
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Açılış Töreni’ne katılıyor. Erdoğan’ın konuşmasından başlıklar şöyle:
“Bugün sadece İstanbulumuzu kendi alanında marka ve cazibe merkezi olacak bir eserle buluşturmanın sevincini yaşamıyoruz. Bugün bu güzel binada aynı zamanda Türkiye’nin en modern sanat birikimini yeniden ihya etmenin gururunu da yüreğimizde hissediyoruz.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitemizin yöneticiilerimizi, mimarından, işçisine herkesi canı gönülden tebrik ediyorum. Projeye verdikleri güçlü destek için Kültür ve Turizm Bakanlığımızı ayrıca kutluyorum.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, cumhuriyet tarihimizin en köklü yapıları arasında yer alıyordu. Müzenin kuruluşu bizzat Gazi Mustafa Kemal’in talimatlarıyla 1937 senesinde Dolmabahçe Veliaht Dairesi’nde gerçekleştirilmiştir.
Veliaht dairesi çok uzun yıllar boyunca müze vasfını layıkıyla yerine getirdi. Ancak zamanla oluşan yıpranmadan dolayı bina yetersiz kalmaya başladı. Binanın elverişsiz şartlarından dolayı müzede yer alan birbirinden kıymetli eserler de maalesef zarar görüyordu.
2011 yılında müzemizin bu sorunu dikkatimize ilk getirildiğinde gerekli talimatları verip koleksiyonun Tophane’ye taşınmasını sağladık. Tüm aşamalarını bizzat takip ettiğimiz İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin inşaatını geçen yıl tamamladık.
Ayrıca inşaat sürecinde yıpranan, zarar gören eserlerin hepsinin elden geçirerek restorasyonunu gerçekleştirdik Buraya ülkemizin çağdaş sanat hafızası desek herhalde yanlış bir tespitte bulunmuş olmayız.
Nereye gidersek gidelim ülkemizin her köşesinden adeta tarih fışkırıyor. 81 vilayetimizin hemen hepsi farklı bir kültürün eserleriyle ilmek ilmek dokunmuş, birer açıkhava müzesi olarak ziyaretçileri kendine meftun bırakıyor.
Şüphesiz bu güzelliklere sahip olmak kadar onu emanet görüp geleceğe en güzel şekilde bırakmak da önem arz ediyor. Maalesef ülke olarak bir dönem bu noktada iyi bir imtihan verdiğimizi söyleyemeyiz.
Kültürüyle, kadim değerleriyle milletimizin bağını koparmak isteyenler ne yazık ki eşsiz kültür varlığımızın kıymetini de bilemediler.
Hatta kimi zaman sadece imkanların kısıtlı olmasıyla açıklanamayacak türde husumet dolu adımlar attılar.
Devlet idaresinde makbul, makbul olmayan vatandaş ayrımına gidenler benzer tavrı sanat dallarımıza yönelik de sergilediler. Örneğin; ecdadın bize bıraktığı miras milletimizin bir zenginliği olarak değil tasfiye edilmesi gereken bir yük olarak görüldü. Bu zihniyetin elinde Türkiye modern sanat dallarında hak ettiği seviyelere gelemediği gibi geleneksel sanat dallarında da çok ciddi irtifa kaybetti.
Türkiye’nin kültür ve sanat hayatını çoraklaştıran bu jakoben anlayışı 2002’de tamamen rafa kaldırdık. Sanat dalları ve sanatçılarımız arasında ayrım yapmadan başarıyı desteklemenin çabası içinde olduk.
Geleneksel sanat dallarımızın üzerindeki ölü toprağını kaldırırken modern sanat dallarını da asla geri plana itmedik. Ülkemizin kültür ve sanat hayatına zenginlik katacak bu alanda çeşitliliği artıracak her türlü eser ve projeye samimiyetle sahip çıktık.
Son 20 yılda 164 müzenin onarım, restorasyon çalışmalarını yaptık. Ülkemiz genelinde 56 müzeyi ilk kez ziyarete açarken 18 müzemizi de yeni inşa edilen binalarında milletimizle buluşturduk.”