YETERLİ Parti istişare kampına girecek

İYİ Parti Sözcüsü ve Medya Bağlantıları Lideri Kürşad Şiddetli, Başkanlık Divanı toplantısı akabinde genel merkez binasında basın mensuplarının karşısına geçti.

Başkanlık Divanı’nda alınan karar doğrultusunda; 18-20 Kasım tarihleri ortasında mahallî idareler ana tema olmak üzere milletvekilleri, genel yönetim konseyi ve başkanlık divanı üyeleri ile Genel Lider Meral Akşener’in iştirakiyle İstanbul’da istişare kampı gerçekleştirileceğini açıklayan Kuvvetli, “Burada odak noktamız lokal idarelerdeki stratejimiz olacak. Pek çok sıkıntıyı irdeleme fırsatı bulacağız” dedi.

“KABUL EDİLEMEZ”

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında hata durusunda bulunması ile devam eden sürecin, ilgili makamların açıklamalarıyla derinleşen bir yargı krizine döndüğünü tabir eden Kuvvetli, “Gelişmelerin akabinde yürütme organı ismine yapılan açıklamalar ve son olarak Yargıtay’ın tavrı, mevcut aktörlerin tahlil üretmekten uzak olduğunu göstermektedir. Kuvvetler ayrılığının bir gereği olarak yasama ve yürütmenin; yargıya müdahalesi ve mahkeme üyelerine telkinde bulunulması kabul edilemez” tabirlerini kullandı.

“KENDİ SİYASİ ÇIKARLARI İÇİN…”

“Eğer bu adımlar bir Anayasa değişikliği için yapılıyorsa olay daha da vahimdir” diyen Kuvvetli, “Genel Liderimizin dün bununla ilgili bir açıklaması oldu biliyorsunuz. Bu tartışma ikliminden faydalanarak Türkiye’yi yaklaşan lokal seçimler öncesi bir Anayasa tartışmasına sokmak üzere atılımlara biz muhakkak karşıyız. Çünkü siyasi iktidar kendi siyasi çıkarları için vatandaşın daha da fakirleşmesine tarihi bir örnek daha katmaktadır” biçiminde konuştu.

“İYİ PARTİ ANAYASA’YI KORUMAK İÇİN GEREĞİNİ YAPACAK”

Zorlu, “Türk Anayasası; satın alanın dilediği üzere dayayıp döşeyeceği, balkonu kırıp salonu büyüteceği sahibinden satılık bir mesken değildir. Konutun sahibi; Türk milletidir, satmaya da kiralamaya da niyeti yoktur. Anayasa ile teminat altına alınmış hakların kullanıcısı ve konutun sahibi olan milletimiz, genel seçimlerde Anayasa değişikliği yapma yetkisini tek başına siyasi iktidara vermemiştir. ÂLÂ Parti, Anayasa’yı korumak misyon ve yetkisini milletimizden almıştır, gereğini yapacaktır” tabirlerini kullandı.

“ÇOK TEHLİKELİ BİR YAKLAŞIM”

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olmadığına yönelik açıklamaları bulunduğuna dikkat çeken Güçlü, “Buradan hareket edilerek dünden bu yana kişisel müracaat yolunun bir manası ve fonksiyonu olmadığına yönelik değerlendirmeler dikkat çekmektedir. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır” değerlendirmesini yaptı.

“SEBEBİ MAHALLÎ SEÇİMLERDE BİR ARGÜMAN ÜZERE KULLANMA İSTEĞİ Mİ?”

Zorlu, açıklamasına şöyle devam etti:

-Anayasa Mahkemesi’ne lakin olağan iç kanun yollarının tüketilmesi koşuluyla (yerel mahkeme, istinaf ve Yargıtay’da kararın katileşmesinden sonra) Anayasa’da garanti altına alınan hak ve özgürlüklerin kamu gücü tarafından ihlal edildiği teziyle ferdi müracaat yapılır.

-Yüksek mahkemelerin vermiş olduğu kararlarda Anayasa’ya terslik tespit edilmesi halinde Anayasa Mahkemesi kararı ‘tavsiye niteliğinde’ değil ‘bağlayıcı karar’ olarak Yargıtay, Danıştay, İstinaf Mahkemeleri ve mahallî mahkemelerce uygulanır, uygulanmak zorundadır.  Bireysel müracaat yolunun emeli ve sonucu budur.

-Bireysel müracaat yolunun lafzına ve ruhuna ters olarak yaratılan kelamda kriz ve gerginlikten anlaşılan o ki, kişisel müracaat hakkını ortadan kaldırmaya yahut bunu yine düzenlemeye işaret hasıl olmakta. Bu sahiden tartışmalı bir durum. Bunu asla kabul etmiyoruz. ‘Çözümsüzlük’ ve ‘gayrı millî’ temasının seçilmesinin sebebi ise bunu mahallî seçimlerde bir argüman üzere kullanma isteği midir? Bedelli vatandaşlarımız bunu dikkatle irdelesinler.

Söz konusu hukuksuzlukların, demokratik dünya milletleri nezdinde prestij ve itibar kaybı getireceğini; siyasi, toplumsal ve ekonomik sonuçları doğuracağını söyleyen Güçlü, “Bir ülkede hukuk güvenliğinin bulunmaması; ekonomik pazarda güvensizlik ve belirsizlik yaratır, yatırımcıların piyasaya hiç girmemesine ya da kısa müddette piyasadan çekilmesine neden olur. Yabancı yatırımcının inancını kazanmak ve rasyonel karar verme imkânı sağlayabilmek için hukuk kuralların uygulamasının istikrarlı, açık ve öngörülebilir olması gerekmektedir ki ülkemiz açısından bu manada önemli bir inanç kaybı kelam mevzusudur. Altını çizmek isteriz ki güçlü iktisat güçlü hukukla mümkündür” diye konuştu.

Sansür yasası ile basın özgürlüğünün, kentsel dönüşüm kanunuyla mülkiyet hakkının, Yargıtay kararı ile seçilme hakkının ihlal edilmesinin kaçınılmaz sonucu olarak ülkenin yabancı yatırımlardan yoksun kalacağını söz eden Şiddetli, “Çünkü iktisat ve ticaret; tarihin en eski hukuk metni sayılan Hammurabi Maddelerinden bu yana türel teminat altındadır.  Gelinen bu noktada, 100 yıllık Cumhuriyetimizde yabancı yatırımcıların Türkiye’de üretim yapma emeliyle istihdam sağlayan, teknolojik bilgi aktaran, ihracat imkânı yaratan direkt sermaye yatırımlarının hacmi yıllar itibariyle düşmekte; Orta Doğu ülkeleri vatandaşlarının konut alımları için Türkiye’ye döviz transferleri ise üst istikametli seyretmektedir” dedi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI

Meclis’ten geçen Kentsel Dönüşüm Maddesi’ne değinen Güçlü, “İnanın yapan muhalefet anlayışımızla yeterli olanı, daha düzgün yapmak için muhalefet etmeyi çok istiyoruz. Lakin önümüze âlâ bir şey gelmediğini sizler de görüyorsunuz” tabirlerini kullandı.

Deprem yasası konusunda birinci günden beri “Ranta dönüşmeyen, vatandaşın yararına olacak tüm çalışmaların şartsız yanında olacağız” dediklerini hatırlatan Şiddetli, “İlgili kanunun afet riski bulunan bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırmak hedefiyle yapılacağı söz edilmiş olsa da maalesef vatandaşların mülkiyet hakkına müdahale edilmesine yasal destek hazırlanmıştır. Biz bununla ilgili şerhlerimizi parlamentoda koyduk” değerlendirmesinde bulundu.

Zorlu, “Kanuna nazaran; Şehircilik Bakanlığı tarafından mevcutta bina bulunan alanlar rezerv alan ilan edebilecek ve binalar maliklere sorulmadan rezerv alan kapsamına alınabilecek. Rezerv alan ilan edilen yerdeki konutlar mahkeme süreci dâhil 90 gün içinde gerekirse kolluk müdahalesiyle boşaltılacak. Ve rezerv alanlardaki imar planı, parselasyon, ruhsat ve iskân süreçlerinde belediyeler değil, bakanlık yetkili olacak. Bu yasanın sözü, siyasi iktidar eliyle kent merkezlerinde yeni rant alanları oluşturmak ve Anayasa ile korunan mülkiyet hakkını açıkça ihlal etmektir” halinde konuştu.

Yasa kararının Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesi gerektiğinin altını çizen Kuvvetli, “Ancak tehdit altında olan Anayasa Mahkemesi’nin tıpkı sansür yasasında olduğu üzere Kentsel Dönüşüm Maddesi’nde da bağımsız ve tarafsız yargılama yapmasının önü kesilmek istenmektedir” dedi.

“Yakın vakitte yıkılan binaları gördünüz. Hayatını yitiren vatandaşlarımızı, yaralı kurtulan vatandaşlarımızı, yetim kalan, öksüz kalan çocuklarımızı gördünüz” diyen Güçlü, “Deprem travmasını yaşayan milyonlarca insanın devletinden beklediği haklı bir beklentiyi; siz rant kapısı olarak göremezsiniz. Yandaş müteahhitleri varlıklı yapmak için bu türlü bir yasa çıkarıyorsanız derhal vazgeçin” diye konuştu.

BAHADIR FAZİLET AÇIKLAMASI

Zorlu, basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu’nun ittifak açıklaması ile Bahadır Erdem’in istifası sorulan Şiddetli, şu cevabı verdi:

-Yaşananlar itibariyle bu sorunun bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Bir öteki partinin kongresini aldığımız karar açısından sebep sonuç ilgisinde değerlendirmiyoruz. Genel Yönetim Konseyi’nin aldığı karar nettir.

-İYİ Parti 81 vilayette aday çıkarma çalışmalarına süratli bir biçimde devam etmektedir. Önümüzdeki günlerde de kimi vilayetlerimizde adaylarımızın açıklanmakta olduğunu göreceksiniz. İkinci sorunuz neden bununla ilgili; zira biz milletimize bir alternatif seyahat gayesinde bulunduk.

-O da şuydu; Sayın Genel Liderimiz ‘her parti başka ayrı seçime girsin’ dedi. Zira iki yumruk ortasına sıkıştırılmış bir Türkiye portresi, milletimizin hak etmediği olaylarla karşı karşıya bırakıyor. Artık biz bu seyahate devam ederken kimsenin bize bir baskı aracı olarak rastgele bir argümanı kullanmasına müsaade vermeyeceğiz. Bu manada arkadaşlarımız bizden ayrılabilirler.

-Başka partilerde siyaset yapmak isteyebilirler. Örneğin CHP’de yapmak istiyorlarsa yapabilirler. Bizimle ilkesel bir ayrılık yaşayabilirler. Bunlar öteki partilerde de yaşandı. Biz tenkide en çok açık olan partiyiz. En son genel yönetim konseyi kararımızda ben şahsen açıkladım.

-5 arkadaşımızın hayır dediğini fakat çoğunluğun verdiği kararla bu kararı aldığımız belirttik. Sayın Bahadır Fazilet de o günlerde GİK üyemizdi fakat toplantılara gelip görüşlerini beyan etmedi. Genel Liderimizin ilkesel bir tavrı var. Ayrılan arkadaşlarımızla ilgili bir kıymetlendirme yapmıyor.

-Çünkü bugüne kadar birlikte çaba edildi. Bu nezaketi gösteriyor lakin şunun bilhassa bilinmesini istiyorum; bizim ortamızdan ayrıldıktan sonra partimizi zedeleyici, gerçek dışı tabirlerde bulunan arkadaşların bu değerlendirmelerine dikkat etmelerini tavsiye ediyorum.

-Çünkü ÂLÂ Parti’ye yapılan bu akınlara bu biçimde ortak olma niyeti taşıyanların karşısında, biz de gerekli açıklamaları yapmaktan geri durmayacağız.

-Biz yolumuza devam ediyoruz. UYGUN Parti evvel lokal seçimlerde milletimizin kutuplaşma eksenindeki sıkıştırıldığı yerden çıkması için alternatif olacağız. İnşallah yaklaşan birinci genel seçimde de milletimizin iktidar olma umudunu biz ortaya koyacağız.