Yaşam

Seçim sonuçlarının belirlenmesini sağlayan D’Hondt Sistemi nedir,nasıl çalışıyor?D’Hondt Sistemi, “Gizli Baraj” yaratabilir mi?

Paylaş:

D’Hondt Sistemi/Metodu (“tont” veya “dont” diye okunur), federal eyaletlerde veya parti listesine oranlı temsil sistemlerinde parlamentoya dağıtılacak milletvekili/temsilci sayılarını belirleme yöntemlerinden biridir. Bu tür bir sistemin geliştirilmesinin sebeplerinden biri, milletvekillerinin oy oranına göre direkt olarak dağıtılmasının küsüratlı sayılar doğurmasından ötürü imkansız olmasıdır. Bir diğer sebep ise, aşırı uç partilerin temsiliyet kazanarak mecliste istikrarsızlık yaratmasının önüne geçmek, büyük partileri ve koalisyonları teşvik ederek mecliste yasamanın kolaylaştırılmasını sağlamaktır. Elbette her seçim yönteminde olduğu gibi, D’Hondt Sistemi’nde de bu yazıda inceleyeceğimiz bir dizi avantaj ve dezavantaj bulunmaktadır.

D’Hondt Sistemi, “en büyük bölen” yöntemini kullandığı için, “en yüksek ortalama yöntemleri” adı verilen bir algoritma sınıfının altında değerlendirilmektedir. Bu yöntemlerde partilerin oy sayısı belli bir orana bölünerek, bölüm sonucuna göre milletvekili dağıtımı yapılır.
D’Hondt Sistemi, adını, yöntemi 1878 yılında tarif eden Belçikalı matematikçi Victor D’Hondt’tan almaktadır; ancak aslen bu tür bir algoritma ilk olarak Amerikan başkanlarından Thomas Jefferson tarafından, 1792 yılında tarif edilmiştir. Bu nedenle kimi zaman “Jefferson Yöntemi” olarak da bilinir.
Parlamentoya dağıtılacak vekil sayılarını belirleme yöntemi olacak olan sistemin yeterince adil olup olmadığı da merak edilen konular arasında.

Herkesin anlamakta güçlük çektiği D’Hondt Sistemi aslında oldukça basit bir matematiğe dayanıyor.
Bu sistem, Türkiye’de 1961’den bu yana; 1965 Millet Meclisi genel seçimi ve 1966 Millet Meclisi ara seçimi dışında tüm milletvekili genel ve ara seçimlerinde uygulanmıştır.
Bu sistemin neden geliştirildiğine gelecek olursak; milletvekillerini oy oranlarına göre direkt dağıtmak, küsüratlı sayılardan dolayı mümkün olmamasıyla açıklayabiliriz. Bu durumdan kurtulmak ve uç partilerin temsiliyet kazanarak mecliste istikrarsızlık oluşturmasının önüne geçip büyük parti ve koalisyonları teşvik ederek yasamanın kolaylaştırılmasını sağlamak aslında sistemin amacı.
Partilerin aldıkları oy sayısı belli bir orana bölünerek, çıkan sonuca göre de milletvekili dağıtımı gerçekleşir.

Tabiri caizse çıkan küsuratlı sayıları “yuvarlama” yapmak, ayrılan milletvekili sayısının düzgün dağıtılmasını güçleştirecektir. İşte bu sistem de oluşacak bu güçlüğü ortadan kaldırmak için geliştirilmiştir.
Cumhurbaşkanı seçiminde formül basit: ilk veya ikinci turda %50 oydan 1 fazlasını alan seçimin galibi olur. Ancak milletvekili seçimlerinde durum biraz daha karışık.

Örneklerle ele alarak daha kolay bir şekilde sistemi kavrayalım.
Algoritma en çok oy alan partiye 1 milletvekili vererek, sonrasında oy sayısını da sahip olunan milletvekili sayısının 1 fazlasına bölüp, çıkan sonucu o ilde dağıtılacak milletvekili sayısı bitene kadar sürdürmeyle işliyor. Bir algoritma üzerinden gidelim.
A Partisi 100 bin
B Partisi 80 bin
C Partisi 30 bin
D Partisi 25 bin
E Partisi de 10 bin oy alsın.
A partisi, içlerinde en fazla oya sahip olduğu için ilk milletvekilini kazanıyor ve D’hondt Sistemi devreye giriyor. İkinci milletvekilinin belirlenmesi için A partisinin oyu, kazanmış olduğu milletvekiline bir ekleme yapılarak elde edilen sonuca bölünüyor. Yani 100 bin oya sahip olan A partisinin sonucu ikiye bölündüğü için 50 bin olacak.
50 bin olan A partisi, en çok oy alan konumunu B partisine devretmiş olacak. B partisi de 1 milletvekili kazanmış oluyor, onun oyu da kazandığı milletvekili sayısına 1 eklenerek elde edilen sayıya bölünecek. Yani 80/2=40 bin.
Bu hesaplamayla 50 bin oya sahip A partisi, üçüncü milletvekilini de kazanmış oluyor. Oyu, bir kez daha aynı formülle bölünecek. Bu sistem kullanılarak tüm oylar, milletvekillerinin tamamı partilere dağıtılana kadar da devam edecek. İşte sistemin işleyişi küçük bir matematiğe dayansa da yuvarlama sayı hesabından çok daha kesin sonuçlar ortaya koyuyor.

D’Hondt Sistemi, “Gizli Baraj” Yaratabilir!


Bir ülkede resmî seçim barajı olmasa bile, D’Hondt Sistemi dolayısıyla gizli barajlar oluşabilmektedir:[10] Teknik olarak bir partinin temsiliyet kazanması için geçmesi gereken baraj, “1 sandalye kazanmak”tır – ve o sandalye, belli bir oy sayısına karşılık geldiğinden, o oyu alabilmek “barajı geçmek” anlamına gelmektedir. Bunun yaşanıp yaşanmayacağı, D’Hondt Sistemi ile dağıtılacak koltuk sayısına bağlıdır.
Örneğin tıpkı Türkiye gibi farklı sayıda temsilciye sahip bölgelere bölünmüş olan Finlandiya’daki parlamento seçimlerinde resmi bir baraj yoktur, ancak 33 temsilciyle en büyük bölge olan Uusimaa’da “gizli baraj” (“1 sandalye için gereken oy sayısı”) %3 civarındayken, 6 temsilciyle en küçük bölge olan Güney Savo’nun gizli eşiği %14’tür. Bu, küçük bölgelerdeki büyük partileri kayırmaktadır.
Bir diğer örnek olarak Hırvatistan’da partiler ve koalisyonlar için resmi baraj %5’tir. Ancak ülke, her biri 14 temsilci içeren 10 oylama bölgesine bölündüğünden, “düşen listelerin” (en az %5 almayan listeler) oy sayısına bağlı olarak bazen reel baraj daha yüksek olabilmektedir. Bu şekilde çok sayıda oy kaybedilirse, %5 alan bir liste yine de sandalye kazanırken, barajı geçemeyen partiler için az sayıda oy varsa, gerçek (“doğal”) baraj %7.15 seviyesine çıkmaktadır.

Peki Bu Sistem Adil Bir Sistem Mi?
Karmaşık koalisyon, iş birliği ve baraj sistemlerinin olduğu ülkelerde tamamıyla adil bir sistemden söz etmek ne yazık ki mümkün değil. Her yöntemin avantaj ve dezavantajı olduğu gibi, bu sistemin de dezavantajları elbette var.
Bu durumla ilgili yapılan çalışmalar gösteriyor ki bu sistemin, en az orantılı olan sistemler arasında olduğunu gösteriyor. Mecliste dağınık küçük partiler yerine, büyük partileri ve koalisyonları pekiştiren bir sistemdir; tutarlı, monoton ve kararlı bir sistem üzerine inşa edilmiştir.

Birçok ülkenin kullanmış olduğu bu sistemi ülkemiz de 1961 yılından beri milletvekili dağıtımını belirlemek için kullanıyor.
Günümüzde Åland, Arnavutluk, Angola, Arjantin, Ermenistan, Aruba, Avusturya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Burundi, Kamboçya, Yeşil Burun, Şili, Kolombiya, Hırvatistan, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Doğu Timor, Ekvador, Estonya, Fiji, Finlandiya, Grönland, Guatemala, Macaristan (karma sistem), İzlanda, İsrail, İtalya (karma sistem), Japonya, Lüksemburg, Moldova, Monako, Karadağ, Mozambik, Hollanda, Nikaragua, Kuzey Makedonya, Paraguay, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, San Marino, Sırbistan, Slovenya, İspanya, İsviçre, Türkiye, Uruguay ve Venezuela’da D’Hondt Sistemi kullanılmaktadır.

Kaynak:evrimagaci

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu