Şizofrenik bir durum

Şizofreni günlük serzenişlerimizde kullanabileceğimiz basit bir ruhsal problem değildir. Aksine çok ciddi, uzun bir sürece dayanan, tanısı bazen aylarca süren takiplerden sonra ancak uzman kişilerce konan ‘psikotik’ belirtiler kümesidir.
Önyargı ve kulaktan dolma bilgiyle yaklaşılan şizofreni, bir beyin hastalığıdır. Sebebi tam olarak bilinmese de beyindeki kimyasal, yapısal değişiklikler ve genlerle ilgili olduğu bilinir.
Sonradan şizofren olunur mu?
Evet, uzun süre stres ve yoğun üzüntüye maruz kalan kişilerde ortaya çıkabilir. Hastalık ne kadar erken başlarsa kişilik üzerindeki negatif etkisi o kadar fazla olmakta, normal bir yaşam sürme şansı azalmaktadır. Şizofrenler nadiren başkalarına zarar verirler. Bu genellikle nöbet esnasında olur. Tedavi gören bir şizofreni hastasının size zarar verme olasılığı çevrenizdeki ‘normal’ insanlardan daha azdır.
Şizofreni; düşünce, algı, duygu ve davranışlarda değişikliklerle kişinin işlevlerinde önemli bozukluklara neden olan belirtilerin görüldüğü kronik bir hastalıktır.
Şizofreni hastasında gerçeği değerlendirme yetisi yoktur, algı ve muhakeme bozuklukları vardır. Hasta sıklıkla halüsinasyon görür. Kimsenin göremediğini görme, işitmediğini işitme, hissetme gibi hezeyan denilen muhakeme bozukluğu halüsinasyonlara eşlik eder. Hasta sık sık depresyona benzer durumlar yaşar. Şizofreni hastalarının büyük bölümü üretken yaşam süremez. Destekle, tedaviyle bir kısmı az beceri gerektiren işlerde çalışabilirler.
Şizofreni hastaları bir psikiyatri uzmanın kontrolünde uzun süreli ilaç tedavileriyle günlük yaşantılarına devam edebilirler. Antipsikotik grubu ilaç tedavisi tedavinin temelini oluşturur. İlaçlara ek olarak destekleyici, bilgilendirici bireysel, grup ve aile tedavilerinin uygulanması da fayda sağlar. Şizofreni hastaları için oluşturulmuş destek grupları ile iletişime geçmek ve onlara dahil olmak hasta için de yakınları için de çok faydalı olacaktır.
Şizofreni epilepsi gibi bir beyin hastalığıdır. Bütün kronik hastalıklarda olduğu gibi alevlenme ve yatışma dönemleri vardır. Bazı uzmanlar alevlenme döneminde fark edilirse daha iyi tedavi edildiğini savunur. Hastaların büyük bir kısmında tamamen iyileşme gözlemlenmez ancak alevlenme dönemleri olabilmektedir.
Toplum genelinde yüzde 1 oranında rastlanan şizofreni hastalığı genellikle 15-25 yaş aralığında başlar. Nadiren orta yaşlarda da başlayabilir. Ülkemizde 700 bin civarında şizofreni hastası olduğu düşünülmektedir. Kesin olmayan rakamlara göre şizofreni hastalığı olan her 10 kişiden birinin yakınlarından birinde şizofreni vardır. Ebeveynlerinden biri şizofreni hastası olan çocuklarda kalıtım riski yüzde 10’dur.
Erken yaşlarda başlayan hastalığın kişiye hasarı orantılı olarak büyümektedir.
Toplumda yanlış bilinenin aksine şizofreni bir kişilik bölünmesi değildir. Erken bunama olarak da algılanmamalıdır. Şizofreniden korunmanın bir aşısı da yoktur.
Tedavide başarı olmanın yolu hastanın, ailesinin, tedavi ekibinin ve çevresindekilerin işbirliğine bağlıdır. Toplum şizofreni konusunda ne kadar bilinçli olursa hasta ve yakınlarının yaşam kalitesi de aynı oranda etkilenecektir.