Güncel

Nihat Genç:”İslamcılık nihai evrimini tamamladı ve sığınabileceği son delik: Reisçilik!”

Paylaş:

Gazeteci yazar Nihat Genç,Odatv’de yazdığı bugünkü yazısında Saraya ve İslamcılığın geldiği son duruma atıfta bulunuyor.‘Sarayhaber’ diye bir internet sitesi açmayı düşünüyorum, bugün manşete, ’16 Nisan gecesi reisin önüne getirilen evet oylarının oranı yüzde 44 yazıyor ve reisin kalp spazmı geçirdiği ‘saray kaynaklarından(!)’ duyuluyor,diye devam ettiği yazısında son dönemde iktidar yanlısı tarafta yaşanan  kavgalara,tarihin penceresinden ışık tutmaya çalışıyor..

Nihat Genç’in yazısının tamamı;

Ülkemizin bekası ve kalbi, hem insanın hem dünyanın içine sıkıntı veren İslamcılarda değil, ülkemizin bekası ve kalbi, bu iç huzurunu yakalamış sokaktaki milyonların elinde!

Bir

İslamcılık nihai evrimini tamamladı ve hak ettiği şekilde sığınabileceği son deliğe saklandı: Reisçilik!

Reis ailesiyle sarayda oturuyor.

Sarayın zevksiz ve uzun koridorları ve binlerce odası var.

Ve bugünlerde sarayının bahçesinde damadı için yeni bir yavru saray inşa ettiriyor.

Ve göze girmek isteyen reisçiler arasında kıyasıya bir savaş başladı.

 

‘Sarayhaber’ diye bir internet sitesi açmayı düşünüyorum, bugün manşete, ’16 Nisan gecesi reisin önüne getirilen evet oylarının oranı yüzde 44 yazıyor ve reisin kalp spazmı geçirdiği ‘saray kaynaklarından(!)’ duyuluyor.

Sarayhaber’in ikinci haberi, reisin uçağı havalandığında Türkiye semalarındaki tüm uçaklar reis havadayken uçuşları durduruluyor. Bu haberlerin doğru olmadığını söyleyenler için Sarayhaber’in, sütunları açıktır.

Sarayhaber’in dış politika haberi ise, sermaye kaynaklı, finansörler eliyle altan alta AB’yle ilişkiler toparlanıyor ve saray, elinde rehine tuttuğu Cumhuriyet yazarlarını pek yakında serbest bırakıyor.

 

İki

Şah’ın dünyaca bilinen işkenceleriyle meşhur gizli teşkilatı Savak hikayeleri tek kelimeyle korkunçtur.

Savak’la yarışacak diğer en büyük işkence merkezini kuran ise Saddam’dır.

İlk gençlik yıllarımız bu iki büyük gizli teşkilatın işkence metotlarını okumakla geçti.

Ne günlerdi?

İthaki Yayınları’ndan çıkan dünyaca ünlü gazeteci Robert Fisk’in büyük boy yedi yüz sayfalık kitabı (alkışlanacak düzeyde bir çevirisi vardır) unuttuğumuz çok şeyi yeniden hatırlatıyor, fıkralar da anlatıyor.

Mısır’ın ünlü gazetecisi Hasan Heykel anlatıyor; bir gün Saddam’ı ziyaret eder ve bir bakanlarıyla görüşmek istediğini söyler.

Saddam: Niçin görüşmek istiyorsun?

Heykel: Çok saygın bilgili bir adamdı, gelmişken onu da göreyim.

Saddam: Onun kellesini koparttık.

Heykel: Neden, ne yaptı?

Saddam: Suçu büyüktü…

Heykel: Elinizde delil kanıt var mıydı?

Saddam: Biz beyaz devrim yapmadık, biz kızıl devrim yaptık, bu yüzden bizim için ‘kuşku’ yeterlidir.

Şüphe’yi yeterli gören partili hakimlerin ataması başladı.

Şüphe’nin yeterli bir kanıt olduğu yeni bir döneme girdik!

Sokakta içilen her şarabın şişesi kırılır ya da fırlatılır.

Reisçiler, İslamcılık şarabını içip Cumhuriyet’i ve hukuku sokağa fırlattılar.

Sokak korku ve tedirginlik içinde, Orta-doğu topraklarının değişmeyen talihi, artık hukuk-anayasal haklar-insan hakları ‘sahipsiz ve kurumsuz’, artık Orta-doğu coğrafyasının iki büyük siyasi gücü karşı karşıya: Saray ve sokak!

 

Üç

Birkaç yıl önce müthiş bir kitap okumuştum, Mısır’ın son kralı Kral Fuad’ın 1952 yılında indirilişini ve Kral Fuad’ın hazinelerini İtalya’da bir opera sanatçısıyla nasıl yediğini anlatan.

Sarayı basan Baasçılar, ekonomik yokluk sebebiyle sarayda ne var ne yok, müzayedede sattılar, kıymetli mücevherler çok da ucuza gitti, Baasçılar, saray hazinelerinden hayalini kurdukları büyük meblağları bulamadılar.

Ancak tarih Kral Fuad’ın sarayının yıkılmasını gördü, üç-beş yıl sonra, Baasçılar bu sefer Irak’ta görüldü ve Irak kralı Faysal’ın sarayını bastılar.

Bu bilgilerimizi tarihten okuyup öğrendik, ancak Şah’ın sarayının basılması ve yıkılmasını 1979’da dünya gözlerimizle gördük.

Humeyni Şah’ın sarayının yağmalanmaması için acilen tedbir aldı, altın musluklar ve şatafat dünya gazetelerinin manşetlerinde uzun süre poz verdi.

Kendine Şahların şahı ünvanı veren Şah’ın rüküş sarayı tarihe karıştı.

Şah’ın sarayı yıkılırken Molla rejimi, Humeyni’nin Kum’daki bir sedir bir kilim tek katlı evini, dünyaya iftiharla göstermeye başladı, bugün hala müzedir, (gidip gördüm) Mollo rejimi, Humeyni’nin yoksulluğunu İslam’ın bir iftihar tablosu olarak sunuyordu.

Şah’ı da geçtik, Saddam’ın ve Kaddafi’nin saraylarının yıkılmasını canlı yayında naklen izledik.

Hem Saddam hem Kaddafi’nin sarayları diğerlerinden farklı şekilde ‘yıkıldı’, çünkü, halk hücuma geçti ve yağma etti.

Kral Faysal, Kral Fuad, Şah, Saddam, Kaddafi… Yüz yıl sonra Orta-doğu tarihini yazanlar kısa ömürlü ve hepsi şatafatlı ve hepsi zevksiz döşenmiş Orta-doğu ‘saraylarının’ yıkılmasına acaba kaç paragrafcık ayıracaklar?

Bu yıkılan yağmalanan saray görüntüleri Beştepe’deki saraya girip çıkan hangi İslamcının zihninden geçmiyor!

Mümkün mü?

Sarayhaber’in magazin sayfasına geçelim, sayın Reisim, yüzünüz suyunuz hürmetine İslamcılık’tan Reisçilik’e geçen en yakın tayfanız dahi, sizlerin yüzüne bakarken, bu yıkılmış saray fotoğraflarını görüyorlar.

O eski İslamcılar’ın zihninden dahi bu yıkılmış saray fotoğrafları bir türlü gitmiyor!

Bozgun zihinlerdeki fotoğraflarda çoktan başlamıştır!

İslamcılar’ın en büyük reisçi benim diye birbirlerinin yeme sebebi bu büyük sıkıntı ve ‘strestir’…

İslamcılık artık ‘reisçilik’e evrildiğine göre, İslamcılık’ın kaderi de, geleceği de, ömrü de, bereketi de artık ‘reis’in hayatıyla, varlığıyla ve ‘saray’la sınırlı.

Oysa İslam düşüncesi ve aydınları, eline geçirdiği büyük imkanlarla Müslüman halkına adalet gibi hukuk gibi merhamet gibi bölüşüm gibi yüksek değerleri ‘kurumlaştıracak’ uzun bir zaman yaşadı.

İslamcı düşünce ‘reisçilik’ten ve ‘saraydan’ başka hiçbir kurum oluşturamadı.

Dünyalı gazeteciler ve yazarlar, sarayları yıkan ve yağmalayanlar kimler diye sorduklarında, şaşırtıcı bir sonuçla karşılaşırlar, düne kadar saraya huşuyla tapınıp saraya krala tapınanlar, diye cevap verir.

Tarihin hükmü değişmedi.

Bence, yine elini çabuk tutup yağmayı başlatan ‘reisçi’ ve ‘İslamcılar’…

 

Dört

Sarayhaber’den Sokakhaber’e geçelim.

Dinimizde iç huzuru, kalp huzuru üzerine bir dua vardır, Sekine başlığında.

Kalp huzuru dünyanın en büyük servetidir.

Doygunluk, tatmin, mutmain olma duygusu, dünyalarda fethedilen en büyük hazinedir.

Huşu içinde dünyaya razı olma hali imanın hakiki yüzüdür.

İki dünyayı aynı anda yaşama halidir bu.

Ha o taraftasın ha bu tarafta farketmez.

Şu Uzakdoğu mekteplerinin iç aydınlanma dediği.

İçten içe bir yaşam neşesi bütün endişeleri bertaraf eder.

Haram yememiş yalan söylememiş ve üstüne düşen bireysel ve toplumsal değerler üzre yaşamış insanlar, nihayetinde, bu büyük iç huzurla ödüllenir.

Sosyal ve siyasi görevlerinin karşılığı ‘para’ değildir, iç rahatlıktır.

Tarihimizde de alp eren dediğimiz insanların ruh halidir, ölümden korkan halleri hiç yoktur, ölüm üzre kendilerini hiç meşgul etmezler, saf, tabii ve çok sıradan insanlardır. Herkesi kucaklayan en yüksek duygulara çıkabilen, coşku içre insanlardır.

Siz buna moda edebi tanımlarla gecenin ateş böcekleri, yükünü hafifletmiş kelebekler diyebilirsiniz.

Dingin, sakin, kendine güvenen bir ruh hali.

Cumhuriyet, hukuk kavgası verip hayır diyen sokaktaki milyonların ruh hali işte bu.

Muhteşem bir servet geçirdiler ellerine: Kendine güvenli iç huzuru.

Tarihte bütün büyük direnişlerde, devrimlerde işte bu iç huzuru ve güven vardır.

Dünya nedir, niçin yaşamalı, neyin kavgası verilmeli, sorularının cevabını gönülleri fethederek vermiş kitleler!

Sabrı, metaneti ve çıkış yolunu artık biliyorlar.

Hiçbiri İslamcılar gibi Bizans ve iblis oyunları içinde değil.

Hiçbiri İslamcılar gibi kızgın, öfkeli, gazap ve eziyet içinde bir ruh hali içinde hiç değil.

Hiçbiri yağma ve talan uğruna Mekke sokaklarında birbirlerini öldüresiye dövmüyor.

Söyleyin, yarınların Türkiyesi kimin?

Saray odalarında birbirlerini boğup Müslüman kardeşlerinin kellelerini kopartanlar mı?

Yoksa endişeli on yıllardan sonra bu iç huzuru ele geçirmiş sokaklardaki bu milyonların ruh hali mi?

Sokaklar, bugün siyaseten hangi yöntemle ve nasıl olacağını tartışadursun, sokaklar, bugün, her türlü despotluğa son verecek iç rahatlığını ve kendine güveni kazanmış durumda.

Ülkemizin bekası ve kalbi, hem insanın hem dünyanın içine sıkıntı veren İslamcılarda değil, ülkemizin bekası ve kalbi, bu iç huzurunu yakalamış sokaktaki milyonların elinde!

 

Beş

Bitirmeden bir de ‘anti-emperyalizm’ üzerine bir laf etmeliyim.

Bu topraklarda Mustafa Kemal’den sonra en sevdiğim adam Musaddık’tır.

Şu meşhur İran petrollerini millileştiren.

İngilizler Şah’ın adamlarını ve İslamcıları ‘kullanarak’ Musaddık’ı devirdiler.

Musaddık’ın devrilmesinde Şah’la İslamcılar suç ortağıdır.

Ayrıca Musaddık devrilirken (İran solu) Tudeh’in bütün yöneticileri de nasibini alır, tutuklanır.

Aradan otuz sene geçer, Tudeh (İran Solu), o eski günleri unutur, ve sırf anti-emperyalist diye molla rejimine sessiz kalır.

Humeyni de devrimin ilk dört yılı arıza çıkmasın diye Tudeh’e dokunmaz ve ama 1983’e geldiğimizde Tudeh’i tarihten siler.

Tudeh’i bu büyük yanlışa sürükleyen ideolojik önceliklerinin en başında yer alan ‘anti-emperyalist’ teorisidir.

Burada duralım, Tudeh, Amerika ve Humeyni karşısında, şöyle davrandı; bir tarafta Amerika, o halde, Humeyni’ye tam destek, deyip yola koyuldu. Ve devrimin ilk günlerinde Tudeh molla rejiminin halkçı reformlar yapacağını söylüyor ve umuyordu…

Bu son günlerde de ülkemizde Tudeh’in anti-emperyalist öncelikli yanlışlarına düşenler var!

Hayırcılar’ı Amerika mı (batı mı) Tayyip mi diye bir ikilem içine kimse sokmasın.

Anti-emperyalist varlığımızı ve siyasetimizi Tudeh gibi kimseye ispatlamak zorunda değiliz, üçüncü bir yol vardır, o da hukuk yoludur.

Ne Tayyipçiyiz ne emperyalizmden yanayız, hayırcıları Tayyip mi batı mı tercihleri arasında sıkıştıran açıklamaları ‘aptalca’ buluyorum…

Tayyib’in karşısına hukuku koymayıp Batılı emperyalistleri koyan bu siyaseti sıkıca eleştirmeliyiz.

Hukuk standartları evrenseldir, ne yani şimdi emperyalistlerin de çocukları var diye biz de mi çocuk yapmayalım.

Ülkemizin bekası da varlığı da ne batıdan geçer ne Tayyip’den geçer, ülkemizin bekası da varlığı da ‘hukuk’tan geçer, tarihte defalarca aptal yerine koyulup hüsrana uğramış teorilerden değil, saygıyla.

Nihat Genç/odatv

 

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu