GüncelGündem

DOSYA HABER/SU – Kuruyan sulak alanlar Türkiye’nin su varlığını ve biyoçeşitliliğini tehdit ediyor

Paylaş:

İSTANBUL (AA) – GÜLSELİ KENARLI – Uzmanlar, Türkiye'nin endüstri çağının başlangıcından bu yana sulak alanlarının yüzde 40'ını kaybettiğini, su kaynaklarının yanı sıra biyoçeşitlilik kaybının bu orandan daha fazlasına tekabül ettiğini belirtiyor.

AA'nın “su” konusundaki dosya haberinin beşinci bölümünde iklim değişikliği ve diğer baskıların, Türkiye'nin yer üstü ve yer altı su kaynaklarına etkileri ele alındı.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün 2022 yıllık faaliyet raporunda yer alan verilere göre Türkiye'nin 112 milyar metreküplük su potansiyelinin 94 milyar metreküpünü yer üstü, 18 milyar metreküpünü ise yer altı su potansiyeli oluşturuyor.

Toplam su potansiyelinin 57 milyar metreküpü kullanılırken bunun 44 milyar metreküpü yani yüzde 77'si sulama suyu, 13 milyar metreküpe tekabül eden yüzde 23'ü ise içme-kullanma ve sanayi suyu olarak kullanılıyor.

Kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının 2000 yılında 1652 metreküp, 2009 yılında 1544 metreküp, 2020 yılında 1346 metreküp, 2022 yılında ise 1322 metreküp olduğu Türkiye, su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alırken iklim değişikliği, küresel ısınma, bilinçsiz su kullanımı gibi faktörler su potansiyelini tehdit ediyor, artan nüfusla birlikte kişi başına düşen su miktarı da azalıyor.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü ve ODTÜ İklim Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, iklim krizinin dünyanın karşısındaki en önemli krizi olduğunu, su kaynaklarındaki azalma ve biyoçeşitlilik kaybının şu anda yönetilmesi gereken en önemli güçlükler arasında yer aldığını söyledi.

Türkiye'nin artan kuraklıklardan en fazla etkilenecek coğrafyaların başında geldiği uyarısında bulunan Salihoğlu, “Yüzyılın sonuna kadar sıcaklık artışlarının 1,5-2 derece sınırlarında tutulması hedefleniyor. Yaptığımız araştırmalar 2 derecelik artış içinde kalmanın çok kolay olmayacağını gösteriyor. Bu gidişle yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin üzerine çıkacağız, hatta mevcut gidişat bu şekilde sürerse ve kaynakları böyle kullanmaya devam edersek 4 dereceyi göreceğimizi tahmin ediyorum.” diye konuştu.

Sıcaklıkların 2 derece artması halinde Türkiye'de kuraklığın en az yüzde 40 kadar artacağı, yağışlarda da yaklaşık yüzde 40 azalma olacağını aktaran Salihoğlu, 4 derecelik artışı halinde ise yağışlarda yüzde 60'a varan azalmalar öngörüldüğünü kaydetti.

Salihoğlu, şöyle devam etti:

“Ülkemiz büyük risk altında, zaten şiddetli kuraklıkları yaşıyoruz, bunun artması ciddi alarm zillerinin çalması demek. Su kaynakları olan bir ülkeyiz ama esasında su zengini değildik, su her zaman için bizim ülkemizde kısıtlıydı ama su zengini bir ülke gibi yönettik kaynakları. Su kaynaklarımızın, sulak alanlarımızın yüzde 40'ına yakınını kaybettiğimiz söyleniyor ama gerçek rakamın bunun ötesinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir gölü ya da akarsuyu tam kurumadıysa hala varmış gibi kabul ediyoruz ama bunlar büyük oranda su kaynağını kaybetmişse artık ekosisteminin ciddi bölümünü kaybetmiştir.”

– “Kirlilik baskısını unutmamamız gerekiyor”

Su kaynakları üzerindeki tek baskının suyun çekilmesi, nehirlerin, göllerin kuruması olmadığına dikkati çeken Salihoğlu, kirlilik baskısının da unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.

Salihoğlu, “Su kaynaklarını kirlettiğiniz zaman bu yeraltı ve içme suyuna da yansıyor. Nehirleri tarım da endüstri de kirletiyor, şehirlerin baskısı var, çoğu nehrimiz çok kirli. Nehirlerin bu kadar kirletilmesi ekosistemlerinde ciddi bir yıpranma olduğu anlamına geliyor. Su kaynaklarını kirletmeye devam edersek bir noktadan sonra temiz suya erişim kalmayacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Halihazırda Türkiye'nin yeraltı sularının da çok ciddi baskı altında bulunduğunu ve dünyada yeraltı suları yüksek stres altına girecek ülkelerden birinin Türkiye olduğunu işaret eden Salihoğlu, “Yeraltı suları üzerindeki en büyük baskı iklim değişikliğinin ötesinde, sulama için plansız şekilde kullanılmasıdır. Yapılan araştırmalar yeraltı sularında 40 metreye kadar çekilme olduğunu gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

Salihoğlu, alınacak tedbirlerle ilgili şu tavsiyelerde bulundu:

“Kesinlikle ekosisteme dayalı politikalar geliştirilmek, işe tarım ve su politikalarını birlikte ele alarak başlamak gerekiyor. Nehir havzası ölçeğinde kuraklık eylem planları oluşturmamız, tarımsal ürün deseninin çeşitlendirmemiz ve teknolojik gelişmelerden muhakkak yararlanmamız çok önemli. Su harcamada biraz rahatız, bu bir gerçek, suyun bizim kullanımımıza sunulduğunu düşünme yaklaşımı da çok yanlış. Doğanın, denizlerin bu temiz bu suya ihtiyacı var.”

– Biyoçeşitlilikteki kayıp daha fazla

ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Doktor Öğretim Üyesi Korhan Özkan, Türkiye'nin Akdeniz ikliminde yer aldığı için sulak alanlarının kuraklık baskısı altında olduğunu, bu baskının insan ve iklim değişikliği etkisiyle artmasını öngördüklerini bildirdi.

Su potansiyelinde önemli bir yer tutan göl ekosistemlerinin kompleks yapılar olduğuna değinen Özkan, şunları söyledi:

“Gölün sığ bölgeleri çok önemlidir çünkü birçok canlı bu alanlarda ürer ve yaşarlar. Göl su seviyesini kaybetmeye başladığında önce sığ basenini kaybediyor ve sadece derin bir su çukuru haline geliyor, bunun doğal ekosistemdeki etkisi yıkıcı çünkü o sığ basendeki canlılar bir anda yaşam alanlarının tamamını kaybediyor. Yapılan tahminler, endüstri çağından bugüne kadar Türkiye'nin göllerinin yüzde 40'ından fazlasını kaybettiğini gösteriyor ama doğal ekosistemler ve biyoçeşitlilik için bu kayıp yüzde 40'tan daha fazlasına tekabül ediyor. Örneğin, Konya kapalı havzasında su kuşlarına baktığımızda yüzde 50-60'dan fazla popülasyon ve biyoçeşitlilik kaybı olduğunu söylemek mümkün.”

Su ihtiyacının büyük oranda akarsular üzerine kurulan barajlardan karşılandığını hatırlatan Özkan, nehirlerdeki suyun kesilmesinin bunların akarak oluşturduğu sulak alanların yok edilmesi anlamına geldiğini, deniz ve kıyısal alanlarda pek çok dinamik nehirlerden gelen tatlı su ve besine bağlıyken suyun rotasını değiştirmenin yıkıcı sonuçları olabileceğini dile getirdi.

– “Su kullanımını ekosistem tabanlı ve sürdürülebilir olarak iyi planlamamız lazım”

Türkiye'de suyun büyük bir kısmının tarımsal sulamada kullanıldığı bilgisini paylaşan Özkan, yaptıkları araştırmalar sonucunda su kıtlığı yaşayan Orta Anadolu düzlükleri gibi coğrafyalarda çok fazla su ihtiyacı olan tarım ürünlerinin ekildiğini tespit ettiklerini anlattı.

Zaman için artan nüfus ve bunların ihtiyacını karşılamak için yapılacak tarımla birlikte su tüketimi üzerinde çok daha büyük baskılar olacağını, bunun üstüne iklim değişikliği etkisini bineceğini vurgulayan Özkan, “Coğrafyamız için gelecek öngörüleri oldukça riskli, bu da bizim üzerimizdeki sorumluluğu daha çok artırıyor. Hem ülke, hem bilim camiası, hem de vatandaşlar olarak su kullanımıyla ilgili davranış kalıplarımızı değiştirmemiz, suyu sektörel olarak planlamanın ötesinde ekosistem tabanlı ve sürdürülebilir olarak planlamamız lazım.” dedi.

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu