Siz değişirseniz, kaderiniz de değişir..
Güzel şeyler yazmak istiyorum yaşama dair, umuda dair.
Tüm olumsuzluklara rağmen, yaşama hep sevgiyle dört elle tutunmak, umut verici yazılar yazmak, eylemlerde olmak istiyorum.
Mutlu yüzler istiyorum tüm yaşananlara inat.
Nazım Hikmet gibi buğulu bir cama güneşi çizebilmek istiyorum. Biliyorum ki yaşamak direnmektir….
Acılarımız zaten yoğun, bakışlarımızın ışıltısı sönmüş, dudaklarımız minik bir tebessümden bile çekinir halde.
Artık insanca yaşamak istiyorum tüm toplum adına.
Sevgiye, huzura, aşka dair sözcükler yazmak istiyorum…
“Bu şartlarda mı!?” dediğinizi duyar gibiyim.
Duygusuz hiç değilim…
Deprem bölgesine ilk giden, ilk yardım götürenlerdenim. Sizlerin ekranlarda gördüklerinizin, hissettiklerinizin misli misli fazlasını yaşadım.
Yoğun kar yağışında düştüm yollara, deprem bölgesinde
“Günaydın” dedim sabahlara.
Acıların, hıçkırıkların , yakarışların ortasında bir cehennemi yaşadım o topraklarda…
Enkaz çalışmalarında en az sizler kadar, hatta daha fazla dua ettim Yaradan’a.
Umutla evladını bekleyen babanın yanı başında bende isyan çığlıkları attım, yüreğime akıttım gözyaşlarımı.
Kalacak yer olmadığı için dört arkadaşım ile arabada yattım, yiyecek olarak yanımızda getirdiğimiz krakerleri tüketmekten, dağıtılan yemekleri bizim için değil depremzedelerin rızkı diye geri çevirmekten bağırsaklarımın kurumasını hiçe sayarak geçirdim zamanı.
Günlerce acı dolu sokaklardan geçtim, acıyı saniye saniye yaşadım. Kötü değil, korkunçtu…
Günlerce kendime gelemedim.
Artık geçti, geçmek zorunda. Acının donup kaldığı kalırsanız bir adım öteye gidemiyor hayat.
Halâ ana haber bültenlerinde çadırı olmayan bölgeler, ısınmak için mücadele veren aileler var.
Halâ akıllanmadan yol almaya çalışıyoruz, halâ karanlıkta el yordamıyla yönünü belirlemeye çalışan ordu gibiyiz. Gücümüzü unutmuş, akıl tutulması yaşıyoruz.
Oysa acil silkelemek gerek, çözüm üretmek, yaşama daha ciddi, daha akılcı kucak açmak … Halâ hayattaysak ve dünya dönmeyi sürdürüyorsa tüm yaşanmışlıklara karşın devam etmek zorundayız.
Yarın yeni bir hafta başlıyor.
Yaptıklarımızdan ders almalı, yapacaklarımızı hedeflemeliyiz ivedi bir şekilde.
Ağlamak, sızlamak, suçlamak bize bir kazanım sağlamamış demek ki 1999 depreminden bu yana bir arpa boyu yol almamışız.
Şahane binalar yapıp milyarlık mezarlıklarda yaşamışız. Erdemleri anlatırken, dinden bahsederken ahlaksızlığımız almış yürümüş. Kendimize hak görürken her olasılığı, başkalarını önemsememişiz.
Yarın yeni bir hafta.
Artık başkaları insan olsun diye beklemeden “Ben ne kadar iyi insan olabilirim” diye düşünme vakti gelmedi mi?
Yıllar önce bir tartışma sırasında hocam “İyi insan hiç kötülüğü olmayan insan değildir, zaten kötülük edemezsiniz, iyi insan başkalarına değer veren, başkaları için yaşamı desteklemeye çalışan insandır” dediğinde durup düşünmüştüm.
Ben ne kadar iyi bir İNSAN’dım. Ne kadar empati yapabiliyor, ne kadar fayda sağlayabiliyordum.
Onca yıldan sonra diyebilirim ki ben iyi bir İNSAN’ım.
Bağlı olduğum STK’ya yeni bir BEN kazandırdığı için çok büyük borcum var.
Bu yazımla tüm Lions Aileme bana kattıkları için sonsuz teşekkürler. İNSAN olma yolunda adımlarımı atarken tuttukları elim için…
İyi ben olmanın BİZ olmanın başlangıcını öğrettikleri için…
Şimdi milletçe BİZ olma zamanı.
Başka türlü aşılmaz bu yollar.
Hadi hep birlikte çıkalım yola. Heybemizde bilince, umuda, güzelliklere, dair ne varsa.
Herkes için aynı dileklerde bakalım aydınlığa…
Siz değişirseniz, kaderiniz de değişir..