Yaşam

Modern Zamanların Mutlu Olma Formülleri…

Paylaş:

Dünya değiştikçe insanların mutluluğu arama, ellerindeki mutluluğu yönetme ve ona farklı yönlerden bakma alışkanlıkları da değişiyor. Mutluluk günümüzde her zamankinden daha fazla sosyoekonomik bir hedef, kültürel bir öncelik ve bilimsel araştırmaların temel materyali.Böyle olması ise gayet normal, çünkü mutluluk bağışıklık sistemini çalıştırıyor, kan dolaşımı üzerinde olumlu etkiler yapıyor. Mutluysanız daha enerjik, daha yaratıcı ve her anlamda dahaların öncüsü konumunda oluyorsunuz. O halde işte modern zamanların mutlu olma formülleri.

Felaket senaryolarına göz yummayın
Colombus, Ohio’da yapılan bir araştırmanın bulgularına göre insanlar kıyamet, felaket ve trajik filmler izlerken mutlulukları geçici olarak artıyor. Ekranda gördükleri korkunç olaylar izleyicilerin kendi hayatlarına dönüp sahip olduklarını bir kez daha gözden geçirip şükretmelerini sağlıyor. Ne kadar güzel bir hayat yaşadıklarını düşünen bu kişiler haliyle çevrelerine de pozitif enerji yayıyor. Araştırmayı yürüten Silvia Knobloch-Westerwick durumu şu şekilde özet geçiyor: “Trajik hikayeler genellikle sorunlu aşkların çevresinde döner; bu da izleyicilerin sevdikleri hakkında düşünmelerini ve onlar için şükretmelerini sağlar.” Doğru söze ne denir ki, o halde bundan sonra film alışkanlıklarınıza daha fazla felaket ekleyerek mutluluk dozunuza destek atabilirsiniz.

Bahçeyle bitkilerle ilgilenin
Eğer güneşine, suyuna, havasına, açısına dikkat edeceğiniz bir bitkiniz olursa mutluluğunuz konusunda mucizevi sonuçlar ortaya çıkarabilirsiniz. Exeter Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar ofislerinde bitki yetiştiren çalışanların işlerinde ve iş ilişkilerinde daha verimli olduklarını ortaya koydu. Benzer alanda Amerika’da yürütülen başka bir araştırma ise huzur evlerinde bitki yetiştiren yaşlıların sadece daha mutlu değil aynı zamanda daha sağlıklı ve aktif bireyler oldukları sonucunu bilim dünyasına sundu. Küçük yeşil bir çiçeğin kime zararı dokunmuş ki? Üstelik masrafsız, üstelik doğal mutluluk kaynağı.

Sarıya ağırlık verin


Renklerin mutluluk üzerindeki etkisini bilmeyen yoktur. Belli başlı renkler beyinde belli başlı kimyasalların salgılanmasına etki ediyor ve döngü başlıyor. Kırmızı nabzı hızlandırıyor, sizi daha enerjik ve iştahı açık birisi haline getiriyor, mavi huzurlu hissettirirken, lila ve mor kreatif yönünüze omuz veriyor. Yeşil rahatlatıyor, pembe daha sakin biri olmanıza kapı aralıyor, turuncu ise sıcaklık anlamına geliyor ve iletişim yeteneklerinizi besliyor. Ancak araştırmacılar optimistik olmayı teşvik eden, umut ve neşeyle dolmanızı sağlayan rengin sarı olduğu noktasında uygun adım ilerliyor. O halde gününüzü sarıya boyayın ve daha mutlu olun.

Bilimin sözünden çıkmayın
Bilim insanlarının söyledikleri her zaman pusulanız olsun. Buraya önemli bir tanesini koyuyorum. 2002 yılında çok satanlar listesini tavana yapıştıran ‘Mutluluk Bilimi’ kitabının yazarı Stefan Klein’in sözlerini motto haline getirebilirsiniz. “Artık mutluluğun bulaşıcı olduğunu biliyoruz, mutlu insanlarla bir arada olmak seni de mutlu eder; bir salgın gibi. İnsanlar bir şeyi birlikte başardıkları zaman tek başlarına başardıkları zamankine kıyasla daha mutlular. Ancak kendi hayatınızla başkalarınınkini kıyaslama fikri çok kötü bir fikir. Mutluluk, gereksiz ve işlevsiz şeyleri gözü kapalı biriktirmekle ortaya çıkmaz. Mutluluk, yanınızda oturan insana, sizin onunla empati kurmanıza ve iletişim gücünüze bağlıdır.”

Harekete geçin


Rahat koltuğunuzda stresten uzak, en sevdiğiniz diziyi yudumlarken oldukça mutlu olduğunuzu düşünebilirsiniz ama maalesef öyle değil. Beyniniz sizden başka şeyler istiyor. Egzersizler modunuzu yükseltir ve özgüven deponuza farklı aromalar ekler. Kaslar gevşeyip kasılırken vücut serotonin hormonu püskürtmeye başlar ve mutluluk bardağınızı sürpriz bir şekilde doldurur. Stefan Klein konuya ilişkin “Egzersiz adeta doğal Prozac” diyor.

Oksitosin ve endorfin artırıcılar…
Dokunarak mutluluğa ulaştırırken salgılanan oksitosin ve endorfin mutluluğun mucize iksirleri … Düzenli bir ilişki sayesinde hem bedene, hem ruha dokunurken mutluluğu da avuç avuç toplayabilirsiniz.

Akıllı beslenin


Sizi rahatlatan hızlı ve pratik atıştırmalıklar o an mutluluğun doruk noktalarına çıkmanızı sağlayabilir, ama unutmamanız gereken bir şey var “Yükseklerden düşüşün çarpışma etkisi ölümcül olabilir.” Açlık krizlerinize ödül olarak sunduğunuz bu düşünmeden yapılan yeme içme etkinlikleri mutluluğunuzun kamufle olmuş katilleri. Örneğin çikolata endorfin salgılamanızı ve bu sayede müthiş coşkulu hissetmenizi sağlar ama içeriğindeki yüksek kaloriler vücudunuzda sinsice depolanıp günü geldiğinde ölümcül darbeyi indirmek için pusuya yatar. Diyabet, kalp, hastalıkları ve obezitenin lafını bile etmeye gerek yok. Bu nedenle yemekten gelen mutluluğun sırrı uzun vadede tüketeceğiniz besinlerin vücudunuz için yararlı olmasından geliyor. En verimlileri ise doğal yoldan enerji aşılayan baklagiller. Bol bol ceviz tüketerek bol bol serotonin salgılayabilir, bol bol gülümseyebilirsiniz.

Okuyun, çalışın, oyun oynayın
Journal of Consumer Psychology’de yayınlanan bir araştırmaya göre; “Kitapların gerçek hayata benzedikleri için insanı daha mutlu kılabildikleri ortaya konuldu.” Araştırmanın sonuçları video oyunları ve müzik aletleri için de benzer özellik gösteriyor. Bir uğraşın içinde kaybolmak kişinin daha iyi hissetmesini sağlıyor.

Şarkı söyleyin
Şarkı söylerken vücudumuz oksitosin ve endorfin salgıladığı için kendimizi stresten arınmış hissederiz. Aynı zamanda şarkı söylerken alınıp verilen derin nefesler meditasyon sporuna da göz kırptığı için fark etmeden mutluluk kazanma noktasında oldukça etkili. Araştırmalar ve bilimsel bulgulara göre ise en tatmin edici ve en fazla mutluluğu bir grupla şarkı söyleyerek elde edebilirsiniz. Bir grup eşliğinde şarkı söylerken konsantrasyon ve dikkatinize odaklanacağınızı düşünecek olursak dertler ve tasalar dışarıda kalacak mutluluk sizinle birlikte yanı başınızda şarkı söyleyecektir.

Sosyal medyaya dikkat edin
Siz de benim gibi çoğu zaman o çok güvendiğiniz şeffaf dijital kanatları tam uçuşun en güzel yerinde paramparça olup sakat kalanlardan mısınız? Öyleyse size sebebini söyleyeyim: “dopamin” hormonu. Dopamin yüzünden dolduğumuz beklenti, istediğimiz şeyleri elde etme ve sürekli bir şeylere ulaşma arzusu bizi çabaya iter, ne tuhaftır ki sosyal medya bildirimleri bu noktada bizi en kolay tatmin edip ödüllendiren gerçeküstü meyveler olarak hayatımızın vazgeçilmez parçaları. Dopamin belirsizlik anlarında ödüllendirici, doyurucu bir etkiye sahiptir. Bu sebeple aniden gelen bir mail, ya da instagramda fotoğrafımızın beğenilmesi bizi iyi hissettirir. Ancak sürekli bu ödüller için tetikte olmak düşük seviyeli strese neden olur. Eğer yaşam tarzınız bu sonsuz döngüyü kaldırabilecek gibi değilse bildirimlerinize bir kırmızı kart gösterip mutsuzluğun sahadan çekilmesini sağlayabilirsiniz.

Meditasyon yapın


Dünyadaki en mutlu adam kim hiç merak ettiniz mi? Tanıştırayım; Matthieu Ricard. Başında üç saat takılı duran 256 sensörden alınan bilgilerle, 2007 yılında yapılan araştırmaya göre Ricard’ın beynindeki gama dalgaları eşi benzeri görülmemiş seviyelerdeydi. Wisconsin Üniversitesi nörologu Richard Davidson, deneğin beyninin bugüne kadar kaydedilmiş, mutluluk için en büyük kapasiteye sahip beyin olduğunu belirtti. Parisli Ricard Hindistan’da Budizm okudu ve 30 yaşında keşiş oldu. Nepal’de bir manastırda yaşıyor ve Dalay Lama’ya danışmanlık yapıyor. Onun sırrını olduğu gibi kendi ağzından paylaşıyorum. “Meditasyon bir mango ağacının altında oturup sessizce durmak değil, beyninizi tamamen değiştiren ve böylece sizin de değişmenizi sağlayan bir olay.”

Daha sade bir hayat yaşayın
Milyonlarla oynayan bir Hollywood yönetmeni Tom Shadyac, bir gün 15 odalı devasa evinde kendisi için çalışan insanların, kendisinden ve diğer zengin arkadaşlarından daha mutlu olduğunu fark etti. Kendi sonsuz serveti ve yoksul insanların sahip oldukları karşısında hayrete düşen Shadyac parasının büyük bir kısmını hayır işi için harcadı ve Virginia’da bir evsizler barınağı açıp Malibu’da bir karavan parkına taşındı. Yeni hayatı için size ilham vereceğine inandığım yorumu ise şu şekilde oldu. “Her şeyden vazgeçtikten sonra hayattan çok daha fazla keyif almaya başladım, “

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu