Spor

Melih Şabanoğlu

Paylaş:

Dördüncü hafta sona erdi. Galatasaray dört maçın ikisini kazandı, birini kaybetti, diğerinde de dün deplasmanda Trabzonspor’la berabere kaldı.

İlk sormamız gereken soru şu olmalı: Omurgasının önemli bir bölümünü ve teknik direktörünü yenilemiş Galatasaray’da bu dört hafta süresince istikrarlı olarak iyiye giden bir şeyler var mı?

Önce savunma kurgusu üzerinden bakalım bu soruya.

Galatasaray bu dört maçın üçünü deplasmanda oynadı ve ilk karşılaşmadan itibaren rakiplerine istikrarlı biçimde daha az pozisyon verdi. (Antalyaspor, Ümraniyespor ve Trabzonspor deplasmanlarında Galatasaray’ın rakiplerinin gol beklentisi değerleri sırasıyla 1.4, 0.9 ve 0.8 olarak gerçekleşti. Antalyaspor’un gol beklentisi değerinin yüksek olmasının nedeni penaltı kazanmasıydı. Gole çevrilemeyen o penaltı olmasaydı Antalyaspor’un Galatasaray karşısında elde ettiği gol beklentisi 0.6 olarak gerçekleşecekti.)

Galatasaray’ın bu dört hafta boyunca en az pozisyon verdiği rakibi ise evinde oynadığı Giresunspor oldu. Giresunspor’un bu maçtaki gol beklentisi değeri 0.4 olarak gerçekleşti.

Galatasaray’ın rakiplerine oldukça az pozisyon vermesinin temel nedeni Galatasaray’ın Victor Nelsson ve Abdülkerim Bardakçı‘dan oluşan tandem hattının başarısından kaynaklanmıyor sadece. Asıl başarı Galatasaray’ın ön alanda yaptığı baskı. Savunma burada başlıyor çünkü. Nitekim Trabzonspor maçına çıkmadan önce Galatasaray ligde rakiplerine ön alanda en çok baskı yapan ikinci takım konumundaydı.

Burada iki şey üzerinde durmalıyız. İlki; Galatasaray’ın takım omurgası büyük ölçüde değişmesine rağmen futbolcu bazında en az değişim görülen bloku savunma hattı oldu. Geçen yıldan farklı olarak Galatasaray’ın kaleci dahil beş kişilik savunma hattındaki tek değişiklik var: Marcao Teixeira’nın yerine transfer edilen Abdülkadir Bardakçı. Defanstaki diğer dört isim ise değişmedi Galatasaray’da.

Dolayısıyla geçen sezon attığı golden daha fazlasını yiyen bir takımın defans hattındaki beş isimden dördünün değişmemesine rağmen şimdiye kadar sadece bir gol yemesi bu sezon kat edilen mesafeyi çok net olarak gösteriyor bize.

İkinci olarak duran top savunmasından söz etmek gerekiyor. Bilindiği gibi Trabzonspor duran toplardan gol kazanma becerisi oldukça yüksek bir takım. Nitekim bugüne kadar attıkları beş golün ikisi (yüzde 40) duran toplardan geldi. Geçen hafta duran toplar için Ümraniyespor’a karşı özel olarak hazırlanmış olan Galatasaray’ın, bu hafta Trabzonspor’a karşı da özel önlem aldığını gördük. Trabzonspor’un hava toplarındaki en etkili ismi Andreas Cornelius‘u her duran topta Victor Nelsson birebir tuttu. Bu sayede de Trabzonspor’a duran top fırsatı vermedi Galatasaray.

Kısaca, Galatasaray’ın yeni kurulmakta olan bir takım olmasına rağmen savunma kurgusunda ciddi bir mesafe kat ettiğini, bunun da bir çalışmanın ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Demek ki savunma kurgusu dikkate alındığında Galatasaray’da her hafta iyiye giden bazı şeyler var.

Hücum kurgusu

Hücum başarısına gelince; Galatasaray’ın ligin ilk dört haftasındaki hücum performansını iki bölümde değerlendirmek yerinde olacak: Mertens öncesi ve Mertens sonrası.

Giresunspor karşısındaki 15 dakikalık performansını hariç tutarsak, Mertens’in yer aldığı Galatasaray ile Mertens’in yer almadığı Galatasaray arasında ciddi bir fark bulunduğu görülüyor. Bu farklılığa en radikal biçimde geçen haftaki Ümraniyespor maçında şahit olmuştuk. Ümraniyespor karşısında ilk yarıda fazla etkili olamayan Galatasaray, Mertens’in ikinci yarıda oyuna girmesiyle başka bir seviyeye yükselmişti. Öyle ki, Mertens’in sahaya çıkmasından sonraki 25 dakika boyunca Galatasaray Ümraniyespor kalesine tam 11 şut atmış, bunların sekizi oldukça etkili olmuştu. Yani yaklaşık her üç dakikada bir golle sonuçlanabilecek hücum zenginliği sağlanmıştı.

Peki Mertens’in girmesiyle ne değişmişti de, Galatasaray etkili bir futbol oynamaya başlamıştı?

Mertens’in girmesiyle iki şey değişmişti temelde. Bunlardan birinin Mertens’le hiçbir ilgisi yoktu, diğeri ise doğrudan Mertens’le ilgiliydi.

Mertens’le ilintili olmayan değişiklikle başlayalım. Ümraniyespor karşısında Galatasaray ikinci yarıya takımın boyunu kısaltarak başladı. Stoper hattının orta sahaya kadar ileri sürülmesiyle hem kaybedilen toplar kısa sürede yeniden kazanılarak atak tazeleme şansı yaratılmış, hem de tempo artırılmıştı.

Mertens’le ilintili bölüm ise burada devreye giriyor: Belçikalı futbolcu minyon fizyonomisi sayesinde sahadaki diğer oyunculara oranla oldukça çevik hareket etme imkânına sahip. Mertens bunun dışında, topun daha çok ve hızlı dolaşımda olduğu basit bir futbol görüşüne de sahip. Bu özelliği sayesinde rakiplerinin fiziksel baskıyla daha az yüz yüze gelmeyi başarıyor.

Bunlara ek olarak Mertens hem yaşı, hem de kariyeri itibariyle karizmatik bir kişiliğe de sahip. Mertens, Galatasaray’ın Yunus Akgün, Haris Seferoviç ve Kerem Aktürkoğlu

Mertens’in futbolcular üzerinde doğal olarak yarattığı bu konumu, detaylı olarak ele alacağımız beş pozisyon üzerinden daha iyi anlayabiliriz.

İlk örneğimiz Mertens’in ilk 11’de olmadığı Ümraniyespor maçının ilk yarısından.

Dakika 27.15. Yunus Akgün sahanın ilk 35 metresinde rakip kanat oyuncusu Del Valle’den topu kapıyor, Ümraniyespor sağ beki Ermir Lenjani‘den de kurtularak takım arkadaşı Torreira‘yı görüyor. Uruguaylı oyuncu biraz sürdükten sonra en soldaki Kerem Aktürkoğlu’na aktarıyor topu, o da ceza sahası yayı önündeki Sergio Oliveira’ya. O sırada Yunus Akgün rakip ceza sahasının sağında, Haris Seferoviç ise biraz daha merkezde ve ikisi de pas vermek için çok uygun. Hatta Seferoviç eliyle göstererek Oliveira’dan topu da istiyor. Ama Portekizli pas isteyen arkadaşlarına rağmen, aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi çok uzaktan kaleye şut atmayı tercih ediyor.

Galatasaray hücum hattı rakip ceza sahası içinde ve civarında pozisyon almış. Sergio Oliveira burada arkadaşlarına pas vermek yerine kaleye şut atmayı tercih ediyor.

Aslında bu fotoğraf sadece Oliveira’nın tam şut atma anını görüntülemiyor. Bu fotoğraf Galatasaray’ın düzenli set hücumu çalıştığını da gösteriyor bize. Klasik Okan Buruk takımlarında olduğu gibi sol kanattaki Kerem Aktürkoğlu yaklaşmış, orta sahanın sol önünde oynayan Emre Akbaba ise sola atmış kendini. Amaç rakip defansı daha da genişletmek. Yani bir set oyununa sahip Galatasaray, ancak bu pozisyonda Oliveira skoru standart set hücumunun dışında arıyor.

Mertens’in alkışı

İkinci pozisyon Trabzonspor maçının dördüncü dakikasında yaşandı. (Pozisyonla ilgili fotoğraf aşağıda.) Galatasaray ön alanda yaptığı baskı sayesinde Seferoviç’le dakika 3.08’de topu kazanıyor. O an Kerem Aktürkoğlu rakip bekle stoper arasından bir koşu gösteriyor. Ancak Seferoviç iki Trabzonspor stoperi arasından Aktürkoğlu’nu görecekken uzaktan şut atmayı tercih ediyor. Burada önemli olan Mertens’in Seferoviç’i bu hareketinden dolayı alkışlaması ve pas alamayan Aktürkoğlu’nun sitayişte bulunmadan oyuna devam etmesi. Hatta Seferoviç bu tercihinden ötürü takım arkadaşından özür diliyor. Oysa Mertens’in yer almadığı Ümraniyespor karşılaşmasının ilk yarısında tüm hücum hattı oyuncularının kendisine pas atmayan takım arkadaşına kinayeyle baktığını hatırlıyoruz.


Haris Seferoviç, rakip bekle stoper arasında koşu gösteren Kerem Aktürkoğlu’na pas vermek yerine şut atıyor, ancak bu tercih takım arkadaşları arasında bir infiale yol açmıyor.

Üçüncü pozisyon ise Trabzonspor maçında, dakika 15.08’de yaşandı. İlk 35 metre içinde sağ kanatta Mertens’in savunması sayesinde Yunus Akgün topu kapıyor ve Galatasaray’ı hızla atağa çıkarıyor. İkinci 35 metre biterken kadrajda Galatasaray’dan sadece Seferoviç ile Aktürkoğlu var. Yunus Akgün burada sallapati topa vuruyor sağ öne doğru ve Seferoviç’e, aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi “sana attım, niçin koşmuyorsun” türü bir hareket yapıyor.


Seferoviç’e alamayacağı bir pas atan Yunus Akgün takım arkadaşına, “niçin koşmuyorsun” der gibi ellerini kaldırıyor.

Bu pozisyon bize şunu söylüyor aslında: Eğer bir pozisyonda Mertens kadrajda değilse Galatasaray’ın hücum hattının kimyası bir anda farklılaşıyor.

Kadrajda Mertens varsa

Dördüncü pozisyon; dakika 29.58. Galatasaray yarı sahasında Vitor Hugo ile Seferoviç mücadelesinde seken top Mertens’in önüne geliyor ve o da sağdan fırlayan Yunus Akgün’ü görüyor. Akgün koşarken Mertens çevre kontrolü yapıyor ve kimsenin atağa katılmadığını görünce depara kalkıyor. Mertens kadraja girince, Yunus Akgün aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi çok uygun pozisyonda onu topla buluşturuyor. Ancak 35 yaşındaki Belçikalı yaklaşık 50 metre depar atmış olmanın da yorgunluğuyla bu uygun pozisyonu golle sonuçlandıramıyor.


Dries Mertens kadrajda ve Yunus Akgün en doğru şeyi yaparak onu topla buluşturuyor.

Tam burada, geçen haftaki Ümraniyespor maçında benzer pozisyonda Yunus Akgün’ün hiç etrafına bakmadan kaleye şut çektiğini hatırlamalıyız. Dolayısıyla Galatasaray ataklarında kadrajda eğer Mertens varsa, hücum oyuncularının daha farklı oynadıklarını söyleyebiliriz.

Son pozisyonumuz yine Trabzon maçından; dakika 42.33. Torreira faul kokan bir pozisyonda topu alıp Galatasaray’ı atağa kaldırıyor. Aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi sağda Yunus Akgün koşu gösteriyor eliyle işaret eder, ancak Uruguaylı oyuncu Akgün’ün önüne topu atmıyor. Sırada Kerem Aktürkoğlu var, o da yine iki Trabzonspor stoperi arasına koşu gösteriyor, ancak Torreira ona da pas vermiyor ve kadraja Mertens’in girmesini bekliyor. Girince de ona pas veriyor.


Torreira bu pozisyonda ne sağdaki Yunus Akgün’e, ne de merkezde boş koşu gösteren Kerem Aktürkoğlu’na pas attı. Torreira bu pozisyonda pas atmak için, kadraja Mertens’in girmesini bekledi.

Detaylı bir şekilde ele aldığımız bu beş pozisyon bize Galatasaray hücumlarında kilit oyuncunun Mertens olduğunu net biçimde gösteriyor. Ancak burada sağlıklı şeyler olduğu kadar, patolojik unsurlar da var; zira Galatasaraylı oyuncuların kadraja girdiği andan itibaren Mertens’i gözeterek oynadıklarını, o kadrajda yoksa başka bir futbol zihniyetini sahaya sürdüklerini söylemek çok yanlış olmaz.

Set hücumunda sorunlar

Çok açık ki Mertens’in takıma dahil olmasından sonra Galatasaray’ın set hücumlarının kalitesinde gözler görülür bir iyileşme ortaya çıktı. Pas hataları oldukça azaldı. Galatasaraylılar topu daha çok paylaşarak oynamaya başladı.

Ümraniyespor maçında takımın boyunu kısaltarak temposunu artıran ve rakip kaleye daha kaliteli ve tehlikeli şut çekme imkânı bulan Galatasaray Trabzonspor karşısında bunu yapmadı. Takım boyunu uzun tuttu ve hızlı ataklara daha az futbolcuyla çıktı. Ancak buna rağmen topa daha çok sahip oldu ve oyunun hâkimiyetini elinde tuttu.

Görüldüğü gibi Galatasaray’ın hücum kurgusunda savunma kurgusunda olduğu gibi total bir iyileşme görmüyoruz; burada bazı sorunları var. Bunların üzerinden kısa kısa geçecek olursak şunları söyleyebiliriz:

  1. Haris Seferoviç, Okan Buruk takımlarında gördüğümüz santrfor profilinin (henüz) uzağında. Bunun birkaç nedeni var. Öncelikle Seferoviç, fizik kalite olarak Türkiye’de oynanan sert futbola henüz uyum göstermemiş gibi görünüyor. Ayrıca Seferoviç’in saha içinde konsantrasyon sorunu çektiğini de söylemeliyiz. Akan oyun içinde sık sık ofsaytta kalmasının temel nedeni konsantrasyon eksikliği.

Diğer taraftan Okan Buruk’un bir santrforda aradığı özelliklerin bir bölümü 37 yaşındaki Bafétimbi Gomis’te var. Ancak onun da yaşı icabı bırakalım 90 dakikayı çıkarmayı 45 dakika bile oynamaya bile çok uygun görünmüyor.

  1. Galatasaray’da kanatlar sağlıklı çalışmıyor, özellikle de sağ kanatta. Burada Yunus Akgün ile Sacha Boey arasında koridor ve alan paylaşımı konusunda önemli sorunlar var. Maç içinde bu iki oyuncunun sık sık aynı koridoru paylaştığı, hatta zaman zaman yan yana bile geldikleri görülüyor. Bu ikiliye bakınca ortaklaşa kombinasyonlara dayalı setleri değil, tek kişilik oyunları görüyoruz. Bu sorunun Léo Dubois’nın takıma girmesiyle kısmen iyileşme yoluna girebileceğini bekleyebiliriz.

Benzer sorunlar sol kanat için de geçerli. Patrick van Aanholt ile Kerem Aktürkoğlu geçen yıldan önemli bir pratiğe sahip olmalarına rağmen bugüne kadar etkili bir kanat performansı ortaya çıkaramadılar.

  1. Galatasaray’ın kanat sorunu aslında orta saha yapısıyla da ilintili biraz. Geçen sezonki 433 formasyonunda sağ ve sol içte oynayan orta saha futbolcuları hem hücum, hem de savunma kurgusunda kanat bekleriyle kanat forvetleri arasındaki bağlantıyı sağlayan oyuncu oluyorlardı. Galatasaray’ın halen oynadığı 4231’de ise merkezde oynayan iki futbolcu, yani Torreira ile Oliveira’dan birisi sahanın sağ, diğeri ise sol tarafından sorumlu değil. Oyuna baktığımızda Torreira’nın daha çok merkezde, Oliveira’nın ise onun bir uydusu gibi daha gezgin oynadığını görüyoruz.

Bu asimetrik yapı ise santrfor arkasında oynayan Mertens’in her iki kanata da daha çok yardım yapmasını gerektiriyor. Ancak Mertens’in fizik kalite açısından bunu düzenli biçimde yapabilecek kıvama gelebilmesinin çok mümkün olmamasının yanı sıra başka bir sorun daha var: Mertens’ e böyle bir görev tanımı vermek onu tehlikeli bölgelerden uzak tutacağı için çok da istenen ve arzulanan bir şey olmayabilir.

  1. Galatasaray’ın etkili bir hücum futbolu oynayabilmesi için sahayı boyuna kısaltması, enine ise genişletmesi lazım. Ümraniyespor maçının ikinci yarısında yaklaşık 25 dakika kadar izlediğimiz bu oyun ise üstün bir fizik kalite gerektiriyor. Ancak Okan Buruk’un elinde fizik kalite açısından homojen bir kadro olduğu söylenemez. Şöyle ki; Galatasaray’ın yeni transferleri arasında Abdülkerim Bardakçı ve Kâzımcan Karataş dışında her iki kampa da katılmış tek bir oyuncu yok. (Bardakçı da ilk kampta geçirdiği rahatsızlık nedeniyle bir süre takımla beraber çalışamadı ve maç kaçırdı.)

Bu açıdan Galatasaray’ın transfer stratejisinin kısa vadede önemli iyileştirmelere pek yanıt vermeyen bir strateji olduğu görülüyor. Bu nedenle arzulanan iyi futbolun orta vadede ortaya çıkması daha mümkün.

Sonuç

Galatasaray’ın oyunun savunma tarafında oldukça mesafe kat ettiği, buna karşın oyunun hücum yönünde benzer mesafeyi alamadığı ve bazı sorunları olduğu çok açık. Bu sorunların çok önemli bölümünü düzenli ve sistemli çalışma çözecek, bir kısmını ise yapılması planlanan yeni transferler.

Bu açıdan Okan Buruk ve ekibinin kas ve düşünce hafızasının tüm takımda yerleşmesi için sistemli antrenmanlar yaptırmasının dışında, kanat ve merkez ataklarında optimizasyonun elde edilebilmesi için ev ödevlerini de ihmal etmemeleri gerekiyor.

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu