Sanal Uyuşturucu: FOMO

Gelişen iletişim teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle hepimiz internet bağımlısı olduk. Ama her şey o kadar hızlı gelişiyor ki takip etmek mümkün değil. Hatırı sayılır bir mesai harcarsanız belki… Yani tüm zamanınızı internet başında geçirmeniz gerekiyor.
“Hadi canım o kadar da değil” demeyin. Gelişen teknolojiden geri kalma korkusu yaşayan, gelişmeleri kaçırırım diye internet başından ayrılmayan insanlar var. Hal böyle olunca da yepyeni bir kaygı bozukluğu türemiş oluyor, FOMO.
FOMO, bir çeşit sosyal medya hastalığı. Facebook, Twitter, Instagram derken yeni sosyal medya platformları snapchat, ask fm diye liste uzamaya başladı. Sanal ortamda yer almadığı zamanlarda kendini kötü hisseden ‘FOMO’lar sabırsız, huzursuz, aşırı hassas ve kaygılı bir ruh haline sahip. İşleri zor, hangi birini takip etsinler?
FOMO’lar için, “sanal uyuşturucu ağına düşmüş” diyebiliriz. Çünkü sosyal medya bağımlılığı kişinin bilinç kontrolünü bozuyor. Sürekli hesapları kontrol etme kaygısı kişinin gerçek yaşamdan kopmasına neden oluyor, uykusuz kalıyor, sağlıklı düşünemiyor.
Ne yazık ki artık toplum genelinde sanal âlemde daha fazla yer edinebilmek kaygısı mevcut. Facebook’ta yeterince beğeni almayan fotoğrafına mı üzülsün, Twitter’da yazdıkları retweet yapılmadığına mı? Bu durumda sosyal medya bağımlısı kişileri kendilerini onaylanmamış ve kabullenilmemiş hissediyor.
‘FOMO’ dan kurtulmak da çok kolay olmuyor. İnternet başında geçirilen zaman miktarı gittikçe artıyor. Kişi muhakeme yeteneğini kaybediyor, sanki temel ihtiyaçlarını almamış gibi hissedip huzursuz oluyor.
Z kuşağı olarak adlandırılan, her şeyi kolay elde etmeye odaklanmış bir kuşak söz konusu olunca ‘FOMO’ olmak işten bile değil. Hayatın zorluklarını çekmiş, tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelmiş ebeveynler, bu yüzden yeni nesili anlamakta güçlük çekiyor. Özellikle erkek çocuklar ‘FOMO’nun tuzağına daha kolay düşüyor. Mesleği gereği bilgisayar başında olan kişiler de farkında olmadan bağımlı oluyorlar.
FOMO muzdaribi kişiler tatilde, yemekte, arkadaşlarla sosyal bir ortamda dahi dinlenemiyor, hayattan keyif alamıyor. Sürekli telefonla takipte olan bu kişiler ruhsal olarak yıpranıyor.
Yapılacak şey çok basit aslında; bilgisayar, tablet ya da telefondan başını kaldırıp et05rafına bakmak ve yaşamı hissetmek! Yeni ilgi alanları bularak, hobiler edinerek, doğa yürüyüşleri yaparak, arkadaşlarla sosyal aktivitelere katılarak daha kaliteli ve sağlıklı bir yaşam mümkün. Yeter ki o bilgisayarın başından kalkın!