AktüelEkonomiGüncelSağlık

”Sistem hastaneleri doldurmak için hasta pompalıyor.”

Paylaş:

Onkolog Yavuz Dizdar’ın kanser hastalığının teşhisi ile ilgili, “Bugün kanser denen vakaların büyük bir bölümü taramayla saptanıp hastalık konumuna sokuluyor, oysa ortada hastalık falan yok… Sistem hastaneleri doldurmak için hasta pompalıyor. Patolog birtakım olguların mikroskopta kansere benzediğini düşünüp, kanser diyor. Halbuki hastaya bakıyorsunuz; iştahı yerinde, kilo kaybı yok, hiçbir şeyi yok ama vücudunda bir şey çıkmış ya da bir şey genellikle çıkmamış ama biz tarayıp saptamışız” şeklindeki sözleri kamuoyunun dikkatini çekti.

Dizdar’ın bu sözlerine ve yeni çıkan kitabına, Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Sezer Sağlam’dan eleştiri geldi.

Odatv de yayınlanan haberde,Prof. Dr. Sezer Sağlam’ın gönderdiği yazı:

“İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde Yardımçı Doçent Ünvanı ile Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalında görev yapan Dr. Yavuz Dizdar, “Vicdan” isimli Şükriye Özgül adlı kişinin kendisi ile yaptığı röportajı Kasım 2018’de Hayy Kitap’tan yayınlamışlardır.

Kitabın içeriği, yanlışlarla dolu olduğu ve kamuya zarar verdiği için bu yazıyı sorumluluğum gereği kaleme aldım. Eleştirilerimin hepsine bu yazıda yer vermek mümkün olmadığı için kısa bir özet yapmaya çalışacağım.

Önce okuyucularımıza önemli bazı bilgileri referansları ile aktarmak isterim.

WHO (Dünya Sağlık Örgütü)’nün yayınladığı ve sürekli yenilediği patoloji sınıflamaları bize hep yön gösterir. Örneğin kolon kanserinin (WHO 2010) 36 tane alt türü, meme kanserinin 106 malign (kötücül) türü, akciğer kanserinin alt türleri ise 52’nin üstündedir. Patolojik sınıflama dışında birde moleküler sınıflama vardır ki o konuya hiç girmeyeceğim. Yani yaklaşık patolojik ve organ alt tiplemesi alındığında 1.000’in üzerinde bir kanser çeşidinden bahsediyoruz,ama hepsinin ismi halkımız tarafından tek olarak biliniyor: Kanser.

Kanser tedavisi için sıklıkla söylenen dedikodu; ilaç firmaları bu işi biliyor ama ilacı üretmiyorlar komplosu ise sürekli dillerde ulusal, uluslararası  dolaşmaktadır.

Olaya başka açıdan bakalım. Özel bir gübre fabrikası olsun ve biz bu fabrikadan dünyadaki yüz binlerce bitki için gübre çeşidi üretmesini bekleyelim. Mantıklı mı? Özel sektör, sonuçta karlı olan birkaç alana girmiştir. Bu da onun mantığı ile uyuşmaktadır. Doğruluğunu ve yanlışlığını tartışmıyorum. Sektörün 1.000’in üzerindeki tümör çeşidi için ilaç üreteceğini düşünmek saflık olur. Peki bu kimin görevidir. Tüm dünya da bu aslında devletin görevidir ama Batı ülkelerinde ekonomik model ne yazık ki özel sektör üzerinden yürümektedir.

Peki kanser neden sıktır ?

Ortalama yaş 1950 yılında tüm dünya popülasyonu için 24 yaş iken, 2010 yılında 29 yaşa gelmiştir. 2050 yılında 34 yaş olarak tahmin edilmektedir. Japonya, Almanya ve İtalya en çok yaşlı nüfusun olduğu ülkelerdir. Japonya’da nüfusun %50’si 45 yaş üstüdür (www.un.org WHO 2013).

Tüm dünyadaki ortalama yaşam beklentisi ise 71 yaştır (WHO 2015).

Örneğin 1850 yılında ABD’de yaşam beklentisi ortalama 38 yaştır. 1900’lü yılların başında tüm dünyada ortalama yaşam beklentisi ise 30-32 yaş civarındadır.

Kanser tanısının ortalama görülme yaşı ise 66’dır. Hastaların %25’i 65-74 yaşta çoğunlukla tanı alır (NCI,Nisan 2015).

Yaşlanma kanserin başlangıcındaki en önemli faktördür (Finkel,Nature.2007).

Ayrıca yaşlanma, kardiyovasküler ve nörolojik hastalıkların da öncüsüdür (Niccoli,Curr Bio.2012).

Yani yaşlanma kanser gelişiminde en önemli faktörüdür .

Yine şehir efsanelerinden biri mutluluğun, ölüm oranlarına olan etkisini düşürdüğü inancıdır. Bu konu bilimsel hipotez olarak düşünülmüş, ciddi bir şekilde çalışılmış ve yıllarca takip edilerek bir sonuca varılmıştır.

B.Liu (Lancet 2016) yayınladığı bir çalışmada, 1996-2001 yılları arasında 719,671 kadını ileriye yönelik (prospektif)  izlemiştir. Son kayıt 31 Aralık 2011 ‘de bitirilmiştir. Bilimsel olarak, mutluluk halinin ve mutsuzluğun ölüm sıklığı(insidansı) üzerine kalp, kanser ve nörolojik hastalıklar üzerine etkisi olmadığı ortaya konulmuştur. Sonuç; mutsuzluk ve mutluluk ölüm oranını etkilemiyor. Yani sigara içmemek ,  dengeli beslenmek,  günlük hareketimizi yapmak daha kanıtlanmış  önemli  faktörlerdir .

Şimdi kitabımıza gelebiliriz.

Röportajı yapan Şükriye Özgül şöyle demiş: “Onu kanser hakkında araştırmalar yapan biri olarak tanıyoruz.”

Bizim bilimsel er meydanı dediğimiz tıbbi makale arama motoru olan PubMed ‘te (www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed) Yavuz Dizdar’ın  birinci isim makalesi veya sorumlu olduğu(corresponding author) bir yazısını göremiyoruz. Birinci isim makale, SCI sınıf dergide yayınlanırsa YÖK kurallarına göre doçentlik sınavına girmeye hak kazanırsız. Şükriye Özgül de yeterli bir araştırma yapmamış anlaşılan. Yavuz Bey, televizyonlarda doçent, profesör olarak kendisine yöneltilen hitaptan vicdanen rahatsızlık duymuyor gözüküyor.

Yine, Yavuz Dizdar’ın Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde kanser biyolojisi ve immünoloji alanında doktora yapmış olduğu ifadesi geçmektedir ama bu konuda da hiçbir yayını ne yazık ki yoktur (Sayfa 18).

Kitapta Dr. Yavuz Dizdar kendisini şöyle tarif etmiş : Sekiz yıldır tatil yapmadığını , uzun süredir kongrelere gitmediğini (sayfa 25), isteyen her hastaya telefonunu verdiğini, kendi parasını harcayan doktor görmediğini, doktorların gömlek falan almadığını(sayfa 35), genç bir doktorun istihdam yaratmaya çalışmak dışında şoför kullanmasına anlam veremediğini ; ama  bir banka müdürü olursan özel şoförü olabileceğini (Sayfa 47) ifade ediyor.

İş insanın, çok fazla risk altında olduğunu, ama doktorun riski olmadığını (Sayfa 38), mantıken balıkta ağır metal diye bir şey söz konusu olmadığını (Sayfa 80), görücü usulü evliliklerin daha başarılı olduğunu düşünüyor(Sayfa 95), doktorların öğrendiği her şeyi paraya çevirmeye çalıştığını (Sayfa 114)  ve en güzeli bir radyasyon onkoloğu olarak 25 yıl önce kanser yoktu, cümlesini kullanıyor. (sayfa 41).

Sabah işe erken başladığını, e-postaları okuduğunu yazmış ama poliklinik yaptığını ifade etmemiş. Normal poliklinik saatlerinde kendisi televizyonlarda canlı yayında sebze meyve seçerken görebiliyoruz.

Ruh sağlığınızdan endişe duyuyorum sayın Dr Yavuz Dizdar; hatta hasta görmemeniz, hastalarımız için sağ kalımı yüksek bir tedavi seçeneği yaratabilir.

Patolog meslektaşlarımıza olan hakaretler yenilir yutulur cinsten değil. Yavuz Dizdar şöyle buyurmuş: Kanser tarama programlarında kanser tanısı konulan vakaların büyük bir kısmı kanser değil. Takip edip doğal seyrine bakmak lazım. Patologların camda gördüğü tanı hasta kişi açışından geçerli olmayabilir kanaatini getirmiş(Sayfa 211).

Bu hastaları beyfendi görmüş, karar vermiş, konuyu bilimsel olarak yayınlamış ve tıptaki bu boşluğu doldurmuş!!!.

Böylece yıllarca emek verilen kanser tarama programlarının ne anlama geldiğini  Yavuz Bey’in yoğun araştırmaları ile anlamış bulunuyoruz!!!

Kanserin ilacı bulunacak mı, bulunamayacak çünkü arayışımız yok ( Sayfa 139) demişsiniz fakat sizin de bir arayışınızın olmadığını görüyoruz.

Neden olduğunu anlamadığım ve kitap kapağında kendisine bir şekilde yer bulma şansı edinen Marilyn Monroe’nun bir sözü ile bitirelim: Hakkınızda hiçbir şey bilmeden size tapıyorlarsa aynı nedenle sizden nefret de edebilirler.”

Jurnalci.com

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu