Memnun olmak sizin elinizde… Hayatınızı değiştirmek için 8 tüyo

Yeni yılın birinci ayını bitirmek üzereyiz ve siz şimdi yeni yıl kararlarınızı uygulamaya alamadınız. Endişelenmenize hiç gerek yok, asla yeni bir başlangıç için geç değil.

Deoitte’un eski yöneticilerinden olan ve çok satan kitaplara imza atan Ryan Hopkins, hayatınızı değiştirecek ve daha memnun olmanızı sağlayacak 8 tüyoyu paylaştı. İşte Hopkins’in teklifleri:

1. KUSURLARINIZI KUCAKLAYIN

Hatalara bakış açımızı değiştirmenin vakti geldi. Artık onlardan utanmayı bırakmamız gerek. Yanlışlarımızı, daha çok benimseyerek üzerinde çalışabileceğimiz armağanlar üzere görmeliyiz.

Örneğin; Japonların yanılgıları kucaklamak için hoş bir yolu var: Kintsugi.

Kintsugi, bir objenin kıymetinin hoşluğunda değil kusurlarında olduğunu ve bu kusurların saklanacak değil kutlanacak bir şey olduğunu savunan ideolojidir. Kintsugi sanatı, kırılan çömlek modüllerinin altınla onarılarak daha güçlü, daha hoş bir sanat yapıtı ortaya çıkarıldığı bir tekniktir.

Bu ideolojiye nazaran; her kırılma benzersizdir ve bir öğeyi yeni üzere yapmak için onarmak yerine, yara izlerini vurgulayarak tekrar yaratmayı önerir.

Bunu kendimizi güzelleştirmek için bir metafor olarak kullanmak bize kıymetli bir ders verir: Kırılan şeyleri onarma sürecinde aslında daha eşsiz, hoş ve sağlam bir şey yaratırız.

Kusurlarınızı zayıflık olarak görmek yerine, hayatınızda karşılaştığınız zorlukları sizi daha güçlü ve daha dirençli hale getirecek armağanlar olarak görün.

Bir arkadaşınıza gösterdiğiniz nezaket ve şefkatin birebirini kendinize de gösterin. Bir yanılgı yaptığınızda yahut bir aksilik yaşadığınızda kendinize karşı nazik olun. Kusurlu olmanın sorun olmadığını unutmayın.

2. ESKİ RUTİNİNİZE ORTA VERİN

Çoğu vakit rutinlere takılıp kalırız ve her gün birebir kalıpları takip ederiz. İşe giderken tıpkı rotayı izleriz, tıpkı masa, birebir molalar; Monotonluk biz emekli olana kadar da devam edecek.

Evet, rutinler bize verimlilik sağlar, lakin tıpkı vakitte merakı ve spontaneliği azaltır, hatta neredeyse büsbütün ortadan kaldırır. Yeni ve beklenmedik bir şey deneyerek monotonluktan kurtulun.

İşe giderken farklı bir yol izleyin, akşam yemeğinde farklı tarifler deneyin, yeni bir hobi deneyin. Öngörülebilir olandan uzaklaşarak kendinizi yeni tecrübelere açın.

Yale profesörü Laurie Santos da şu sözlerle rutini kırmanın yararını açıklar: “Yeni uyaranlar beynimizin ödüllerle bağlantılı bölgelerini harekete geçirirken anda kalmamızı sağlar. Yalnızca daha fazla anda olmanın ruh halimizi ve mutluluğumuzu iyileştirebileceğine dair pek çok delil var.”

3. E-POSTA KÂBUSUNA SON

Hiç e-postalara saatler harcadığınız ve kendinizi gergin ve telaşlı hissettiğiniz oldu mu? Çalışmayı bıraktığınızda bile zihninizin çalışmaya devam ettiğini mi düşünüyorsunuz?

Çoğumuz aslında psikolog Linda Stone’un ‘e-posta apnesi’ olarak isimlendirdiği, e-posta yazarken yahut ekran karşısında otururken nefesi tutmayla tanımlanan durumdan şikayetçiyiz.

E-postayı hayatımızdan çıkaramasak da tesirini en aza indirebiliriz. Gelen kutunuzu daha tesirli bir halde yönetmek için e-posta filtreleri yahut etiketler üzere araçları kullanın, en kıymetli mesajlara öncelik verin. İlgilenmediğiniz haber bültenlerinin aboneliğinden çıkın ve tüm bildirimleri kapatın.

Bir e-posta temelde öteki birinin yapılacaklar listesidir. İletinin gelmesi, cevabınızın anında olması gerektiği manasına gelmez.

4. BİRDEN FAZLA İŞİ BİREBİR ANDA YAPMAYIN

Çoğu vakit birebir anda birden fazla işi yaparız. Bu yeterli bir şeymiş üzere görünse de aslında misyonlar ortasında geçiş yapmak yanılgılara, daha uzun tamamlanma mühletlerine ve performansın düşmesine neden olur; bu da aslında daha az üretken olduğumuz manasına gelir. Daima çoklu vazife gerilimi, tasayı ve tükenmişliği beraberinde getirir.

Bunun yerine odaklanabileceğiniz bir ortam yaratın; bildirimleri sessize alın, e-postanızı kapatın ve telefonunuzu başka odada bırakın. Kendinizi bölmek istediğinizde durun ve şunu sorun: “Bunu sahiden şu anda yapmam gerekiyor mu?”

Muhtemelen hayır.

Ancak her vakit tam dikkat halinde olmanın imkansız olduğunu unutmayın. Münasebetiyle, dikkatiniz azalmaya başladığında, yürüyüşe çıkmak, bulaşıkları yıkamak, kahve yapmak ve hatta ortalığı toparlamak üzere kolay vazifeleri üstlenerek zihninize bir mola verin ve odaklanma yeteneğinizi canlandırın.

5. “HAYIR” DEMEYİ ÖĞRENİN

Çoğu vakit hiç düşünmeden her şeyi kabul ediyoruz. Bunu yapmamız gerektiğini düşünüyoruz, halbuki kendimizi rastgele bir şeye adamadan evvel bunu güzelce düşünmek akla yatkın olacaktır.

Zamanınız, gücünüz ve kaynaklarınız tehlikede olduğunda, dürtüsel kararlar vermekten kaçının. Yanıtınız kesin bir evet değilse “hayır” olmalı.

Asla ‘belki’ demeyin; bu sırf karar vermeyi geciktirir. Kibar bir ‘hayır, teşekkürler’ demek, ferdî randevular ve öteki fırsatlar için hayatınızda yer açar.

6. ROL MODELLERİNİZİ TANIYIN

Etrafımızdaki insanların hayatımız üzerinde büyük tesirleri olması bir sır değil. Alışkanlıklarımızı şekillendirmekten kararlarımızı etkilemeye kadar bizi etkilerler ve ya muvaffakiyete gerçek iterleir ya da yerimizde saymamıza neden olurlar.

Bu yüzden kendimizi, rol modellerimizin fikirleri ve içgörüleriyle çevreleyebiliriz.

Geliştirmek istediğiniz alanları belirleyerek başlayın. İster mesleğiniz, münasebetleriniz, sıhhatiniz yahut ferdî gelişiminiz olsun, amaçlarınızı başarmış olan rol modelleri olması olası. Geliştirmek istediğiniz alanlarla ilgili podcast’ler, kitaplar, görüntüler ve bloglar arayın ve etrafınızı bunlarla kuşatın.

7. EĞLENCELİ BİR ALIŞTIRMA

Mutlu olmak biraz uğraş da gerektirir. Şikayet etmeyi azaltmak üzere… Bunun için Hpopkşns eğlenceli bir alıştırma öneriyor.

Bir bileklik takın ve ıstıraplara karşı bakış açınızı değiştirin. Bilekliği bileğinize takın ve her şikayet ettiğinizde çıkarıp öteki bileğinize takın. Bileklik 28 gün boyunca tıpkı bilekte kalana kadar süreci tekrarlayın. Şikayet ettiğinizde tekrar birinci güne dönün.

Bazen hepimizin gerilim atması gerekir, fakat bu bahiste bir şeyler yapmadığınız sürece, şikayet etmenin size yahut duruma yararı olur mu?

8. KENDİNİZE VAKİT AYIRIN

Patronunuzla olan bir toplantıyı yahut dişçi randevusunu kaçırmazsınız, lakin bizi daha keyifli ve sağlıklı kılan şeylere öncelik vermek için nadiren vakit ayırırız. Bu ister bir kahve molası, ister masamızdan uzakta bir öğlen yemeği yemek, ister spor yapmak ya da bir arkadaşınızla yürüyüş yapmak olsun…

Aslında kendinze vakit ayırarak çok daha başarılı olabilirsiniz.