‘Serhat kentimiz Hatay’ı kaybedebiliriz’

2011 yılından bu yana Suriye’de yaşanan iç savaşın Türkiye açısından değerli tesirlerinden biri göç oldu. Türkiye’nin Suriye ile en uzun kara hududuna sahip kenti olan Hatay da göç dalgasından demografik ve sosyoekonomik yapısı değişecek kadar etkilendi. Hatay, İstanbul, Gaziantep ve Şanlıurfa’dan sonra en fazla göç alan kent. 1 milyon 671 bin nüfusa sahip Hatay’da resmi sayılara nazaran 315 bin, gayrı resmi sayılara nazaran ise 550 bini aşkın Suriyeli yaşıyor.

Lütfü Savaş,Saygı Öztürk’e “Önemli mevzularda ulusal düşünmek zorundayız” dedi.

OVALARIN DURUMU

Belediye Lideri Lütfü Savaş, uzunca müddettir kentteki demografik yapının değişimine vurgu yaparak, Cumhur İttifakı ortağı Devlet Bahçeli’nin “yeni yüzyılda, 100 vilayet, 1000 ilçe” çıkışıyla gündeme, 19 ilçenin vilayet yapılması projesine karşı çıkıyor. Zira birinci etapta vilayet olması beklenen ilçeler ortasında Hatay’ın İskenderun ilçesi de bulunuyor. “Hatay’ın gerçeklerini bilmeyen insanların, Hatay’la ilgili konuşmaması lazım” diyen Savaş, şunları kaydetti:

– Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamasında büyük bir handikap var. Fransız işgalinde bizim demografik yapımızı, bize karşı kullanan bir yapı vardı. Biz büyük bir zelzele yaşadık. 500-550 bin civarında vatandaşımız Hatay’dan öteki vilayetlerde yaşar hale geldi. Yüzde 90’ı Hatay’ın ova kısmında olmak üzere yaklaşık 550 bin civarında Suriye’den gelen göçmen var. Şu andaki demografik yapıya baktığınız vakit Hataylılarla Suriye’den gelen beşerler ortasında eşitlik var ya da bir adım Suriyeliler önde.

– Hatay’ın gelirlerinin yaklaşık yüzde 80’i İskenderun, Payas ve Dörtyol’dan. Zira burada başta demir çelik olmak üzere 13 büyük fabrika var. Antakya’da daha doğrusu ovada ise çiftçilik, eski ve yeni organize sanayi bölgeleri var. Onun dışında değerli bir gelir kaynağı yok. Siz bu türlü yaptığınız vakit demografik manada ova kısmını zayıflatıyorsunuz, sığınmacıların nüfusunun artışıyla dengeyi onların lehine değiştiriyorsunuz. Hatay’ın ova kısmındaki geliri minimize ediyorsunuz. Gelir kaybı azaldığında halk yoksullaşacak ve oradan kaçış daha fazla olacak. Burada berbat bir tabloyu konuşmaya gerek yok.

– Filistinlilerin kendi başşehirlerinde bile tutsak durumda olduğunu görüyoruz. Etrafının 8  metrelik duvarlarla çevrildiğini biliyoruz. Cumhurbaşkanı bile öbür bir ilçeye gidecek olsa İsrail hükümetinden müsaade almadan ve muhakkak noktalarda güvenlik koridorlarında yoklama vermeden geçemiyor. Libya’nın durumunu görüyoruz. Suriye’de hâkim bir devlet yok. Hatay o denli bir coğrafyadaki, bugün Doğu Akdeniz’de Türkiye Mavi Vatan’dan bahsediyorsa, Hatay’dan ötürü bahsediyor. Hatay, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin kalesi durumunda.

– Doğu Akdeniz’de bulunan karbon yakıtları Hatay’dan geçmek zorunda. Niçin zira Yunanistan’a geçerseniz boruyla döşeseniz 3.000 metreye kadar inmeniz gerekiyor teknoloji yetmiyor, ekonomik olarak çok fazla masraf etmemiz lazım. En rahat bir halde Hatay’dan geçirmeniz gerekiyor. Hazar’daki karbon yakıtlarını Hatay-İskenderun limanından dünya ile paylaşıyorsunuz.

– Ben farkındayım ve siyasalların, kurum ve kuruluşların da farkında olması lazım. Şayet biz geçmiş tarihimizi, bölgemizin jeostratejik, jeopolitik kıymetini ve oradaki demografik yapıyı,  ekonomik kuralları güzel planlayamazsak o zayıf bizi gelir vurur. Biz 20 yıllık uğraş sonunda tekrar ele geçirmiş olduğumuz o serhat kentini kaybederiz.

– Daha fazla insanların başını bulandırmak istemiyorum. Hem devlet olarak hem hükümet olarak hem de ana muhalefet partisinin bir belediye lideri olarak biz değerli hususlarda ulusal düşünmek zorundayız. Ufak siyasi ve ekonomik hesaplardan uzak durmak zorundayız. Ben o kentin belediye lideri olarak tekrar şunu söylüyorum seçimi kaybetmek hiç değerli değil kâfi ki biz Hatay’ı kaybetmeyelim.

TERÖR KORİDORUNA DİKKAT

Lütfü Savaş, güney terör koridoruna da dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Şu anda her türlü terör odağı bizim hudutlarımızdan ötede Suriye- Afrin ve ötesinde var. Artık siz burayı boşaltırsanız, ekonomik zayıflığa yol açarsınız. İnsanları kaçırtıp diğer milletlerden beşerler yığarsanız oraya, otomatik kaybediyorsunuz. Sen o vakit belirli bir zümreyi Akdeniz’e ulaştırmış oluyorsun. Muhakkak hükümran güçlerin yüzyıllardır arzuladığı pozisyona Türkiye’yi getirmiş oluyorsunuz. Hatay’ı ulusal problem olarak görmek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine sahip çıkmak lazım.”

Depremzedelerin elektrik ve su faturaları için Meclis kanun çıkarmalı

Hatay Büyükşehir Belediye Lideri Lütfü Savaş, 5 Şubat gecesi çok keyifli olarak yatağa girmişti. Kasımpaşa maçı sıfır sıfır bitmek üzereyken Hatayspor futbolcusu frikikten şahane bir gol atıp kadrosunun galibiyetini sağlamıştı. O akşam keyifli uyuyanların bir kısmı sabah hiç uyanamadı. Kalkabilenlerin de değerli bir kısmı sevdiklerini, malını kaybetmişti. Hatay’ı yine ayağa kaldırmak için üniversitelerle belediye ağır işbirliği içinde. Yeni Etraf Şehircilik ve İklim Bakanı Mehmet Özhaseki de evvelki bakana nazaran mevzulara daha hakim, belediye ile ortak akılla çalışmadan yana. Bunun olumlu adımları da çabucak görülmeye başlandı. Hatay’da su meşakkati had safhada. Belediye vatandaşa su faturası gönderiyor. İşte bu durum reaksiyona neden oluyor. Savaş’a bunu hatırlattığımda şunları söyledi:

KEYFİ UYGULAMA YOK

“Şu anki kanunlara nazaran belediyelerin, su faturalarını tahsil ve tahakkuku konusunda inisiyatifi yok. Yalnızca ve yalnızca TBMM kararları sizi yönlendirebilir.  CHP Hatay Milletvekilimiz Mehmet Güzelmansur ve Sayın Genel Liderimizle bu mevzuyu paylaştık. Zelzelenin vurduğu 11 vilayette hem elektrik hem su faturasının 4 yahut 6 aylığına genel bütçeden ya da maliyeden ödenmesini istedik. Bunun için de TBMM’den kanun çıkması gerekiyor. Bizim hiçbirimizin keyfi uygulama talihi yok.”