GüncelGündem

Bir MİT’çinin 60 yılı

Paylaş:

Türkiye’nin yakın tarihinin neredeyse her karesinde resmi bulunan eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, geçtiğimiz hafta bu saatlerde 81 yaşında hayata veda etti. Eşi Janset Eymür’e baş sağlığı dilemek için ertesi gün Levent’teki cenaze törenine katıldım. Oysa planımız başkaydı; havaların soğumasıyla hepimiz yataklara düşmüştük ama iyileşince yine Tarabya’daki TED Ankara Kolejiler Lokali’nde buluşup yazdığım kitap üzerinde çalışacaktık. Kitabın taslak ismi, ‘Bir MİT’çinin 60 Yılı’ idi. Yani Mehmet Eymür’ün!

Atin.org’tan bugüne

2000’lerin başında Milliyet’te muhabirlik yapmaya başladığımda sabah bilgisayarımı açar açmaz yaptığım ilk birkaç şey arasında atin.org adlı web sitesine göz atmak vardı. O sıralar Amerika’da yaşayan Mehmet Eymür’ün ifşalarıyla Türkiye’nin gündemini allak bullak eden sitede yeni bir yazı varsa hemen okumaya koyulurdum; yoksa arşivdeki yazılarını kopyalamaya devam ederdim. Bunun nedeni hayranlık değildi, site bir gün kapatılırsa o yazıların bilgisayarımda durmasını istememdi. Abdullah Çatlı, Alaattin Çakıcı, Sedat Peker gibi yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller gibi siyasetçilere, Tarık Ümit ve Yeşil gibi karanlık karakterlerden hedef tahtasına koyduğu ‘teşkilat’ mensuplarına kadar sayısız insanla ilgili çok sayıda yazısını okudum Eymür’ün… Benim nazarımda kendisi de anlattığı isimler gibi bir sis bulutunun ardındaydı. Bir gün Eymür’le tanışacağım, oturup karşılıklı rakı içeceğim genç aklımın ucundan bile geçmiyordu.

Eymür’ün evine davet

Tam tarihini hatırlamıyorum ama 2011’deki ‘3 Temmuz’ operasyonundan bir süre sonraydı. Pek de iyi tanımadığım bir gazeteci beni arayarak, “Mehmet Abi seninle konuşmak istiyor” dedi. Ben ‘Mehmet Abisi’nin kim olduğunu anlamayınca, “Mehmet Eymür!” diye ekledi. “Neee!” diyebildim. Sonra bana bir telefon numarası gönderdi ama ben Eymür’ü aramadım. Birkaç ay sonra başka bir gazeteci aradı ve yine aynı konuşmayı yaptık. ‘Mehmet Abisi’ benimle görüşmek istiyordu ama bu kez konunun ‘acil ve önemli’ olduğuna dair bir not da göndermişti. 3 Temmuz’dan sonra Fetullahçıların bana yönelik tehditleri sürüyordu, “Güvenliğimle ilgili bir konu mu acaba?” diye düşünmeye başladım. Bu kez gazetecinin verdiği numaraya mesaj attım. Mesaj düşer düşmez Eymür aradı, “Sizinle acil görüşmemiz lazım, evime gelebilir misiniz?” dedi. “Evinizde rahatsız etmeyeyim” dedim. “Endişenizi anlıyorum ama eşim ve kızım da burada. Üstelik ben yaşlı, hasta ve emekli bir devlet memuruyum. Güvenlik nedeniyle her yere de gidemem, lütfen evime buyurun” dedi.

Neden kovulduğumu Eymür’den öğrendim

Başta bu tekliften rahatsız olsam da merakımı yenemedim ve taksiye atlayıp verilen adrese gittim. Siteye vardığımda gazetelerdeki fotoğraflarından tanıdığım Eymür’ü evinin penceresinde beni beklerken gördüm. Kapıyı eşi Janset Hanım ve kızıyla açtı. Bir süre birlikte oturduk, sonra onlar odadan çıktılar. Eymür’e yakın zamanda KOAH teşhisi konmuştu. Odasında rahat nefes almasını sağlayan makineler vardı fakat sağlıklı ve dinç görünüyordu. Bense meraktan kıvranıyordum ama ne sormam gerektiğini bilmiyordum. Neyse ki çok geçmeden konuyu açtı, “Habertürk’ten niçin kovulduğunu biliyor musun?” diye sordu. Şaşkına döndüm, çünkü bu aklımdaki ihtimallerden biri değildi. Raftan alıp getirdiği dosyayı açtı ve bana Habertürk’te yayımlanan haberimi gösterdi. “Sanırım ben hastanedeyken yazmışsın, o yüzden kaçırmışım bunu” dedi. Haberim eski MİT Müsteşar Yardımcısı Mikdat Alpay hakkında yazılmış bir MİT raporuyla ilgiliydi. Ve “MİT’ten MİT’çiye Belaltı Rapor” manşetini taşıyordu. “Ama ben bu yüzden kovulmadım ki! Aylar sonra Fatih Altaylı ile bir tatsızlık yaşadığım için kovuldum” dedim. “Sen öyle sanmışsın!” diye cevap verdi ve ekledi: “Mikdat Alpay, Altaylı’yı Ankara’ya çağırmış ve senin kovulmanı bizzat istemiş. Altaylı da, ‘Şimdi kovarsam anlar ve ortalığı ayağa kaldırır, bana biraz zaman verin, onu bezdiririm kendisi istifa eder’ demiş.”

“MİT’çi gazetecileri bilmiyor musun?”

Eymür haklı çıktı

Şaşkınlığım kesintisiz devam ediyordu. “Düşündüğünüz için teşekkür ederim. Ama ben bildiğim şekilde ve gücümün yettiği kadar mesleğimi yaptım. Bu yaştan sonra MİT’e çalışmaya niyetim yok. Gazeteciliği hiçbir zaman ‘ekmek parası’ olarak görmedim. Yol buraya kadarsa bırakırım” dedim. Yüzündeki ifadeden bunu duymadığı beklemediğini hissettim. “Ne alaka şimdi! Benim yazdığım rapor yüzünden işten atılmışsın. Bunun için sana yardımcı olmak istiyorum sadece” dediyse de kabul etmedim. Eymür beni, “Tuhaf bir kızsın sen, yolun açık olsun” diyerek kapıya kadar geçirdi. Vedalaştık, bir daha asla karşılaşmayacağımızı düşünerek evlerinden çıktım. Saatlerce sahilde yürüdüm, duyduklarımı tekrar tekrar düşündüm ve notlar aldım.

Eymür yine haklı çıktı! Hep bir gazeteden diğerine transfer olmuş, hiç iş aramamış bir gazeteciydim. Fakat artık arasam da iş bulamıyordum. Yayın yönetmenleri, ünlü yazarlar derken kimden yardım istediysem olmadı. Sonunda ve ‘mecburen’ gelen iş teklifini kabul ederek Kuzey Kıbrıs’ta çalışmaya başladım. Neredeyse beş yıl sürdü. Kendimi adada Namık Kemal gibi sürgünde hissediyordum. Tek kelimeyle yenilmiştim. Hem vatanımdan hem mesleğimden sürülmüştüm. Hayatımın artık orada geçeğini kabullenmeye başlamıştım ki pandemi patlak verdi. O günlerde gerçekleşmesine hiç ihtimal vermediğim şeylerden biri de İstanbul’a dönmekti. Türkiye’nin yakın tarihindeki tüm ekonomik krizlerde olduğu gibi pandemiden sonra da işten çıkarıldım ve rotayı yeniden İstanbul’a çevirdim.

Eymür, yıllar sonra yeniden telefonda

“Anlatmadan ölmesinden korkuyorum”

Misafirlerden biri, Sedat Peker’in YouTube’da yayınladığı ve milyonların diline düşen videoların muhabbetini açtı. Lafın yeri gelince Eymür’e, “Sizin Mehmet Ağar’la yaşadıklarınıza ‘İki Mehmet kavgası’ diyorlardı. Ama bir sizin mütevazı hayatına bakıyorum, bir de 35 yıl sonra Ağar hakkında anlatılanlara bakıyorum” diyordum ki sözümü keserek, “İki Mehmet kavgası mıymış peki?” diye sordu. Masadaki dostları seyreldiğinde Eymür, hafızasının zayıfladığından bahsetmeye başladı. “Hiçbir MİT’çinin anlatmadığı kadar çok şey anlattınız ama daha asıl konulara girmediniz” dedim. O an Janset Hanım hiç beklemediğim bir şey söyledi; “Ben Mehmet’in ölmesinden değil bildiklerini anlatmadan ölmesinden korkuyorum.” Eymür gülümsedi, “Bir bilginin saklı kalması devlete zarar verecekse onu konuşurum. Susurluk kazasını duyurduğum gibi! Ama bir bilginin açıklanması devlete zarar verecekse onu susarım” diye karşılık verdi. “Ama bir gazeteciyle nehir söyleşi tarzında bir kitap yazsanız keşke” demekten kendimi alamadım. Janset Hanım bana dönerek, “Sen yap o zaman” dedi. “Ben yıllardır gazetecilik yapamıyorum ki! İşin içinde olan birinin yazması daha iyi olur” dedimse de okun yönü değişmedi. Mehmet Bey de böyle olsun istedi. “Şartım var o zaman. Bu kitap bir şeyleri açığa çıkarmak zorunda! Ben yazarım ama basıp basmayacağımıza sonunda karar veririz” dedim. Velhasıl çalışmaya başladık ama işin ağırlığı daha ilk günden omuzlarıma çöktü. Biliyordum ki yakın tarihin karanlığına gömülmüş tek bir bilgiye ışık tutmak bile beni dünyanın en mutlu insanı yapacaktı. Fakat bir yanda hayat gailesi, bir yanda taranması gereken devasa bir arşiv, hatırlanması gereken kitaplar, okunması gerekenler ve bir MİT’çinin 60 yılı derken… Ne yazık ki zaman yetmedi ve Janset Hanım’ın korkusu gerçek oldu. Mehmet Eymür, sustuklarını da alıp yanına aramızdan ayrıldı.

Her hikâye yarım değil mi?

Ben filmlerdeki gibi hayatta da hiçbir şeyin boşuna yaşanmadığına inanırım. Her sahnenin öyküye bir katkısı vardır. Bir haftadır kitabın klasörüne gözüm her takıldığında, “Ben Mehmet Eymür’le neden tanıştım, bu kitaba neden başladım ve yarım kalan bu hikâyeye ne olacak bakalım?” sorularıyla boğuşuyorum. Kim bilir cevaplar ne zaman ve nerede zuhur edecek?

Bu vesileyle başta Janset Hanım olmak üzere Mehmet Eymür’ün ailesine ve tüm dostlarına baş sağlığı diliyorum.

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Leave a Reply

Başa dön tuşu