBMM konuşmasında ‘Yeni Türkiye devleti, bir halk devletidir, halkın devletidir… Bir ulusun dünyadan tümüyle silinmesi, bir ulusun insanlık topluluğundan tümüyle yok edilebilmesi için Nuh tufanı kadar olağanüstü güç olayların gerçekleşmiş olması gerekir. Fakat kişiler, kendiliğinden alçalmaya mahkûmdur. Bu nedenle halk yönetimi ile kişi yönetimi arasında yaşam ve yok olma oranları da bununla aynıdır’ derken bize bugüne dair sorumluluğumuzu hatırlatıyor. Yani Türkiye Cumhuriyetimizi, yeniden halk devleti, halkımızın devleti yapmanın zorunluluğu bizim omuzlarımızdadır.

İnanın; Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden halkın devleti yapacak olan demokrasiye tam manasıyla ulaştığımızda, Halide Edip Hanım’ın Yüzbaşı Celal’in mezarı başında dile gelen dileği de gerçekleşmiş olacak. Çünkü Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırdığımızda, bu taçlandırmayı kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden ve hep birlikte başardığımızda, birbirimizin kardeşi olduğumuz gerçeğine bir adım daha yaklaşmış olacağız. Bizim bu başarımız tüm mazlum milletlere ve çağdaş uygarlığa da örnek olacak; bu ülkelerin mensupları arasında yeni bir kardeşlik hukukunun oluşmasına da katkı sağlayacaktır.

Bu duygularla, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal’in 4 Ekim 1922 tarihli konuşmasından feyz alarak, başta kendisini ve Büyük Taarruz’da görev üstlenmiş dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ı, dönemin Garp (Batı) Cephesi Komutanı İsmet İnönü’yü, dönemin Milli Savunma Bakanı Kazım Özalp’i ve Milli Mücadelemizin tüm ordu mensuplarını, TBMM’nin değerli vekillerini ve Halide Edip Adıvar’ı sevgi, saygı ve şükranla anıyorum.”

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu